Doğru şeritte olsanız bile, olduğunuz yerde kalırsanız er geç ezilirsiniz. -Will Rogers |
|
||||||||||
|
Hava kararıyor. Güz bağlarında olgun üzüm salkımları sapsarı, yukarıda zeytin dalları, günbatımında çiy damlaları yüzüyor. En ufak bir yankılanma bile duyuluyor ve hülyaların düşlerinde derin izler oluşturuyor. Düşen bir yaprak, ya da öten bir kuş, mışıl mışıl uyuklayan doğada öylesine süreduran bir çınlama yaratıyor ki, tinlerde düşlerin cini uyanıyor... Ormandan gelen sesler çisil çisil yağan yağmurla harmanlanıyor. Bu yağmur mu? Hayır, bunlar yankı damlaları. Alacakaranlıkta küçük bir kız iç çekiyor. Yoksa bu sessiz damlalar çok eski bir ninniyi mi fısıldıyor? Düşlerin uğultuları gözler önüne koskoca bir kent seriyor. Bu açık ve iyice belirgin. Bu imler hepimizin yüreğinde vardır. Doruklar arasında, keskin yamaçlara kurulu, evcikleri alacalı bulacalı Uçmakdere’den yüz kez daha büyük bu hülya kent. Yükselen yapı katları, üst üste yeraltında gizlenen eski semtlerden kurulmuş. Bir oda ötekinin sırtında, bir ev öbürünün omzunda, bir semt berikinin kucağında. Eski gravürlerle, minyatürlerle dolu kitaplardan, kaplumbağa kabuklarından bir yığın. Mozaiklerle, çinilerle, fresklerle süslenmiş. Bu kat kat ciltlerin içinde eski külüstür mahalleler olduğu gibi hiç bozulmadan duruyor. O kent gelmiş Tristatis üzerine konmuş... Görülmedik güzellikte sevgi varlıkları merdivenleri iz bırakmadan adımlıyor. Bunlar o demin gördüklerim mi? Evet evet, bunlar onlar. Beyaz taçlı başlarını kapıdan uzatıp bana bakıyor, sonra neşeli gülüşmelerle yukarıya çıkıyorlar. Tahta basamaklar gıcırdıyor, patır patır koşuşan, tılsımlar saçan mutlu ayakların tinsel sesleri... Sokaktan sokağa kedi ve köpeklerin yanı sıra koyun sürüleri, tavuklar, kazlar, ördekler dolanıyor. Kapıdan kapıya yüzyıllar değişiyor. Her kapı eşiğinde ayrı bir koşturmaca. Taşlığa vuran pencerelerin ışığında süvelerden süzülen aşk perileri göz kırpıyor. Şamdanlar, meşaleler, lambalar yanmış, masalar donanmış. Hayaletler sonsuzluğun sözcüleri. Düşlerin cini öykülerin ipliğini durmadan eğiriyor... (Asturias'ın Guatemala Efsanelerinden esinlenerek)
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hulki Can, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |