GÝDENÝN ARDINDAN...


Okuldan arkadaþlarla Barlar Sokaðýndaki Fasýl Bar' da bu akþam buluþacaðýz. Nedeni, eþi Kadum' u da alýp, geçenlerde bir kalp krizi sonucu vefat eden sevgili arkadaþýmýz ve benim çok deðerli dostum, çocukluk arkadaþým Samuel' i anmak.


Bütün sýnýf büyümüþ, hatta deyim yerindeyse otuzun üstündeki bu insanlar orta yaþ basamaðýna týrmanmaya baþlamýþlar bile. Sanýrým 30 kiþilik sýnýftan kala kala ben ve Kadum dahil 10 kiþi toplanabildik. Herkes kendi hayatýný yaþar. Kolej anýlarý çoðunlukla hafýzalarda kalýr. Kimisi bu tür anma toplantýlarýna hiç gelmez, kimisi Bursa' da deðildir, kimisinin baþka bir yere önceden verilmiþ sözü vardýr. Kimseyi kýnamamak lazým.


Hepimiz Fasýl Bar' ýn dip tarafýnda garsonlarýn önceden birleþtirdiði masalarda oturuyoruz. Samuel raký sever, raký içilecek. Samuel rakýnýn yanýnda kavun, beyaz peynir sever, yenilecek. Samuel sac kavurmaya bayýlýrdý, sac kavurma yenilecek. Ayrýca bol sarmýsaklý, bol yoðurtlu zeytinyaðlý kýzartmalar yenilecek. Baþka? Kim ne isterse alabilecek, ancak tek þart ille de raký içilecek. Baþka içki yasak. Tamam mý? Tamam. Hadi o zaman.


Sipariþler verildi, masalar donatýldý, garsonlar koþturuyor. Keman, kanun, ud ve klarnetten oluþan fasýl heyeti kulaðý týrmalamayan çok hafif þarkýlar çalýyor, arada verilen listeden Samuel' in sevdiði þarkýlarý da çalacaklar.


Karar verildi, Samuel' in kolejdeki anýlarý anlatýlacak, tamam, baþlayýn, kim anlatmak ister? En iyisi eþi dahil herkes anýlarýný sýrayla anlatsýn, anlatmamak yasak. Herkes beðendiði anýlarýný anlatacak. Tamam mý? Tamam.


Ýþte benim hoþuma giden, kadýnlý erkekli grubun anlattýðý anýlardan; açýk saçýk bulduðum, halen hayatta olan öðretmenlerimizi hedef alan ve kiþiliklerine bir saldýrý sayarak buraya almadýðým anýlarý hariç tutarak, özellikle genel anýlarýný aþaðýya alýyorum, bilmem sizler beðenir misiniz Samuel' in anýlarýný?


*********

Bir gün, okulda edebiyat öðretmeni Samuel' in velisiyle görüþmek ister. Samuel' in edebiyatý çok zayýftýr, bunu bildiðinden, anne ve babasýný götürüp, mahçup olmak yerine, akrabasý olan havradaki hahamý okula, öðretmenin yanýna götürür. Haham, edebiyat öðretmeniyle görüþür. Öðretmen anlatmaya baþlar : "Bu çocuk aslýnda iyi biri, ama Haþim'i bilmez, Yahya Kemal' i bilmez, Ahmet Rasim' i bilmez, Akif' i bilmez..." Haham, bu ismi sýralananlarýn birer islam alimi olduklarýný sanarak öðretmene:" Kuzim," der, "birak, Haþim' i Yahya' yi! Çocuk Musevi; ona Ýbrahim' i sor, Musa' yý sor..."

**********

Samuel, Kadum' a, Kadum da Samuel' e aþýktýr. Ýkisi de okulda öðrencidir ve daha evlenmemiþlerdir. Bir gün okulun bahçesinde Samuel Kadum' a bir kaðýt uzatýr ve "Kadum bak, sana ne güzel bir þiir yazdým," der. Kadum kaðýdý açar, yazý Erden' in yazýsýdýr ama yine de okumaya baþlar:"Yýllarca baksam dursam yemyeþil gözlerine..." Ýkinci kýta," Yýllarca esir olsam o sarý saçlarýna..." diye devam eder.

Kadum, siyah saçlý ve siyah gözlüdür, üstelik yazý ve þiir Erden' indir, Erden de bu þiiri Deniz' e yazmýþtýr.Samuel bu þiiri Erden' in bloknotundan aþýrmýþ ve Kadum' a ben sana yazdým diyerek vermiþtir. Kadum sinirlenir ve Samuel' in suratýna olanca gücüyle bir tokat patlatýr ve Samuel' le bir ay hiç konuþmaz.

***********


Bir gün Samuel' le Kadum bir restoranda yemek yerler ve þarap içerler. Az ilerideki masada, okuldaki öðretmenlerden birinin yeni tanýþtýðý bir kadýnla oturduðunu ve kendilerine ters ters baktýðýný görürler. Samuel, öðretmenin yanýna giderek kulaðýna, " Hocam, ne sen bizi gördün, ne de biz seni!" der. Hoca, kafasýný sallar,"Çok saðol, sana da afiyet olsun, sana da..."

************


Samuel' in matematiðinin çok iyi olmasýna karþýn, Kadum hep zayýf almaktadýr. Ýkisi aralarýnda anlaþýrlar. Bir sonraki yazýlýda, sýnav kaðýdýna Samuel Kadum' un ismini, Kadum da Samuel' in ismini yazar. Ancak öðretmen, kurttur, yutmaz, sahtekarlýðý anýnda fark ederek Samuel' in babasýný acilen okula çaðýrtýr. Olan biteni anlatýr. Samuel' in babasý matematik öðretmenine," Hoca, beni bunun için mi çaðýrdýn?" der. " Ha Samuel, ha Kadum ne fark eder? Zaten ikisi evlenecekler!"


**********


Bir gün okul gezi düzenler. Gezi Ýstanbul' adýr ve bütün sýnýf katýlýr. Gezide Samuel, Kadum, Deniz ve Erden de vardýr. Topkapý Sarayýnýn bahçesinde Samuel' le Kadum' un öpüþtüklerini görür rehber öðretmen. Hemen baðýrýr:" Ne oluyor çocuklar?" Samuel de öðretmene: " Tuh be, Ýstanbul' da bile rahat yok," der," okul bitse de kurtulsak!"

**********

33 yaþýnda yitirdiðim, yeri doldurulamayacak olan sevgili dostum Samuel' in kolej anýlarý genel hatlarýyla bunlar. Ancak bir de bana anlattýklarý çok özel anýlarý var ki, onlar ben yaþadýkça yaþayacak ve eþi dahil, asla kimse öðrenemeyecek!

Bütün bildiðim, bir yanýmýn noksan kalmasý...Sen, çok özel biriydin Samuel, bu zamanda nesli tükenen ve yeri doldurulmayan...Seninle Tel Aviv' de neler yaptýk, ya Kahire' de? Ah o anýlar bir geri gelse!

Seni þimdiden çok özledim, yolun açýk olsun SAMUEL...


ERDEN ERKÝN...
GÝDENÝN ARDINDAN...