Umutsuzluða düþmeyin. -Charlie Chaplin |
|
||||||||||
|
Öncelikle sadece size ait bir zaman dilimi, bir huzur molasýndan geliyorsunuzdur. Kulaklarýnýzda sessizliðin olaðanüstü melodisi, yerçekimsiz bir ortamda, aðýrlýksýz ve uçarcasýna bir yolculuktan henüz dönmüþsünüzdür. Bu da yetmiyormuþ gibi hepsi birer pandomim ustasý sualtý canlýlarýnýn eþsiz harmonisi ve gösterisi size “yaþam” kelimesinin anlamýný bir kez daha haykýrmýþtýr, acýmasýzca. Hele ki bir de bilinçaltýnýzýn derinlerinde, bastýrýlmýþ bir halde bekleyen adrenalin tutkunu serüvencinin de uyandýðýný düþünürseniz… Ýþin doðrusu, dalýþta varacaðýnýz son nokta –ki tamamen kiþisel düþüncemdir- balýkla balýk, yosunla yosun olduðunuz, misafir deðil ama ev sahibi hiç deðil, sadece bir parçasý olduðunuzu hissettiðiniz andýr. Bu noktadan sonra dönüþü yoktur; her fýrsatta soluðu suyun altýnda almak, sadece orada olmak istersiniz. Ne yandan çarklý býçkýn pavuryalar, ne baba orfozlar, ne meraklý kayabalýklarý; hiç biri deðildir orada olma nedeniniz. Hepsinin toplamýdýr. Yaþamýn kaynaðýna ulaþmýþsýnýzdýr artýk, baþladýðýnýz yere. Huzur bir kavram deðil, dokunabileceðiniz, neredeyse paketleyip yanýnýzda götürmek isteyeceðiniz denli somutlaþmýþtýr. Gün olur bir birinci dünya savaþý batýðýna düþer yolunuz. Mesela Lundy’ye. Doksan yýlý aþkýn bir süredir savaþýn lanetini haykýrmaktadýr suyun otuz metre altýnda ve hala akýp gidiyor gibidir kumun üzerine. Ya da Kýzýldeniz’e düþer yolunuz, Thistlegorm’a iner, içten içe þükredersiniz, böylesine silah ve cephane yüklü bir geminin denizin dibini boylamasýna. Biraz olsun araþtýrýrsanýz, mesela Giannis D veya herhangi bir Abu Nuhas batýðýna inmeden önce, bahtsýz bir kaptanýn, ya da her þeyden habersiz, evinden uzak bir denizcinin dehþetini hissedebilirsiniz batýðý gezdiðiniz süre boyunca. Bir karartý görürsünüz suyun altýnda bir duvarda. Maðaradýr, ya da bir kovuk. Girer içeri, yüzünüzü kovuðun ya da maðaranýn aðzýna dönersiniz. Süzülüp gelen günýþýðýna þükredersiniz, ana rahmindeymiþçesine bir duyguya kapýlýrsýnýz. Gece kelebekleri gibi ýþýðý takip ederek bulursunuz yaþama açýlan kapýyý. Ya da bir gece dalýþý ki; zamanýn, mekanýn her þeyin ötesinde bir yerdesinizdir, kapatýr fenerinizi yakamoz denen mucizeyle oynaþýr, bu nasýl bir yaþam formudur diye deli olursunuz. Ne yerdesiniz, ne gökte; belki –gitmedim, bilmiyorum ama- uzayda olmakla özdeþleþtirilebilir en fazla. Bir mercan görür, varoluþa þükredersiniz. Estetik denen kavram somutlaþmýþ duruyordur karþýnýzda. Öyle görkemli, öyle kýrýlgan… Bir Arcopora’nýn –masa mercan- altýna uzatýr kafanýzý bakarsýnýz ki, yaþam yaþam içine geçmiþ. Bir karides diþlerini temizlemekte bir irice mürenin. Ya da bir Caretta çatur çutur yemekte, aþaðý yukarý on yýlda bir santim büyüyebilen estetik mucizesi mercaný. Anemonun içinden meraklý bir kafa uzanýr önce, hemen kaçýverir içeri. Ama öyle meraklýdýr ki, duramaz yerinde. Biraz sabrederseniz –biraz da anemonuna benzettiði- parmaklarýnýzla oynaþmaya baþlar bir minik soytarý balýðý. Dokunmazsýnýz, o oynaþýr dilediði kadar. Biraz ileride yosunlar dans etmektedir akýntýyla, ritmini yakalamak için sadece býrakýverirsiniz kendiniz suyun kucaðýna hareketsiz. Anlatabiliyor muyum acaba, nasýl gülümsemez ki dalan insan? Günlük yaþamýn, beton, cam, çelik ve kakafoniden oluþan sahnesinden uzaklaþýp, gerçek bir yaþam molasý vermiþken. Biz dalan insanlar her fýrsatta gülümseriz. Özellikle de sudan çýktýðýmýzda tüm bedenimizle gülümseriz. Derseniz ki siz de sorun var, o da kabulüm. Yeter ki sorunum sürekli gülümsememe, bir keyifli dalýþýn ardýndan günlerce sinirlerim alýnmýþçasýna bir ruh hali içinde gezmeme sebep olsun. Ne trafik çýldýrtabilir Pazartesi günü gerçek sandýðým yaþama döndüðümde, ne iþ, ne de baþka bir þey. Cuma akþamý yola çýkarken hepsi yaþanan þehrin sýnýrlarýna hapsolur, kalýr. Hele ki suyun altýna hiç inemez gerçek sandýðýnýz yaþam. Gelip gelebileceði yer denizin kýyýsýdýr olsa olsa. Deniz insaný yumuþak huylu olur der ya deniz ozanlarý, gelin bir de dalanlarý siz düþünün. Yaþama saygý, varoluþa saygý, ekipmana saygý; her anýnda içgüdüsel olarak saygý kavramýyla örülüdür iliþkiniz. Bir araba geçebilmek için türlü soytarýlýklarýn, türlü zorbalýklarýn yapýldýðý bir gündelik yaþam tablosunun aksine, her aný saygýyla ve hayranlýkla örülü bir zaman diliminden sonra kolay iþ deðildir þehrin zorbalarýndan olabilmek. Ýþin doðrusu dalan bir insanýn en temel altyapýsý bilgi, ekipmanýna ve doðal hayata saygý ve haddini bilmekten ibarettir. Doða, hele ki deniz söz konusu olduðunda haddini bilmemek üzerine zaten konuþulmaya bile deðmez. Bilmem biraz olsun anlatabildim mi yüzümüzdeki ifadenin sýrrýný? Eðer anlatamadýysam size tek bir tavsiyem olabilir; deneyin ve görün… Beton, cam, çelik ve kakafoniden oluþan alýþageldiðiniz ve adýna yaþam dediðiniz sahneyi geride býrakýn; dalýn. Býrakýn kendinizi sessizliðin sesine, yaþamýn kaynaðýnda olmanýn tadýný çýkarýn ve… Gülümseyin! Hakan Tiryaki Naviga, Temmuz 2008
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Hakan Tiryaki, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |