Kendi görüşlerim var -sağlam görüşler-, yine de her zaman onlara katılmıyorum. -G. Bush |
|
||||||||||
|
Kınasın dünya halkları, ‘insan hakları’ adına bildiriler yayınlansın, İslam dünyasının kahır ekseri, yalnızca Siyonist Yahudilerin yaptıklarına insanlık ayıbı olarak baksın! BM’nin aldığı kararlar Ayet kutsallığında savunulsun Kur’an müminlerince! Bugünün Kerbela ve Aşuresini, kim hangi kara parçası ve ölçüsü ile belirleyecek, yeryüzünü kara bir libas gibi örtüp bürüyen zulmü, kim hangi takvimi ölçü ile Muharremin on’una bağlayabilir ki? Bütün beşeriyetin ortak paydası ve en doğal hak olan suyun dahi çok görüldüğü, özgürlük kervanını, tarihin bir anlık zaman dilimine sıkıştıralım. Bir daha diriltmemek üzere orada susuz bir halde ölüme terk edelim. Sonrada oranın adını Kerbela ve o güne de Aşure diyelim. Öyle ya! Ademi yolculukla başlayıp, yolun sonuna dek sürecek Kervanın yegane öncülerinin varisi olan, Arş’ın ve Arzın yegane sahibi adına, emaneti yüklenen İlahi öncü Huseyn, Kerbela da kalsın! Husiler, Filistinliler, Kürtler, Peştunlar, Beluciler, Türkler, Azeriler ve dahi Farslar! Koşun, bütün insanlık ailesinin yegane kurtuluş muştusu Kenyalı kölenin sarayını Kıble edinmekten geçer nidasını duymazlıktan gelmeyin! Zulmün ve köleliğin renginin değiştiğini görmezlikten gelerek, Siyahi derinin altındaki beyaz insanın kendine has adaletine sığının! İnsani bedene bürünmüş yeryüzünün madde tanrısına secdeye kapanın. Ki, Kapitalizmin Cenneti ile ödüllendirsin! Nobel savaş ödülüne layık eli kanlı katillere teveccüh eden, kurtuluş yolunun hürriyet arayıcıları, koşun! Varlıkları beyaz insan türünce talan edilmiş kıtanın Afrikalı çocukları, sizlerde koşun! Renk derisi sizden olan Afro-Amerikalı bu acayip varlığın sesine kulak tıkamayın! Kölelerin hürriyet muştusu sunduğu 21.yüzyıl köleleri sakın kaçırmayın bu hürriyet fırsatını! Kerbela Okulunun ölümsüz Üstad’ının sunduğu İlahi insan değerlerini simgeleyen bayrağı dalgalandırmak ve o değerlerle donanmakta nereden çıktı? Fırat ve Dicle dün olduğu gibi bugünde beşikteki bebeklerin kanları ile coşsun, taşsın ve hala katillere barış adı altında eller uzatılsın. İslam tarihinden pasajlar sunulsun, dersler çıkartılsın barış adına, barışın aynası olarak İmam Hasan’ın Yevm-us Sebat’ı getirilsin. Olmazsa, İmam Ali tarihinden Hakem olayı delil sunulsun! Çeşitli Akide-i, fikri ve felsefi gurupların at koşturduğu meydandan farkı olmayan, insanlığın, ilim, irfan ve dahası risalet beşiği olan Mezopotamya’nın çocukları, geçmiş tarihindeki değerlerden beslenememenin utanç damgasını anlından kaldırmanın çaresini, Kenyalı kölenin sarayını kıble olarak kabul etmesinde arsın ve inansın! Dün Kerbela kahramanlarına karşı seyirci rolünde olan kitleden farkı olmayan bugünün milyar Müslüman’ı, kendilerini hangi gurubun mensubu olarak tanımlayabilmenin dini vecibesini, hararetli kelam-i sohbetlerde arasın! Günün Yezitlerinden olmayı istemeyen savunmasız zavallılar, Huseyni yiğitliği gösteremiyorlarsa dünün Kerbelasında olsaydılar nasıl davranıp ne tür tavır sergileyeceklerini düşünmekle geçirsinler ömrünün en güzel çağlarını, gözyaşı ile yıkanacak zifiri karınlık geceleri, süslü kelimelere adamış sohbetlere feda etsinler ağır ağabeylerin sohbetlerinde gelecek adına! … Binlerce kitap, dergi, yüz binlerce makale, yorum, seminer, konferans, vaaz, hutbe ve bunlara rağmen Kerbelanın izzet ve ihtişam kaynağı, Hürriyet abidesi, Kulluğun zirvesi dahası ilahi öncü İmam Huseyn’den onurlu mücadele yöntemini öğrenmeyi başaramamanın verdiği ezikliği, İslam dünyası kendini nasıl tanımlayacağının arayışında gizlenip kaybolsun! Gayr-i Müslim diyerek dışlanan nice kahramanlar, Kerbelanın ölümsüz üstadının dersinden nevş-u nema beslenip kendine metot ve çözüm yöntemleri buladursun. Benliğimizin zindanında boğduğumuz benliğimizi, secdeden kaldırmamakla iftihar ettiğimiz bedenlerimizle, tefrika, nifak ve ümmetin Vahdet yazgısına vurulan darbeyi Huseyni’lerin uzlaşmaz kimliğine yıkalım! Korku çekingenlik cesaretsizlik ve ataletin enva-i çeşitleri ile onurlu eylemlerden uzak kalınarak hürriyete ulaşıldığını, tarih çöpçüleri bize siyasetin ulviliğini reel politika safsataları ile yazıp ulaştıradursun! Hürriyete giden yolun yegane iksiri olan korkuyu öldürmek ve izzeti kuşanmayı ümmet içinde ümmet adına tefrika olarak şerh düşüp kayıt etsin Müfessirler, ciltler dolusu tefsir kitaplarında. İslami ekollerin(istisnasız) muteber bir öncüde aranan şartların vazgeçilmez şıkkı olan ‘‘cesaret’’i, olmazsa olmaz olarak kaydetmenin hikmetini İslam’ın ilk dönemine ait olarak tevil etmenin gayreti içinde olan ağır Alimler. Mesihi’siz Hıristiyan dünyası dinden olanca uzaklığına rağmen, nihai merci olarak Vatikan’ı kendine eksen almaktan asla vazgeçmezken; İslam dünyası olanca bölünmüşlük ve ezilmişliğine rağmen olmazsa olmazı olan Velayet-i Fakih’e Siyasal kimliğini giydirmeyi ucubelik olarak şerh edip vahdet adına makaleler dizsin! Kerbela öncüsü Velayet’in özü iken, bugünün Velayet ekseni, özünü Kerbela’dan alarak ’’erdemler dünyasının özlemi’’ni bağrında taşıya dursun! Velayetin yaşlı bilgesi! Canını siper ederken ’’erdemler dünyası’’nın özlemi uğruna. O’nu, toprak ve su düşkünü ilan etmenin delillerini toplayadursun, ümmetin yeni yetmeleri, Entelektüel duruşlar adına! Kudüs gibi kutsal bir mekanın üç beş çapulcunun salyalarına kurban edilmesinin asıl suçlusu, ümmetin İslami liderlik Felsefesinin taşıyıcısında arasın, göbeği yağ bağlamış sözde İslami basınlar, dahası onu kurtarmanın yöntemini kuru kalabalıklarla muayyen zamanlarda sokak korsanlığı ile müjdelesin yeni yetme İslamcı entelektüeller. Bir daha İslam dünyasının herhangi bir yerinde devrim olmasın diye, oluşan devrimin dalları budansın, Selefi İslam adına! İslam dünyasında evrimlere ilham olacak yegane kaynak kurtulsun, köküne kezzap dökülsün. Yaşayan her canlı direngen iken, direnen her canlı yaşamasın diye ölüm mangaları devriye çıksın ümmetin asayişi adına. Tarih boyunca İzzeti ve onuru Kerbela okulundan alanlara hayat hakkı tanınmasın Saada’dan, Uygur’a kadar. Hayatta kalmak isteyen ölmüş canlılar, Haccac-ı zalim’lerin ayaklarını öpsün yaşamak adına. Daha kaç vakte kadar Fırat, Dicle, Nil ve Ceyhun nehri kanımızla beslenip akacak, kerametini bilmek için ‘müneccim’lere sorulsun. Kanımız aksa da zafer İslam’ındır Sloganları ile İslam’ın hürmeti katledilsin! Akan kanlar İslam’a hayat verir tennümleri, zalimlere iktidar olmanın kaynağı olsun. İslam üstadı(s.a.a)’nın bıraktığı kutsal ikili bölüşülsün, Şia ve Sünni adına. Ayrılmaz ikilinin birliğini ’’nasıl anlamalıyım’’ı, Velayette Teokrasinin getirdiği diktatörlük olarak yaftalansın, babalarını bu yola feda etmiş körpe beyinlere özgürlük safsatası adına, kutsal ikilinin hamisi kınansın bu uğurda! Ey! Cesaret adın varsa eğer, Huseyn’dendir Ey! Özgürlük varlığının menşe-i, Zeynep’tendir Ve Sadakat, güzelliğini Abbas’a borçludur. Yiğitlik Huseynde can bulur Ne İbrahim, ne İsmail sadakatte Ne Yakup, ne Yusuf sabırda Ne Musa, ne Harun azimde Ne İsa, ne Yahya züht de Ne İmran, ne Zekeriyya tahammülde Güç yetiremezdi vallahi Huseyni Hamasette! Bir ateş ki, İbrahim dahi korkardı Bir tufan ki Nuh’u titretirdi Bir dava ki, KAİM’in ahdi var Bir mekan ki, İbn-i melunların korkusudur Bir zaman ki, Yezit ibn-i Yezitlerin sonudur. Arz ile Asumanın kavuştuğu gündür Aşura Bütün Enbiyaların cem’idir HUSEYN! Ne yani? İsa Mesih çarmıha mı gerildi, Mehdi(a.s)’ın öldüğünü ve artık yaşamadığını bana Mezar-ı Şeriften deliller getiredursunlar, inandığıma inanan müminler! Öyle olsa bile! Mesih ve Mehdi hakikatin özünde ebedi yaşıyor. Özümde yaşatıyorum, Onların özdeki varlıkları bizi zafere taşıyacak, Huseyn gibi, Ali gibi... Aşk kafiriyiz biz, Müslüman başka Ufacık karıncayız biz, Süleyman başka Bizden sarı bir yüz iste, ciğer parçası iste İpekli kumaş satan bezirgan başka/Mevlana ’’Her yer Kerbela her gün Aşura’’ iken.. Ruhum/uz Kerbelaya, bedenim/iz Aşura tandırına Yezitler bağrım-ız- da büyüyüp, sinem-iz-e oturmuş masumiyetim-iz-i Katl ededursun KERB-U BELAMIZ da Ben Huseyne, Huseyn bana ağlasın! … Ey can! Feryadın ne manası var Abbas gibi feda olmaktan gayrı … Muharrem 2009
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Muhammed CAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |