..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Doğru şeritte olsanız bile, olduğunuz yerde kalırsanız er geç ezilirsiniz. -Will Rogers
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Anılar > Tuba




19 Nisan 2009
Çocukluğum  
Tuba
"Tıraş bıçağı ile eline uzun gelen ama bembeyaz teninde, görülemeyen sakallarını keserdi. Eğer eline uzun gelmiş olan bıyıkları var ise, "singer" markasını taşıyan, en azından altmış yıllık makası ile, parmak uçları ile yoklayarak, bulur ve keserdi."


:AGAE:
Dedemi, 1999 yılının, 28 Nisan günü kaybettik. Bembeyaz saçlı dedem, vefat ettiğinde, 93 yaşındaydı... Yaşlılığı rahat ve huzur dolu geçti. Çocukları, torunları hep yanında idi...
Zor ve uzun, gençlik yılları, rahat yaşlılığına bırakmıştı.
Şimdi albümlerime baktığımda, hep özlemle onu düşünüyorum.
Hayatta olsaydı, hergün yaptığı "özel traş törenini" yinelerdi...
Yaşlılıktan gözleri gölgeleri bile seçemezken, bir türkü tutturarak, yatak odasının camının önüne tıraş takımını itina ile dizerdi.
Sıcak suyunu Anneannem getirir;
O da, mırıldanmaya başladığı, türkü eşliğinde, yüzüne tıraş sabununu bulardı. Tıraş bıçağı ile eline uzun gelen ama bembeyaz teninde, görülemeyen sakallarını keserdi.
Eğer eline uzun gelmiş olan bıyıkları var ise, "singer" markasını taşıyan, en azından altmış yıllık makası ile, parmak uçları ile yoklayarak, bulur ve keserdi.
Ben ise, dedem beni görmesin diye, komando gibi yerlerde sürünür, onu izlerdim. Gözleri az gördüğünden, korkmaması için sessizlik içinde dedemin türküsünü dinlerdim. O bir şekilde benim orada olduğumu hissederdi. Tıraş olduktan sonra, yanağına kocaman bir öpücük kondurur ve "kaymak dedemi öptüm" diye haykırırdım... Traş sonrası ablam, annem, ben ve anneannem dedemi öpme yarışına tutulurduk...
insanın çocukluk anılarının olması ne güzel.
Aile büyüklerimiz şu anda hayatta olmasa bile, bu dünya ya, benim hayatıma, çocukluğuma acısıyla tatlısıyla, çok şey kattılar.
Istanbul'da Avrupa Yakasında otururduk. Anneannem ve Dedem özlediği için yaz tatillerinde, bir kaç günlüğüne Anneannem'in evine giderdik.
Acıbadem'deki yaz tatillerimi hiç unutmam. Evde vakit geçirmek çok sıkıcı olurdu. Kendimzi sokağa atardık.Şimdi Marmara sitesi olan yer, o tarihte, yani çocukluğumda, ortası yeşil alan, yanlarda tek sıra palamut ve dut ağaçları olan boş bir arsa idi.
Buranın adı bizim, dilimizde "çayır"dı.
Pikniğimizi burada yapardık,
Topumuzu burada oynardık.
İşte, dut'u ilk defa o zaman yemiştim...! "Ağaç kedisi" olduğum için, ağaca çıkar dutları ceplerime doldurur, inmeye çalışırken de, yere düşerdim.
Elbette yere düşünce o dutlar cebimde ezilirdi. Dutlar,cebimde ezilir, suları kısa pantolonumda, hiç çıkmayan lekler bırakırdı...
Şimdi çok komik geliyor.
Anneannemin evine misafirliğe geldiğimizden ne kadar fazladan elbise getirmiş olsa da, anneme iş çıktığını çok iyi hatırlıyorum.
Bu çayırın içine doğru, ilerleyince, küçük bir 'orman' olduğunu keşfetmiştim. Güya, define arardık burada...!
Bu küçük ormanın sonu, şimdinin 'O ağacın altı çay bahçesine' giden, Koşuyolu-Acıbadem caddesine çıkardı. Burada, Türk sinemasının tonton amcası, Hulusi Kentmen'in köşkü vardı. Ben kendisini burada, hiç görmemiştim. Gerçekte de, var olup olmadığını hiç bilmiyorum.
Anneannemin evinin karşısında oturan, Büyük Dayıların apartmanı, iki kapısı olan ikiz blok'lardandı. Vakti zamanında, kapıcı için yapılmış kısa bir geçit vardı. Bir grup çocuk burayı kesfetmiştik. Tek sıra olup, apartmanın arkasındaki tepecige tırmanıp koşarak, Apartmanın arkasından, ikinci kapıya kadar gelir, apartmanın önündeki kapılı beton dolaptan yere atlar, koşarak geçite girerdik. Küf ve nem kokan bu tünelin, bitli olduğunu söyleyenler vardı.
Kapıcının uzun sopalı süpürgesi her geçişimizde sert bir biçimde, yere düşerdi. Güya bu süpürge de "cadı süpürgesiydi.!" Örümceklerin sarktığı, kedilerin dolandığı tünelde, yoruluncaya kadar koşar; girer çıkardık.
Taa ki, Kapıcı amca, gelip küçücük yüreklerimizi hoplatırcasına kadar, bağırdığında da. "Cadının kocası geldi" diye çığlıklarla bağırıp; kaçışırdık. Alt katta oturan, komşu teyzeler ve amcalar, sesimizden çok rahatsız olup, kapıcıya söylemiş olurdu. Çünkü, o geçitte yankılanan çığlığımız, insanların evlerine kadar giderdi.
...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın anılar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bir Söyleşinin Ardından
Ankara

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Gezi Defterimin Prag Sayfası
Hıdrellez
Dumansız Bir Hava Sahası İstiyorum, Ya Siz?
Sarı'yı Anlamak
Babam'a
Kaçış
Şimdi Mardin'li Çocuklara Ne Olacak..?
1 Mayıs
Şaşkınlığım Üzerine


Tuba kimdir?

"Hayatı olduğu gibi kabul eden, Kalbinin derinliklerinde, saklı bir yerler de, 'yazma' tutkusu olan, biri. . . "

Etkilendiği Yazarlar:
...., ...,


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Tuba , 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.