..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Doðallýk sahip olunan deðil, kazanýlmasý gereken bir erdemdir. -Cervantes
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Kent > Nezihe ALTUÐ




27 Mart 2010
Ýstanbul'a Çaðrý!  
(Bu hikaye Ümraniye Belediyesi 6. Geleneksel Ýstanbul KonuluHikaye yarýþmasýna katýlmýþtýr.)

Nezihe ALTUÐ


Roza haklýydý dönmeliydim! Benim etrafýnda döndüðüm merkez Ýstanbul ve Roza’ysa ayaklarýmý yerden kesen bu durum iki korkulu rüyaya da koþmak demekti. Ýstanbul ve aþk! Bu iki sözcük kelimelerin sihriydi, Aþk kelimesi Ýstanbul kelimesinin yanýna ne çok yakýþmýþtý. Ýkisine de aþýktým.


:BJAE:

Roza’nýn günlerce yazdýðý mektuplarý cevapsýz býrakmýþtým. Ýstanbul’u býrakýp gitmek zorunda kaldýðým bu topraklarý bende terk etmek istemezdim. Benim için duyduðu hasreti anlayabiliyordum. Kendimi Ýstanbullu sanýp böbürlendiðim bir günde buralý olmadýðýmý öðrenmiþtim. Soyaðacýmdaki yerimi bulabilmek için geldiðim bu ülkelerde yalnýzlýðým benimde Rozanýn’ ki gibiydi. Nereden geldiðimi soyumun ne olduðunu anlamak için gittiðim Türkmenistan’da apayrý bir Türkiye gibiydi! Daha önemlisi Ýstanbul ve Roza yoktu burada! Onun bana yazdýðý mektuplarý daha önce yanýtlayamadýðým için çok üzüldüm. Benim araþtýrmalarýmýn ve Roza’nýn bana anlattýklarýnýn bir öyküye pekala malzeme oluþturulabilecek yeterlilikte olduklarýný fark ettim. Aþk ya da ayrýlýk mektubu yazmak zorunda kalan birçok kiþinin kendini yazar sanma tuzaðýna düþtüðü görülmüþtü. Ama ben yinede cesaretle öyküleþtirdim. Bana defalarca yazdýðý mektuplarýnda bir kaçý.

Sevgili Çaðrý,
Uzak bir geçmiþi göz ardý edilemeyecek deðiþikliklere bugüne getirebilen bir rüyanýn anlatýmý ve unutulmaz kýlýnmasý için yeterli bir baþlangýç olabilirdi Ýstanbul’a gelmen. Rüyamda kollarýmý açmýþtým sana ve sen bana doðru koþuyordun. Yeni hikayelerle geliyor gibiydik birbirimize. Çünkü yýllar geçti aradan. Umudu hüznü ve deðiþen mevsimleri yaþadýk. Bambaþka iklimlerde bambaþka insanlarýn olduk. Bir bakýþta bir gülüþte ya da bir gece boyunca yaþamak istediðimiz ve kimileyin bulduðumuzu sandýðýmýz sevdalarý andýk. Ama ayrýlýk hep yaþanacaktý ve sonuç ne olursa olsun hiçbir zaman bitmeyecekti sonlanamayacaktý bir insana yolculuðumuz. Hiç kimseyle paylaþamayacaðým bu uzun ve tehlikeli hayale birazda bu yüzden çýkacaktým. Uzun yýllar geçti aradan, bak bu sihirli cümleyi bir kez daha yineliyorum. Ýþte þimdi yeniden paylaþabiliriz. O anlatýlamayacak suskunluðumuzu unutup, buruk bir gülümsemeyle birbirimize yeniden bakabiliriz. Çünkü kimi tutkular sonuna kadar yaþanabildiðinde bir baþkasýnda hep bir þeyler býrakýr. Benim için duymuþ olabileceðin hasreti anlýyorum. Örneðin bu rüyanýn er ya da geç bir metne dönüþebileceðini sezinleyebiliyorum eðer hala yazýyorsan! Çok özlediðin Ýstanbul’u anlatarak özlemini gidermeye çalýþacaðým. Ýstanbul da her þey bildiðin gibi sadece sen yoksun akþamlarda, sabahlarda! Bilirsin Beyoðlu akþamlarý serin bir rüzgarla baþlar, önce gecenin rengi, sonra kokusu gelir. Gece parfüm kokar buram, buram. Koklarým! Ýçime çekerim bu kokuyu senin kokun sanarak her akþam! Bu kokuya bazen Meryem’in nefesi, bazen semazenlerin teri bazen de bir Ermeni karýsýnýn çýðlýðý, bazen Anadolu’dan artist olmaya gelmiþ kýzlarýmýzýn göbek kokusu siner. Arkasýndan genç ve çok güzel sandýðýnýz kýzlarýn kokusu birbirine karýþýr bir týmarhaneden boþanmýþ gibi edalarýndan onlarýn aslýnda erkek kýlýðýndaki kýzlarýmýz olduðunu anlarsýn hemen! Cami avlularýnda dört dönüp dans eder gibi dolaþan semazenlerin gül kokularýný da hemen alýrým ben bu zaten benim kokumdur! Parfümlüler parfümsüzler bu kokularý kaybetme korkusuyla koklamaktan korkarlar! Zannederler ki koklanýnca kokular birer, birer kaçýp çiçeklerin bahçesine sýðýnacaklar bu çiçeklerde dünyaya kokularýný bir daha yaymayacaklar! Dar bir koridor gibi uzanan bu sokaktaki yapýlarda Avrupa mimarisinin en güzel örneklerinden olan akþamlarý yanan fenerleriyle dikkati çeken kiliselerin ve yapýlarýn ihtiþamýný da apayrý bir keyifle hayranlýkla seyrederim. Cephe süslerinin simetrik olan ya da olmayan görüntüsüne mest olurum. Bu parfümlerin kokularý insaný yoldan çýkaracak kadar güçlüdür. Evi barký olmayanlarýn gece kiliseye ve camiye sýðýnýp Meryem’in koynunda bir ihtiyar rüya yorgunluðuyla bu kokularla rehavet aradýðý da bilinir. Bu evsiz barksýzlar her gün sabahlarý dünyaya bir peygamber müjdecisi gibi cesaretle uyanýr ve hayret veren bir çöküþle yeni renkli desenli bu parfüm kokulu sokaðýn dar koridorlarýndaki ara sokaklarda bulunan dehlizlerde kendi kokularýna aldýrýþ etmeden dolaþmaya baþlarlar. Ýçlerini sevinçle yýkayan ibadetleridir bu onlarýn. Anlatmakla dinmez bu þehre duyulan özlem! Döneceðini biliyorum! Çünkü bu þehre geleceksin istesen de istemesen de! Beni, bu þehri bu sokaðý görme hasreti yýllarca peþini kovalayacak! Bu kokular burnunun direðini sýzlatacak! Her gün Galata Mevlevi hanesinde senin dönmem için çaðrý yapýyorum! Uzak bir geçmiþi göz ardý edilemeyecek deðiþiklerle bu güne getirebilen bir rüyanýn içerisindeyim! Sevgilerimle.

Sevgili Roza,
Mektuplarýný daha önce yanýtlamadýðým için özür dilerim. Kimi þeyleri yanlýþ anlayabilirsin biliyorum ama sende Ýstanbullu deðilsin ki! Bu suskunluðun çok basit bir nedeni var bu kadar farklý bir kültürle dolu, dolu yaþayan bu ülkenin insanlarý arasýnda zaten yalnýzlýðýmýzý hiç bize hissettirilmedi. Bu topraklarý ben terk etmedim. Tabi ki döneceðim en kýsa zamanda. Ýstanbul’u, denizi, güneþi ve seni aradým ben bu topraklarda. Ülkemin alabildiðine uzanan kýyýlarýna hasretim. Soyaðacýmdaki ayrýntýlarýn þiiri için buradayým. Bambaþka bir þehrin sokaklarýnda sanýrým bu yüzden kalmak istedim. Düþünmek ve tüm tehlikelere karþý kendi sesimi bir kez daha dinlemek istedim. Ama bir sevda söz konusu olunca insan hiçbir yere yalnýz gidemiyor! Hele bu hasretlik bir þehir ve kadýn olunca hiç baþ edilmiyor. Hüsranlarýný, ayrýlýklarýný hep beraberinde götürüyor aslýnda insan. Hiçbir zaman da yalnýz kalamýyoruz da diyebiliriz buna. O anlarda insan ne soyaðacýný düþünüyor ne de nereli olduðunu? Þimdi yanýmda olsaydýn diyorum. Hasretinizi çekiyorum! Bir çeþmeye, bir sokaða, bir yemek kokusuna, yýllar yýlý yaþadýðým, doðup büyüdüðüm þehre bile deðiþik anlamlar yüklüyorum artýk. Yazdýðýn kokular, renkler ve görüntüler! Artýk her þey bir çaðrýþýmdýr benim için adým gibi! Çaðrýlan Çaðrý bu çaðrýþýmlarýn sesine kulak verme zamanýnýn geldiðinin bilincinde. Bu nafile sevdayý sürdürmek için beni Ýstanbul’a tekrar davet ediyorsun. Bu geliþin sonuçlarýna kendimi hazýrlayabilirim! Ömrümün hemen, hemen tümünü geçirdiðim kentin kimi ev içlerine de sinen deniz kokusunu seninle birlikte duyumsayabilmek isterim. Bunun için sana hep anlatmaya çalýþtýðým gibi yitirdiklerimizin ölçüsü çok önemli olacak. Benim için yalnýzca iki seçenek var. O günlerde ya bambaþka bir sevdanýn peþinde koþuyor, biraz küskün, biraz da kýrgýn herhangi bir yuvaya temelli olarak dönmüþ olacaðým. Ya da kimi þehirlerde düþlerde de yaþanabileceðini düþünmüþ olacaðým! Garip bir durum! Açýklamasý güç bir duygu bu! Ve öyle sanýyorum ki bu durum zorunlu sürgünlerin doðup büyüdükleri topraklara dönmek istemelerindeki bir arzuyla kimi benzerlikler gösterebiliyor olmasý. Ne de olsa bir yaþam buyunca hayalimize giren þehirlerin bir ezgi, bir koku ya da yaþanmýþ bir sevdayla özdeþ olabilmelerdir. Sana ve Ýstanbul’a olan sadakatsizliðimi baðýþla! Sevgilerimle.

Sevgili Çaðrý,
Biliyorum ki ‘Birlik’ felsefi içerisinde olanlarýn hayattan bir kaçýþý olamaz. Sadýktýrlar yaþamdaki her þeye asla onlar için sadakatsiz sözcüðünü söyleyemeyiz. Sadakat bir ihanet deðil bir kaçýþtýr senin de bildiðin gibi hiçbir þeyden kaçamazlar! Bu düþüncede yaþamdaki her þey ilahi aþkta kendini bulup kaybettikçe hayatý ve insaný bulur. Burada her þey yaratýcý aydýnlýðýn ve aþkýn kendisi olan Allah’ýn etrafýnda döner. Ona doðru yükselir, onda kaybolur, ondan doðar ve ayrýlýr. Tekrar onunla birbirleriyle birleþir. Her þey burada birbirini özler, birbirinin aynýdýr, birbirine cevap verir. Bu mahþerde ne öldüren ne öldürülen, ne seven, ne sevilen birbirinden fark edilir. Ne soyaðacýna, ne memleketine bakýlýr. O akþam semada gördüðün insanlarý ertesi sabah Beyoðlu’nda ki çarþýda, pazarda iþlerinin baþýnda görürüsün. Ýlk zamanlar onlarýn dergahýnda onlarla raks ederken klasik Türk musikisinin o gamlý estetiðinde eriyip aþka davet eden hüznünde yok olacaðýmýzý hissederdim! Her gün yok olurduk Galata Mevlevi hanesinde raks ederken! Yokluktan Hiçliðe, Hiçlikten Yokluk aleminin seyrine dalardýk! Bu raks ölmek ve ertesi sabah dirilmenin de sýrrýydý. Bu insanlarýn arasýna þimdiye kadar neden katýlamadýðýma ve onlarsýz geçen zamanýma üzülür dururum. Adýn neden Roza diyen yoktu ki burada! Sadece bu alem de hiçbir þey deðiþmiyor! Sende biliyorsun ki deðiþen dünya gibi Ýstanbul’ da çok deðiþti. Bizim zamanýmýzda zengin, fakir her sýnýf beraberce Beyoðlu’nda eðlenirdik. Müþterek zevk gibi bir þeydi bu. Bir yandan ekonominin deðiþmesi öbür yandan bu müþterek zevkin kalmamasý, dýþarýdan gelen bir yýðýn yeni modanýn ve hasretin her gün bizi birbirimizden biraz daha ayýrmasý, eskiye karþý duyulan haklý haksýz bir yýðýn tepki. Ýstanbul’u bütün halkýnýn beraberce eðlendiði bir þehir olmaktan çýkardý. Bazý yenilikleri anlatmak istiyorum. Avrupa’nýn ikinci eski metrosu Tünel hala en kýsa metro unvanýný koruyor. Galata bölgesine bu tünelle gitmek mümkün! Tünelin üst ucu Ýstiklal caddesinin baþlangýcýdýr. Eski tramvaylarýn tekrar servise konulduðu sadece yayalara açýk cadde. Cumhuriyet devrinden beri konsolosluklara tahsisi edilen eski elçilik binalarý hala eski ihtiþamýný koruyor. Tünelin üst kýsmýnda Mevlevi tekkesi var. 18.yüz yýldan kalma bu eþsiz yapýda genellikle günlerimiz raks ederek sohbet ederek geçiriyor. Erenlerin sofrasý da diyebiliriz buna. Galatasaray Lisesi yine her sene yaptýðý geleneksel pilav günlerini yapýyor. Býraktýðýn gibi otantik restoranlar, pastaneler, balýk pazarý içindeki ve yanýndaki Çiçek pasajý. Akþamlarý klarnet, keman, kanun ve akordion eþliðinde Ýstanbullular yemeklerini yiyorlar. Pera yine bu ülkeli olmayan bizim gibi yabancý ve üst düzey Ýstanbullu konuklarýný aðýrlýyor her zamanki sessizliðiyle. Sadece sen yoksun! Çaðrý. Çaðrýlarýmýza kulaklarýný açman dileðiyle!
Sevgilerimle.

Sevgili Roza,
Iþýklar sönünce boynu bükük evlatlýklar gibi hüzünle evime dönüyorum. Yüreðimi buran sevgiyi anlatacak bir dostu bulurum diye umutla bekliyor, her akþam ayný hüsranla çaresiz ve mahzun dönüþlerimin kahrýndan eriyorum. Acýlarýn ortak umutsuzluða dönüþtüðü her tehlikede hayatýn kazançlý çýkýlacak imkanlarýný dar bir odanýn nemli karanlýðýnda kaybettiðimi biliyorum. Örselenen duygularým her vesile ile boy verip geleceðimi yönlendiriyor. Bu güne gelinceye kadar hoyrat bir hayatýn zincirlerini kýrmýþ, büyük hedeflerimin ufkunu seyredebileceði engin denizler aþmýþtým ama burada da yaþamýn sýð bir sahilindeydim. Bir muskada bir kader çizgisinin yaþanmýþ bütün deðerlerini yücelten ve insanlarý mutluluklarýn doruklarýnda dolaþtýran ilahi kudretin var olduðuna ben de inanýyordum. Yýllarca boþlukta durup ýslah olacaðým günü bekler gibiydim. Burada týlsýmlý nice dergah varsa bende hepsine yüz sürdüm. Hepsinden aldýðým ilhamla þükür ki ben de Allaha kavuþtum! Bazen bu büyük huzur dünyasýný has bahçeye benzer bir mahþer gibi içimde hissediyorum! Þimdi anlýyorum ki Musa, Ýsa ve Muhammed’ deki ruh þahadetteki vücudu doldurmuþtu. Artýk sana yazmayýp, Eyüp yöresi ne þahadet edip tekrar yüz sürmek için geleceðim! Bu yöre yokluðumda ne kadar deðiþti bana anlatýr mýsýn? Sevgilerimle.
Sevgili Çaðrý; Anladýðým kadarýyla artýk bir cemaat kardeþiyiz ikimiz. Bu kardeþlik yardýmlaþmayý ve dayanýþmayý dini bir ilke gibi kutsallaþtýrýyor. Geldiðinde karanlýk kaybolacak ikimizde bir nur denizinin içinde gömülmüþ gibi rahat ve huzurlu olacaðýz. Bizi olgunlaþtýran o sabýr terbiyesi ile bundan sonra her þey çok daha kolay olacak. Vatanperver duygularýn, dini inançlarýn, ahlaki deðerlerin terkibini birlikte kuracaðýz. Eyüp’ camii ihvan meclislerinde söylenen aþkýn musikisinden naðmeler taþýyor. Beyoðlu’ndaki parfüm kokularýnýn özü olan çiçekler burada kasidelerin mýsralarýnda yer alýyor. Gül, karanfil, þebboy kokusunu da duyuyorsun bu ilahilerde. Onlarý ne mükemmel bestelenmiþlerdi Ahmet Yesevi ve Aziz Mahmut Hüdai Hazretleri. Hasretini çektiðimiz bu sýcak yuvanýn her hücresini sana yazmak isterim. Bu dergahlarýn ilahilerini dinlerken gözlerimi kapatýr, uhrevi düzenin huzurunda gönül yarasýný tedavi eden merhem þifasý bulurum. Bu imaný annemin her gece kendisine üflediði dualarýn Meryem ana karþýsýnda yaktýðý kokulu mumlarda da hissederdim. Müslüman olduðum bu ülkede namazýn nasýl kýlýndýðýný çocukluðumdan beri herkesi gözleyerek, gözlerimin önüne getirerek nasýl taklit ettiðimi hatýrlayarak anarým. Kuran okumayý öðrendiðim günleri de hiç unutamam! Çünkü telaffuz bile edemediðim o mistik alfabenin sýrrýný ermek için Arapça ve Farsça öðrenmiþtim. Eyüp hiç deðiþmedi. Tepelerin yamaçlarýn yer, yer koyu servilerin de bulunduðu mezarlýklar artýk doldu. Ýnsanlar Eyüp Türbesini ziyaret etmek için yine ülkenin ve dünyanýn dört bir yanýndan geliyor. Osmanlý mimarisinin oymacýlýðýnýn yansýdýðý ahþap evleri ve Pierre Loti kahvesiyle meþhur Galata’ya bakan tepesinde de her çeþit kahve var artýk! Bildiðin gibi manzaranýn hüznünün güzelliðine varmak için mükemmel bir mekandýr orasý. Her tarafý pitoresk görüntülerle doludur. Sana yazacaðým son mektup olacak bu. Biliyorum en kýsa zamanda burada olacaksýn. Hummalý baþým bir sevdalý göðsün üstünde uyumaya hasret! Yalnýzca ekmek parasýna göçülmüyor bu Ýstanbul’a taþýndaki topraðýndaki altýnýnýn güzelliðine, bereketine, ýþýðýna da koþuyoruz. Çünkü cesareti ve þansý olanlara kendi tercihlerini yapabilmek, kendisi gibi yaþayabilmek rüyasýný da bazen yaþatabiliyor bu muhteþem, bu sihirbaz Ýstanbul. Aslýnda bir Ýstanbul rüyasý görmek için koþuyoruz buraya. Bütün al beni bu! Burada Ermenistanlý Roza, Türkistanlý Çaðrý, Ordulu Ýlhan, Adanalý Beyhan, Urfalý Bedirhan deðiliz artýk, biz buralý oluyor ve kendimiz gibi yaþama þansýna sahip olabiliyoruz. Rüyayý yaþatýyor mu, yoksa rüyadan mý uyandýrýyor bilinmez! Seni bekliyoruz ben ve Ýstanbul. Sevgilerimle.

Rozanýn mektuplarýndan sonra aslýnda kendi vatanýndaki ayrýmcýlýk onu hayal kýrýklýðýna uðratmýþtý. Burada, kuþaklar boyu yaþadýðý Türkiye’de görmediklerini görüyordu. Adýnýn Çaðrý olduðunu öðrenene kadar kiþiliðine gösterilen sevgi birden deðiþiveriyor ve çabucak yabancý kategorisine yerleþtiriliyordu. Ýsrail’in Filistin’lilere yaptýðý gibi. Sorunun din ya da etnik köken olmadýðýna insan denen canlýnýn illaki bir öteki yaratmadan ben olmayacaðýna kanaat getiriyorlardý. Hal bu ki onun ilgilendiði þey, bunlarýn dýþýnda kalabilen insanlardý. Baþkalarýnýn dini, milleti hiç mi hiç umurunda deðildi. Ýnsani düþünceleri, hayalleri, tasarýlarý, imgelemleri ve davranýþlarýyla deðerlendirmek yetiyordu ona. Bu bakýmdan kendine en yakýn bulduðu Roza’da kendisi gibiydi. Þu Avrupalýlýk dediðin þey neydi ki anlayamadým ben zaten dedi iç geçirdi! Biz Türkler, Anadolu’ya gelmeden yüzlerce yýl önce burada yaþayan her Bizanslý biraz Romalýydý. Ecdadýmýz Osmanlýda her Bizanslýyý Osmanlýlý yaptý. Þimdi Yunanlýlar ve Egeli Türkler arasýnda yapýlan çalýþmalarda ayný gen haritasý çýkýyordu. Elbette doðululuk da deðiþmez özelliðimizdi ve özellikle sýnýr þehirlerimizde kültürel aðýrlýðý ve etkisi devam ediyordu amma Türkiye genelinde biz en az beþ yüz yýldýr Avrupalýydýk; hem kültür hem de genetik olarak. Hele ki Ýstanbul her çaðda batý kültürünün ve doðunun geçmiþe ait en güçlü imgesi olmuþtu. Dünyanýn hiçbir þehrinde bu kadar yakýndan hissedilmemiþti bu durum. Ýki kýtayý birleþtirmesinden belli oluyordu zaten. Dünyanýn en büyük Ýslam imparatorluðunun baþkenti olmadan önce bin yýllýk pagan üzerinde bir baþka binyýllýk Hýristiyan hayatý olan ve bunlarýn izlerini yaþamaya çabalayan baþka hiçbir þehir yoktu. Bir benzeri olamayan o eþsiz þehir yine Ýstanbul’du. Roza haklýydý dönmeliydim! Benim etrafýnda döndüðüm merkez Ýstanbul ve Roza’ysa ayaklarýmý yerden kesen bu durum iki korkulu rüyaya da koþmak demekti. Ýstanbul ve aþk! Bu iki sözcük kelimelerin sihriydi, Aþk kelimesi Ýstanbul kelimesinin yanýna ne çok yakýþmýþtý. Ýkisine de aþýktým. Rozaya ve Ýstanbul’a en büyük sürprizim dönüþümü Ýstanbul’un Avrupa Kültür Baþkenti olduðu 16.01.2010 tarihindeki þenliklere denk getirmekti. Dediðimi yaptým. Onun haberi olmadan da bu öyküyü yine Ýstanbul’ için düzenlenen bir öykü yarýþmasýna gönderdim. Benim Dönüþümü ve Ýstanbul’un Avrupa Kültür Baþkenti oluþunun çifte kutlamasýný yaptýk. Taksim’de mega Tarkan’ýn ‘Þýkýdým, þýkýdým’ þarkýlarýný söyleyerek! Tüm Türkiye, tüm dünya ve tüm Ýstanbullular eþliðinde!
NEZ
ÝSTANBUL 16.01.2010



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn kent kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ben Ýstanbul"luyum!
Ýstanbul (Olmak Þehrinde Þey Olmak)
Olmak Þehrinde Þey Olmak...

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ben Kimim Ki!
Bu Ben Miyim!
Motifler
Ben Güzel Miyim?
Rehgüzar
Hiçin Kýsýr Çölündeki Savaþ
Acý...
Üþüdüm
Saklambaç
Adamýn Adasý


Nezihe ALTUÐ kimdir?

Yýllarca okumayý kendimi hobi, hatta dost edindim. Artýk bu dosta bir dost daha katmak istiyorum ve kendi öykülerimi yazýyorum.

Etkilendiði Yazarlar:
Orhan Pamuk, Oðuz Atay, Dante, Ahmet Hamdi Tanpýnar, Alev Alatlý, Milan Kundera, Kafka, Dostoyevski, Nazým Hikmet, Akþit Göktürk, Mevlana, Çehov, Halid Ziya Uþaklýgül, Yaþar Kemal, Bertol Brecht, Shakespeare, Kemal Tahir, Orhan Kemal, Turgenyev, Gorki, Ba


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Nezihe ALTUÐ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.