Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür -Atatürk |
|
||||||||||
|
- Namlı bir isim olan Hırsız Kenan’ı tanıyalım. Evet sizi tanıyalım Kenan bey, dünyaya geldiğinizde, yani gözlerinizi açtığınızda ilk ne gördünüz?.. "Bak arkadaşım önce şu resim işini açıklasak olmaz mı?.. Mesleğim icabı devamlı aranan adamız. Yüzümüzü zaten bir ton polis tanıyor. Bir de sanal ortama sokup kendimizi rezil etmenin, reklam etmenin ne anlamı var. Bu söyleşiyi kabul etmemin tek sebebi bizim esrar torbacısı Arap Mehmet abimizin tavsiyesidir. Onun içinde galiba bir hikaye falan yazmışsın. Senin için iyi bir referans verdi. Dedi ki, bizim gibi çilekeşlerin hayatını yazılarına konu eden bir yazar adayı olduğunu söyledi anlayacağın. Bizim hakkımızı, hukukumuzu arayan sorunlara derinlemesine dalan bir arkadaşmışsın. Eyvallah... Dünya diyorsun da, hangi dünya bu dünya?.. Anasını satayım sanki Paris’te doğdum. Mahalleyi bilmiyor musun?.. Gördüğüm tek şey lanet olası yıkık bir gecekondu, psikopat hapçı bir baba ve onu aratmayan gaspçı bir abi..." -- Teşekkür ederim Kenan bey, iltifatınız için. Evet elimden geldiği kadar siz sorunlu insanların sorunlarını masaya yatırmaya çalışıyorum ama bazen masada kaldığı da oluyor hani. Bu konulara girmemin tek nedeni dünya edebiyatının en büyük iki romanıdır. Raskolnikov ve Jean Val Jean ikilisidir. Biri katildi diğeri bir hırsız. Maşallah bizim mahalleler de binlerce Jean Val Jean var...O nedenle çorba da bizimde tuzumuz olsun istedim. Bu meslek sizin kendi tercihiniz mi oldu; yoksa arkadaş tavsiyesiyle mi bu işe girdiniz?.. "Şaka mı yapıyorsun abicim, insan hiç kendi isteğiyle hırsız olur mu. Çocukluğumda gördüğüm tek resimdi bu iş. Mahallenin tüm çocukları hırsızdı. Herkes ufak tefek bir şey çalıyordu. Yani anlayacağın açtık aç sayın abicim. Açlığı bilir misin?.. Mahallemizin yarısı verem hastasıydı.Yarısı da hırsız. Biz de hayata böyle atıldık işte. İlk önceleri açlıktan çalardık ama sonraları artık iş rayından çıktı. Zevk sefa ortamlarına para yetiştirmek için çaldık, çırptık. Kumarlara, pavyonlara, karıya, kıza az mı para yetiştirdik. Allaha şükür bugünlere kadar sağ salim gelebildik." -Sizin için mesleğinin hakkını veren bir şahsiyet diyorlar, siz bu işi bir meslek olarak mı görüyorsunuz?.. "Herhalde meslek olarak görüyorum. İnsan hangi işte para kazanıyorsa, o iş onun mesleği olmuyor mu yani. Takdir mevzusuna gelince, mesleğe yeni katılanlara tavsiyem hep isabetli olmuştur. Onlara sık sık hatırlatırım. "Çocuklar Gaziosmanpaşada, Bağcılarda işe çıkmayın derim. Varoş ilçelerden uzak durun derim. Ulan zaten buralar gecekondu, varoş, terso semtler. Oturanlar bizden beter aç perişan lavuklar...Etiler’e, Beşiktaş’a, Kadıköy’e gidin derim. Zenginler, paralı kurnazlar, hepsi orada. Zaman kaybı olur varoşlarda işe çıkmak. Girsen evde ne çıkacak kardeşim. İnsanlar zaten sürünüyor, tabii ki bir çok arkadaşımız beni dinliyor ve genelde zengin ilçelerde işe çıkıyor.Şu zengin meselesine de bir değinmek istiyorum. Yanlış anlaşılmasın, servet düşmanı, komünist falan da değilim. Herkes zaten bilir, en iyi hırsız zenginlerdir sayın abim. Bizden daha becerekli oldukları için aslında onları takdir ederim. Yani bilakis onları severim, saygı duyarım. Helal olsun derim. O yüzden olacak ki onlarla bir elmanın iki yarısı gibiyizdir ve sürekli onları takip ederiz. "Yaz mevsimi işte bu yüzden biraz sıkıntı çekiyoruz ama buna da bir çözüm bulduk. Şimdi biliyorsun abicim, bu zenginler yaz oldu mu Marmaris’e, Bodrum’a, Antalya’ya falan kaçıyor. Oradaki villalarında, katlarında, yatlarında tatil yapıyor. Anlayacağın İstanbul bomboş. Bizim çete üyeleri de soluğu hemen otogar da alıyor. Biz de peşlerinden gidiyoruz, yani onları takip ediyoruz.Onlarla beraber tatil yapıyoruz.. Gidip villalarını, yatlarını, katlarını soyuyoruz. Kurnazlar, güya bizden kaçacak. Yok öyle yağma. Zengin nerede, hırsız orada. Mesleğe bu konuda büyük katkılarım oldu yani. Bu yüzden işinin hakkını veren adam derler bana. G.O.P meydanında hırsız Kenan dendi mi, inan bazı polisler, bekçiler dahi bana saygı gösterir." -Yüz kızartıcı bir suç olduğu söylenir, buna katılıyor musunuz?.. "Yok ya... Ulan ne kızartması, yasaları çıkartanlar zaten hırsız. Memleketi soyup soğana çevirdiler. Gazete okumuyor musun sayın abim. Bizim gibi ufak çalanlar yüz kızartıyor, büyük çalanlar ise siyah makam araçlarıyla dolaşıyor. Cahil halk da bizim gibi garipleri suçlu görüyor, onları alkışlıyor. Falan, filan, bu mevzu uzun abi, başka soruya geç. Şimdiden canım sıkılmaya başladı harbiden" -Kafama takıldı Kenan bey, söyleşiden önce ülke ekonomisine katkımız oluyor, garibanın yanında oluyoruz demiştiniz. Bunu bir zahmet açıklar mısınız?.. " Kardeş senden ricam şu bey ayaklarını lütfen bırakalım. Bizde beylik hal mi kalmış. Sen de bizim gibi varoş insanısın, kibarlığa gerek yok. Özgün davranalım, harbi konuşalım. Adam gibi bir söyleşi olsun.S ana bunu bir iki mevzuyla anlatayım. Şimdi diyelim işe çıktık. Lavuğun elinde laptop var. Fiyatı ne, bin lira. Onu çaldıktan sonra üç yüz liraya bir garibana satıyoruz. Adam nereden bin lira verip alsın. Seviniyor garip. Cep telefonu mesela, yedi yüz lira. Hemen iki yüz liraya başka bir garibe satıyoruz. Malı çalınan ne yapıyor, hemen yenisini alıyor. Fabrikalar üretimi arttırıyor. İkinci el piyasa canlanıyor. Yalan mı doğru mu sayın abim?.." - Evet, gerçekten çok ilginç Kenan abi. İşkence var deniyor, siz hiç böyle olumsuz bir durumla karşılaştınız mı?.. "Dalga mı geçiyorsun. Bak güzel abim, bu devlet ayakta durduğu müddetçe işkence de ayakta durur. Senelerdir yediğim dayakları, gördüğüm işkenceleri anlatsam aklın başından gider. Mevzuyu kısa keselim. Elli liralık bir teyp yüzünden iki gün gece gündüz dayak yediğim zamanlar oldu. Ayıp be vallahi ayıp, bir teyp için insan bu kadar dövülür mü?.. İnsaf be, el insaf. Sana şunu söyleyeyim, bunların yaptığı işkenceyi, Nazi’ler, Ruslar yapmışsa Allahımı inkar edeyim." - Yani işkence sistemli bir şekilde mi yapılıyor?.. Emniyet teşkilatımızı zan altında bırakıyorsunuz?.. "Ben emniyet, memniyet anlamam abi. Ben gördüğümü yaşadığımı anlatıyorum. Tamam polislerin içinde de iyi abiler gördüm fakat bu iyi abileri pasif görevlere veriyorlar. Aralarında hangisi acımasızsa, hangisi psikopatsa, özenle onları seçiyorlar. Yani bu işkence mevzusu için. Bir de bunlar yetmezmiş gibi, geçim sıkıntısı çeken, karısıyla kavga eden polisler dahi, nezarethanenin kapısını açıp bizi pata küte dövüyor. Yani stres atmak için bile bazen dayak atıyorlar. Anam avradım olsun deneme tahtasına döndük. Ayıp be vallahi ayıp." - Konuyu değiştirelim yaşam felsefenizde sevgi aşk hususlarında ki düşünceleriniz nedir?---- "Aklıma seks geliyor. Yani şöyle izah edeyim. Aşkı Yeşilçam filmlerinde, genelevler de, pavyonlar da tanıdım. Hayatımda bir kızın elini dahi tutmuş değilim. Zor bir soru, zor soruya da işte böyle bir cevap." - Müsaade edersen zor bir soru daha sormak istiyorum. Din hakkında ne düşünüyorsunuz?.. "Ben sana sorayım sayın abim, dini inancı olan biri hiç hırsızlık yapar mı?..Memleketin halini görmüyor musun?...Kıldırdığı namaza dahi inanmayan imamlar ülkeyi yönetiyor. Değil dine inanmak, kendime olan inancımı bile kaybettim. Kıblemiz, pusulamız şaşmış yani. Camiye bir kaç kez gittim. Tabii ki namaz kılmak için gitmedim. Camiyi soymak için gitmiştik. Bilirsin bir zamanlar camilerde kıymetli el halıları vardı. Üç beş tane çalmıştık. Bayağı da iyi para kazandık. Kapalıçarşı da bir esnaf abimiz vardı. Onun tavsiyesiyle bu işi yapmıştık. Turistlere satmıştı bizim halıları. Yani öbür taraf varsa harbiden işimiz çok zor." - Çok teşekkür ederim Kenan abi. Önümüzdeki günlerde uyuşturucu satıcısı Arap Mehmet konuğum olacaktır. Söyleşi için sağol, varol. Sana hayırlı işler diliyorum.- "Eyvallah kardeş, sen sağol. Bir de senden ricam olacak, diğer yazar arkadaşlara bir zahmet söylermisin. Bizim gibi çilekeşler içinde öykü, şiir falan yazsalar olmaz mı?.. Herkes bir yol tutturmuş gidiyor, kimi kendi hayatını yazıyor, kimi de babasının, dedesinin hayatını yazıyor. Toplumda bizim gibi ezilen insanların hayatını kim yazacak? Bu kadar dışlanmak mı olur. Ayıp vallahi ayıp..."
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Şenol Durmuş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |