..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Ýçine koyabileceðin bir karanlýðýn olmadan, bir ýþýðýn olamaz. -Arlo Guthrie
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Politik Olaylar ve Görüþler > emre




24 Ekim 2008
"Marksizmin" "Ekonomi - Politiði"  
emre
... bu pisliðin diyalektiðinden kaynaklanan bir durumdur, oluþur ve yok edersin . Týpký ceset gibi ya gömersin yada yakarsýn , tutup da saklamazsýn . Bu topraðýn nükleer atýðý , pisliði “etnisite” üzerine demokrasi kurmaya çalýþan aydýnýdýr , dergisidir , gazetesidir , sivil toplum kuruluþudur , partisidir . Bu adamlar ne tarih anlar nede kültür 30 yýldýr kalýplaþmýþ laflarla insanlarýn beyninlerini .ikerler ve halkýmýzýn ve gençliðin siyaset-bilimi eksikliðinden faydalanýrlar .


:AGIB:

“sen bildiðin yoldan devam et , býrak diðerleri konuþsun”

Bilimsel eleþtiriye dayanan her görüþü memnunlukla karþýlarým . Kamuoyu denen þeyin hiç bir zaman ödün vermediðim önyargýlarýna gelince , önceden olduðu gibi , þimdide büyük Floransalýnýn özdeyiþini benimsiyorum :”segui il tuo corso, e lascia dir le genti”

Marks’ýn Kapital de (Kapital-1 syf.19 ) “Dante”nin “Ýlahi Komedya”sýndan alýntý yaptýðý bu söz yaklaþýk yüz elli yýldýr bilimsel sosyalizmin teori ve pratiðine karþý yürütülen psikolojik harbin bilimsellikten uzak eyyamcý yanýný göz önüne sermektedir .

Hani Tarihin Sonuydu ?

Gerek Marks ve Engels’in yaþadýðý dönemde burjuva ekonomi-politik öðretiler çerçevesinde , gerekse soðuk savaþ döneminde bilimsel-sosyalizme karþý büyük bir psikolojik harp yürütülmüþtür . Bu harbin entelektüel anlamda neo-con ideologlarý olan Daniell Bell’den Fukuyama ve Huntington’a uzanan düþünsel pratik soðuk savaþ dönemi anti-komünist cephelerde benimsenmiþ , Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliði’nin çökmesi ile baþlayan tek kutuplu Amerikan-Emperyalizmi hakim küreselleþme çaðýnda ise dünyaya resmi ideoloji olarak dayatýlmýþtýr .
1960’lý yýllarda Daniell Bell tarafýndan yayýmlanan “Ýdeolojilerin Sonu” adlý kitap kapitalist blok tarafýndan benimsenmiþ ve propaganda edilmiþ , Amerikan gizli servisleri ile yakýn temas kurmuþ bir siyaset-bilimcisi olan Fukuyama tarafýndan ortaya atýlan “Tarihin Sonu” tezi ile “tarihte insanlýðýn siyasal evrim sürecini tamamladýðýný ve son aþama olarak liberalizme ulaþtýðýný böylece kapitalizim, insanlýðýn ulaþtýðý en son ve mükemmel aþama olarak karþýmýza çýkmaktadýr” bu söylem küreselleþme döneminin resmi ideolojisi haline gelmiþtir .

Emperyalizm : Kapitalizmin En Yüksek Aþamasý

Lenin’in 1916 yýlýnda tekelci-kapitalizme dair yaptýðý tahliller güncelliðini bugünde korumaktadýr . Bilindiði üzere olagelen iki dünya savaþýda kapitalizmin temel gereksinimi olan hammadde ve ekonomik-pazar arayýþýndan doðmuþtur . Kapitalizm serbest-piyasa ekonomisinin anarþisinden ( tekelleþmede bunun sonucudur ) dolayý kendi yarattýðý güçleri denetleyemez hale gelir ve belirli periyotlarda bunalýmlar yaþar . Her ekonomik bunalým üretimin hýzla düþmesini , iç ve dýþ ticaret hacminin azalmasýný ve iþsizliði doðurur . Bunun sonucu olarak üretimin yeniden hýzlanmasý için yeni ekonomik-pazar arayýþlarýna girer ve buda emperyalizmi doðurur . Zaten zamanlama açýsýndan bakacak olursak gerek birinci ve ikinci dünya savaþlarý gerekse Amerikan’ýn Irak ve Afganistan iþgalleri kapitalizmin doðurduðu buhranlar sonucu ortaya çýkmaktadýr .
Tabii küreselleþme döneminde Irak ve Afganistan topraklarýnýn iþgalinin neo-liberal ekonomi politikalarýndan dolayýsýyla Amerikan ekonomisinin çöküþ içerisine girdiði ve kapitalizmin her büyük bunalým sonrasý kendini yenilemek için tekrarladýðý toprak iþgali olduðu ne bize nede dünyaya egemen güçler tarafýndan anlatýlmadý .
Bu bir demokrasi projesiydi ve modernite Ortadoðu topraklarýna da ulaþmalýydý . Tabii bu düþünsel yapýnýn zemini birden hazýrlanmadý , adamlar ilk önce kavramlarýn ýrzýna geçti sonra orospulaþmýþ bu kavramlar ile insanlarýn beyinlerini yýkadýlar . Ýkinci paylaþým savaþý sonrasý devletler anlaþma imzalamýþ artýk bir devletin baþka bir devlet topraðýný ilhak etme hakký kalmamýþtý. Ýþte Huntington bu aþamada devreye giriyor ve “Uygarlýklar Çatýþmasý” adlý tezi ortaya atýyordu.

“Batý Uygarlýðý” ve “Diðerleri”

Evet , Huntington “Uygarlýklar Çatýþmasý” tezinde temel olarak bunu vurguluyordu , batý uygarlýðý ve diðerleri . Doðu toplumlarýnda batýnýn modernite ve demokrasi anlayaþýný inþa etmek gerekiyordu ve görev Sam amcaya düþmüþtü . Bu kesinlikle emperyalizm deðildi , emperyalizm artýk bir paranoyadan , saçmalýktan ibaretti . Bu bir uygarlýk projesi idi . Dünyada iki bin dil olmasýna karþýn , yalnýz iki yüz devlet vardý . Artýk batý diðerleri için bir özgürlük mücadelesi içerisindeydi . Toplumlarý diliyle , kültürüyle , tarihi ile , inanýþlarý ile , ticaret yollarý ile anlarýz fakat batý yeni bir metot bulmuþtu etnisite . Doksan sonrasý batýnýn özellikle doðu toplumlarýna bakýþ açýsý ne tarih anlar ne de kültür , insanlarý etnisite ile anlamaya baþladýlar ve bu öðretiyi bir özgürlük mücadelesi olarak yaydýlar . Doðu bloðu ülkeleri kaç parçaya ayrýldý bunlarýn hepsi renkli devrimlerle , Soros’larla , iþbirlikçi aydýnlarla oldu . Bosna’da , Ruanda’da , Irak’da , Sudan’da , Afganistan’da otuz yýldýr T.C’de yaþananlar bunun en net örneðidir . Ayný topraklarda yüzlerce yýl kardeþçe yaþamýþ insanlar etnik kýþkýrtmalar ile özgürlük masallarý ile birbirine düþürülüyor ve bu katliam ortamýný modern dünya sessiz sakin izliyor . Ýþte insanlýðýn ulaþtýðý en son ve mükemmel aþama , modern zamanlar …
Fukuyamalar , Huntingtonlar gelir geçer gerek dünya sistemi gerek ülkeler bu tarz müstemleke aydýnlarýný her daim bulmuþlardýr . Bunlar düþünce tarihinin nükleer atýklarý , pislikleri olarak yerini zaten almýþlardýr . Mesela Amerika nükleer atýklarýný koyacak yer bulamýyor ve bu yüzden bu topraklara nükleer tesis kurmasý için hükümete talepte bulunuyor , görünen nükleer tesis kurulacak ve kimselere duyurmadan bu atýklar bu topraklara gömülecek . Bu pisliðin diyalektiðinden kaynaklanan bir durumdur, oluþur ve yok edersin . Týpký ceset gibi ya gömersin yada yakarsýn , tutup da saklamazsýn . Bu topraðýn nükleer atýðý , pisliði “etnisite” üzerine demokrasi kurmaya çalýþan aydýnýdýr , dergisidir , gazetesidir , sivil toplum kuruluþudur , partisidir . Bu adamlar ne tarih anlar nede kültür 30 yýldýr kalýplaþmýþ laflarla insanlarýn beyninlerini .ikerler ve halkýmýzýn ve gençliðin siyaset-bilimi eksikliðinden faydalanýrlar . Fakat bu adamlara bir pislik , nükleer atýk muamelesi deðil ýsrarla özgürlük ve demokrasi fedaisi muamelesi yapýlýr ve her köþede , her ekranda bu adamlarý görürüz . Evet þu aþamada bu pislikleri gömecek gücümüz yok ama tarih bu üzerine düþen bu sorumluluðu çoktan yerine getirmiþtir ve bu insanlara hak ettiði muameleyi Amerikan-Köpeði muamelesini yapmýþtýr .

“Ergenekon” , “Neo-Liberalizm” ve “Doðmamýþ Bebeðe Don Biçmek”

Franz Kafka “Dava” adlý romanýnda haksýz yere olagelen bir yargýlama sürecini , bu süreç içerisinde mahkemenin , hukuk sisteminin bozukluðunu ve insanýn içine düþtüðü yalnýzlýðý vurgular . Ve bu yalnýzlýðýn sonucu olagelen ve kavramlaþan “korku” yu …
Albert Camus “Dava”yý incelerken “Korku Çaðý” baþlýðý altýnda kaleme aldýðý yazýsýnda þu düþünceyi dile getirir “ 17. yüzyýl matematiðin çaðýydý , 18. yüzyýl doða bilimlerinin , 19. yüzyýl ise biyolojinin . Bizimkisi yani 20. yüzyýl ise korkunun çaðýdýr …”
Dava sürecine baktýðýmýz zaman derin devletin (mit, jitem) faþist politikalarýna , gladyoya yön verenler ve bu uðurda kullanýlan her türlü pisliðe bulaþmýþ insanlar ile bunun yaný sýra Ýlhan Selçuk , Doðu Perinçek gibi Doðan Avcýoðlu ekolünden gelme kiþilerle Atatürkçü Düþünce Derneði ile baðlantýsý olan emekli paþalar ve cumhuriyet mitinglerinin oluþumunda rol oynamýþ kiþiler yer alýyor . Bunun yaný sýra siyasal-islam çizgisinde yer alan anti-emperyalist ve küreselleþme ( neo-liberezim) karþýtý bir tutum almýþ milli çözüm dergisinin bazý yazarlarýnýn ve Sinan Aygün gibi Melih Gökçek ile Ankara’yý parsellemiþ godomanlarýn da soruþturma kapsamýnda göz altýna alýndýðýný görüyoruz . Dava kapsamýndaki bu kiþilere baktýðýmýz zaman hepsinin ortak özelliði küreselleþme karþýtý söylemler . Aslýnda bu davanýn toplum üzerine salmak istediði iki tür korku var birincisi küreselleþme karþýtý söylemler , ikincisi sol cunta yani darbe söylemleri…
A.B.D eksenli yürütülen propaganda darbe söylemleri ile adeta doðmamýþ bebeðe don biçiyor . Tablo aþikardýr halk , memleket içindeki oligarþik yapýlanmalarý yok edecek , sosyalist bir devrim inþa edecek halk hareketinden ve onun örgütlenme araçlarý olan parti ve sendikalardan yoksundur . Dolayýsý ile batý tarafýndan okunan tabloda hýzlý ekonomik-kültürel kalkýnma için en gerçekçi görünür metod sol cuntadýr . Bu arada sol cunta heveslisi falan deðilim bunun sosyolojik çýkmazlarý nettir , lakin mevzuya geniþ açýdan , A.B.D eksenli bakmaya çalýþýyorum . Ha birde þu var sol cuntayý koyacak olanda halen NATO üyesi olan T.C. ordusu . Batý tarafýndan kolaylýkla okunan fakat bizim devrimci-sosyalist olarak kendini niteleyen yazar , çizer , dergi , gazete , sivil toplum kuruluþlarý ve partiler mevzuyu “egemen sýnýflarýn çatýþmasý” olarak görmekte . Bunlar ya salak bir halttan anlamayan adamlar yada A.B. fonlarýndan , soroslardan yemlendiklerinden tabloyu çarpýtýyorlar . Evet gerek Doðu Perinçek gerek Ýlhan Selçuk daha önce dediðimiz gibi Doðan Avcýoðlu ekolünden gelme insanlar geçmiþte 9 mart beklerken 12 mart çýkmýþ ve darbeyi yemiþlerdir . Yani sabýkalarý vardýr . Fakat sol cunta ne bu orduyla olur nede bu kadar sessiz sakin olur . Mesela geçmiþte Yön daha sonra Devrim , Türk Solu , Aydýnlýk gibi dergiler , genel olarak 12 mart öncesi gençlik hareketi bu söylemi dillendirmiþtir ve bir beklenti vardý . 27 mayýsý yapan ordu daha ilerici bir hamle yapabilirdi . Lakin gerek 12 mart sonrasý ordu içindeki tasfiyeler gerekse 12 eylül sonrasý ordunun ve yetiþtirilen Harbiyeli kuþaðýn bu tarz devrimci-milliyetçi bir tavýr alamayacaðý aþikardýr .
“Korku Çaðý” ve “Neo-Liberalizm” iþte tablo bundan ibaret . Amaç , aman sol cunta falan olmasýn biz önlemimizi baþtan alalým bide ne bu herkes küreselleþmeye sallýyor , sol-sað ideolojik tutum gözetmeksizin bu adamlarý sindirelim . Mevzu bundan ibarettir , kulaða hoþ gelen sol jargonlarla saçma sapan konuþmanýn bir alemi yok aklý-selim veya onurlu olmak bu tabloyu görmek için yeterlidir…

“Avrupada bir hayalet dolaþýyor –Komünizm Hayaleti-“

Marx ve Engels “Komünist Partsi Manifestosu”na bu sözler ile giriþ yapar ve devam eder “Avrupanýn bütün güçleri bu hayaleti defetmek üzere kutsal bir ittifak içine girdiler : Papa ile Çar , Metternich ile Guizot ,Fransýz radikalleri ile alman polis ajanlarý.”
1848 de Marx ve Engels tarafýndan Avrupa’ya salýnan hayalet bugün yalnýz Avrupa kýtasýnda deðil diðer altý kýtada da benliðini belli etmiþtir. Özellikle 20. yüzyýlýn ilk ayrýsýnda yeþeren anti-emperyalist ulusal kurtuluþ savaþlarý ve 21. yüzyýlda çöküþ sürecine giren küresel tekelci-kapitalizm bu olguyu doðrular cinsten . Dünya Marksist-Leninist ekonomi-politik i yeniden keþfediyor . Emperyalizmin böl-parçala-yönet çýlgýnlýðý bütün dünya halklarýnda yeniden anti-emperyalist bir tavýr oluþmasýna neden olmaktadýr . Emperyalizmin kapitalizmle olan göbek baðýndan dolayý oluþan bu anti-emperyalist tutum , tavýr kesinlikle “küçük burjuva milliyetçiliðinin en radikal , en sol halleri ile karma-ekonomik” modeller þeklinde deðil özel mülkiyetin olmadýðý , üretim araçlarýnýn halkýn elinde olduðu , artý-deðer sömürüsün olmadýðý , insanýn insan tarafýndan sömürülmediði týpký ilkel toplumda olduðu gibi üretim araçlarýnýn kar güdüsü ile deðil toplumsal ihtiyaçlarý gidermek amacýyla kullanýldýðý , herkesin hür , eþit ve kardeþçe yaþadýðý sosyalist bir temelde olmasý gerekir .
Emperyalizmin Lenin tarafýndan tahlili , kapitalizmin tekelci aþamada sahip olduðu belirtileri çok açýk bir þekilde gösterir .
“Üretimde ve sermayede görülen yoðunlaþma öyle yüksek bir geliþme derecesine ulaþmýþtýr ki , iktisadi yaþamda kesin rol oynayan tekelleri yaratmýþtýr … Banka sermayesi sýnai sermayeyle kaynaþmýþ ve bu mali sermaye temeli üzerine bir mali oligarþi kurulmuþtur … sermaye ihracý meta ihracýndan ayrý olarak , özel bir konum kazanmýþtýr … dünyayý aralarýnda paylaþan uluslar arasý tekelci kapitalist birlikler kurulmuþtur… en büyük kapitalist güçlerce dünyanýn toprak bakýmýndan paylaþýlmasý tamamlanmýþtýr . “ (V.Ý.Lenin / Emperyalizm Kapitalizmin En Yüksek Aþamasý)


“Bilinç Gökten Düþmedi” , “Aydýn Sorunsalý” ve “J.P.Sartre”

Evet ; bütün burjuva-demokratik toplum düzenlerinde aydýn adý verilen kültür-sanat sorunsallarý ile uðraþan elit bir sýnýf olacaktýr . Bu sýnýfýn temel misyonu nedir ? Ona bu misyonu kim vermiþtir ? Bu sorular üzerine biraz kafa yoralým .
Hoimar Von Ditfurth’ un dediði gibi bilinç gökten düþmedi , beynimiz yaklaþýk bir milyon yýllýk bir evrim sürecinden geçti ve bilinç halka halka kendini oluþturmaya baþladý . Ayný þekilde “Diyalektik-Materyalist Tarih Felsefesi” de kendini birden doðurmamýþ halka halka oluþturmuþtur . Bilimsel-Sosyalizm bir nevi burjuva deðerler üzerine kurulmuþtur . Burjuva Klasik Alman Felsefesi , Burjuva Fransýz Devrimi ve Burjuva Ýngiliz Ekonomi-Politiði . Ve Marx “Feuerbach Üzerine Tezler” adlý felsefi incelemesinde düþünce tarihinin bütün kalýplarýný yýkan o meþhur sözü söyledi “ “Filozoflar dünyayý deðiþik biçimlerde yorumladýlar , oysa sorun onu deðiþtirmektir.”
Evet deðiþim esas sorunsal bu . Deðiþtirmek emekten , özgürlükten , kardeþlikten ve barýþtan yana bir dünya kurmak , bu düþü , bu tarihsel zorunluluðu düþ olmaktan çýkarmak teoriyi pratiðe geçirmek , insanýn insana , emeðe , ülkesine ve dünyaya yabancýlaþtýðý bu modern zamanlarda insanlýk onurunu yeniden göðe çýkarmak …
Kapitalist toplumda insana bu bilinç aþýsýný yapacak tabiî ki egemen-devletsel mekanizmalar deðil gerçek anlamda aydýnlarýdýr , sanatçýlarýdýr . Sanat içerisinden toplumu dönüþtürme anlayýþýdýr . Var olana isyan eden , hayata olan ve olagelen her þeye karþý eleþtirel bir tutum alan , hür ve baðýmsýz , kavgacý ve devrimci bir tavýr-tutum dur .
Peki aydýn kimdir ? Bu soruya J.P.Sartre’nin “Aydýnlar Üzerine” adlý denemesi ile yanýt vermeye çalýþalým . “ Aydýn kimdir ? Kendisini ilgilendirmeyen þeylere her zaman burun sokan , küresel insan ve toplum kavramý adýna kabullenilmiþ gerçeklerin ve bundan kaynaklanan davranýþlarýn tümünü sorgulama iddiasýnda olan birimidir ? Bu iþlevi yerine getirmek için kim görevlendirmiþtir onu ? Onun özelliði kimse tarafýndan görevlendirilmemiþ olmasý , konumundan dolayý kimseye borçlu olmamasýmýdýr ? Öyleyse o bu özelliði ile canavarlaþmýþ toplumlarýn ürünü bir canavardýr . Onu kimse istememekte , kimse tanýmamaktadýr . Söyledikleri , yazdýklarý karþýsýnda duyarlý olunabilir , ama var oluþuna pek aldýrýlmaz .”
Sartre sorduðu sorularla aydýn üzerine gayet net bir taným yapýyor , herhalde Nobel Edebiyat ödülünü reddediþi söylemleri ile tutumunun birebir uyuþtuðunun en somut göstergesidir . Bilindiði üzere Marx’da çalýþmalarýný yokluk içerisinde sürdürmüþtür . Yoldaþý Engels’in maddi ve manevi yardýmlarý sayesinde eserlerini tamamlayabilmiþtir . Ne Bismarck’ýn teklifini kabul etmiþ nede düþünce ve eylemlerinden ödün vermiþtir . Yokluk içinde ve bir o kadar da onurlu .
Beklide Gothe’nin “Faust” da iþlediði gibi “ruhsal olarak özgürlüðe kavuþmanýn yolu maddi arzulardan ve bencilikten sýyrýlmakla mümkündür”


“Marx” ve “Gizli Baþyapýt”ýn Kahramaný “Frenhofer”

Bundan yaklaþýk iki ay önce kapitalizmi-küreselleþmeyi , özelleþtirmeleri eleþtiren insanlara burjuva-medyasý ve devlet erkaný dinozor gözü ile bakýyordu .
Tarih ,
14 eylül ; Lehman Brothers iflas etti . Merrill Lynch, Bank of America'ya satýldý .
16 eylül ; ABD Merkez Bankasý (FED) 85 milyar dolar vererek AIG sigorta þirketini kurtardý.
20 eylül ; 700 milyar dolarlýk "yardým paketi" ABD Kongresi'ne sunuldu.
26 eylül ; ABD'nin en büyük bankasý Washington Mutual'a hükümet el koydu, arkasýndan bankanýn varlýklarý 1.9 milyar dolara JP Morgan'a satýldý.
28 eylül ; Fortis Bank, Benelux ülkeleri tarafýndan 11,2 milyar dolara kamulaþtýrýldý. Ýngiltere'de Bradford&Bingley mortgage þirketi millileþtirildi.
Kriz Avrupa’ya dalga dalga yayýldý ve devlet müdahaleleri boy göstermeye baþladý .
A.B.D temsilciler meclisi kurtarma planýný reddetti borsa tarihinin en düþük seviyesine ulaþtý .
1 Ekim ; 700 milyar dolarlýk "kurtarma planý" ABD Senato'sunda kabul edildi.
Küresel kriz dalga dalga bütün dünyaya yayýlýyor . Ve dünya yýllardýr küfür ettiði Marx’ý yeniden anlamaya , Marksist-Leninist ekonomi-politik’i yeniden keþfetmeye baþlýyor . Mesela T.C de TÜSÝAD ýsrarla devletin ekonomiye müdahale etmesini , IMF ile yeni bir antlaþma imzalanmasýný vurguluyor . Tamam IMF i anladýk da devlet müdahalesi ne demek ? Kapitalizm gerek dünyada gerek memleket de çeliþkilerini her geçen gün biraz daha keskinleþtirmektedir .
Peki her þey güllük gülistanlýk iken nereden çýktý bu kriz yoksa buda mý paranoya ? Kapitalizm bu krizi atlatýrda böyle bir þey yaþanmadý Marksist ekonomistlerin abartýlarýndan ibaretti derse þaþýrmamak gerek .
Kapitalizm bunca zaman ayakta kaldý ise bu kuþkusuz Marx ve Engels’in sayesindedir. Bakýn Marx ne demiþ “ Faiz getiren sermaye ve kredi sistemindeki geliþmeyle, bütün sermaye kendisini çiftleþtirmiþ ve bazen de üçleþtirmiþ gibi görünür; ayný sermaye, ya da hatta belki de ayný alacak talebi, çeþitli þekillerde farklý ellerde, farklý biçimlerde görünürler. Bu 'para-sermaye'nin daha büyük bir kýsmý tamamen hayalidir. Yedek fon dýþýnda bütün mevduat, banker üzerinden alacak talebidir ve ama mevduat olarak hiç bir zaman mevcut deðildir .” (Kapital -3 syf. 417)
Borsa fetiþizmine ve spekülasyonlara dayalý bir ekonomi-politik . Þu an dünyada 60 trilyon dolarlýk meta olmasýna raðmen 190 trilyon dolarlýk bir parasal deðer var . Yaklaþýk üç katý bir fazlalýk , köpük var . Bu temel ve basit yaklaþým neo-liberalizmin içine girdiði buhranýn nedeninin ve kapitalizmin kendi yasasýndan yani serbest-piyasa ekonomisinden kaynaklanan ve bunun getirisi tekelleþme ve düzensiz , programsýz üretim metodundan kaynaklanan sorunsallar olduðu aþikardýr .
Az öncede deðindiðimiz gibi Marx yeniden keþfediliyor . Hürriyet gazetesi yazarý eski aydýnlýkçý Soner Yalçýn bizlere Marx’ýn Engels’e yazdýðý mektubu hatýrlatýyor .
Bilindiði üzere Marx’ýn en büyük korkusu anlaþýlmamaktý. Bu nedenle kendini Balzac’ýn “Gizli Baþyapýt” romanýndaki ressam kahramaný “Frenhofer” a benzetmektedir. Nedir peki gizli baþyapýtýn öyküsü . Frenhofer uzun çaba ve uðraþlar sonucu eserini tamamlamýþ , bilgisine güvendiði arkadaþlarý ve kendisine hayran genç ressamlara göstermiþtir . Fakat arkadaþlarý Frenhofer’ýn yaptýðý resimden hiçbir þey anlamadýklarýný söylemiþ ve onla dalga geçmiþlerdir . Ressamýn eseri soyut resimdi ve o tarihte soyut resim henüz keþfedilmemiþti . Bu nedenle meslektaþlarý tarafýndan anlaþýlamamýþ ve Frenhofer intihar etmiþtir .
Sanat tarihçileri Balzac’ýn “Gizli Baþyapýtýn”ý uzun yýllar incelemiþ çaðýnýn ötesinde bir akýmý nasýl keþfettiðini anlamaya çalýþmýþtýr . Marx’da Engels’e yazdýðý mektupta kendisini romanýn kahramaný Frenhofer’a benzetir ve anlaþýlmamaktan korkar .
Marx gerek tarih-felsefesi gerekse ekonomi-politik alanýnda yaptýðý devrimlerle 150 yýl sonrasýný görmüþ ve çaðýnýn ötesini yakalamýþtýr . Düþünsel sistemi her daim güncel ve devrimci niteliðini korumaktadýr .


Harami var deyip korku verirler , benim ipek yüklü kervaným mý var!

“ Karacaoðlan” dizelerinde böyle haykýrmýþ , daða , taþa , insanlara … Mesela Dante’nin “Ýlahi Komedyasý” nda “sen bildiðin yoldan devam et , býrak diðerleri konuþsun” söylemi-tavrýda bize “Pir Sultan”ýn “dönen dönsün , ben dönmez isem yolumdan” söylemini-tavrýný anýmsatýyor . Bu topraklarda tarihin her döneminde kimseye eyvallahý olmayan insanlar çýktý , gerçi sol bunlarýn edebiyatýný-terminolojisini kuramadý ama … Örneðin Marx bir makalesinde doðu toplumlarý ile batý toplumlarýný ayýran temel farkýn özel mülkiyet anlayýþý olduðunu vurguluyor . Evet tarihsel süreç içerisinde deðerlendirdiðimiz zaman bu coðrafya ne þatafatý sever nede kibiri … Galiba tarihimizi iyi anlamamýz , kültürel anlamda muhafazakarlaþmamýz ve her türlü entelektüel birikimi bu deðerler üzerine kurmamýz gerekiyor .
Marx , kapitalin birinci cildinde “Alman okur Ýngiliz tarým ve sanayi iþçilerinin durumuna omuz silker , yada iyimser bir þekilde Almanya da iþçilerin durumu bundan iyi düþüncesi ile kendini avutursa , ona açýkça þunu söylemeliyim” : “De te fabula narratur!”
“senin hikayeni anlatýyorlar!”
Galiba Karacaoðlan ile Marx’ýn bu söylemi ayný kapýya çýkýyor .
DÜNYANIN BÜTÜN ÝÞÇÝLERÝ BÝRLEÞÝN !








.Eleþtiriler & Yorumlar

:: cevaben...
Gönderen: ergin / , Türkiye
7 Kasým 2008
Emre bey öncelikle bu denli geniþ ve kapsamlý bir yazýyý kaleme alma giriþiminizden dolayý sizi tebrik ederim. Görüþlerinize katýlýp katýlmamak bir yana kendinizi ifade ettiðiniz oldukça açýklayýcý bir yazý olmuþ. Asýl mevzuya gelince. Sizin yaptýðýnýz tespitlerin hemen hiç birine katýlmýyorum. Bundan sakýn kapitalist olduðum sonucunu çýkarmayýn. Zengin falan da deðilim. Orta halli bir ailede iþ bulmak yýrtýnan bir insaným. Saðcý ya da sizin "anladýðýnýz anlamda" solcu da deðilim. Öncelikle kapitalizmin çöktðü ya da komünizmin hayat bulmaya baþladýðý tezlerinizin yanlýþ olduðu kanýsýndayým. Bana göre sistem egemen batýnýn elinde olduðu sürece bu deðiþmez bir gerçek olarak kalýcaktýr. Ayrýca dünya üzerinde ( çok sevgili küba dahil) hiç bir ülke yoktur ki, kapializmin sevgili yurtlarýyla iliþki kurmak ve bu sisteme eklemlenmek istemesin. Komünizmin ya da sosyalizmin temel yanlýþý insnalarý ekonomik, sosyal ve kültürel olarak bir potada toplama hevesidir. Ýnsan doðasý gereði arzu eder ve daha fazlasý için çabalar. Yasak olaný çiðner ve sýnýrý aþmadan yaþayamaz. Bu kapitalizmin ortaya çýkardýðý bir gerçek deðildir. Kapitalizm bunu yalnýzca körüklemiþtir. ABD'de ortaya çýkan kontrollü olarak yaratýlmýþ, uydurma bir krizdir. Ssitem temizlik yapmýþ ve abd rakiplerine kazýk atmýþtýr. Kapitalizm ise özünde zaten finansal hareketlere bel baðlamýþ bir sistem deðildir. Kapitalizm de üretir ve tüketimi pompalar. Üretmeden tüketim olmayacaðýný üzerine basa basa vurgular. Kapitalizmin içerisinde üretmeyin, tüketin anlayýþý yoktur ya da ayný kitaplardan farklý sonuçlar çýkarýyoruz. Bence kapitalizm, finans kesiminin foksiyonunu azaltarak özüne dönmüþtür. Türkiye'de yaþanan süreçte ise hengi cephelerin yok edildiði ya da bunlarýn neyle ikame edildiði deðildir sorun... Bence bu tür yaklaþýmlar 80 döneminde ABD'nin kuklasý olarak hareket eden sað ve sol kuþaklarýn halen daha uyanamadýklarý bir kullanýlmýþlýk duygusu ya da bu kullanýlmýþlýk duygusunun farkýna varmaktan kaynaklanan "hazmedememe" sorunu sonucu ortaya çýkan yorumlardýr. Dünya romantik söylemlerle bir vara varamaz ve varmamýþtýr. Her türden ideoloji, amaçlar için birer araçtýr sadece. Daha fazlasý deðil. Kanada gibi kapitalist bir ülke, sosyal devlet anlayýþý çerçevesinde bugün akla gelecek tüm konünist ve sosyalist ülkelere fark atýyorsa artýk bizim romantik komünistlerimizin de düþünme vakti gelmiþ de geçiyordur bile. Unutulmamasý gerekir ki, halk hiç bir zaman bu türden siyasetle ya da stratejik mevzularla ilgilenmez.. Zaten solun bugün elistist ve tepeden bakmacý bir kisveye bürünmesindeki sebepde halkýn deðil kendi gündemlerinin peþinde koþmalarýdýr. Halk daima hýzlý ve adil yargý, temel hak ve özgürlükler, sosyal devlet ve geleceðinin garanti altýnda olmasýna bakar.. Geri kalan hiç bir þey halkýn hoþ memeleket kurtarma muhabbetlerinin ötesine geçmez... Daha kendi içinde bile birleþmekten "acizken", karný aç bir halka iþçilerin birleþmesinden bahsetmek ise yalnýzca çocukça bir avuntu olabilir. Geliþmiþ devletlerde, seçimler ekonomik plan ve özgürlük ve hak talepleri üzerine konuþulan yarýþlar þeklinde geçer ve gündem bunlar üzerine belirlenir. Geliþmemiþ ülkelerde ise din, ordu ve karalama üzerine siyaset yapýlýr... Yeni bir döneme girmiþken gözümüzü hala açmazsak o düzeye gelmek dahi zor olacaktýr... Devlet bir bütündür ve onu birleþtirmeye çabalak yerine ayrýþtýrmaya uðraþacak her türden hareket ya da fikir de gidiþat deðiþmez ise tarihin raflarýndaki yerini alacaktýr. Saygýlar...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
... Berfin... [Þiir]


emre kimdir?

Mesleðimin mühendislik olcaðýna dair söylemler var . Felsefe ve sosyoloji ile ilgileniyorum , ayný zamanda amatör bir fotoðrafçýyým. . .

Etkilendiði Yazarlar:
K.Marx , J.P.Sartre , Oscar Wilde , Balzac , Goethe , Susan Sontag , F. Kafka , Jean Baudrillard , Peter Bürger , Nihat Genç , Ali Þeriati ...


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © emre, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.