Aşkın aldı benden beni. -Yunus Emre |
|
||||||||||
|
Dört mevsimiyle ferah iklimi, her türlü nebatatı ile doğal bir sera ve çeşitli hayvanatı ile sınırları geniş bir hayvanat bahçesi, denizi, sahili, dağı, taşı, vadisi, ovası, boğazı, kanyonu, yeşili, mavisi ile 784 bin km karelik estetik bir tablo hüviyetindedir. Bizim, ülkemizi çok sevdiğimiz kadar, yabancılar da bu hususta hislerini saklamamaktadırlar. Bu sebeptendir ki, Anadolu toprakları her daim ülkelerin sahip olmayı arzuladığı yerlerin başında gelmektedir. Sahip olma arzusu hem arzulayana, hem arzulanana çeşitli sıkıntılar yaşatmaktadır. 1071 yılının sıcak Ağustos ayının bereketli bir cumasından sonra, şanlı komutan Alparslan’ın kumandasındaki cengâver Selçuklu ordusunun “ilayı kelimetullah” arzusu sonucu Türkleşen ve İslamlaşan Anadolu, bizim için son vatandır. Başka milletlerin arzusu her ne kadar çeşitli dönemlerde kuvvetlense de, bu gerçeği değiştirmemiş ve değiştiremeyecektir de inşallah. Önce haçlılar, ardından Moğollar, daha sonra Ruslar ve son merhalede İtilaf Devletleri adı altında İngiliz, Fransız, Rus, İtalyan, Yunan ve Ermenilerin I. Cihan Harbi öncesi ve sonrası arzuları… Yine aynı zihniyetin Kurtuluş Savaşımızdaki emelleri… II. Cihan Savaşı sonrası soğuk savaş taktikleri ile ülkemiz üzerine oynanan gizli oyunlar… *** Cumhuriyete giden yolun işaret taşlarının, İttihat ve Terakki seçkinlerinin Osmanlı yönetimini ele geçirmesi ile hız kazandığını söylemek mümkündür. Son dönem akımlarına kapılan İttihat ve Terakki gençliği, başta iyi niyet girişimi ile ülkeyi düzlüğe çıkarmayı hedeflemiştir. Hedefinin sağlıklı olmasından dolayı da birçok Osmanlı aydını, mütefekkiri ve âlimin desteğini almayı başarmıştır. Ancak, güç potansiyelini II. Meşrutiyet ile ele geçiren ittihatçılar, (önce Osmanlıyı 33 yıl ahlâk ve erdem ile, kriz anındaki diplomatik dehası ile hemen çözüm üretebilen, bütün gafil devletlerin gözlerinin üzerinde olduğu Osmanlıyı, yönetimi esnasında savaştan ırak tutmasını bilen siyasi mefkûresi ile, Osmanlıya ölüm anında bile dinç olan medeni devlet görüntüsü vasfını taşıttırmasını bilmiş kudretli sultan II. Abdülhamid Han Hazretlerini tahttan indirip) kurdukları kukla yönetim ile Osmanlıyı felakete sürüklemişlerdir. Vatan, millet, Sakarya nutukları ile Osmanlı yönetimini ele geçiren İttihat ve Terakkicilerin, Yıldız Sarayı’nı yağmalamalarına isyan eden dönem şairi Tevfik Fikret: “Yiyin, efendiler yiyin; bu hân-ı iştiha sizin; Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!” diyerek, vermiş olduğu desteği İttihat ve Terakki’den çekmiştir. Önce Trablusgarp, ardından Balkan Savaşları hezimetleri, İttihat ve Terakki yönetiminin acziyetini ortaya dökmüştür. Sudan sebepler ve yanlış politikalarla Osmanlıyı I. Cihan Harbine sokmaları ve yanlış adres Almanya’nın yanında yer almaları ile başlayan felaketler zincirine her geçen gün yeni halkalar eklenmiştir. Ardından netice ortadadır; Mondros Ateşkes Antlaşması ile Osmanlı tarihinin en zelil antlaşmasına imza koymaları, Sevr ile ülkeyi lime lime İtilaf devletlerine bırakmaları, İttihat ve Terakkicilerin, halkta, az da olsa var olan kredilerini tüketmiştir. Yukarıdaki neticeler göz önünde bulundurulduğunda İttihat ve Terakki yönetiminin ipleri eline geçirmesi ile “hasta adam” Osmanlı komaya sokulmuştur. *** Her felâket anında bir kahraman doğar. Türk tarihi örnek kahramanlarla doludur. Osmanlı’nın ufku kararmak üzere iken, Gazi Mustafa Kemal Paşa kendisine tevdi edilen görev ile Türk Tarihine bir dönüm noktası daha yaşatmak için, şanlı Kurtuluş Savaşımızı başlatmış ve teslimiyetçi İttihat ve Terakki anlayışını yıkarak, yerine modern temsil sistemi olan Cumhuriyet yönetimini kurmuştur. Cumhuriyet yönetimi, İttihat ve Terakki zihniyetine vurulan bir darbe olurken, halkın eşitliğine, egemenliğine ve hukukun üstünlüğüne dayalı, demokratik yönetimi hedeflemiş ve bu hedefi doğrultusunda hizmet üreten bir sistem özelliği taşımaktadır. Cumhuriyete giden yolun her karış toprağı, aziz şehitlerimizin kanları ile sulanarak bereketlenmiştir. Bu berekete sahip çıkmak, Cumhuriyetin kurucusu Atatürk’ün: “Cumhuriyeti biz kurduk, onu yaşatacak olan sizlersiniz.” ifadesinde yerini bulan Cumhuriyet gençliği olmalıdır ve olmaktadır. Cumhuriyetimizin 85.yılı kutlu olsun. Selam ve muhabbetle.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Adem KALINSAZ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |