Söylenmedik söz, yazılmadık cümle kalmadı sanki. Bir gün çekip gittin ve bitmiştim. Bir bitiş ki kimse anlamadı ne olduğunu. Yuttum hüznümü, içimde büyüttüm. Ateş oldu dumansız, külsüz. Yangın oldu kavurdu... Neden benim(le) değildin ki?
Sarhoş olmak çok güzel eğer içinde sen yoksan hayallerin ve sen varsan, eksik bir düş sanki tüm sarhoşluklar, sonu sövgüyle biten...
Bir umut belki de bu, seni benimle buluşturacak olan.
Bir yağmur yağdı ve biz hiç ıslanmadık, altında durduk saatlerce ama hiç biri düşmedi üstümüze.
— şanssızdık ya da çok şanslıydık —
Issız bir dağ başında yanan ateşin kıyısında, gökyüzüne baktık o gece, bulutların arasından gördük. . .
Sen sonra bana baktın, gözlerimin içine...
Hep bir kronoloji meselesinden bahsettik seninle birlikte ve sövdük...
— dünyaya geç ya da erken gelmişliğe —
Önce sen, sonra ben ve sonra birlikte...
Kimse anlamadı bakışmalarımızdaki manayı,
Sen bana ben sana âşıktık sadece.
Belki de değildik,
Bir arzu birleşti birbirimizi,
Ellerimiz uzandı,
Sen almak istedin en yukarıdaki elmayı ben altına merdiven oldum
Ama alamadık al almayı,
Alt daldaki yeşili ile mana buldu aşkımız
Kekremsi bir tadı vardı.
Tuz ektik tat bulduk
Susadık sonra
Sen elini musluğa dayadın
Ben bekledim avucundan içmeyi,
Ben elimi çeşmeye dayadım
Sen bekledin avucumdan içmeyi
Bir yerde hata vardı, ellerimiz su tutmuyordu
Akıyordu parmak aralarımızdan
— bahtsızdık —
Ne kadar denedikse nafile
Ne ben içtim senin avucundan bir yudum su ne de sen içtin benden...
Sonra aklımıza geldi ağzımızı çeşmeye dayamak, içmek kana kana
Aynı anda eğildik ve kavuştu dudaklarımız aynı yerde
— şanslıydık —
Birlikte içtik ve ohh çektik sonra…
]