Bilmek kadar kuşku duymaktan da zevk alıyorum. -Dante |
|
||||||||||
|
Zırrr...- Efendim.- Aşkım ben çıktım geliyorum bir şey lazım mı?- Yok canım, bir dakka ayy ölüyor çocuk mezarlıkta, koşuyorlar (İzliyorum canlı canlı TGRT haber ,İHA yakalamış gösteriyor, saatler 14.36'yı vuruyor) Öldü sanırım arkadaşının kucağında...-Ne oldu ağlıyor musun? Yok bitanem , ojem telefona bakarken bozuldu herhalde, dur hadi kapatıyorum çabuk gel! Zırr..-. . Canım ben çıktım geliyorum bir şey lazım mı?- Yok tatlım, hepsi o gün ölmüş aslında biliyor musun? Patlamada yanmışlar.- Lanet olsun! (Taşeron firma, 9 bin lira, ihmâl, kader, küfür, isyan, yerin yedi kat dibi, kelimeler sayılar uçuşuyor içimde.)- Ne oldu ağlıyor musun? Yok canım, su kartını arıyorum, biterse kalırız ortada. Hadi öptüm seni çabuk gel.!. Sinir uçlarımız dokunmuyor hiçbir yere. Bu kadar acıya alışmışlık olur mu? Kötüye, pisliğe, aldatılmışlığa alışır mı insan? Alışıyor işte. Yan dairede sabaha kadar dayak yiyen kadın sabah süslenip püslenip çıkıyor sokağa, yollanıyor işine. Bir şey yokmuş gibi.. Yıllar önce bir arkadaşım vardı. Antalya'daki pansiyonlarında annesi tuvaleti iyi temizlemediği için hortumla dövermiş onu tuvalette. Sonra, sus dermiş, sakın ağlama müşterilere rezil oluruz, çık ve hiç bişey yokmuş gibi yap. Arkadaşım çıkarmış dışarı, gözünün yaşını içine akıtıp. Öyle işte, hiç bişey yokmuş gibi... Montaj mı? Olsun, vur hadi bir daha. Sünnetsizmiş vur. Aleviymiş vur. Kürtmüş en fecisi. Ne bu hiddet bu celal? Tırın altında kalmış beş kişi, ay ne feci. Alışmak sevmekten daha zordu hani? Yıllarca bu acıya, vahşete, birbirini ötelemeye alışmış, bacağı kırılmış atlar gibi vurulmayı bekliyoruz sanki. Bir deli fırtına gelsin nereden olursa olsun. Bu insanlığımızı unutmuşluğumuzun üstüne metrelerce kar yağsın, bir kardelen olup çıkalım meydana. Birileri efendi olsun, akıllı olsun, sessiz sedasız olsun... Ama sen acıya alışma canım Çağla, ağla hıçkıra hıçkıra. Hiç bişey yokmuş gibi yapma, inanırlar sonra...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Elvan Çolakoğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |