Bu hafifçe kenara itilecek bir roman değil. Daha büyük bir şiddetle uzağa fırlatılmalıdır. -Dorothy Parker |
|
||||||||||
|
Türkler adam olur. Bu ülke kurtulur. Adalet hakim olur. Yanlışlar düzeltilir. Haksızlıklara dur denir. Hırsızlar, hainler, zalimler, vicdansızlar, katiller, istismarcılar, üçkağıtçılar, rüşvetciler, vergi kaçakçıları hep yakalanıp cezalandırılır. Bebeler açlıktan kurtarılır. Emekliler gün yüzü görür. İşçiler emeğinin karşılığını kazanır. Çiftçiler terinin hakkını alır. İnsanlarımız 80 yaşında hala sırtında küfe ile kuru ekmek parası peşinde koşmaktan kurtarılır. Ülkenin ekonomisi düzelir. Yolsuzluk durdurulur. Trafik düzelir. Terör biter. Eğitim sistemi kısa sürede düzeltilir. Asgari ücret 2000 lira olur. Kazandığın parayla hem insanca yaşar, hem arttırıp ev alır, hem de tatil yapabilirsin. Bütün bunlar mümkün.. Boş umutla karın doymaz, biliyorsunuz değil mi? Sadece umutla yaşayan açlıktan ölür. Ama umut yaşamın en temel unsurlarından biridir. İnsanın mücadeleci yanının en temel itici gücü umuttur. Yarın umudu, kazanma umudu, iyileşme umudu, daha iyi umudu, daha güzel umudu, istenilenlere kavuşma umudu, hayallerini gerçekleştirme umudu.. İnsanlığı tarih boyunca ilerleten en büyük itici güç umut olmuştur. Umut tek başına yeterli değildir. Ben çıplak umudu hayal kurmaya-rüya görmeye benzetirim. Hayaller ve rüyalar ne kadar güzel olursa olsun gerçek değildir. Hayallerimizi gerçekleştirmek için bir an evvel GERÇEKLERE UYANMAMIZ şarttır. Yukarıda "Bütün bunlar mümkün.." dedim. Boş bir umut mu? Bütün bunlar nasıl olur biliyor musun? İlk önce "bunlar olmaz" demeyi unutacaksın. Bozgucuların sesleri ne kadar yüksek çıkarsa çıksın, teslimcilerin bahaneleri ne kadar ciddi olursa olsun.. "Bunlar olmaz-bunlar boş umut" demeyi unutacaksın. Bu cümleleri sözlüğünüzden silip atacaksın.. Ordubozanları dinlemeyecek ve kendinize şunu soracaksınız; Bunu başarmak için neler yapmalıyım? Bu sorunun cevabını bulana kadar asla aramaktan vazgeçmeyeceksiniz, denemekten asla yorulmayacaksınız. Bütün başarısızlıklarınıza ve bozgunlarınıza umut katıp direneceksiniz. Kolay olmayacak, pek çok defa teslim olma noktasına geleceksiniz, yorulacaksınız, inancınız sarsılacak, umutsuzluğun nefesini ensenizde yaklaşırken duyacaksınız.. Kolay olmayacağını garanti ediyorum. Asla kolay olmaz. Eğer zoru görünce teslim olan bir millet olsaydık Kurtuluş Savaşını kazanamazdık. Kurtuluş Savaşı olmazdı. Zor Başarılır. Türk Milletinin bir kartviziti olsaydı altına bunu yazmamız gerekirdi. "Zor başarılır. İmkansız biraz zaman alır." Zoru başarırız. İmkansız biraz zaman alır. Hayat mücadeledir. Hiç solunumla ilgili bir rahatsızlığınız oldu mu? Ben yaşadım. Ağır bir hastalık bile değildi.. Ciddi bile değildi.. Küçücük bi şeydi. Bana yetti. Bir tek nefesi almanın bile ne kadar büyük bir mücadele olduğunu biliyor musunuz? Tek bir nefes. Farkında olmadan günde ortalama 20-30 bin kez nefes alıyoruz. Hayat mücadeledir. İnsandan karıncaya hatta bitkilere kadar değişmeyen bir gerçektir bu. Bitkiler bile güneşe kavuşmak için vücunu şekillere sokar, suya ulaşmak için köklerini zorlar. Yaşam mücadelesi bitmez. Bunu kabul edin. Daha kolay bir yolu yok. Hayat bitmeyen bir kavgadır. Yaşam bir savaştır. Her nefesimiz bu dünyada hayatta kalmak için verdiğimiz kavganın bir işaretidir. Türk halkına hiç yakışmayan bir şeydir korkaklık. Ödleklik. Tırsaklık. Tavşan gibi ürkek bir hayat yaşamak bir insanın haddi değildir. Hayat cesurların yanındadır. Hayat "nemelazımcılar" için değil "cesurlar" için saklar hazinelerini. Kazananlar harekete geçecek cesareti olanlardır. Cesaret.. Cesaret bir erdem değildir, bir özelliktir. Bu yüzden bütün cesurlar iyidir diyemeyiz. Ama bütün iyiler cesur olmak zorundadır. Unutmayın bu çağda hak size verilmez, yumruğunuzu masaya vurup hakkınızı söke söke almak zorundasınız. Uyanmak ve tavşanlığı bırakıp başınızı dikleştirmek, sesinizi yükseltmek zorundasınız. Cesur olmak zorundayız, hem de hepimiz. Yaşantınızdan memnun değilseniz yaşadığınız hayatın sorumluluğuna varmalı ve cesurca ayağa kalkmalısınız. Siz ayağa kalkmadan ve değiştirmek için harekete geçmeden hiçbir şey değişmeyecek. Sizi sizden başkası kurtarmayacak. Bunu farkettiğinizde ve harekete geçtiğinizde yalnız olmadığınızı göreceksiniz. Ne kaybedersiniz? Sahip olduğunuz en değerli şey nedir? Canınız, özgürlüğünüz, malınız, paranız? İnsanca bir yaşamı, adil bir yaşamı sunmuyorsa bu dünya, geriye ne kalır? Kuş altın kafeste de olsa yine esaret aynı esaret. Kendinizi kandırmayın, oyunu bırakın. İkimiz de biliyoruz. Bir mutluluk oyunu oynuyorsunuz. Mutlu değilsiniz. Huzurlu hiç değilsiniz.. İnsanca bir yaşam uğrunda feda edilmeyecek bir şey yoktur. Her şeyin sonunda çırılçıplak kaldığımızda olduğumuz yegane şey, aslında daha doğduğumuz anda olduğumuz ilk şeydir. İnsan olmak.. İnsan olmak, hakkıyla-adaletiyle insan olmak yaşamın özüdür. Kendin olabilmek. Korkakça kaçarak, saklanarak, yaltaklanarak, rol yaparak, sessizce sinerek, umutsuzca ağlayarak insan olunmaz. "Kaçarak özgür olunmaz." İnsanca yaşamayacaksak, bu yürek taş gibi ortasından çatlayıp yarılsın. Böyle hayat yaşanmaz. ..Eğer sen uyanırsan. Gaflet uykusundan.. Teslimiyet batağından, umutsuzluk girdabından, bozguncuların prangasından, eğer kurtulursan.. Yalnız olmadığını göreceksin. Ardımdan gelen var mı diye bakmadan, inandığın yolda yüryebilirsen, korkmadan.. Bu aydınlık yarını sen yaratacaksın. Birisinin gelip seni kurtarmasını bekleme. Bir kahraman bekleme. Bir Atatürk bekleme. Allah'ın seni kurtarmasını bekleme. Tembellik etme. Ter akıtmadan lokması ayağına gelen bir canlı yoktur bu kainatta. Mücadele etmeden var olmanın imkanı yoktur. Hayatta kalabilmek bir savaştır. Her gün bir kavgadır. Korkmadan ve çekinmeden hakkıyla savaşman gerekir. Adalet ve Cesaret.. Doğruluktan ötesi yalan. Adil bir yürekten ve haklı bir davadan gücünü alan hareketler durdurulamaz. İnsanca bir hayat kurma hareketi öldürülemez. Gerçek umutlar öldürülemez. "Umuda bir kurşun sıksa da ölüm, unutma umuda kurşun işlemez gülüm.." Diyenleri anıyorum.. Yaşadığı dünyadan memnun olmayan herkesi ayağa kalkmaya ve mücadele etmeye çağırıyorum. Korkunun ecele faydası yok, ölümden öte köy yok. Acı çekmeden zafer yok, ter akıtmadan kurtuluş yok. Daha kolay bir yolu yok. Mücadele ne kadar çetin, ne kadar sert olursa olsun, hakkınız için çarpışmaktan asla vazgeçmeyin. Vazgeçmek yok. Teslim olmak yok. Geri dönmek yok. Umutsuzluğa esir olmak yok. Olmaz diye bir şey yok..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Levent Ölçer, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |