..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Başka dillerle ilgili hiçbir şey bilmeyenler, kendi dilleriyle ilgili de hiçbir şey bilmiyorlar. -Goethe
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Didaktik > Ali Osman Öztürk




6 Eylül 2002
Sinyal  
Ali Osman Öztürk
O an geldiğinde.


:BCCH:
Her insanın, yaşamının zirve noktasına ulaşıp da ölmeye başladığı bir anı vardır. Aklımıza getirmeden, rüyada bile bunu düşünmeden, gezmeye çıkarız, çalışırız, öğlen yemeğine otururuz ya da bir kadını kucaklarız, derken, bir andan öbürüne geçerken, ölmeye başlarız. Belki de otuz yıllık bir ömrümüz vardır, işimizi bitirmek için. Ölüm gelir, ve herkes: »Bu kimin aklına gelirdi!' der. Halbuki yıllarca ölümle meşgul olmuşuzdur, yaşamın içindeyizdir, ama şimdi ölmek üzere oluruz. Örneğin bir ziyafette olabiliriz, güleriz, şakalaşırız, ve birden: Tak! Ne oldu? Hiçbir şey. O an, kendimiz bile fark etmeden ölmeye başladık.

Şayet, örneğin saniyenin onda biri kadar bir anda içimizde bir zil çalmaya başlasa ve bizi, o an ölmeye başladığımız konusunda uyarsa? Ne nahoş bir sürpriz! Bu, sabah başımızda birden ve istenmeden ötüp de bizi uyandıran çalar saatten çok daha kötü olurdu. Bunu gözümüzde canlandırmaya başlayalım hele! Örneğin şu karşıdaki iki beyi alalım. Her hangi bir büroda birbiriyle konuşuyor olsunlar. Biri çok enerjik, kendinden emin ve kibirli bir sesle şöyle diyor: Tamamen boşuna, Beyim! Size söyledim, yüz kilosu otuz beş bin Liretten aşağı olmaz. Beş kuruş aşağı inmem.'

Diğeri çekingen ve tereddütlüdür. Ricayla: »Otuz, yalvarıyorum Size. Beni sıkboğaz etmeyiniz.', der.
»Otuz beş!' »Benim durumumu biliyorsunuz, beni mahvetmeyiniz, lütfen!' »Otuz beş!'
»Başka bir zaman belki bunu telafi ederiz.'
»Otuz beş, daha aşağısı olmaz. Eksiği tamamlarsanız, hemen kağıtları hazırlar, ödeme zamanını konuşuruz…'

Derken içinde bir zil çalmaya başlar: Drrrrin! O tavizsiz, daha şimdi kendinden emin ve züppe bir şekilde konuşan, başkasının ricasına boyun eğmeyen bu bey, ürküntüyle konuşmanın ortasında kalakalır, taş kesilir.
Birkaç saniyelik bir suskunluktan sonra: “Bu benim için bir sinyaldi!”, der.

Diğer bey ona dikkatle bakar; keskin bakışlı bir gözlemci, bu gizli tatminin, anında adamın yüzüne yansıdığını, ama aynı zamanda dostça bir tavır takınmaya çaba gösterdiğini fark eder (başkalarının mutsuzluğu çoğunlukla insana cesaret verir).
»Trajedi yaratmanıza gerek yok!', der. » Belki daha bir otuz yılınız var önünüzde. Hadi şuna yüz kilosuna otuz … bin Liret diyelim. Kanaatimce, bu yeter.'
»Bu artık beni ilgilendirmiyor! İş konuşmayı canım hiç istemiyor. En azından bugün. Artık hiçbir şeyin anlamı kalmadı.'

»Bak şu işe, ne demek oluyor şimdi bu! Metin olun. Bugün ya da yarın, bu herkesin başına gelebilir.'
Fakat öbürü bütün züppeliğini kaybetmiştir, kendine güveninin de canı cehenneme. Onu her türlü insanca duyguya, kendi çıkarını ilgilendirmeyen fikre karşı sağır eden o harikulâde duyarsızlık nerede kalmıştır? »Bu işi bırakalım', der sıkıntıyla. »Güzel güzel konuşuyorsunuz tabi! Sizi benim yerimde görmek isterdim.'

Birden çöker, hüzünlenir, on yaş ihtiyarlamış gibi görünür. Şimdi ikinci bey züppe ve en cüretkâr rüyada bile olamayacağı kadar kendinden emindir.
O an birinci beyin kulakları dikilir. Tekrar canlanmaya başlar. Ne olmuştur? Son derece ilginç bir şey duymuştur: Rakibinin içinde bir zil çalar, önce hafif ve yavaş, sonra daha keskin ve belirgin. Dünya malı her şeyin geçici olduğunu bilmenin verdiği üzüntüden solan ve kararan yüzü, yeni bir yaşam sevinciyle aydınlanmaya başlar. Yeniden züppeleşir; bir kez daha yaşam yaşamaya değer hale gelir. Cüretkâr yeteneklerini geliştirmeye daha yeni başlayan diğer bey ise şimdi saniyeler için on yıl yaşlanan adamdır. »Şimdi benim de zilim çaldı', der utançla kekeleyerek. »Bu da benim için bir sinyaldi.'
»Bak bak', der birinci bey, şimdi artık, yüzüne tamamen babacan bir tavır takınmış insan dostudur. »Kendinizi hemen salıvermeyin. Ne demiştik: otuz beş bin. İşte bu kadar!'

Böylece, ayakta bile duramayan, hiçbir şey dinleyecek hali olmayan diğer adamın koluna girer ve birlikte uzaklaşırlar.

Allah’a şükürler olsun! Böyle alarm zilleri yok henüz.

(Türkçesi: Ali Osman Öztürk)

.Eleştiriler & Yorumlar

:: HİÇ AKLIMDAN ÇIKMIYORKİ!
Gönderen: sonnaz / çanakkale
2 Ekim 2007
ÖLÜM ÜZERİNE ÇOK YAZI VAR.İNSANLAR BU KONUNUN HEP BİLİNCİNDEYMİŞ GİBİ YAZARLAR ÇİZERLER AMA KAÇI KALEMİ ELİNDEN BIRAKINCA BEYNİNE YAZMAYA DEVAM EDER "BİRGÜN ÖLÜM BULACAK BENİ" DİYE? BEN VE DUDU 1.5SENE ÖNCE SİNEMADA BİR FİLM İZLEDİK VE HAFTALARCA ETKİSİNDE ÇIKAMADIK!KONUSU ÖLÜMDÜ VE EN ANLAMSIZ ŞEKİLLERDE SİZİ OLMADIK ZAMANLARDA BULABİLECEĞİYDİ.BU FİLMDEN SONRA HERŞEYDEN ŞÜPLELENİR OLDUK ÖLÜMÜ GETİRİR DİYE:)VE HEP VEDALAŞTIK BİRBİRİMİZLE...:)))




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın didaktik kümesinde bulunan diğer yazıları...
Luise Rinser'de Sevgi, Yaşam ve Ölüm*
Sırlara Yolculuk
Okuma Kitabı Öyküleri

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Almanya"daki Türk Çocuk Edebiyatı Üzerine Kısa Notlar*
Brecht"i Nükteleriyle Anlamak
San Salvador
Afrodit'in Uyluğundaki Leke
Alman tıraşı ve Alman bıyığı
Öykü/ Öykünme/ Höykürme
Kısa Öykü Üzerine (1965)
İfade
Pencere
Altın Çocukluk

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Nasreddin Hoca'nın Şiiri [Şiir]
Bir Şiirdir Yaşam [Şiir]
Hazan Günü [Şiir]
Rudolf Otto Wiemer [Şiir]
Anladım ki... [Şiir]
Sanal Bayramlar [Şiir]
"Göğsünün üstüne iki yıldız/gözlerinin üstüne iki öpücük" [Şiir]
Şair [Şiir]
Ezginingünlüğü [Şiir]
Sadece Dostlarıma [Şiir]


Ali Osman Öztürk kimdir?

Akademisyen, çevirmen, halkbilimci, karşılaştırmacı, eleştirmen.

Etkilendiği Yazarlar:
Bilimsel anlamda Wilfried Buch, Otto Holzapfel, Gürsel Aytaç; edebi anlamda Luise Rinser, Buket Uzuner.


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ali Osman Öztürk, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.