Her devrim yokolup gidiyor ve peþinden yalnýzca yeni bir bürokrasinin artýklarýný býrakýyor. -Kafka |
|
||||||||||
|
Yeni bir iþ teklifi gelmiþti bir arkadaþýndan. Huzursuzluðu bundandý. Daha iþin mahiyetini bile tam manasýyla bilmediði halde uykularý kaçmaya baþlamýþtý bile. Saatlerini kiraya verme düþüncesi boðuyordu onu. Saatlerimi kiraya vermek... Zor iþ! Bunun farkýnda olup üstünde iðreti duran bir iþte çalýþmak. “En iyisi biz saatleri ayarlama enstitüsünü yeniden kuralým; saatlerimizi kiralamak isteyenlerin saatlerini bozalým.” diye hayýflanmaktan kendini alamýyordu. Henüz bu gel-gitlerden sýyrýlýp, kararýný huzur duyduðu bir yerede sabitleyememiþti. Yine de herzamanki sancýlarýndan öte ruhunu bir kaðýt gibi buruþturan, daraltan dönemlerde kendini az da olsa serinletecek bazý sembolik çözümler üretebildiði söylenebilirdi. Mesela, artýk saat takmýyordu. 10 gün kadar dayanabildiði son iþinde o kadar çok saate bakmýþtý ki, miðdesi bulanmýþ, baþý dönmüþtü akrep ve yelkovaný kovalayýp paydosu beklerken. Madem ki, saat taþýyan þehirli profiline uymuyordu, kendiyle çeliþmemek adýna, içinde ve dýþýnda aðýrlýk yapmamasý için çýkartmýþtý iþte bileðindeki zaman prangasýný. Ýyi de olmuþtu. Ama elbette üzerine Allah'ýn yemin ettiði zamaný görmezden gelmek deðildi bu. Tüm baþýbozukluðunun gölgesine raðmen, namaz vakitleri yetiyordu gününü týmar etmeye, ehlileþtirmeye. Ne eve sýðabiliyordu ne de dýþarýlara. Bir sýkýþmýlýktýr gidiyordu. Bunca farkýndalýða raðmen düþündüklerinden ister istemez uzak düþmek þakaklarýnda zonkluyordu. Vaktini akdine uygun doldurabileceði, verdiði emeðe deðecek bir iþ bulduktan sonra, zamaný isterse ayaklarýnýn altýna gecesiyle, gündüzüyle sermek dert deðildi elbette. Ama olmuyordu iþte. Evi dýþlamadan hayata müdahil olabilmek, sevdiðin, üzerinde, ruhunda emanet durmayan, dýþarýdan dayatýlmayan bir iþ... Hep abesle iþtigal ediþler kalýyordu elinde... Çýkýp sokaklarda dolanýp, kamusal alanýn üçgenine sýkýþmamýþ, müdahil olabileceði bir þeyler aramak da iþe yaramayacaktý muhtemelen. Bir kitapçý bulup bir yandan kitap satýp, müþterilerden kalan zamanda demli bir çay eþliðinde kitaplara gömülmek güzel olabilirdi belki. Ama bu da nihayetinde bencilce ve geçici bir çözüm olabilirdi ancak. Kitapçýlar, sahaflar kale olsa kaç aklý aðrýyan sýðardý ki sanki? Sabahlarý toplu taþýma araçlarýnda iþe gitmek için yola koyulmuþ insanlarýn ve bilhassa yüzlerinde mutsuzluðu makyajlarý örtememiþ genç kýzlarý, kadýnlarý görmek gecelerce aðlamasýna ve aklýnýn daha da dayanýlmaz sancýlar doðurmasýna sebep oluyordu. Hele ki lüksün fakirliðini çektiði için kendilerini çalýþmak zorunda olduklarýna ikna edenler ayrýca yakýyordu canýný... Yani ne olurdu þöyle kendilerine ait bir mekanlarý olsaydý birkaç dostuyla birlikte. Saat derdi, patron derdi olmayan... Ebette bu bir çözüm deðildi. Böyle bir mekana sahip olsalar dahi yine akleden kalpleri bu ve benzeri sorunlara dair aðrýmaya devam edecekti. Yine de insanlarýn biraz karýnlarýný daha çok da ruhlarýný besleyen, bol kitaplý, sýcacýk bir mekan hiç fena olmazdý. “3 Kuruþa 5 Köfte” isminde, ya da “Göðe Bakma Duraðý” gibi bir þey. Hatta kamusal alan dalgasýna saat takanlarý almasalardý içeri. Kapýya prefabrik bir ikna odasý yapýp, müþterileri mekana girmeden saatlerini çýkarmaya ikna edebilirlerdi. Gerçi yasakçý zihniyete benzemek istemezlerdi ama bu yasaklar da hayal gücünü geliþtirmiþti iþte. Genelde o iþe yarýyorlardý zaten, espiri malzemesi ve daralttýlarý dünyamýzdan öte geniþleyen hayal dünyamýz... Bir an düþündü “Fazla mý geliþtirdiler acaba, ondan mý böyle olduk da uyum saðlayamýyoruz?” diye. Astarý kumaþýndan uzun hayaller kurmaya alýþmýþtý haliyle. Yapmayý hayal ettikleri varken yapmaya mecbur olduklarýnýn aðýrlýðýný böyle iç konuþmalarla hafifiletmeye çalýþýyordu iþte. Bu da kendi çeliþkisiydi belki de... Yine de yapmaya mecbur olduklarýný yapmamasý gerekenlerden uzak tutmaya çalýþmaktaydý. Ýþin hüzünbaz kýsmýný bir kenarda tutabilirse alsýnda hedefleri hala ilk günkü tazeliklerini korumaktaydý. Soluklanacak takati her bulduðunda bilincine direniþ aþýlarý yapmaya çalýþýrken buluyordu kendini. Çünkü o imanýnýn ahlaký olan güvenin beslediði, kýrýldýkça çoðalan bir umuda sahipti. *dilsizmutercim'in karþý yakasý ysmnle olan muhabbetinden kurgulanmýþtýr...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Meryem Rabia Taþbilek, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |