Sevginin bulunmadığı yerde us da arama. -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Anlambilimsel bir başkaldırı olan “uyanış” ın bazı toplumlara hâlâ ulaşamamasının altından yatan nedenselliği soruşturmaya başladığımız zaman bilincimizin sakatlanışına ve yüreğimizin yabancılaşmasına hazır olmalıyız. Körleşmenin kaçınılmazlığına , ruhumuzun ağır bir illete uğramasına neden olan “Medine Memi' nin -üzülerek belirteyim ki – çağımızda diri diri gömülmesi hepimizin büyük bir sağırlık, körlük, ve ruhsal sakatlık içinde yaşadığımızı gösteriyor. İletişim çağındayız. Her şeyi anında görüp öğreniyoruz. Sorumluluktan kaçmamız imkansız, artık... Feodal bir çemberin içinde kıstırılmış bir ailenin, Medine'yi canı ciğeri gibi koruyup gözetmesi gerkirken tüm bilinçsel ve akılsal ışıklarını söndürmüş bir şekilde inancını sarsmadan, vicdanını sorgulamadan, bir akla danışmadan cahiliye Arap devrinin şeytani, kara bilmezliğini günümüzde hortlatması ne vahim bir olay?.. İslam inanç dünyasına bir siren sesi gibi yayılması gereken bu korkunç olay acaba kaç kişiye ulaştı?. Bilinmez... Kod şehir Adıyaman olan bu güneydoğu ilinde kız çocuğuna yapılan bu dehşetengiz olay yörenin çevresel bilincinde ne gibi etkiler bırakacak? Önlemler alınacak mı, bilinçli insanlar harekete geçecek mi, devlet nasıl bir tavır takınacak? Bilinmez... O bölgemizde bölgesel faşizmin içinde yaşayan bu insanlar kendilerine de kişisel faşizmi reva görüyorlar.. Ağa baskısı, aşiret baskısı, baba-amca baskısı, abi baskısı en çok kimlerin üzerinde dönüp duruyor? Kadınlarımızın, kız çocuklarımızın üzerinde.. Çünkü kadınlar bireylerin özgür olmasında etkin bir rol oynarlarlar. Kadınlar ne kadar özgür, bilinçli, etkin olurlarsa, onların çocukları da öyle olacaktır. Kişisel faşizme izin vermeyecekleridr. Ailede dengeyi kurup geleceği erkeğiyle birlikte kuracaktır. Ama ustalıkla, bilinçli olarak geri bıraktırılmış bu topraklar birileri çıkarını korusun diye insanlar akla hayale gelmeyecek şekillerde türlü nedenlerle birbirlerine kıyıyorlar. Ve bizler olaya sadece bir haber olarak bakıyoruz. “Vah vah” deyip bir başka kanala geçiyoruz. Bir yangın varsa söndürülmediği takdirde bizlerin yuvalarına girecek. Bunun korkusuyla yaşıyoruz aslında.. Sorgulayan, meraklı gözleri fırıl fırıl dönen, kuşkulanan, eleştirel yaklaşan, yaşamı seven, doğayı incitmeyen, insan sevgisi dolu bir toplum yetiştiren bir eğitim anlayışı getirmemiz gerekiyor. Eğer gerçekleştiremezsek sanırım daha çok “Medine”ler yitireceğiz. “Bana ev hikayesinden söz açmayın” der Fuzuli, Leyla ve Mecnun adlı mesnevisinde. Bütün vahim, korkunç olaylar aile içinde yapılıyor. Münevver olayı, ensest ilşkiler, Medine olayı, töre kararları, dayaklar,şiddetler, entrikalar... Aile içi hukuku düzenlemesine ihtiyaç var. Görmezden gelemeyiz artık. Devlet ve sivil toplum kuruluşları aile hukukunu düzenleyecek şeyler yapmalıdır. Aile içi faşizmine dur demelidirler..Yeni olaylar yaşanmadan..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Göktu Kara, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |