..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bilinç ruhun sesidir, tutkular ise bedenin. -Rousseau
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Erotik > Levent Ölçer




27 Aðustos 2010
1996 Yýlý  
Günahlarýn Yýlý

Levent Ölçer


Koridor öðrenci sesleriyle her an daha çok dolmaya baþlarken ve Yeþim korkuyla düðmelerini iliklemeye çalýþýrken Engin'in öpücükleri savuþturma çabalarýna meydan okuyarak mücadele ediyordu.. "Ya dur diyorum Engin.." diye fýsýltýyla baðýrdý Yeþim. "Neden?" diye sordu Engin yaramazca ve dudaklarý hala Yeþim'in teninde akarken. "Zil çaldý Engin. Duymuyor musun?" "Mola mý istiyorsun aþkým? Daha yeni baþlamýþtýk.." diye çocukça surat yaptý Engin. "Þebeklik yapma.." diye fýsýltýyla ve gülümsemesini zor tutarak sinirli sinirli cevap verdi Yeþim.


:CIFE:
1996..

1996 yazý lisedeki son yýlýmdý.. Ne yýldý ama.. Bu okulda geçen yedi yýlým düþünüldüðünde bu son dört aylýk dönem çok aldatýcý biçimde göze önemsiz geliyor. Oysa..

1996 ilklerin ve muhteþemliklerin yýlý olduðu kadar yitiþlerin ve yitiriliþlerin de yýlýydý.. Hala içimde gömülü duran, kendimden bile sakladýðým, üzeri bir dað dolusu toprakla örtülü günahlarýn yýlýydý..

1996 yazý en tatlý günahlarýn, en acý gözyaþlarýnýn, en derin haykýrýþlarýn, en saðýr sevdalarýn yazýydý. 1996 yazý benim yazýmdý.. Bütün günahý ve sevabýyla.. 1996 yazý aþkýn yazýydý, kanýyla ve gözyaþýyla hayatýmýn en tatlý yazýydý.

Günah söylenmez, söylenirse tekrar iþlenmiþ gibi olur derler ya.. Yýllar sonra bugün geriye bakýyorum da.. Eðer bir parça o günlerin yürek çarpýntýlarýný geri getireceðini bilsem o günahlarý bütün dünyaya haykýrýrdým.. Piþman deðilim, hem de hiç..

Engin Varol Caner

***

Burak Reis Anadolu Lisesinde son sýnýf öðrencisiydi Engin. Çocukluðundan ergenliðine geçtiði bu okulda yedi yýl boyunca çok þey yaþamýþtý. Daha birkaç hafta önce de hayatýnýn önemli bir eþiðini de burada aþmýþtý. On sekiz yaþýna girmiþti.
On sekiz.. Düþününce içi hem kýpýr kýpýr oluyor hem de bir ürpertiyle üþüyordu. Böyle iyiydi, nereden çýkmýþtý büyümek? Büyümeyi deli gibi isteyen arkadaþlarýnýn yanýnda Engin ayrý duruyordu. Büyüyüp de ne olacaktý? Salaklar, bu yýllarýn kýymetini hiçbiri anlayamýyordu. Büyüklerin onlara çizdiði sýnýrlarýn içinde hepsi büyüklerin saçma kurallarý ile bir sýnavdan diðerine yarýþ atý gibi koþturuyordu. Hepsi anne ve babalarýnýn baþaramadýklarýný baþarmalarý için zorlanýyordu. Çoðu bu aðýr yükün altýnda eziliyor, inliyor ve mutsuz, huzursuz bir hayatý yaþýyordu.
Anne ve babalarýn hepsinin kendi baþarýsýzlýklarýnýn ve hayal kýrýklýklarýnýn telafisi için çocuklarýný kullandýklarýný çok erken yaþta fark etmiþti Engin. Büyüklerin egolarýnýn kocaman ve hiç dinmeyen açlýðýný çok yakýndan biliyordu. Büyükler hiç doymuyordu. Anlaþýlan kiþinin çocukluðunda açýlan yaralar hiç kapanmýyor ve yaþ büyüdükçe o yaralar da büyüyordu.. Ve çocuklar ne yazýk ki anne ve babalarýnýn taþýdýðý bu yaralarýn acýsýný çekiyordu. Bu kýrýlmasý çok zor, çok lanetli bir döngüydü.

Futbol sahasý Engin'in sýðýnaðýydý. Hem de kendini bildi bileli. O yuvarlak hava kesesinin peþinde koþturduðu zamanlar adeta ibadet ettiði anlardý. Aklý, ruhu, bedeni ve kalbi arýnýyordu. Rahatlýyor ve huzur buluyordu. Bütün zehirlerden arýnýp aklýný temizliyor, bütün kötü hisleri içinden kovalýyordu..

Topu sað ayaðý ile rakip oyuncunun solundan gönderdi. Hýzý rakibinden fazlaydý. Çok sýký bir deparýn ortasýndaydý. Sað taraftan rüzgar gibi geçti. Top saðdan ve Engin de solundan geçerken Hasan kýpýrdayamadý. Ellerini uzatýp faulle durdurmak istedi ama þaþkýnlýk yüzünden hamlesi gecikmiþti. Engin çoktan gitmiþti..
Engin libero pozisyonunda oynuyordu. Daha çok savunma ve orta sahada oynasa da aslýnda gol bölgelerinde de iþ gören bir oyuncuydu. Okulda bir savunma oyuncusu olarak tanýnsa da yakýndan bilenler kimi zaman bir forveti kýskandýracak çalýmlarla arka arkaya rakip takýmýn yarýsýný dizdiðini bilirdi..
Engin yine kabuðundan çýkmýþ ve fýrsatý gördüðünde rakip takýmý ipe dizmeye baþlamýþtý. Maç en baþýndan bu yana çok aðýr bir tempoyla gidiyordu. Okulun arka bahçesindeki asfalt kaplý küçük sahadaki mücadele okulun son sýnýflarýnýn kýzlarý tarafýndan da izleniyordu. Buna karþýlýk futbol deðeri son derece düþük ve son derece laubali bir karþýlaþmaydý bu. Ýlkbahar güneþi ve tatlý rüzgar mükemmeldi. Top oynamak için her þey yerindeydi. Ama takýmlar geyik yapmaktan ve kýzlara artislik sergilemekten top oynamaya vakit bulamýyordu.
Engin maçýn yavanlýðýndan o kadar sýkýlmýþtý ki normalde bu kadar kalabalýk bir topluluk önünde yapmayý tercih etmeyeceði þekilde kabuðundan çýkmaya karar vermiþti. Yýllar içinde Engin hep daha içine kapanýk ve daha kendine dönük birisi olup çýkmýþtý. Daha çok gözlemci ve otorite düþmaný hali yüzünden arka sýralarda oturur, insanlarla arasýnda mesafeyi korur, göz önüne çýkmayý-konuþmayý pek sevmezdi. Ama burasý baþkaydý. Burasý top sahasýydý. Burasý onun kutsal mekanýydý.

Rüzgar yüzünde akarken Engin karþý takýmýn kalesine doðru iki adamý daha çalýmladý. Hýzýný korumak bir yana arttýrýyordu. Rakibin ilk iki çalýmdaki "bravo lan Engin!", "Helalin var Engin!", "yürü be koçum!" diyen þaþkýn ve neþeli sesleniþleri top kendi kalelerine yaklaþýrken þimdi "tutun lan þu adamý, olum faul yapýn, arayý kapat arayý kapat, yav indirsenize þunu!" kývamýnda panik seslerine býrakmýþtý. Engin kaleye çok yaklaþmýþtý!

Engin artýk önüne biriken üç rakiple yolun sonuna geldiðini biliyordu. Aslýnda temiz bir þut aralýðý hala önünde güneþ gibi parlýyordu. Ama Tayfun iyi bir kaleciydi ve açýk þut aralýðýnýn önünde kendine güvenle yerini almýþtý.

Engin þut için ayaðýný gerdi! Önündekilerden biri hemen havaya sýçrayýp arkasýný dönerek Engin'in önüne siper oldu! Engin sað ayaðýyla vuracakmýþ gibi aldatýp topu sol tarafýna çekmiþti. Cenk boþa zýplamýþtý. Bir anda Engin'in önünden iki adam düþmüþtü. Her þey çok hýzlý oluyordu. Hala Engin'in önünde bir adam ve daha dar bir açý vardý. Engin bu kýsa anlýk aralýðý deðerlendirdi. Topun dibine ortayý yapýþtýrdý. Kýsa mesafeydi ama kendi özel vuruþ tekniði için uygundu. Paraþüt vuruþunu yaptý. Top bir anda yerden dimdik havalandý ve savunmayý aþýp, arkada bütün bu hareketi takip edip en uygun yere geçmiþ olan Alkan'ýn önüne alçaldý.
Alkan öyle çok yýldýz bir oyuncu olmasa da iyi bir oyuncuydu. Popüler öðrencilerin sahte yýldýzlar olduðu sýnýf takýmlarýnda Alkan ne yazýk ki gerçek kýymeti ile anýlmýyordu. Engin bunun farkýndaydý. Alkan bilek hareketlerine ve kafa vuruþlarýna son derece hakim bir oyuncuydu. Lakin talih de çok etkili bir faktördü futbolda..

Top ve Alkan tam buluþurken Alkan'ýn ayaðý yerdeki çikolata kaðýdýna basýp kaydý. Alkan tökezledi. Kafa vuruþunu hala yakaladý ama bu o kadar temiz bir vuruþ deðildi.
Kaleci Tayfun, bu ani ortayla bir anda ortaya çýkan kalesindeki koca bir açýklýðý kapatmak için, kendini can havliyle geri çekiyordu. Alkan'ýn vuruþu üzerine bir kedi gibi sýçramýþtý Tayfun! Tayfun uzak köþelere kedi gibi sýçrayýp en olmayacak golleri çýkarmasýyla ün sahibiydi. Tayfun iyi bir kaleciydi..

Tayfun topu ellerinin arasýna alýp yere kapanýrken bütün alkýþlarý da alýyordu. Alkan takýmýndan "nasýl kaçýrdýn ya, düz yolda yürüyemiyon be olm" diye þakayla karýþýk fýrça yerken Engin sessizce koþarak savunmadaki yerine dönüyordu..

Engin'in aklý doluydu. Hem de çok doluydu. Yeþim ile bu aralar yine çok kapýþýyordular. Bir dargýn bir barýþýk halleri bu aralar bir dargýn bir daha dargýn ve bir "eh iþte" kývamýnda gidiyordu. Bu sarýþýn huri bazen çok can sýkýcý olabiliyordu. Engin kendisi de elbette sütten çýkma ak kaþýk deðildi ve bunun farkýndaydý. Ýkili yaklaþýk bir buçuk yýldýr çýkýyordu..
Çýkmak.. Bu deyime gülüyordu Engin. Engin Yeþim'i seviyordu. Ona aþýktý. Ama çýktýklarý pek söylenemezdi.. Beraberdiler demek daha doðruydu. Yani okul sýnýrlarý içindeyken beraberdiler. Okul sýnýrlarý dýþýnda bu bir buçuk sene içinde sadece üç kez görüþebilmiþtiler. Koca yaz tatili boyunca hiç görüþmemiþtiler. Servislerle uzak yerlerden gelen öðrencilerin sabah sekizden akþam beþe kadar okulda olmasý okul dýþý hayatý elbette büyük ölçüde zorlaþtýrýyordu ama Yeþim'in ailesinin geniþ tanýdýk çevresi de iþleri kolaylaþtýrmýyordu. Yeþim babasýndan çok korkuyordu ve okul dýþýnda bir erkek arkadaþla babasýna, annesine, abisine ya da bir tanýdýða yakalanma düþüncesi gerçekten genç kýzýn yüreðinde koca bir endiþe kaynaðýydý.. Bu kaynak ayný zamanda Engin için de koca bir rahatsýzlýk kaynaðýydý. Bu durum iliþkilerinin en baþýndan beri ikisinin arasýndaki pek çok sorunun ana kaynaðýydý. Gerginlik genç yürekleri çok yýpratýyordu. Bir yandan okulun son senesi olmasý, bir yandan hepsinin teker teker on sekizlerine girmeleri, üniversite sýnavýnýn yaklaþmasý, mezuniyetin yaklaþmasý, yedi yýlýn ardýndan hayatýnýn bir döneminin kapanmasý, ailelerin baskýsý ve yüksek beklentileri, öðretmenlerle sorunlar, arkadaþlarla sorunlar, sevgililerle sorunlar, sorunlar, sorunlar ve sorunlar.. Hep sorun ve de sorun.. Nefes.. Nefes alacak fýrsat yoktu. Gençler havasýzlýktan boðuluyordu. Boðulmak hiç hoþ bir duygu deðildi..

Engin savunmadaki yerini almýþtý. Karþý taraf oyunu baþlatýp daðýnýk bir akýnla geldiðinde akýnýn sonu baþtan belliydi. Engin savunmadayken çok baþa çýkýlmaz sayýda kalabalýk bir akýn olmadýðý sürece çok rahattý. Ýki rakip oyuncuyu çok iyi kapatýyor ve ayaklarýna atlamadan kontrollü biçimde onlarla kaleye doðru geri geri koþuyordu. Ýkisi arasýnda bir iki paslaþma olmuþtu ama Özgür ve Ahmet ne Engin'i geçecek bir aralýk bulmuþ ne de þut için açýyý yakalayabilmiþti. Kaleye yaklaþan her adýmlarýnda önlerindeki vuruþ açýsý daha da daralýyordu. Ahmet daha fazla beklemedi. Ýlk fýrsatta sýmsýký gerildi. Engin geldiðini görüyordu. Ahmet topa çok sert vurmasý ile ünlüydü. Ahmet'în önüne zýplayarak topa arkasýný döndü. O sert vuruþu yüzüne ya da bacak arasýna yemeye hiç niyeti yoktu. Bir kez o þutu bacak arasýna yemiþti. Sonuçlarý çok acýlýydý. Hem Yeþim'den de epey azar iþitmiþti; "Kendine dikkat et, ona bi þey olursa naparýz!?" diyerek ikisini de epey güldürmüþtü..

Ahmet'in þutu cidden çok sertti. Kaledeki Ayhan bile korkuyla pozisyon almýþtý ve topun üzerine atlayýp topu yakalamaktan ziyade diðer köþeyi seçip toptan uzak durabilmek adýna topu izliyordu. Dedik ya yahu, Ahmet çok sert þut atardý, hem de kaleye bu kadar yakýnken..

Ahmet'in þutlarý ayný zamanda pek o kadar isabetli olmamalarý ile de ünlüydü.. On vuruþtan belki biri gol olur ya da ikisi tehlike yaratýrdý. Ama yarýsýna yakýný mutlaka birilerinin canýný yakardý.. Yine de bu defaki þut epey büyük bir farkla auta çýkmýþtý. Bu durum Ahmet'in takýmýnda epey bir memnuniyetsizliðe yol açmýþtý. Ahmet yerden yere vuruluyor ve gülümsemeyle bu eleþtirileri kabul ederken orta sahaya koþuyordu.

Top aut noktasýna dikilmiþti. Daha önce de kaleci Ayhan ve Engin beraberce aut kullanmýþtý. Kurallara göre auttan gol olmazdý. Aut çizgisindeki topa hafifçe dokundu kaleci Ayhan. Engin topa vurmak için koþtu. Topa vurmadan önce vuruþu aklýnda tamamladý; Hayalinde topa vurdu ve topun uçuþunu, havada süzülüp savunmanýn arkasýna sarkmasýný gördü. Top Alkan'ýn kafasýna nokta atýþýyla yumuþakça iniyordu.. Gerisi Alkan'a aitti. Alkan golü atacaktý. Bunu daha önce de yapmýþtýlar..
Topun dibine paraþüt vuruþuyla geçirdi ayaðýný. Top dimdik dikildi havaya ve süratle yüksek bir aþýrtma ile rakip kaleye doðru yol almaya baþladý. Þimdi auttan gol olabilirdi!
Engin arada sýrada bu vuruþlarla kaza ile gol atsa da bu defaki niyeti gol atmak deðildi. Gol pasý veriyordu. Alkan pozisyonunu almýþtý. Alkan hava toplarýna çok iyi yükselir ve kendinden uzunlardan hatta ellerini de kullanabilen kalecilerden bile top çalabilirdi. Alkan deðeri bilinmeyen bir yýldýzdý.
Alkan paraþüt vuruþuyla bütün savunma oyuncularýný aþan topa kolayca yükseldi. Ýsabetli bir pasa çok rahat bir kafa vurdu. Kaleciyle topun arasýna girdi ve kaleciyi þaþýrtan çok ufak bir dokunuþa topu bir anda ters köþeye çevirdi!

GOL!

Sahada ortalýk neþe ve hayal kýrýklýðý ile karýþmýþtý. Gol þovu gereði Alkan aslýnda daha çok rakibe nispet olmasý için omuzlara alýnýp çýlgýnca alkýþlanýrken geride Engin rahatça gülümsüyordu. Bu alýþýk olduðu ve aslýnda pek o kadar da rahatsýz olmadýðý bir görüntüydü. Bütün iltifatlarý yine baþkasý alýyordu. "Bi þey diil" diyerek gülümsemeyle fýsýldadý Engin..
Güneþ iyice parlýyordu. Lise bahçesinde öðrenci sesleri cývýldýyordu, rüzgar tatlý tatlý bahar serinliði ile esiyordu. Maçýn sonuydu ve iþte Yeþim de karþýdan ona doðru gülümseyerek geliyordu.. Daha ne olsundu.. Engin terli alnýný silip her zamanki gibi yine yere düþürülmüþ ceketini eline alýrken gülümsüyordu.

"Hiç gol attýn mý?" diye tatlý tatlý sordu Yeþim.
"Hayýr. Maçý izleyeceðini sanýyordum. Gözlerim seni aradý."
"Hmm, demek gol atamadýn," diyerek þakayla takýldý Yeþim. Bundan hiç memnun deðilmiþ gibi bir hali vardý.
Normalde bu kýzdýrma giriþimine cidden aldýrýþ etmezdi Engin ama þimdi yine içindeki kýzgýn volkan uyanýyordu. Nerdeydin sen yahu? Maçý izlemedin mi? Herkesin kýz arkadaþý maçý izliyordu? Nerdeydin sen?
"Maçý niye izlemedin?"
Yeþim sorunun tonunu anlamýþtý. Yine bir kavga vardý. Genç kýz da usanmýþtý bu kavgalardan. Son zamanlarda bunlarýn sayýsý çok artmýþtý. Ýyi olduklarý zamanlarý çok özlüyordu. Bu aralar çok aðlýyordu. Aðlamayý sevmiyordu..
"Bora'larla beraber aþaðýdaki yarýþ pistine gitmiþtik. Sana da söylemiþtim unuttun mu."
"Bana heralde gitmeyeceðini söylemiþtin. Oraya kadar yürüyemezdin hani?
Yeþim savunmayla cevapladý.. Sadece iþleri daha da kötüleþtirmesi için. Sonradan fark etti yaptýðý hatayý..
"Yürümedik ki.. Eray'ýn ehliyeti var. Bugün babasýnýn arabasýyla gelmiþ. Sumru ve Jale'yi de yanýmýza aldýk. Diðerleri yürüyerek giderken biz arabayla gittik."
Bu kadarý Engin için bile fazlaydý. Yeþim'in Bora, Eray ve diðerleri ile kýzlardan daha iyi anlaþtýðýný biliyordu. Bu çocuklarla bir sorunu yoktu, hepsi iyi arkadaþlarýydý. Ýçlerinden birinin Yeþim'e aþýk olduðunu Yeþim de Engin de biliyordu ama bunun platonik düzeyde kaldýðýný da biliyordular. Lisede böyle þeyler oluyordu.. Ama þu anda burada hiç de öyle olmuyordu. Ýþler karýþýyordu..

"Doðum gününde ben seni arabaya bindiremiyorum. Aðlayýp zýrlýyorsun, bana bir ton dil döküyorsun baþkasýnýn arabasýna binmem diye, bugün kalkmýþ bana Eray'ýn arabasýyla piste gittik diyorsun.. Eray. Eray.." diye vurguladý Engin. Eray, Bay Platon'du bu arada..
Yeþim faciayý görmüþtü ama çok geç kalmýþtý.. Yine kavga vardý. Gözleri yaþlanýyordu.
Engin'in içi karmakarýþýktý. Hem o gözyaþlarýna sebep olduðu için kendine sövüyor hem de buna neden olduðu için Yeþim'in salaklýðýna sövüyordu.. Artýk bu kavgalardan çok yorulmuþtu. Yeþim'i çok seviyordu. Yeþim ilk aþkýydý. Onunla ne kadar çok ilk yaþamýþtý. Onu çok seviyordu. Onsuz geçen bir aný yaþamaktan bile saymýyordu. Ama þu son zamanlarda onunla geçen anlar da çok zor gelmeye baþlamýþtý. Çok acý veriyordu. Erkekler aðlamaz diyen b..k yesindi. Erkekler de gayet güzel aðlardý. Engin için için aðlayýp duruyordu bu öðretim yýlýnýn baþýndan beri..
"Senin doðum günü planýn çok uzak bir yerdi Engin. Hem arkadaþýn Rasim'in araba kullanmasýna da güvenemiyorum.." Engin öfkeyle araya giriyordu hemen..
"Ama Eray'ýn araba kullanmasýna güveniyorsun.."
"Yaa lütfen Engin.. Ýkisinin ayný þey olmadýðýný biliyorsun! Birisi hemen þurasý diðeri bir saatlik yol. Lütfen yapma.." derken Yeþim'in sesi iyice kýrýlmýþ ve aðlamaya baþlamýþtý. O güzel mavi gözlerde yaþlar süzülüyordu. Güzel yüzü acý ile kýzarmýþtý. Sarý saçlarý yüzünü buðu gibi perdelemeye baþlamýþ baþý öne düþmüþtü..
Engin buna hiç dayanamazdý. Yeþim'i üzgün görmeye, onu aðlarken görmeye dayanamazdý. Yeþim bir aðlasa Engin'in kalbi on kanardý. Engin hemen Yeþim'in elini tuttu. Sýmsýký sarýldý. Bir yandan saçlarýný okþayýp özürler diliyor bir yandan kendi gözyaþlarýyla içinden aðlýyordu.. Aþk ne kadar acý bir þeydi.. Her hamle ayrý bir bozgun her adým baþka bir hataydý. Aþk mayýn tarlasýnda yürümeye benziyordu. Bu aralar Yeþim ve Engin bir mayýndan diðerine savrulup duruyordu.. Ýkisinin kollarý da birbirini daha sýký sardý. Kalp atýþlarý ve nefesleri bir oldu. Öyle kala kaldýlar bir süre. Taa ki öðle paydosunu bitiren zil sesi gelip onlarý sýnýflara çaðýrana kadar..

Ýkili kollarýný isteksizce gevþetti. Göz göze geldiler. Yeþim gözyaþlarýný silerken hafif ama içten bir gülümsemeyle sýcacýk gülümsedi Engin'e. Engin bunu nasýl yaptýðýný bilmiyordu ama Yeþim ne zaman ona böyle gülümsese bütün buzlar daðýlýp eriyordu. Güneþ karanlýk bulutlarý parçalayýp yine ýþýl ýþýl parlamaya baþlýyordu! Okul bahçesinin daha az göz önündeki bu köþede etrafýna þöyle bir bakýnýp çevrede öðretmen ve fazla meraklý bakýþlar olmadýðýndan emin oldu Yeþim. Etrafta olanlar fark etmeden Engin'in dudaðýna kýsa bir öpücük kondurmayý göze aldý. Öpücük kýsaydý, kýsacýktý ama hazinelere deðerdi. Ýkisinin içinde de bir anda güneþler açmýþ, bahar rüzgarlarý fýrtýna olup esmiþti. Bir öpücük neredeyse yeni bir hayat vermiþti ikisine de..
"Yeþim, seni seviyorum." diyerek içtenlikle döküldü sözler Engin'in dudaklarýndan..
Yeþim adým adým geri yürüyüp ondan uzaklaþýrken gülümseyerek ve içten bir tonda cevap verdi. "Ben de seni.."
Ýkisinin elleri de birbirinden mümkün olan son ana kadar kopmamaya yeminli gibiydi. Parmak uçlarýna kadar direndi ve mümkün olan son ana kadar birbirinden kopmadý eller..

Engin bu öðleden sonraki ilk dersi asmýþtý. Zaten bu son dönemde dersler formaliteye dönüþmüþtü. Boþ ders sayýsý az deðildi. Okula gelenlerin sayýsý her gün daha da azalýyor ve raporlularýn sayýsý artýyordu. Sayýlarý zaten eksik olan öðretmenler derslerin çoðuna girmiyor ve sene sonu kaðýt iþleriyle boðuluyordu.. Devamsýzlýða günü yetenler þimdiden okuldan kaçýp sahile veya çarþýya, sinemalara, kafelere kendilerini atýyordu. Erkekler bahçede top oynuyor, kýzlar muhabbetlerinde geziniyor ya da voleybol oynuyordu. Yine de bugün þaþýrtýcý ölçüde ders dolu bir gündü ve bahçede arazi olmuþ çok az öðrenci vardý. Onlar da her köþeye daðýlmýþ seyrek bir guruptu.
Engin boþ sahada topun peþinde yalnýz baþýna koþturuyordu.. Aklýnda düþünceler çarpýþýyordu. Aþký düþünüyordu. Yeþim'i düþünüyordu. Ve iliþkilerinin nasýl baþladýðýný.. Ona kalsa iliþkileri kolay kolay baþlamazdý herhalde. Engin insanlara kolay yaklaþabilen birisi deðildi. Okul hayatýnýn ilk yýllarý platonik aþklarý ve futbol topu ile doluydu. Hayata diðerleri gibi bakmýyor ve diðerleri gibi yaþamýyordu. Zaman zaman çok yabancýlýk çekiyor ve kendini bu garip çevreden geri çekiyordu.. Yani çekebildiði yere kadar. Zaman zaman kendine hayret ettirecek kadar parlayýp kendini öne sürdüðü, öne fýrladýðý anlar da oluyordu tabii ama bu anlara ilk baþta kendisi þaþýrýyordu. Aslýnda Engin son derece gelgitli bir ruh haline sahipti. Bu halini biliyor ve çevresine bazen zarar verdiðini, insanlara zor anlar yaþattýðýný görüyordu. Ama çevresi de ona zarar veriyordu..
Yeþim ile iliþkilerinin ilk baþlarýnda kendini þaþýrtacak biçimde kabuðunu kýrmasý bugün bile Engin'i dehþete düþürüyordu. O günlerde kendini tanýyamamýþtý. Demek aþkýn gücü dedikleri þey buydu.. Yeþim ilk yaklaþan taraftý. Yine de ilk hamle karþýdan karþýlýk görmezse ilk hamle olduðuyla kalmaya mahkumdu. Ýlk hamle mahkum olmamýþtý. Karþýlýk görmüþtü. Kýsa süre sonra o sene sýnýflarý birleþene kadar birbiriyle merhabasý olmayan bu ikisi adeta her adýmda beraber nefes alýyordu. Zilin sesini bekler olmuþtu ikisi de. Özellikle Engin. Hani o þarkýda olduðu gibiydi; Ziller çalýnca koþardým sana, sýðýnýp kollarýna, küserdim dünyaya.. Ýþte öyle..
Daha iliþkilerinin ilk senesi dolmadan Engin tatsýzca bir þeyin farkýndaydý ama bunu kendine söylemek istemiyordu. Bu inkar ettiði, göz ardý ettiði bir gerçekti. Aslýnda gerçekten ziyade çok rahatsýz edici bir histi ve gerçek olup olmadýðýný tam olarak bilememek de durumu çok daha kötü yapýyordu. Engin sürekli kendini kandýrma mücadelesi veriyordu.. Bu his içinde her geçen gün þiddetle büyüyordu. Sevdanýn kör gözlerine raðmen için için bir gerçeði kalbine saplanan bir býçak gibi bildiðini hissediyordu Engin. Bilmediðini söyleyerek, emin olamadýðýný söyleyerek kendini kandýrma çabalarý git gide daha da zorlaþýyordu.. Engin özellikle son haftalarda bu sýkýntýlý hissin kollarýnda ölüp ölüp diriliyor ve çok acý çekiyordu. Yeþim git gide daha da uzaklaþýyor ve sýcaklýðý Engin'e bakan gözlerinden soðuyup gidiyordu. Son kez o dudaklardan seni seviyorum cümlesini duyduðundan bu yana aylar geçmiþti ve Engin her bir günü sayýyordu.

Yeþim aslýnda Engin'i sevmiyordu.
Evet, Yeþim Engin'i sevmiyordu.
YEÞÝM BENÝ SEVMÝYOR! Diye haykýrdý lanet olasýca düþünce þimdi en sonunda..
Engin bu saçma ve bu aptal düþünceyi hep aklýndan uzak tutmaya çalýþýyor ve bu duyguyu kalbinin en ücra köþelerinde zincirli tutmaya çalýþýyordu. Yine de zaman ilerledikçe zincirler paslanýyor ve zayýflýyordu. Ücra köþeden zincir þakýrtýlarý ve kükremeler bir canavarýn ayak sesleri gibi yankýlanmaya baþlamýþtý..

Orada topun arkasýnda koþarken rahatlamýþ ve dinginleþmiþ aklýndan kelimeler farkýndan olmadan dudaklarýna ulaþýp dýþarýya döküldü.. Kabul eden, teslim olmuþ ses tonu Engin'in kanýný dondurmuþtu..
"Sen çok bencilsin Yeþim.. Senin dünyanda sen her yeri kaplýyorsun, bana yer yok.."

Bir anda aðzýndan çýkan bu kelimeler ile pürüzsüz bir göl yüzeyi gibi olan durgun aklýna koca bir taþ atýlmýþtý!
Engin topu kovalamayý býraktý.. Önündeki top saha boyunca yuvarlanýp ondan uzaklaþýrken Engin durdu kaldý. Güneþ tepesinde ýþýldarken gözleri gölgesine düþtü. Rüzgar ferahlatýcý bir okþamayla onu teselli ederken aylardýr kendine itiraf etmekten kaçýndýðý þey inkar edilemez biçimde karþýsýna dikilmiþ dimdik yüzüne bakýyordu..

Parçalar küçüktü ve birleþtirmek zaman almýþtý. Ama gerçeðin orada olduðunu hep hissetmiþti. Yine de ondan hep kaçabilmiþti. Aþk ne güzel bir duyguydu. Varsýn yalan olsun, aldatmacasý bile güzeldi. O beni benim onu sevdiðim gibi sevmiyorsa ne vardý bunda? Gittiði yere kadar, yaþandýðý kadarýyla yaþayacaktým bu sevdayý.. Öyle deðil mi?
Öyle deðil mi?
Bilmiyordu Engin. Bu sorunun cevabý onu rahatsýz ettiði için soruyu daha en baþýnda inkar etmiþti, bütün bu düþünceyi zincire vurup saklamýþtý. Oysa artýk kaçacak yeri yoktu.
Yeþim'i seviyordu. Ama bütün bu iliþkileri boyunca genç kýzýn ona karþý çok da adil olmadýðýnýn da farkýndaydý. Anlayýþlý olmak adýna ve sevdadan gözü kör olmak adýna bunlarý görmezden gelse de gerçek acýydý. Yeþim olanca tatlýlýðýna raðmen ve Engin'in olanca aþkýna raðmen Engin'in duygularýnýn karþýlýðý deðildi.
Ýtiraf etmesi çok güç olsa da Yeþim ne yazýk ki Engin'in kaldýramayacaðý kadar bencil ve patavatsýzdý. Yeþim önce kendini düþünüyordu. Yeþim Engin'i sevmesine ve onun için gözyaþý dökmesine karþýlýk Engin'i kendinden çok sevmiyordu. Aslýnda Engin Yeþim'in öncelikler listesinde ne yazýk ki bir aþýðýn olmasý gerektiði yerde deðildi. Aþýkla erkek arkadaþ arasýndaki farký bilenler Engin'in sadece erkek arkadaþ seviyesinde oturduðuna hüküm vereceklerdi ki bu þu anda Engin'in kafasýna kendini bir çekiç gibi dan dan dan diye indiren çok acýmasýz bir gerçekti..
Her genç kýz gibi, her kadýn gibi Yeþim de aþký seviyordu, aþýk olunmayý seviyordu.. Yeþim Engin'in ona çýlgýn gibi aþýk olmasýný seviyordu. Ama Yeþim'in çýldýrmaya niyeti yoktu. Yeþim çýlgýn deðildi. Yeþim iyi bir kýzdý ama çýlgýn deðildi.. Kasýtlý bir þey deðildi, kötü niyetli bir þey deðildi, istismar deðildi.. Sadece ortadaki acýmasýz gerçek buydu.
Engin acýyla sarsýlýrken ayakta bir an dengesini kaybetti. Ýdrak iliklerine iþlerken son aylarda içinde bir volkan gibi büyüyen huzursuzlukla þimdi maskeleri inmiþ biçimde yüzleþiyordular.. Olduðu yere çöktü Engin. Sahanýn kenarýnda öylece oturdu kaldý.. Sanki öðlenki maçtan bu yana bir yýl geçmiþti. Sanki yaþlanmýþtý. Koca bir baraj patlamýþ ve koca bir sel coþup çaðlamýþtý sanki.. Bir anda bir yýlýn tecrübesi içine boþaltýlmýþtý sanki.. Omuzlarýna öyle bir aðýrlýk binmiþti ki kendini ayaða nasýl kaldýracaðýný bilmiyordu. Ne yapacaðýný bilmiyordu. Bu oyun çok acýmasýz bir oyundu.. Hayat kimsenin gözünün yaþýna bakmýyordu..

Öyle oturmuþ halde ne kadar kaldýðýný bilmiyordu. Bir ayak sesiyle kendine geldi. Ses yaklaþýyordu. Bir kýzýn yürüyüþüydü. Rüzgarda esen koku bir kýzýn kokusuydu. Yeþim'in kokusunu ezbere biliyordu. Bu Yeþim deðildi. Normalde Yeþim dýþýnda bir kýzý umursamazdý. Sadakati ve gözleri o derece mühürlüydü ama þimdi boþ bir sahada ilgisini çekmiþti bu koku. Koku ne kadar tatlýydý. Çok taze ve zarif bir kokuydu. Hem çiçek kokusu gibi ferah hem baharat kokusu gibi güçlüydü.
Daha Engin arkasýna dönüp bakamadan koku seslendi.
"Meþaleye ýþýðý için teþekkür et ama onu gölgede sabýrla tutan eli de unutma.." diye konuþan elinde açýk bir kitabý okuyarak yürüyen Buket idi.
Buket okulun en güzel kýzlarýndan biriydi. Ama bu güzelliðini kalýn çerçeveli gözlükleri ve daðýnýkça toplanmýþ kýzýl saçlarýyla çok gizliyordu. Gizlemek göreceli bir kavramdý. Gerçekten gözleri görenler Buket'in biraz kendine baksa ne kadar dünyalar güzeli olacaðýný da görüyordu.
Engin bir an ne diyeceðini bilemedi. Bu sesleniþ bariz biçimde ona yapýlmýþtý. Yakýnlarda baþka kimse yoktu. Buket ile yedi senedir ayný sýnýftaydý ama toplasan yedi kelimeyi zor konuþmuþtular.
Engin ile Buket'in gözleri ara sýra çarpýþýrdý kýsa anlar için. Yýllar boyunca paylaþýlan bu kýsa anlar sessiz dokunuþlar gibiydi ve bir hayalet gibi görünmezdi.. Yine de Engin ne zaman Buket'i görse gözlerini cesaret edebildiði kadar uzun süre onun saf yüzüne, güzel gözlerine bakmaktan alamazdý..
"Kitaptan bir alýntý mý?" diye farkýnda olmadan Engin'in dudaklarýndan döküldü gülümseyen cevap. Engin de þaþýrmýþtý buna.
"Hayýr," dedi gülümseyen cevap. Engin'e bir bakýþ atarak yanýndan yürüyüp geçti. Karþý köþedeki körfez manzaralý banklardan birine oturdu. Yüksek bir tepenin üzerindeki okulun manzarasý gerçekten bir okul için çok iyiydi. Aþaðýda bir ralli pisti vardý, okulun çevresi aðaçlýklar ve yeþillikle doluydu. Ülke ortalamasýnýn çok üzerinde güzel bir okuldu okullarý.. "Maçý izledim. Herkes Alkan'ý alkýþladý. Ama gölgede birisi daha vardý.."
Yine farkýnda olmadan cevap verdi Engin. Hayatýnýn belli dönemlerinde bunu yaptýðýný fark etmiþti. Hayatýnýn dönemeçlerinde bunu yaptýðýný fark etmiþti. "Teþekkür ederim,"
"Bi þey diil," diye cevap verdi Buket. Gülümsedi. Engin de gülümsedi. Kýsa bir süre sessizlik oldu. Sonra sessizlik bitti. Yerini zilin sesi aldý.
"Görüþmek üzere," diyerek ayaða kalktý Buket.
"Görüþürüz, Buket," diyerek bu defa bilinçli ve nazikçe cevapladý Engin.

***

Sabahýn köründe okula ilk ulaþan servis Engin'in servisiydi. Tesadüf bu ya okula ikinci ulaþan da Yeþim'in servisiydi. Aslýnda bu ikisinin servisleri hemen hemen her gün aynen bu þekilde okula ilk ulaþan servisler olurdu. Bu hoþ bir tesadüftü, belki de kaderin bir hediyesiydi gençlere..
Engin yine her sabah olduðu gibi pencereden yanaþan servisleri izliyordu. Bu sabah içindeki duygular biraz daha farklýydý. Yine deli gibi sabýrsýzca bekliyordu Yeþim'i.. Ama artýk gözleri eskisi kadar kör deðildi. Bunun iyi mi yoksa kötü mü olduðuna hala karar veremiyordu.. Gece çok uzun olmuþtu.
Yorgun aklý onu uyku diyarýna çekmeden saatlerce yataðýnda bir o yana bir yana dönüp durmuþtu. Sonunda aklý uykuya teslim olmadan önce kendisiyle bir barýþ yapmayý baþarabilmiþti. Elinden bir þey gelmeyen durumlarda insanýn yapabilecekleri çok sýnýrlýydý. Bu durumda Engin'in yapabilecekleri de çok sýnýrlýydý. Yeþim'le olmak acý veriyordu ama Yeþim'siz olmak da bir seçenek deðildi. Bunu kaldýrabileceðine inanmýyordu. Yeþim ile arasýndaki iliþkinin geleceðinin pek aydýnlýk olmadýðýný biliyordu ama bu iliþkiyi bitirmeye cesareti yoktu. Bunu istemiyordu. Bunu yapabilecek gücü olduðundan emin deðildi. Ne zaman o deniz gözlerle gözleri birleþse Engin'in bütün gücü tükeniyor ve büyüye esir düþüyordu. Bu ne tatlý, bu ne vazgeçilmez bir esaretti böyle. Bundan vazgeçmeyecekti ama gerçeði de artýk inkar etmeyecekti.. Acý gerçek.. Gittiði yere kadar gidecekti.. Bu karar içinde pek çok þeyi kökünden deðiþtirmiþti. Engin artýk eski Engin deðildi. Bir daha da hiç o eski Engin olmayacaktý..

Servisler geldiðinde eðer þanslýysalar bu ikilinin sýnýfta yalnýz kalabileceði çok kýsa ve çok kýymetli bir aralýk oluyordu. Hani þarkýda dediði gibi; "Dudaklar yanýp tutuþur ya, Söz biter gözler konuþuyor ya, o ne zevk o ne ýzdýrap, aþýksan halin harap," aþamasýnda aþýklar için bu kýsacýk yalnýzlýk anlarý paha biçilmez anlardý.

Yeþim kapýdan içeriye fýrtýna gibi girdiðinde boþ sýnýfta sadece Engin'i gördü. Yüzü bir gülümsemeyle aydýnlanýrken sýrtýndaki çantasýný en yakýn sýraya savurup kapýyý hemen kapattý. Engin de bir anda kapýnýn yanýndaydý ve kollarý süratle Yeþim'i sarmalýyordu. Ýki genç süratle birbirini sarmalamýþtý. Dudaklar açlýkla birbirine kavuþmuþ öpüþüyordu. Ýkisinin de nefes almak için bile durmaya niyeti yoktu. Yeþim kendisini saran bu kollarýn verdiði hissi seviyordu, Engin'in dokunuþundaki þefkatli þiddete bayýlýyordu. Engin de Yeþim'in kokusuna, yumuþaklýðýna ölüyordu.

Engin'in elleri Yeþim'in ince beyaz gömlek giyen sýrtýnda arzuyla gezinirken delikanlý genç kýzýn iç çamaþýrlarýnýn tüm dikiþlerini tek tek hissedebiliyordu.
"Hayýr.." diye dudaklarýný bir an için geri çekerek ve gülümseyerek konuþabildi Yeþim. Bu aralarýndaki bir þakaydý. Engin neyi kastettiðini anlamýþtý. Bu o çabuk açýlan sütyenlerden biriydi.. Bazen öpüþmenin ortasýnda bir anda Yeþim irkilir ya da gülmeye baþlardý, sonralarý bunu Engin'e açýklarken "bir anda bir rahatlama oluyor ve ne yapacaðýný þaþýrýyorsun" diye açýklamýþtý.
Yeþim gülümseyerek öpüþmenin arasýndan konuþmaya çalýþmayý sürdürdü. "Sabah sabah beni tuvalette uðraþtýrma Engin, çek ellerini oradan.."
Engin laf dinleyen birisiydi. Ellerini Yeþim'in sýrtýndan çekti. Elleri usul usul aþaðýya kaydý ve Yeþimini eteðine doðru alçaldý. Yeþim'in kalçalarýný kavrayan elleriyle ikisinin bedeni þimdi sýmsýký birbirine yapýþmýþtý. Yeþim bedeninde Engin'in sertleþmiþ erkekliðini hissetmekten fazlasýyla keyif alýyordu..
Nefesleri derinleþmiþ ve kalpleri daha bir deli atar olmuþtu..
Yeþim soluklanmak için dudaklarýný Engin'in dudaklarýndan ayýrýrken Engin'in öpücükleri Yeþim'in güzel boynuna doðru akýyordu.
"Bu nasýldý?"
"Çok, çok, çok daha iyi," diye inleyerek ve baygýnca konuþtu Yeþim.
Öpüþüp koklaþmak çok tatlýydý, tadýna doyum olmuyordu ama ikisi de yalnýz zamanlarýnýn sona geldiðinin farkýndaydý.. Neredeyse birbirinin içine girmiþ bedenleri yavaþ yavaþ birbirinden isteksizce uzaklaþýyordu. En isteksizler dudaklar ve ellerdi. Dudaklarý bedenlerinin arasýndaki mesafeye raðmen birbirine umursamazca sarýlmaya devam ediyordu..
Ýþte tam o anda kapý açýldý! Ýçeriye fýrtýnalý biçimde üç dört kiþi girdi.
"BASILDINIZ!" diye kahkahalarla, neþeyle gülerek baðýrdý biri. Bu Sumru'ydu. Yeþim'in en yakýn arkadaþlarýndan birisiydi.
Sumru'nun yanýndaki diðerleri de gülüþüp þaka yollu "noluyo lan burda, oha oha, disiplin kurulunu toplayýn hemen, yuh aile var be!" diye ortalýðý birbirine katýyordu.. Sadece Eray sessizce geri plandaydý..
Yeþim gülüyordu ama yüzünü saklamaya da çalýþýyordu çünkü kýpkýrmýzý olmuþtu. Engin gülümsüyordu.
"Kýrmýzý sana çok yakýþýyor," diye samimice bir gerçeði söyledi Engin. Bu sarýþýn ahuya gerçekten de kýrmýzý çok yakýþýyordu. Yeþim okulun en güzel kýzlarýndan biriydi, bütün platonik aþýklarýný hak ediyordu doðrusu..


**

Okulun son senesinde Kütüphane Kolu Baþkaný olmak Engin için harika bir þeydi. Engin macera kitaplarýný okumaya ve derslerden kaçýp kuytu bir köþede uyumaya oldum olasý bayýlýrdý. Okul kütüphanesi bu iki durum için de çok uygundu. Kütüphane koluna yýllardýr çok katkýsý olduðundan kütüphaneden sorumlu müdür yardýmcýsý Ýsmail Bey Engin'in arada sýrada bu kaytarmalarýna göz yumar, görmezden gelirdi. Engin kütüphanenin üç anahtarýndan birine sahipti. Biri okulun kýdemli hademesinde, bir diðeri öðretmenler odasýndaki anahtar dolabýndaydý. Hasan Amca'yla yýllardýr arasý çok iyi olduðundan aralarýnda bir taktik bile geliþtirmiþtiler. Engin'in uyumaya ayýrdýðý günlerde Hasan Amca öðretmenler odasýndaki anahtarý yanýna alýrdý ve böylece kütüphaneye girmek isteyen birisi Hasan Amcayý bulmak zorunda kalýrdý. Hasan Amca da gelirken ses eder ve kapýyý oyalanarak açardý. Bu Engin'e uyanmak ve küçük arka pencereden çalýlýklarýn arasýna karýþmak için fýrsat verirdi. Okulun arka tarafý ön taraftan daha yüksek zemine sahip olduðundan arka pencereler hep küçük tavan pencerelerdi. Arka bahçedeki kalýn çalýlýklarla önü örtülü bu pencereler çok az ýþýk sýzdýrdýðýndan arka yüze bakan okul bölümleri hep depo ya da laboratuvar olarak kullanýlýyordu.

Engin bu kurtarýlmýþ bölge kývamýndaki kütüphanede yine bir þekerlemenin ortasýndaydý. Kucaðýnda bir milyon defa okuduðu Deniz Altýnda 20 000 Fersah ile uyuya kalmýþtý.
Kapý çalýndýðýnda Engin'in hafif uykusu aralandý. Engin'in uykusu normalde top atsan uyanmayacak bir uykuydu ama kütüphanedeyken bir sineðin výzýltýsýyla bile uyanýrdý. Bir tür psikolojik savunma mekanizmasý diye düþünüyordu bunu Engin..

"Engin.. Aç kapýyý ordasýn biliyorum.." diye fýsýltýyla konuþan ses Yeþim'di..
Engin þaþýrdý. Yeþim buraya gelmeyi pek sevmezdi. Her aklý baþýnda genç erkek gibi o da bu kütüphaneden faydalanmayý defalarca düþünmüþtü ama Yeþim çok korktuðu için buna hiç yanaþmamýþtý. Ýlk baþlarda buna epey sinir olmuþtu Engin. Aslýnda Engin buna hala çok sinir oluyordu. Bunu þimdi kapýda Yeþim'in sesi duyulunca hatýrlamýþtý. Tatsýz tatsýz ayaða kalkýp kapýya yürüdü. Kilitteki anahtarý sessizce çevirip kapýyý yavaþça araladý. Bu bölüm Müdür odasýnýn da bulunduðu ve bir ara kapý ile ana koridordan ayrýlan koridorun en uç bölümüydü. Müdürü sesle rahatsýz edip odasýndan çýkarmanýn okulun hayrýna olmadýðýný bütün okul biliyordu. Ýþler yolundayken Müdür Temel Bey sakin ve ortalýkta az görünen biriydi ama ortaya çýkmasý gereken durumlarda terör estirmesiyle ünlüydü..
Aralýk kapýdan Yeþim'in yüzünü görünce sinirli hali süratle yumuþadý.
"Senin derste olduðunu sanýyordum."
Yeþim'in elinde bir kitap vardý. Bir þiir kitabý..
"Bunu býrakmak için gelmiþtim. Sonra zil çaldý. Jale'yle lafa daldýk bir baktým öðretmen derse giriyor. Gülay Haným'dan sonra derse gireceðime hiç girmeyeyim daha iyi dedim."
"Ýyi demiþin. Kitabý alýyým.. Ah, bir de imzan gerekecek. Ýçeri gel."
Yeþim bir anda çekingenleþmiþti. Yalnýz bir koridorun ucundaki yalnýz bir kütüphanenin önünde iki aþýk baþ baþa dikiliyordu.
"Eðer Müdür bizi burada böyle dikilirken görürse korktuðun þeyin baþýmýza geleceðini sana garanti ediyorum Yeþim. Üstelik aramýzda iki metre mesafe olmasýna raðmen.."
Yeþim hala tam emin deðildi.. Kendisiyle mücadele eder gibi bir hali vardý. Engin'in caný sýkýlmýþtý. Gülümsedi. Afacanlýðý tutmuþtu iþte. Bir anda ileri hamle etti ve Yeþimi bileðinden tuttuðu gibi içeri çekti. Bir anda olmuþtu her þey. Yeþim daha ne olduðunu anlayamadan ikisi de içerideydi ve Engin kapýyý kilitliyordu.
Yeþim kilitlenen kapýya bakarken sessiz ve tereddütlüydü.
Aslýnda kitap teslim etmek çok masum bir amaçtý ve kilide gerek yoktu. Engin de böyle düþünüyordu ama uyurken kapýyý kilitlediðinden ve son zamanlarda çok uyuduðundan biraz ezbere biçimde kapýyý kilitlemiþti. Hem yakalanmalarý olasýlýðýný da azaltacaktý bu kilit.. Hem .. Hem.. Hem.. Belki, kim bilir.. Yeþim.. Belki..
"Kitabý alýyým lütfen."
Yeþim kitabý uzattý. Engin kitabý aldý ve deftere kaydetti. Yeþim'den imzasýný istedi. Yeþim imzayý atmak için öne eðildi..
Yeþim imza atarken öne eðildiðinde gevþek kravatý ve kazayla açýlmýþ gömleðinin iki üst düðmesi Engin'in aklýný baþýndan alan bir manzarayý gözler önüne seriyordu..
Engin elinde olsa kütüphanedeki her kitap için Yeþim'den bir imza alýrdý..
Yeþim bu bakýþlarý fark etmiþti. Açýk düðmelerini ve göðüslerinin çok büyük bölümünün böyle eðildiðinde o aralýktan ortaya çýktýðýný da fark etmiþti.
Yeþim de pek öyle uslu kýzlardan deðildi ve bu durum hoþuna gitmiþti. Ýçin için korkarken ve asla buraya Engin ile gelmeye cesaret edemezken iþte þimdi buradaydý. Engin'leydi. Yalnýzdýlar. Kapý kilitliydi..
Saman alevi gibi bir anda tutuþtular..
Ýkisinin dudaklarý süratle birbirine kenetlendi. Ýlk nefesleri yüksek ve derindi. Dokunuþlarý daha ilk anda çok arzuluydu. Gri etekli kalçasýnda ve beyaz gömleðinin üzerinde Engin'in elleri arzuyla gezerken tatlý bir teslimiyetle her an daha çok kendini býrakýyordu Yeþim. Bu çok güzeldi.. Bütün tehlike hisleri ve endiþeler kapýnýn kilitlenme sesi ve kilitlenme görüntüsünün arkasýnda kalmýþtý. Bir anda Yeþim þimdi çok daha cesurdu. Bu çok baþtan çýkarýcý bir duyguydu.
Engin buna inanamýyordu ama inanamayarak vakit kaybetmeyecek kadar aklý baþýndaydý.

Dudaklarý uzun uzun birbirinin dudaklarý üzerinde kayarak dans etti. Kýsa süre sonra dilleri birbirine bulanmaya ve tenleri çok ýsýnmaya baþlamýþtý. Engin'in ceketini Yeþim çýkardý. Ýncecik gömleðinin üzerinde o kalýn ceketi hissetmeyi istemiyordu.
Bedenler birbirine sýmsýký kenetlenmiþti. Öpüþürken daha önce de, her defasýnda Engin'in sertleþmiþ erkekliðini bedeninde hissetmiþti Yeþim. Hatta bazen ona eliyle uzanýp okþamýþtý bile ama bu defa genç kýzýn açlýðý daha bir derindi. Engin'e açtý ve bunu þimdi iliklerine kadar hissediyordu. Engin'i kendine daha sýký ve daha sýký çekti.. Engin'i içine almak istercesine bir çabaydý bu. Aklýndaki bir dolu korkulu düþünce hala güçlü ve orada olsa da pantolonun üzerinden, eteðinin üzerinden klitine baský yapan bu þeyi çok istiyordu. Bu çok hoþuna gidiyordu. Sessiz sessiz inliyor ve elleriyle Engin'in her yerinde dolaþýyordu Yeþim.
Ayakta, kapýnýn önünde, oracýkta dikilirken Engin'in dudaklarý yavaþ yavaþ Yeþim'in tatlý teninde boynundan aþaðýya akýyordu. Elleri yaramazca Yeþim'in sýrtýnda gezinirken doðru noktayý hemen buluyordu. Bu Engin'in her defasýnda kazayla yaptýðý bir þeydi.
Sessizce "Ayyy," diye inledi Yeþim. Gülüyordu. Sütyeninin kopçasý açýlmýþtý.
Bir çocuðu azarlayan yüz ifadesiyle sessiz sessiz Engin'i azarlarken dudaklarýný genç adamýn dudaklarýna yapýþtýrdý.
Engin'in elleri genç kýzýn eteðinin üzerine çýkýk gömleðinin üzerinde kaydý. Yeþim'in güzel göðüslerini tutkuyla kavradý. Yeþim sert bir nefesle bu tutkulu temasa cevap verdi. Engin'in göðüslerine yaptýðý dokunuþlarý seviyordu. Engin bu konuda çok baþarýlýydý. Þimdiden Yeþim heyecandan kýpkýrmýzý kýzarmýþtý. Meme uçlarý taþ gibi sertleþmiþ ve dimdikti. Sütyenini gevþek varlýðýna ve gömleðine raðmen meme uçlarý elbiselerinin dýþýnda bile sipsivri görülüyordu. Engin'in elleri genç kýzýn göðüsleri durmadan yuvarlak hareketlerle okþuyor ve sýkýyordu. Dudaklarý Yeþim'in dudaklarýnda ve boynunda ziyafet çekiyordu.
Yeþim Engin'in erkekliðini kendine çekmenin yetmediði bir noktaya geldiðinde kendi bedenini hafifçe aþaðý yukarý sürterek çok sarsýcý(!) sonuçlar aldýðýný fark etmiþti. Þimdi genç kýzýn kalçasý arzulu bir ritmle dans ediyordu. Engin'in sertleþtiðin daha önce de hissetmiþti ama daha önce hiç böylesini hissetmemiþti. Ellerini ona doðru uzattý ve okþamaya, sývazlamaya çalýþtý. Sertliði ve büyüklüðünü hissedebiliyordu ama bu kadar çok kumaþ varken bu hala çok yetersiz bir histi..
Çok kumaþ.. Engin de böyle düþünüyordu ayný anlarda.
Yeþim'in gömleðinin düðmelerini çözmeye baþladý. Düðmeler çözülürken bu defa itiraz etmedi Yeþim. Daha önce bir kez daha buna benzer bir yakýnlaþma fýrsatlarý olmuþtu ama Yeþim'in korkularý yüzünden bu çok kýsa sürmüþtü. Engin'in o zamandan hatýrladýðý þeyler içinde en güzeli Yeþim'in teninin güzelliðiydi. Yeþim'in orantýlý vücudu mükemmeldi. Göðüsleri.. Þimdi o kopçasý çözülmüþ sütyenin ardýnda saklanmaya çalýþan göðüsleri avuç içini dolduran ölçüleri ve diri, dik þekilleriyle mükemmeldi.
Zil sesi bir anda kütüphaneyi vurdu.
Yeþim korkuyla sýçrayýp Engin'den uzaklaþtý.
Engin her þeye bildiði en büyük küfürleri içinden saymaya baþladý.. Yine de bu noktadan sonra ve bu sertlikten sonra Engin'i hiçbir þey kolay kolay "yatýþtýramazdý." Engin de durmadý zaten.
Koridor öðrenci sesleriyle her an daha çok dolmaya baþlarken ve Yeþim korkuyla düðmelerini iliklemeye çalýþýrken Engin'in öpücükleri savuþturma çabalarýna meydan okuyarak mücadele ediyordu..
"Ya dur diyorum Engin.." diye fýsýltýyla baðýrdý Yeþim.
"Neden?" diye sordu Engin yaramazca ve dudaklarý hala Yeþim'in teninde akarken.
"Zil çaldý Engin. Duymuyor musun?"
"Mola mý istiyorsun aþkým? Daha yeni baþlamýþtýk.." diye çocukça surat yaptý Engin.
"Þebeklik yapma.." diye fýsýltýyla ve gülümsemesini zor tutarak sinirli sinirli cevap verdi Yeþim.
Engin yeniden Yeþim'in beline sarýlmýþ ve erkekliðini onun vücudunun en güzel çukurluðuna yaslamýþtý.
Yeþim dudaklarýný yaladý. Bir iki derin nefes aldý. Korku, heyecan, þehvet, hepsi içindeydi. Ateþ gibi yanýyordu. Ýç çamaþýrýndaki ýslaklýðýn sadece terden olmadýðýný bilecek kadar kendi vücudunu tanýyordu. Hiç böyle tahrik olmamýþtý. Alev alev yanýyordu. Enginle daha önce de fýrsatýný bulduklarý her seferinde uzun uzun oynaþmýþtýlar ama bu defa çok farklýydý. Genç kýzýn teni adeta tütüyordu..
"Nerde anahtarýn Hasan Efendi?" diyen gürültülü konuþma seslerini duyduklarýnda bu Engin'in bile yüreðini aðzýna getirmiþti.
"Ýþte burda beyim buyur!" diye adeta baðýrarak konuþuyordu Hasan Amca.
Engin süratle çeketini alýp kütüphanenin arka tarafýna doðru Yeþim'i sürüklemeye çalýþýrken Yeþim sanki korkudan donup kalmýþtý ve adým atamýyordu.. Engin ne yapacaðýný þaþýrmýþtý..
Anahtar deliðe girdiðinde ikisinin de nefesi tutulmuþtu. Buraya kadardý. Ýþte aþklarýn en güzelini yaþarken basýlmýþtýlar..

Anahtar deliðe girdi.
Delikte debelenen anahtar bir türlü dönmüyordu..
Engin delikte býraktýðý kendi anahtarýnýn diðer anahtarýn dönmesini engellediðini gördüðünde biraz rahatlar gibi oldu ama hala "ya açýlýrsa" diye bir endiþe vardý..
"Niye açýlmýyor bu Hasan Efendi?" diye sordu Ýsmail Bey..
Aslýnda Ýsmail Bey bu kapýnýn niye açýlmadýðýný adý gibi biliyordu. Kerata içeride uyukluyordu ve her defasýnda bir türlü uyanýp kendini kurtardýysa da bu defa uyanamamýþtý anlaþýlan. Ýsmail Hoca iyi bir Edebiyat öðretmeni olduðu kadar ayný zamanda öðrencilerince çok sevilen bir öðretmendi. Bu sevgi boþuna deðildi. O öðrencilerini çok kollardý.
"Hocam kilit bozulmuþ olacak heralde," diye Hasan Amca da toparlamaya çalýþtý. Eþek sýpasýnýn içeride çok derin sýzdýðýna kanaat getirmiþti o da. Nasýl kurtaracam bu keratayý diye o da düþünüyordu.
Ýsmail Hoca fazla üstünde durmadý. Engin sevdiði bir öðrencisiydi. Ýnsan hoþuna gitmese de sevdiklerinin hatalarýna göz yummasýný da bilmeliydi yeri geldiðinde..
"Engin'e söyle son senesi diye kütüphaneyi ihmal etmesin. Ýlgilensin bu kapý meselesiyle."
"Söylerim, söylerim Hocam. Endiþe buyurmayýn.."
"Neyse, kontrolü yarýn sabah yaparýz. Bugünlük baþka iþimiz yok. Ben çýkýyorum. Sen de kafana göre takýl Hasan Efendi."
"Peki Hocam. Yarýn görüþürük.. "
"Yarýn görüþürüz Hasan Efendi," sesleri yavaþ yavaþ uzaklaþýyor ve soluyordu. Ara kapýlardan geçen hoca ve hademenin ardýndan kapýlar ileri geri sallanýrken gacýrtýlarý öðrenci sesleriyle beraber geriye kalan tek seslerdi.. Tabii küt küt atan iki kalbi saymazlarsa.
"Ucuz atlattýk.." diye gergince gülümseyerek, ortamý yumuþatmaya çalýþarak fýsýldadý Engin..
Yeþim süratle ona dönerken suratý öfkeden patlayacak gibiydi! Engin'in suratýna tokadý yapýþtýrdý. Göðsüne bir yumruk attý. Sonra bir tane daha. Engin onu sakinleþtirmeye ve kendini korumaya çalýþýyordu. Güç bela kavradý Yeþim'in ellerini. Sonunda bir iki söz söyleyip onu sakinleþtirebilirim diye düþünürken bir anda Yeþim'in dudaklarý dudaklarýna gömüldü.
Yeþim'in dudaklarýndan akan öpücük hiç olmadýðý kadar tutkuluydu. Dudaklarý alev alev yanýyordu. Engin birbirine yapýþmýþ bedenlerinde genç kýzýn kalp atýþlarýnýn gücünü duyuyordu. Güm güm güm diye çarpýyordu Yeþim'in kalbi.. Bedenlerinden sessiz çýðlýklar devasa orman yangýnlarý gibi göðe yükseliyordu..
"Öp beni, daha önce hiç öpmemiþsin gibi öp. Bir daha hiç öpmeyeceksin gibi öp," diye konuþtu Yeþim. Sesi neredeyse aðlamaklý ve yalvarýr haldeydi. Yüzü bayýlacak gibiydi ve bedenini tatlý bir teslim oluþla Engin'e ardýna kadar açýyordu. Nefes nefeseydi, alev alevdi.
Engin'in dokunuþlarýn daha önce hiç bu kadar tutku olmamýþtý. Elleri önce Yeþim'in gömleðini çýkardý. Beyaz teninin inceden terlemeye baþlamýþ ýþýltýsý ve kokusu baþ döndürücüydü. Yavaþ yavaþ elleri o güzel göðüslerin üzerini örten sütyene uzandý ve onu da sýyýrýp yavaþça çýkardý. Dudaklarý ilk kez bu kadar açýkça ve rahatça, çýplak gördüðü bu güzelliklere kapandý. Öpücükler birbiri ardýna genç kýzýn göðüsleri üzerinde akmaya baþladý. Dili sivri meme uçlarýnýn etrafýnda dans ederken Yeþim'in Engin'i saran elleri pençeler gibi kasýldý. Yalama faslý devam ettikçe sivri týrnaklar Engin'in etine daha çok battý ama bu çok tatlý bir acýydý. Genç kýzýn tatlý inlemeleri ve teninin tadý her þeye deðerdi..
Yeþim birden arkasýný döndü ve hala öðrenci seslerinin sýzdýðý kapýya elleriyle yaslandý. Daracýk gri etek giyinmiþ poposunu iyice kaldýrýp geriye doðru uzattý.
Engin'in hayal gücü buna cevap vermekte gecikmedi. Kravatýný süratle çözüp gömleðinin düðmeleri açarken erkekliðini olanca sertliðiyle Yeþim'in çukuruna dayadý. O gömleðini çýkartmakla uðraþýrken kýzýn kalçasý dansa baþlamýþtý. Erkekliðin klitine sürtünme hissi daha önce Yeþim'in kendini tatmin ederken yaþadýklarýnýn çok ötesindeydi. Öpüþürken birbirine sürtmelerinin bile çok ötesindeydi. Kýzýn bedeni bu hisse bayýlýyordu. Bütün vücudunda zevk kývýlcýmlarý çakýyordu. Engin'in elleri de bu dansa katýlmakta gecikmedi. Elleri arzuyla sýkýp okþuyordu kýzýn göðüslerini. Ritmini bulmuþ iki beden dansýn kollarýnda inlerken zil bir kez daha çaldý.. Koridorun sesleri azalýrken ince kapýnýn diðer tarafýnda tatlý bir kýyamet sessizce için için kopuyordu. Dans hýzlanmýþtý. Yeþim'in kalça hareketleri sertleþmiþ ve güçlenmiþti. Erkeðin elleri de o kadar iyi bir iþ çýkartýyordu ki kýzýn yüzünde sessiz gülücükler açýyor ve nefesi bir patlayýp bir susuyordu..
Engin bu kadar sertleþtiði baþka bir zamaný hatýrlamýyordu. Genç adam içinden yükselen dalgayý hissediyordu. Bunu uzun süre sürdüremezdi. Ýþte geliyordu. Durmalýydý..

Kendini geri çekti. Çok süratle çekilmiþti.
Yeþim bir an þaþýrdý. Soran gözlerle soluk soluða orada hareketsiz dikilen Engin'e baktý.
Engin bir açýklama yaptý.
"Biraz durmalýyým yoksa boþalacaktým."
Yeþim yüzü kýzararak gülümsedi. Yaramazca elleri Engin'in erkekliðine uzandý. Engin geriledi.
Yeþim'in yüzü çocukça buruþtu.
"Oyunbozanlýk yapma," diyen sesi çok cilveliydi..
Engin kendine dur diyemedi. Bu kadar mola yetmeliydi.
Yeþim'i tuttuðu gibi en yakýn masaya doðru sürükledi. Þehvetli ve sert çekiþ genç kadýnýn biraz canýný yakmýþtý ama bu da hoþuna gitti.
Kýzýn dar eteðini bir hamlede sertçe beline kadar yukarý sýyýrýp yerden kaldýrdý ve sertçe masanýn üzerine oturttu. Yeþim bu ateþli hareketlerden hem ürkmüþ hem de çok hoþlanmýþtý. Dudaklarýný arzuyla ýsýrdý. Yüz ifadesinde sabýrsýzlýk ve þiddetli bir arzu vardý. Dudaklarýn beklemeden bir vampir gibi Engin'in boðazýna yapýþtýrdý. Küçük ýsýrýklarý arzu dolu öpücükler izledi. Boynunu aþaðýya doðru þehvetle yaladý ve genç adamýn sertleþmiþ meme uçlarýna ulaþtý. Diliyle her bir meme ucuyla teker teker uzun uzun ilgilenirken elleri de durmadan keþfetmek için geziniyor, okþuyor, sýkýyor, avuçluyordu..

Engin'in elleri kýzý masaya uzattý. Kýzýn güzel bacaklarý vakit kaybetmeden kendiliðinden adamýn beline dolandý ve bedeni tatlý tatlý kývranmaya baþladý. Genç adamýn elleri güzel göðüslerinin üzerinde, ipeksi çýplak teninde tek bir santimetre kareyi ihmal dolaþýyor dudaklarý bu tatlý teni öpüyor ve öpüyordu.. Dili hiç bu kadar tatlý bir þeyle karþýlaþmamýþtý ve yalamaya doyamýyordu. Yeþim'in terli tadý çok güzeldi..

Yeþim baþýný ve ellerini geriye atmýþ kendini Engin'e býrakmýþtý. Orada teslim olmuþ ve Engin'den gelen her dokunuþa açlýkla bedenini açmýþtý. Vücudu titriyor, kasýlýyor ve derin nefeslerle sarsýlýyordu. Genç kýzýn teni ateþ gibi yanýyordu. Engin'in sürtünen erkekliði Yeþim'i çýlgýna çeviriyordu. Bu ne inanýlmaz bir histi böyle!
Engin yine boþalmanýn eþiðindeydi. Beline baðlý bacaklarý çözdü. Biraz direniþle ve Yeþimin itirazlý gülümsemesiyle olmuþtu bu ama sporcu kuvveti çabucak bacaklarýn hapishanesini aþmýþtý. Bu kýsacýk sert karþýlaþmalarý ikisinin de hoþuna gitmiþti. Dudaklarý yeniden buluþtu. Dilleri birbirine girmiþti. Dilleriyle uzun uzun öpüþmeye baþladýlar. Sanki hiç bitmeyecek gibi bir öpüþme girdabýnda dilleri dans ederken Yeþim'in bacaklarý yeniden Engin'e bir yýlan gibi sarýlmaya çalýþtý. Engin reddetti. Hala çok sertti, hala tehlikeli biçimde boþalmanýn eþiðindeydi. Aslýnda boþalmakla bir sorunu olmazdý ama elbiselerinin içine boþalmak kýsmý onu rahatsýz ediyordu. Yeþim'le iliþkileri boyunca her telden konuþurlarken her genç aþýk çift gibi ten ve cinsellikten de epey konuþmuþtular. Yeþim'i tanýyordu. Tanýdýðýna inanýyordu. Bu dereceye kadar bile oynaþmak baþkaydý ama sýnýrý geçip erkekliðini çýrýlçýplak ortaya çýkartmak baþkaydý. Yeþim'in bundan ürkeceðine kuvvetle bahse girerdi. Boþalmasý söz konusu deðildi ve bu çok can sýkýcýydý. Ne kadar hoþ duygular olsa da bir erkeðin sadece elbiselerin üzerinden okþanmasýyla zevk almasý oldukça yetersizdi. Oysa Yeþim'in haline bakýlýrsa o halinden fazlasýyla memnundu.. Ýçinden bir küfür savurdu Yeþim'e. Kýrmýzý çizgileri zorlayabildiði kadar zorlamaya karar verdi Engin. Ýnsan sadece bir kere yaþardý öyle deðil mi?
Yeþim'in bacaklarýna ellerini attý. Bacaklarýný ellerini ileri geri usulca gezdirerek okþamaya ve arada erkekliðini de kýsa sürelerle çukuruna sürtmeye baþladý. Yeþim yine baþýný zevkle geriye atýp kendini býrakmýþtý. Ellerini masanýn kenarlarýna sýký sýkýya kenetlemiþ ve usul usul kývranmaya baþlamýþtý.
Engin bir anda Yeþim'in bacaklarýný yukarý kaldýr ve omuzuna doðru havaya dikti.
Yeþim þaþkýnlýkla inledi ve nefesi kesilerek dudaklarýný ýsýrdý. Heyecanla solurken ürkekçe Engin'i süzdü. Genç adamýn erkekliðinin çukuruna doðru yüklenmeye baþlamasýyla gözleri yeniden kapanmaya ve nefesi kesik kesik solumaya baþladý. Bu pozisyondayken Yeþim'in inlemelerinin dozu artmýþtý. Sessiz çýðlýklar derinleþmeye baþlamýþtý ve genç kýzýn bilinici iyice buðulanmýþtý. Engin Yeþim'e doðru eðilip dudaklarýna doðru eðilirken kýzýn bacaklarý hala omzundaydý ve erkekliði de klitine yumuþak bir ritmle sürtünüp duruyordu. Yeþim'in baþtan çýkarýcý dudaklarýnda tutku dolu sessiz sözcüklerin fýsýltýlarý dolanýyordu. Engin hiçbirini anlayamýyordu ama ýþýl ýþýl terle ýþýldayan, derin nefeslerle kesik kesik soluyup titreyen bu güzel vücut, halinden hiç de þikayetçi gibi deðildi.
Dudaklarý bu pozisyonda bir süre öpüþtü. Öpüþme kýsa sürede kendinden geçti ve diller yine birbiriyle dans etmeye baþladý. Bu çok seksi bir danstý.
Engin'in kalbi küt küt atýyordu. Damarlarýnda akan kan adeta bir kasýrgayla akýyordu. Ýçinde alev fýrtýnalarý patlýyordu. Duygularý coþmuþtu. Bütün fýrtýnanýn içinde bütün acýlarýn içinde, bütün belirsizliklerin içinde hala bir gerçek vardý; Engin bu kýza deliler gibi aþýktý ve ona ölüyordu.
Engin'in içinde kocaman bir alev büyüyüp içini sarýyordu. Ýçindeki duygularýn fýrtýnasý gözlerine vuruyor ve taþýyordu. Engin'in gözlerinden iki damla yaþ görünmeden süzülüyordu..

Genç adamýn dudaklarý kýzýn çoraplý bacaklarýna doðru kaydý. Çorabýn üzerinden bacaklara öpücükler kondurarak daha aþaðýya doðru kaydý. Yeþim'in gizli bahçesine doðru dudaklarý yaklaþtýkça inlemeler ve titremeler daha da sýklaþtý. Yeþim endiþeye gözlerini açtý ve Engin'in baþýný tek eliyle yavaþça durdurdu. Dudaklarýn ulaþmak üzere olduðu yere ulaþmasý fikri hem içini heyecanla yakýp sabýrsýzlýkla kavuruyordu hem de korkuyla dolduruyordu.
Engin onun endiþesini adý gibi biliyordu.
"Sana neyin zarar vereceðini biliyorum. Sana zarar vermeyeceðim. Söz veriyorum," diyerek fýsýldadý.
Yeþim sesteki samimiyeti duyuyordu ve aþýðýnýn gözlerindeki iki damla yaþý da görüyordu. Gözlerini onayla kýrptý ve gülümseyerek baþýný geriye atarken eliyle Engin'in baþýný yoluna devam etmeye yönlendirdi.

Genç adamýn dudaklarý gizli bahçeye yaklaþýrken burnuna gelen o baþ döndürücü kokuyla aklý baþýndan gidiyordu. Bu Yeþim'in kokusuydu. Bu Yeþim'in en saf ve en güzel kokusuydu. Açlýkla bu kokuyu ciðerlerine çekerken dudaklarý asýrlar süren susuzluðun ardýndan suya kavuþmanýn tutkusuyla, susamýþlýkla gizli bahçenin akan pýnarýna kapandý.
Yeþim o kadar ýslanmýþtý ki iç çamaþýrý ve külotlu çorabý tam orasýnda sýrýlsýklam olmuþtu. Þimdi bu ýslaklýðýn üzerine kapanan dudaklarla birlikte genç kýzýn duygularý zirvelere ulaþýyordu. Erkekliðin elbiselerin üzerinden klitine bastýrmasý baþkaydý ama çýplak dudaklarýn ve dilin en mahrem mücevherinde gezinmesi çok daha baþkaydý. Beyninde þimdiye kadar ateþlenmemiþ tek bir hücre kalmadýðýný düþünüyorduysa da bu o düþüncenin sonuydu. Aklý tutuþmuþ alev alev yanýyordu. Beyninde kývýlcýmlar ardý ardýna patlýyordu.. Yapýþkan alevlerden arsýz bir yangýn bütün varlýðýn sarýp sarmalamýþtý. Bu yangýný varlýðýnýn her bir zerresiyle kucaklýyordu Yeþim.
Engin'in dudaklarýnýn öpüþleri durmadan devam etti. Diliyle bu dünyanýn en kýymetli suyunu bir damlasýný ziyan etmeden yudumlarken bir yandan da elleriyle Yeþim'in göðüslerini olanca tutkusuyla okþayýp sýkýyor, avuçluyor, ve tekrar tekrar yeniden ve yeniden avuçluyordu. Cennet burasýydý ve Engin burada, hemen þimdi ölmeye razýydý..

Sonra derken Yeþim'den bir seri sert kasýlma geldi, vücudunda bir titreme dalgalandý. Nefesi birden kesildi ve tekrar derin bir iç çekiþle patladý. Arka arkaya bir dizi sessiz inilti Yeþim'in ellerini ýsýrarak kapattýðý dudaklarýndan kaçtý.. Tatlý bir ölümle masanýn üzerinde yarý kendinden geçmiþ halde öylece saçýlýp kaldý Yeþim. Bütün vücudu uyuklayan tatlý bir nefes alýþ ritminde, tatlý bir rüzgarda titreyen narin bir yaprak gibi titrerken, az sonra Engin'in yüzünü ellerinin arasýna alýp kendi dudaklarýna doðru çekti..
Dudaklarýnda güzel bir gülümseme ve incecik aralýk gözlerinde tatlý mutluluk ýþýltýlarý vardý. Dudaklarý Engin'in dudaklarýyla birleþti.
"Teþekkürler.. Çok teþekkürler.. Bu asla unutamayacaðým bir an.." diye konuþtu gözlerinde mutluluk yaþlarý akan Yeþim. Sesi titriyordu ama çok mutluydu. Yorgun ve çok deðiþmiþ hissediyordu. Engin'i iyice kendine çekerek boynuna sarýldý. Uzun uzun öyle sarýlmýþ halde kaldýlar. Bu Engin'in de hayatý boyunca unutamayacaðý çok özel bir andý.
Bir insanýn diðeriyle bundan daha fazla yakýnlaþmasý mümkün müydü? Bu sadece hayvani bir tutkuyla etin birbirini doyurmasýndan çok daha öte bir duyguydu. Kimileri ne yazýk ki bunu bin yýl yaþasalar da yine anlayamayacaktý.. Ýki beden bu kadar yakýnlaþtýðýnda aralarýnda bütün evrende yankýlanan duygu fýrtýnalarýnýn kopmayacaðýný düþünmek sadece insan olmanýn deðerini düþüren bir ufuksuzluktu..
Ýki beden bir beden olduðunda sonsuzluk insan olur, insan da sonsuzluk olur. Aþk budur.

Ýki yarý çýplak bedenin öpüþüp koklaþmasýnýn arasýna saatin alarm sesi girdiðinde Yeþim'in eli hemen gömleðinin cebindeki saate uzandý.
"Gitmem lazým. Erken çýkýp diþçiye gidecektim.." diye ekþi bir suratla özür dileyerek konuþtu.
Engin açýkça surat yapýyordu. Hani böyle iyiydik der gibiydi. Bu muhteþem anýn sonunun diþçi randevusu ile gelmesi açýkça canýný çok sýkmýþtý. O kadar çok sýkmýþtý bundan daha çok canýný sýkan tek þey aylar sonra Yeþim'in onu terk ettiðini bir yüz yüze buluþmayý bile çok görerek telefonda söyleyecek olmasýydý.. Neyse çok ileriye gittik, bu kadarýný duymamýþ olun ve hikayemize geri dönelim..

*****

Sumru þimdi Yeþim'i uðurladýktan sonra serseri serseri etrafta dolanýp duruyor ve sataþacak yer arýyordu. Herkes ya dersteydi ya da Ýstanbul Kanatlarýmýn Altýnda'yý seyretmeye gitmiþti. Ýki çýplak sahnenin de filmde olduðunu duyan erkek tayfasý zaten sýnýflarý boþaltmýþtý..
Bu ne can sýkýcý bir gündü böyle. Sumru tuvalete uðrayýp uzun siyah saçlarýný þöyle bir iki þekle sokarak biraz vakit geçirdi. Kravatýný öyle, þöyle ve böyle çekiþtirip nasýl daha iyi durduðuna baktý. Sonra yine sýkýldý. Etrafta dolaþmaya baþladý. Aklýna Engin geldi. Engin hala buralarda olmalýydý. Gidecek olsa Yeþim'le birlikte çýkardý. Sumru'nun yüzü aydýnlandý. Can sýkýntýsý çok can sýkýcýydý ama Engin de çok geyikti. Gidip bir iki laflamaya baþlarlarsa saatlerin birbirini devireceðine emindi. Bir kýz olmamasýna raðmen Engin kýzsal muhabbetlerde çok baþarýlýydý. Arada bir sýký dertleþtikleri de oluyordu. Kýsacasý Engin buradaysa Sumru altýn madeni bulmuþ demekti..

Engin'i bulmak isteyen birinin bakacaðý yerler çok belliydi. Elbette okul da çok büyük bir yer deðildi ama Engin çok belirgin alýþkanlýklarý olan birisiydi ve bir kez çözüldüðünde bir soruya ne cevap vereceðini bile soruyu sormadan bilmek mümkündü.
Futbol sahasýnda kimse yoktu, sýnýfta matematik dersi olduðuna göre Engin'in orada olma ihtimali de sýfýr ötesi düþüktü. Güldü bu düþünceye.. Sumru kendi þakalarýna gülmeye bayýlýyordu. Koridor boyunca hoplaya zýplaya ve çalmayan bir müziðin ritmiyle dans ederek yürüdü gitti. Sonraki durak kütüphaneydi. Bu bir sýrdý. Çok az kiþi kütüphanedeki uyku faslýndan haberdardý. Bu Müdürün odasýndaki yazýlý sorularýnýn saklandýðý kasanýn þifresinden bile daha iyi saklanan bir sýrdý. Aslýnda o þifreyi bir saðýr sultan duymamýþtý ya hadi neyse..
Kütüphane yolu üzerinde kantinden geçerken Engin'i burada da görmeyince Sumru emin oldu. Kesinlikle kütüphanedeydi. Bir yandan yürüyor bir yandan da þu yakýþýklý 5. sýnýflarý kesiyordu. Ýçlerinde çok tatlý çocuklar da vardý. Bu sene mezun olmasý ne kadar can sýkýcýydý. Bir ikisini gözüne kestirmiþti bile. Sumru erkek gibi bir kýzdý ve çapkýnlýðý da gizli gizli çok iyi yapardý..

"Aç kapýyý. Orda olduðunu biliyorum.. Aç diyorum.. Açsana be, hop uyan yaa.."
Kütüphane kapýsý sertçe açýldý. Mutsuz, tatsýz, sinirli ve sanki acý çeker gibi bir surat vardý karþýsýnda.
"Arkadaþ bu kütüphaneyi bütün okula deþifre etmeye kararlýsýn galiba. Sesini biraz alçak tut yaa."
"Sus lan," diye efelendi ve Engin'i iterek efece içeri girdi Sumru. Sumru çok hoþ çýtý pýtý bir kýz olmasýna raðmen bazen tam bir kabadayý gibi pozlara bürünmesiyle de ünlüydü..,
Engin bir ya havle çektikten sonra kapýnýn dýþýndaki koridora süratle bir göz attý. Kimse yoktu. Kapýyý kapatýp hemen kilitledi. Masaya otururken aslýnda þu anda kapýyý kilitlemeye gerek olmadýðýný da düþündü ama gerçekten eli kapýyý kilitlemeye alýþmýþtý. Acýyla oturdu rahatça hazýrlanmýþ bir öðretmen koltuðu ve sandalye gurubunun üzerine. Ayaklarýný geniþ açarak uzattý. Acýyla inledi yüzü.
"Ne bu hal lan? Enkaz gibisin. Maç filan mý yaptýn?"
Engin kafasýný tövbe tövbe der gibi salladý. Bu kabadayý pozlarý da þimdi bu haliyle hiç çekilmiyordu.
Sumru salak deðildi. Uzatmadý pozlarý.
"Çatlatma adamý Engin. Sen iyi misin yaa?" diye cidden sordu..
"Ýyiyim iyiyim, biraz bacaðým aðrýyor."
Sumru þöyle bir yüzüne baktý. Bu pek bacak aðrýsý gibi durmuyordu. Sumru saf deðildi. Engin yalan söylüyordu. Sumru'un çok iyi bir tahmini vardý ama çaktýrmadan zorlamaya devam etti.
"Ýstersen gidip bir aðrý kesci filan bulayým, belki faydasý olur."
"Pek sanmýyorum Sumrucuðum," diye safça cevap verdi Engin. Sumru'nun yardým teklifini ciddi sanmýþtý. Dalga geçtiðini daha anlamamýþtý.
Sumru bu salak oðlaný severdi. Onu çok saf ve temiz buluyordu. Bir erkek ne kadar saf ve temiz olabilirse yani.. O kadar.. Daha fazla uzatmadý.
"Aganigi naganigi.. Çok fazla oynaþýrsanýz sonu bu olur," diye kahkahayý bastý ve farkýnda olmadan soruyu da ekledi, "Kaltak arkadaþým Yeþim azdýrýp azdýrýp gitti deðil mi?"
Engin kýzlarýn aralarýndaki bu hitabý pek onaylamasa da kýsa sürede buna karýþmamanýn daha iyi olacaðýný anlayýp bu konuda yorum yapmayý býrakmýþtý. Hatta þimdi son bir kaç günde yaþadýklarýnýn ve hissettiklerinin üstüne o da oyuna katýlmýþtý.
"Evet, kaltak arkadaþýn Yeþim kaltakça biçimde azdýrdý ve istediðini aldýktan sonra çekip gitti.." diye tatsýzca, üzgünce, kýzgýnca konuþtu.
Sumru þimdi Engin'in iyice dolu olduðunu görebiliyordu. Her anlamda dolu.. Þimdi bile biraz dikkatli bakýnca saklamak için pantolonunun dýþýna çýkartýlmýþ gömleðinin at kýsýmlarýnda ciddi bir þiþkinlik göze çarpýyordu.
"Harbiden de dolmuþsun be abi.." diye her anlamda þakayla konuþtu Sumru.
Engin kýzgýnca baktý Sumru'ya. Bu kýzýn onu kýzdýrmasý aralarýnda bir þakaydý ama þaka kaldýracak hali pek yoktu..
"Sumruuu.."
"Ne var be, þaka yapýyom. Arkadaþlar ne içindir.."
Engin cevap vermedi. Suskunluðun içinde acýyla biraz daha kývrandý. Týbbi bir durumdu bu. Erkek çok fazla ve uzun süre tahrik olduktan sonra boþalmadan geri çekilmeye baþladýðýnda içindeki bu yük testislerinde aðrýya sebep olurdu. Bu bazen yürümeyi bile zorlaþtýran, imkansýzlaþtýran þiddetli aðrýlara yol açabilirdi.
"Boþalmayý denedin mi?" diye þap diye sordu Sumru.
Engin oha filan olmuþtu yani.. Bu kadar da içli dýþlý konuþmaya alýþýk deðildi ama karþýsýndaki Kaçýk Sumru idi uzun uzadýya mücadele edecek hali yoktu. Teslim olmuþ biçimde Sumru'nun sýnýrlarýný çizme iþini ele aldýðý konuþmalarýný sürdürdü.
"O dediðin þeyi yapabilmek için tuvalete gitmem gerek Sumru. Erkekler tuvaletinin ne kadar berbat durumda olduðunu bilemezsin. Yine sigara izmaritlerinden bütün tuvaletler týkanmýþ. Kýzlar tuvaletine gidemem heralde. Öðretmenler tuvaleti de kesinlikle seçenek dýþý..
"Bu halde duramazsýn ya Engin, þu haline bak diyerek iþaret etti ve Engin'in gömleðini kaldýrmak için ileri uzandý. Fazlasýyla hýzlý bir hamleydi ve Engin bunu beklemediðinden hiç hazýrlýklý deðildi. Sumru'nun yaramaz elleri þimdiden Engin'in pantolunun içindeki erkekliðinin üzerinde gezinip onu incelemeye çalýþýyordu. Engin irkilerek ayaða fýrladý. Komik bir kalkýþtý bu. Eli ayaðýna dolanmýþ ve paniklemiþti.
Sumru bu þakayý ilerletmeye kararlýydý. Böyle fýrsatlar kolay ele geçmezdi. Sumru acýmasýz olmakta çok baþarýlýydý.
Elleriyle sürekli Engin'i yoklamaya çalýþýyor ve Kütüphanenin içinde adeta kovalýyordu.
"Yaa dur ulan, deli kýz, dur.. Ulan dur diyorum sana.."
Engin fazla uzun süre kaçamayacaðýnýn farkýndaydý ve acýsý da hareket ettikçe artýyordu. Sonunda daha fazla kaçamayacak hale geldi durmasý için yalvarýrken birden tepesi attý. Sumru'nun da zayýflýðý vardý ve bunu Yeþim'den biliyordu. Sumru koltuk altlarýndan çok kötü gýdýk alýyordu. Karþý saldýrýya geçti.
"Al bakalým, bu nasýl.. Sakatlarla uðraþýrsan sonuçlarýna katlanýrsýn.."
Sumru þimdi kaçar pozisyondaydý ve köþeye fena sýkýþmýþtý. Ama hala karþýlýk vermekten geri kalmýyordu.
Az sonra ikisi de þakalaþmalarýnýn ortasýnda farkýnda olmadan sarmaþ dolaþ olmuþtu ve sessiz kahkahalarýnýn içinde gülüþüyordu. Sumru sessizce katýla katýla gülüyordu. Engin de þakalaþmayla bir süre için de olsa kendi dertlerinden ve acýlarýndan kaçmayý baþarmýþtý.. Engin yine de bunu çok devam ettiremedi. Acýsý yeniden azdý ve tökezleyip yere düþmeye baþladý. Sumru düþmesin diye Engin'e destek olmaya çalýþýrken þimdi ikisi birden gerideki koltuða doðru yýkýlýyordu.
Engin koltuða acý içinde çökerken Sumru da kucaðýndaydý.
Ýlk acý anýn ardýndan gözlerini açtýðýnda kucaðýndaki Sumru'unun endiþeyle bakan gözlerini gördü. Kahverengi gözlerde dostça bir þefkat ve endiþe vardý.
"Çok, çok özür dilerim, iyi misin? Canýn çok yanmadý ya?" Sumru bu sorularý samimiyetle soruyordu ama hala Engin'in kucaðýndan kalkmayý akýl edemiyordu.. Ya da belki de etmiyordu..
Engin, "Ýyiyim ," diye cevap verdi. Aslýnda her geçen an daha bir iyi oluyordu.
Sumru çok güzel kokuyordu ve Engin'in ellerinin hala sarýlý olduðu ince beli de çok baþtan çýkarýcýydý. Saçlarý mis gibi kokuyordu. Bol kravatýnýn ve gömleðinin açýk düðmelerinin ötesindeki teninde çilleri çok sevimli bir manzaraydý..
"Ýyiyim, çok iyiyim," diyebildi Engin..
Engin'in iyi olduðunu ve her an daha da iyileþtiðini Sumru da kendi bedeninde hissedebiliyordu. Yavaþça kýpýrdandý. Engin'den hafif bir acýlý inlemeyle beraber memnun bir nefes çekiþ beraberce yükseldi.
Sumru erkekler konusunda tecrübesiz deðildi ve açýkçasý Yeþim'i sevse de Engin'e yaptýklarýndan dolayý sýk sýk onu azarlýyordu. Engin gibisini bir daha zor bulacaðýný söyleyip Yeþim'i yerden yere vuruyordu. Yeþim bir iki defa eðer çok istiyorsa onu alabileceðini söyleyip Sumru'yla kavga bile etmiþti. Sonradan barýþmýþtýlar ve Yeþim sert bir dille þakayla karýþýk biçimde Sumru'yu Engin'den uzak durmasý için uyarmýþtý. Bu ciddi bir uyarý deðildi.. Ama Belki de ciddi olmalýydý. Sumru'nun dikkate alacaðýndan deðil ama sadece belki de öyle olmasý gerektiðinden..
Sumru damdan düþer gibi bir anda söyledi. Hiç tereddüt etmedi, ve hiç piþmanlýk duymadý. Elleri Engin'in yanaklarýna uzanýrken konuþtu.
"Sana yaptýklarýný hiç onaylamadým. Seni hak etmiyor. Sen onun için çok tatlýsýn, onun için fazla iyisin," diyerek dudaklarýný ileri uzattý.
Engin baþka zaman olsa iþlerin bu noktaya kadar gelmesine hayatta izin vermezdi. Ama o Engin artýk yoktu. O Engin'i iki gün önce o top sahasýna yýkýldýðýnda o sahaya gömmüþtü.. Bu Engin bundan çok daha fazlasýný da kaldýrabilecek yeni bir Engin'di.
Engin'in cevabý uzanan dudaklarýydý.
Öpüþmeleri önce çok yavaþtý. Çok çok yavaþ. Sanki aðýr çekim gibi. Sakin ve dingin. Sanki her bir anýn hiç acelesi yokmuþ ve dünyanýn bütün zamaný onlarýnmýþ gibiydi. Her bir öpücüðün yavaþ yavaþ tadýna vardýlar. Dilleri yavaþ yavaþ birbirine dolanmaya ve yumuþak bir ritmle dans etmeye baþladý.
Kýsa süre sonra Sumru nefeslenmek için durdu. Kalbi heyecandan küt küt atýyordu. Bir yandan bunun çok yanlýþ olduðunu düþünüyor bir yandan da Yeþim'in bunu hak ettiðini söylüyordu. Hak etmek bir yalandý ve Sumru kendi içinde bunun çok farkýndaydý. Engin'i hep istemiþti ama þu ana kadar olmayacak duaya amin demekten baþka bir þey olmadýðýndan hiç hamle yapmamýþtý. Oysa Engin'in Yeþim'den söz ederken sesinde yakaladýðý þey artýk oyunun þartlarýnýn deðiþtiðini söylüyordu. Bir yerlerde bir þeyler olmuþ ve Engin deðiþmiþti.
"Dudaklarýn çok tatlý," diye fýsýldadý Sumru.. Sonra bir anda aklýna kapý geldi. "Kapý?" diye sordu.
Ellerini Sumru'unun sýrtýnda ve belinde gezdiren Engin cevap verirken dudaklarýný kýzýn dudaklarýna uzattý.
"Kilitli."
Sumru þimdi tamamen rahatlamýþtý. Bu ne güzel bir gündü böyle.
"Bu harika," diyerek Engin'in üzerinde çok daha rahat ve çok daha zevkli bir pozisyona geçmek için kýpýrdandý.
Engin acýyla yüzünü buruþturdu. Sumru tecrübeliydi. Bu haliyle Engin'in pek iþe yarar olmadýðýný biliyordu. Çözümü de biliyordu.
"Seni biraz hafifletmezsek o yükün altýnda ezileceksin."
"Aslýnda ben halimden memnunum, diyerek üzerinde oturan Sumru'yu kastetti Engin.
"Þapþal. Ben ondan söz etmiyorum," diyerek ayaða kalktý Sumru. Kravatýný çýkarýrken Engin'e de ayaða kalkmasýný söyledi. Gömleðinden bir iki düðmeyi daha açtý. Engin onun üzerindeki atletin içinde sütyen giymediðini görebiliyordu þimdi. Meme uçlarý sivrilmiþ ve dýþarý fýrlamak istercesine dikleþmiþti. Dudaklarý bir kez daha birleþti. Dudaklar öpüþürken Sumru'nun elleri Engin'in kemerini çözüyordu. Engin daha ne oluyor diyemeden kemeri çözülmüþ ve pantolonu hýzlý bir hamle ile boxer þortuyla beraber aþaðý çekilmiþti. Bu sertlikten biraz caný yanmýþtý ama hemen þimdi önünde Sumru diz çöküp erkekliðini aðzýna alýrken acýyý hatýrlamýyordu bile!
Sumru'nun ýslak dudaklarý erkekliðinin her yerinde dolaþýrken Engin yeniden kaskatý sertleþmiþti. Bugün bu konuda hayatýnýn zirvelerini yaþýyordu. HÝÇ BU KADAR sertleþmemiþti!
Sumru çok nazik ve yumuþaktý. Ýþini çok iyi biliyor gibiydi.
"Bunu nerden, nasýl öðrendin? Ohh, bu çok iyi geliyor," diye hem acý hem zevkle inledi Engin.
Sumru aðzýndaki erkekliði dýþarý çýkarttýktan sonra elleriyle onu ileri geri sývazlamaya devam etti. Bu açýkça Engin'in çok hoþuna gidiyordu. Elbiselerin üzerinden sürtünmeyle mukayese kabul etmeyecek bir zevkti bu..
"Abimin porno film koleksiyonunu o evde olmadýðý zamanlarda gizlice ziyaret ediyorum. Epey geniþ bir arþivi var. Ben de kendi tecrübelerimden bir þeyler biliyorum tabii.. Mesela, bak bu nasýl geldi?" diyerek sordu Sumru. Parmaklarý Engin'in erkekliðinin þiþkin uç kýsmýnda süratle ileri geri girip çýkma hareketini taklit ederken Engin kasýlýp titremeye baþlamýþtý, dizleri titriyor ve ayakta sarsýlýyordu. Engin cevap verecek durumda deðildi. Hem de hiç.. Gözleri kapanmýþ ve baþý arkaya atýlmýþtý. Derin derin yavaþça soluyordu, arada nefesi kesiliyor ve inlemelerle derin nefesler alýp veriyordu.
"Ýyi gelmesine sevindim.." diyerek güldü Sumru. Aynen devam ederken bir yandan da dudaklarýný ve boþtaki elini uzatýp Engin'in yumurtalarýný nazikçe okþamaya, yalamaya baþladý. Bu özellikle þu durumda çok hassas bir hamleydi çünkü acýnýn temel kaynaðý yumurtalardaki stres idi.
Engin gün içinde zaten yeterince dolmuþtu ve þimdi Sumru'unun becerisi karþýsýnda da uzun süre dayanamadý. Ýþte geliyordu.. Ýþte geliyordu. Ýçindeki volkanýn harekete geçtiðini duyuyordu. Ýçindeki volkan süratle yol alýyor ve bulduðu yoldan dýþarýya doðru fýþkýrmak için durdurulamaz biçimde ilerliyordu.
Engin kasýlýp inlerken erkekliði de onunla kasýlýyor ve geleni haber veriyordu.
Sumru Engin'in nefesinden neyin geldiðini anlamýþtý. Normalde eliyle sývazlamaya devam ederdi ama kütüphane zeminine Engin'in minikciklerinin yayýlmasý fikrini hoþ bulmadý. Aðzýný dayayýp erkekliði yeniden aðzýnýn içine aldý. Baþýyla ileri geri gidip gelerek aðzýnýn içindeki erkekliði diliyle sývazlamaya devam etti.
Ýþte sonunda Engin'in orgazm inlemeleri ve kasýlmalarýyla birlikte geliyordu. Sabahtan beri içinde biriken bütün yük dýþarýya fýþkýrýrken bu Engin'in yaþadýðý en unutulmaz boþalmaydý.
Sumru bu atýþýn bir tek damlasýný bile kaçýrmamýþtý. Hanýmlarýn bu erkekliði üfleme iþinden zevk almadýðýný söyleyenlere Sumru büyük ihtimalle kahkahalarla gülerdi. Zevk almanýn bir güzel yolu da karþýndakine zevk vermekti, bunu onun bütün vücudunda görmekti ve Engin bütün ihtiþamýyla Sumru'nun önünde büyük bir tatmin kaynaðýydý. Gülümseyen yüzüyle baþýný Engin'e kaldýrdý genç kýz. Dudaklarýnýn arasýndan sýzan tek damlayý diliyle ve iþaret parmaðýyla aðzýna geri alýrken tatlý tatlý mýrýldandý.
"Tadýn çok güzelmiþ.."
"Cidden mi?" diye gülerek sordu Engin. Nefes nefeseydi ve Sumru'nun ellerinde sývazlanan erkekliðinden hala zevk kývýlcýmlarý beynine çakýyordu.. Bu kýz çok çýlgýndý.
"Hýhýh," diye bir onay nidasýyla cevapladý baþýný sallayan Sumru. "Bak iþte kendin gör," diyerek dudaklarýný Engin'in dudalarýna yapýþtýrdý. Aslýnda aðzýndaki neredeyse her bir damlayý yutmuþtu ama þakalaþmaya bayýlýyordu Sumru.
Öpüþme ve dilleriyle dans etme faslý bittiðinde Engin gülerek konuþtu.
"Dün bana kendi spermimi tadacaðýmý söyleselerdi sapýklýk deyip iðrenirdim. Oysa þimdi senin dudaklarýndan gelince iþin rengi deðiþiyor.."
"Þimdi nasýl hissediyorsun," derken bir eliyle Engin'in erkekliðini sývazlamaya devam ediyordu Sumru.
"Daha iyi ama hala biraz acýyor."
"Bu normal. Biraz zaman gerek ve belki bir kez daha boþalmalýsýn.     "
"Bu bir yardým teklifiyse tamamen seninim,"dedi hevesli Engin.
"O kadar ucuza gitmem," diyerek güldü Sumru. "Bedelini ödemen lazým."
Üzerinden gömleðini çýkarýp savurdu. Eteðinin fermuarýný açýp yere düþürdü. Ayakkabýlarýný çýkardý. Sumru voleybol takýmýnda yýldýz oyuncu olmasýnýn boþa olmadýðýn ispat eden vücudunu soyunup gözler önüne seriyordu. Engin'in kalbi küt küt atýyordu.
"Daha çok bekleyecek miyim, soyunsana be çocuk.." diye gülerken atletini sýyýrýp üzerinden atýyordu. Engin süratle soyunmaya baþladýðýnda Sumru külotunu da çýkarýp savurmuþtu. Çýrýlçýplaktý ve pürüzsüz teninde bakýmlý vücudunun her bir santimetre karesi yýldýzlar gibi parlýyordu.

Sumru alýcý gözlerle ilk kez çýplak gördüðü Engin'i bir inceledi. Sýký bir vücudu vardý. Kollarý ve bacaklarý epey idmanlý, güçlü görünüyordu. En önemlisi o da Sumru gibi sporcuydu ve kondisyonu iyi durumdaydý. Elbette Sumru kadar iyi durumda olamazdý ama Engin'in son defaki arkadaþýndan daha uzun süre dayanacaðýna gözü kapalý bahse girerdi.
Ýki çýplak bedenden küçük öpücükler ve koklaþmalarla, küçük dokunuþlarla ilk çýplaklýklarýný keþfettiler. Keþif çok uzun sürmedi. Asýl eðlence daha yeni baþlýyordu ve sürprizler de eðlencenin bir parçasýydý.
Sumru Engin'in acýsýn azaltmak için hazýrladýðý taht misali koltuk köþesine yayýlýp bacaklarýný iki yana rahatça açtý. Ýþaret parmaðýyla oyunbazca Engin'i yanýna çaðýrdý.
"Bakalým dil bilginiz nasýl Engin Bey?" diyerek ona nereden baþlamasý gerektiðini iþaret etti. Çýplaklýðýnýn üzerinde parlayan en kýymetli mücevheri tamamen týraþlýydý ve Engin'in bugüne kadar gördüðü en güzel þeydi. Kesinlikle en güzeliydi.
Engin'in dudaklarý ve dili Sumru'nun bahçesinin kenarlarýnda dolanýrken ve pýnardan akmaya baþlamýþ sulardan ilk yudumlarý alýrken, Sumru kýkýrdayýp tatlý tatlý inleyerek sordu.
"Bakalým sen benim tadýmý nasýl bulacaksýn?"
Bu sorulacak bir soru deðildi. Engin bugün iki farklý pýnardan su içmiþti ve daha bu ilk anda kesinlikle söyleyebileceði ilk þey her pýnarýn tadýnýn farklý olduðuydu. Her pýnarýn tadý birbirinden güzeldi. Bir anda vahþi bir düþünce Engin'in bütün benliðinde yankýlandý. Hayatý boyunca tek bir pýnarýn suyundan içerek yaþamak istemiyordu..
Sumru'nun pýnarýndan ýslana dudaklarýyla Sumru'nun dudaklarýna uzandý Engin.
Sumru gülerek kabul etti öpücüðü.
"Hmmm, tadým gerçekten böyle mi? Seni þanslý yaramaz. Kaytarmak yok, devam et, devam et," diyerek Engin'i iterek yüzünde daha aþaðýlara gönderdi.
Genç adamýn elleri bir yandan Sumru'nun göðüslerini okþayýp sýkýyor, avuçluyor bir yandan da biçimli bacaklarýnýn üzerinde ileri geri okþayan gezintilerini ihmal etmiyordu. Sumru'nun güzel bacaklarý bütün okulda ünlüydü ve genç kýz merdiven inip çýkacaðý zaman o bölgenin civarýndaki erkeklerin bütün dikkati merdivenlere dönüyordu.
Engin'in erkekliði þimdiden dikleþmiþ ve yumurtalarýndaki acý yeniden azmaya baþlamýþtý. Eskisi kadar yoðun bir acý deðildi ama hala acý vardý.
"Hala acýyor mu?" diye sordu Sumru. Cidden samimi bir üzüntüyle sormuþtu bunu. Umursuyordu..
"Çok az, sayende," diye gülümseyip alnýndan ve yanaklarýndan genç kýzý öperek cevapladý Engin.
Sumru sevinçli bir gülücükle karþýlýk verdi. Yanaklarýndan ilk kez öpülmüyordu ama çýplak kaldýðýnda erkekler seni yanaklarýndan pek sýk öpmüyordu. Bu kýymetli bir þeydi.
"Þu iþi kökünden halledelim," ayaklandý Sumru..
Engin þakayla karýþýk sordu.
"Nasýl yani yaa? Kökünden derken?"
Sumru kocaman kahkahalarla gülmeye baþlýyordu ki aðzýný kapatarak kocaman kahkahalarýný en azýndan sessizleþtirebildi.
Dudaklarý yine buluþtu. Kýzgýn alevlerle tüten iki beden tutkuyla kucaklaþtý. Gülümseyen yüzlerinde güneþler açarken Sumru birkaç saat önce Yeþim'in yattýðý masanýn üzerine uzandý. Bacaklarýný açýp üzerine doðru yaklaþan Engin'in içine girebilmesi için en rahat bulduðu þekli aldý.
Engin tereddüt etti. Aklýndaki soruyu sorup sormamayý düþündü.
Dedik ya Sumru tecrübeliydi. Erkekler genelde tam bu noktada biraz düþünceli olmaya baþlýyordu.
"Engin, hayatým, içini rahatlatacaksa söyleyeyim, vücudumdaki hiçbir delikten bakire deðilim. Lütfen endiþe etmeyi býrak olur mu?"
Engin onun bunu söyleyiþ tarzýna neredeyse kahkahalarla gülecekti ama sessizce gülümsemeyi baþardý. Sumru çok komik ve çok tatlý bir kýzdý.
Engin ilk kez Sumru'nun içine girdiðinde bu hissin eþsiz olduðunu düþündü. Engin çok küçük þeylerle korkunç þaþýrtýlabilen bir karakterdeydi. Þimdi burada arka arkaya hayatýnýn ilklerini yaþarken þaþkýnlýklarýn ve neþelerin, zevklerin ardý arkasý kesilmiyordu. Ýlk baþta Sumru'nun yol göstermesiyle bir ritm yakaladý sonra Sumru'nun neden hoþlandýðýný yavaþ yavaþ hissetmeye baþladýðýnda kendi ritmini buna göre yeniden düzenledi. Sumru'yu seviyordu. Sumru'yu bugünden önce de bir insan olarak, bir arkadaþ olarak seviyordu elbette ama bugün ayrýca bir baþka türlü daha seviyordu. Elbette bir anda Sumru'ya aþýk olmamýþtý ama bedenler bu kadar yakýnlaþýp bu kadar özel anlarý isteyerek, zevkle paylaþtýðýnda arada derin baðlarýn kurulmasý kaçýnýlmazdý. Ýnsan insana deðdiðinde sýcaklýklarýn karþýlýklý deðiþimiyle beraber ruhlar arasýnda bambaþka bir bað da kuruluyordu. Ýki beden bir beden olup birleþtiðinde beraberce sonsuzluðun bir köþesine dokunuyordu ve sonsuzluðun o köþesi bir daha hiç önceki gibi olmuyordu. Bu iki bedenin, iki ruhun sonsuza kadar paylaþtýðý bir baða, bir köprüye dönüþüyordu. Ýnsan insana dokunduðunda aslýnda sonsuzluk yüreðe dokunup bir mucize oluyordu.

Sumru ve Engin olan tek beden bu ateþ dansýnýn ritmiyle iyice kendilerinden geçmiþti. Bu Engin için bir ilkti ve muhteþem bir ilkti ama Sumru'nun duygularý da ondan aþaðý deðildi. Daha önce seviþtiðini sanmýþtý ama daha önceki dokunuþlarda hiç böyle yoðun duygular hissetmemiþti. Engin'in her bir dokunuþuyla hem içinde zevk kývýlcýmlarý çakýyor hem de tatlý bir acýyla durmadan aðlamak aðlamak ve aðlamak istiyordu. Engin'in dokunuþlarý sadece bedensel bir açlýðýn uzantýsý deðildi. Ayný zamanda aldýðýndan çok daha fazlasýný karþý tarafa veren besleyici dokunuþlardý. Sumru en baþta þakayla karýþýk Engin'e yardým edecekti güya ama þimdi burada belki de asýl yardým alanýn kendisi olduðunu düþünmekten kendini alamýyordu. Bedeninin bütün kapýlarýný açýp tam bir teslimiyetle kendini Engin'e býrakýrken ikisi de çok derinlere inmiþti. Bir noktadan sonra ikisi de kýsmen bir hayal alemine kaymýþtý ve artýk içgüdüleri, en derin arzu ve istekleri en gizli duygularý yönetimi ele almýþtý. Ýkisi de tamamen teslim olmuþtu. Bu hem coþkulu hem huzurlu eþsiz bir duyguydu. Sonsuzluðun insanla kucaklaþtýðý andý.
Sumru içindeki Engin'i kendinden bir parça gibi hissediyordu. Onunla nefes alýyor ve kalbi onunla ayný anda atýyordu. Bütün hareketleri kusursuz bir uyum içindeydi. Adeta birbirlerinin ne düþündüðünü bile duyabilecek kadar yakýnlaþmýþ ve birleþmiþtiler.. Sumru geldiðini hissediyordu. Kendisi de þimdi geliyordu. Ýkisi de bu sonsuzluk ritminin girdabýnda ayný anda zevkin doruðuna vuruyordu. Engin derin soluk alýþ veriþlerle patlayýp içini Sumru'ya dökerken ayný anda ayný titreme ve kasýlmalarla, ayný derin solumalarla Sumru da kontrolünü kaybetmiþ, yalnýz bir tek çýðlýkla boþalýyordu. Sessiz gülücüklerle gülerken derin derin soluyup inliyordu genç kýz.
Sumru alttan çýkýp Engin'in üzerine neþeyle yuvarlanýrken Engin hala kýzýn içindeydi ve hala sertti. Sumru gülümserken hala titriyor ve zevkle inleyip kývranýyordu. Yavaþ yavaþ Engin'in üzerinde onu sürmeye baþlýyor ve bir yandan da içi taþýp Engin'in üzerine saçýlýyordu. Ýkisi birbirine karýþmýþ, birbirine bulaþmýþ, birbirine kaynamýþtý. Ýkisi de bundan çok memnundu. Bu kadar yakýnlaþmak çok eþsiz, çok baþ döndürücü bir duyguydu. Bu tarifi mümkün olmayan bir andý.
Aþk dansýnýn çýlgýnlýðý bir saat kadar daha sürdü. Durup dinlenerek ve kimi zaman sadece birbirinin kollarýnda dinlenip sessizliði paylaþarak kimi zaman en olmadýk þeylerden konuþarak zamaný geçirdiler.. Zaman sonsuz olabilirdi ama insanýn bu döngüdeki mevcudiyeti sýnýrlýydý ve insanýn çok çabuk bir sonu vardý. Her güzel þeyin sonu olduðu gibi bu öðleden sonranýn da sonu vardý ve iþte gelmiþti.
Ýkisi de giyinip çýkmaya hazýr olduðunda ne yazýk ki biraz geç kalmýþtýlar. Üst baþlarýný düzeltip çýkmaya tam hazýr olduklarý vakitte Müdür'ün misafirleri gelmeye baþlamýþtý. Anlaþýlan bir toplantý yapacaktýlar ve bu koridor saatlerce sakinleþmeyecekti.
Engin kafasýný süratle çalýþtýrdý.
"Arka pencereden önce sen çýk. Sonra ben kapýdan çýkarým."
"Saçmalama Engin bu nasýl centilmenlik. Sen de kimsin?Az önceki Engin'e kaþla göz arasýnda ne yaptýn? Ben oradan sürünürken sen elini kolunu sallayarak çýkacaksýn öyle mi?"
"Ýyi de ben kütüphane kolu baþkanýyým yahu. Sen buradan çýkýþýný nasýl açýklayacaksýn."
"Yahu ben de voleybol takýmýnýn yýldýz oyuncusuyum. Ýstediðim bir kitabý almak için senden anahtarýný yürüttüðümü söylesem bana kimse kýzamaz."
Engin gülümsedi. Cidden de Sumru'nun gülen yüzünün ve yýldýzlýðýnýn tatlý sihri öðretmenlerin karþý koyamadýðý bir þeydi.
"Teslim. Benden daha zekisin."
"Elbette, ben bir kýzým þapþal. Erkekleri parmaðýmýzýn ucunda nasýl oynatýyoruz sanýyorsun?"
"Diri göðüsler ve sütün gibi bacaklar?" diye önerdi Engin.
Sumru onun karnýna bir yumruk attý. Engin inledi hem de þakadan deðil. Yine de gülüyordu.
"Akýl, þapþal. Akýl. Sen yürü pencerene doðru bakalým.."
Engin teslimiyetle pencereye doðru yürüdü. Buradan girip çýkma konusunda tecrübeli olduðundan hiç zorlanmadý. Bu pencerenin önünde koca bir çalýnýn olmasý çok iyiydi ve tesadüf deðildi. O çalýnýn oraya yerleþtirilmesi için üç sene önce az çaba harcamamýþtý. Engin ileriyi düþünen bir tipti. Hayal gücü durmadan planlar yapardý. Bu pencereden girip çýkmak hemen yan taraftaki ikinci kat merdivenlerinin görüþü örtmesinin de yardýmýyla çok rahattý.
Engin dýþarýya çýktý ve çalýnýn tam korumasýnýn ardýndan merdivenin altýndaki boþluðuna yürüdü. Etraf tamamen kalabalýkken bile burayý rahatça kullanabiliyordu. Sanki merdiven altýna kalemini düþürmüþ de onu almýþ geri çýkýyor gibi numara yaptýðýnda kimsenin dikkatini çekmemesi ona hep garip geliyordu. Yeni nesiller umursamaz ve dikkat özürlüydü..
Þansýna bugün ortalýkta kimse yoktu.. Bir dakika bu tam doðru sayýlmazdý. Buket az ileriden bu yana doðru elinde kitabýyla geliyordu.
"Orada ne yapýyorsun?" diye sakin bir merakla sordu Buket.
Bu son yýl hep alýþýlmadýk þeylere gebeydi galiba. Buket ile þu son yedi senede konuþtuðundan kat kat fazlasýný daha dün kantinin açýlmasýný sýrada beklerken konuþmuþtular. Ýkisi de ayný burçtu ve ikisi de Jules Verne hayranýydý. Bu kadarla da kalmýyordu hani.. Her neyse..
"Kalemimi düþürdüm. Onu alýyordum," diye klasik yalanýný yapýþtýrdý Engin.
Baþýný peki dercesine salladý Buket.
Buketin saçýndaki küçük bir örümcek aðý parçasý Engin'in dikkatini çekti.
Elini uzatýp akþam güneþinde ýþýldayan kýzýl saçlardan örümcek aðýný aldý Engin. Buket bir yandan Engin'in eline bakarken bir yandan da saçlarýný düzeltiyordu. Bakýþlarý bir an için sanki utangaçça yere inmiþti ama sonra çabucak gülümseyerek toparlandý. Gömleðinin cebindeki kalemini iþaret etti. Engin beyaz gömleðin cebine doðru bakarken arkadan vuran ýþýkla Buket'in güzel vücut hatlarýnýn ortaya serildiðini çarpýlarak görüyordu. Kum saati gibi biçimli çarpýcý vücut hatlarýyla Buket baþ döndürücüydü. Biraz daha kendine özen gösterse diye düþünüyordu Engin ama o anda ilk defa kafasýna dank diye vurdu Engin'in.. Buket bilinçli olarak saklanýyordu. Güzelliðinin ve mükemmelliðinin fazlasýyla fakýndaydý.
"Sanýrým ben de kalemimi düþürdüðümde oldu.." diye konuþtu Buket.
Engin dalgýnlýðýnýn içinde soran gözlerle baktý. Sonra kalem diye hatýrladý. Evet kalem ve örümcek aðý.. Merdiven altý.. Kütüphane penceresi.. O anda bir kýsa an için Engin'in aklýndan çýlgýn bir düþünce geçti ama kendi kendine yok caným bu kadarý da olamaz, bu aralar hayal gücüm çok coþtu diye söylenmeye koyuldu.
Bütün bu süre boyunca bakýþlarýnýn, karþýsýndaki tatlý gülümsemeli tatlý Buket'in güneþ ýþýðýyla çizilmiþ silüetini izlemekte olduðunu fark ettiðinde, biraz utandý doðrusu. Buket bundan rahatsýz olmamýþ gibiydi. Gülümseyerek iyi akþamlar diledi ve daha Engin bir cevap veremeden yüzündeki gülümsemeyle akþam güneþi gibi usul usul gitti. O giderken ardýndan aklýnda sorular, yüreðinde karýþýk hislerle hayran hayran bakan bir Engin býraktý..

****

Buket servisten inip eve kendini zor attý. Hýzlý, adeta koþar adýmlarla evine ulaþtý.
Ev boþtu. Masanýn üzerindeki nota sadece bir kýsa an için baktý ve minnetle þansýna gülümsedi.
"Bu gece geç döneceðiz, Aysun Teyzenlerdeyiz. Dolapta yemek var, ýsýtýrsýn. Annen."
Buket ceketini askýya savurup süratle odasýna daldý. Yalnýz kaldýðý bu özel zamanlarý seviyordu. Ýlk çocukluk yýllarýnda bebekleriyle tek baþýna oynarken kapýyý kapatmayý alýþkanlýk edinmiþti çünkü abilerinin onunla dalga geçmesinden hoþlanmýyordu. Sonralarý gizli günlüðünü yazarken elinden kimse alýp okumasýn diye kapýsýný kilitlemeye baþlamýþtý. Bugün hala özel hayatýný korumak için kapýsýný kilitliyordu ama bu artýk baþka bir þeyin üzerini günlük yazýyorum bahanesi ile örtmekten ibaretti.
Odasýna girer girmez çantasýný ve kucaðýndaki kitaplarý bir kenara savurdu. Kapýyý süratle kilitledi ve kendini yataðýnýn üzerine attý. Hemen yumuþak bir müzik açýp kendini nefesini ve kalp atýþlarýný dinlemeye verdi. Kalbi bütün öðleden sonra boyunca hiç durmadan deli gibi atmýþtý. Heyecandan ve suçluluktan, utançtan ve de azgýnlýktan alev alev yanýyordu.
Gözlüðünü çýkardý. Tokasýný bir kenara savurup güzel kýzýl saçlarýný daðýttý. Hýrsla üzerindeki gömleðini ve eteðini savurup soyundu. Ýç çamaþýrlarýný parçalarcasýna bir þiddetle üzerinden öfkeyle savurdu.
Elleri yavaþa yavaþ ama arzuyla bedeninin üzerinde dolaþmaya baþladý. Kulaklarýnda Concierto de Aranjuez yumuþakça tüterken aklýnda öðlen gizlice seyrettiði görüntüler akýyordu. Elleri usulca müziðin ritmine uyup dalgalar gibi nazikçe tenini okþuyordu. Bu ne tatlý bir yangýndý böyle. Elleri iri göðüslerinde ve vücudunun her bir köþesinde usul usul gezinirken en sonunda en kýymetli mücevherine kadar ulaþmýþtý. Parmaklarý gizli bahçesini çevreleyen dudaklarýn üzerinde dolaþýp klitini güçlü darbelerle okþarken aklýnda hep Sumru'nun yerine kendini koyuyor ve Engin'in bütün dokunuþlarýný kendi teninde hissediyordu..
Kalp atýþlarý iyice güçlenmiþ ve nefesi derinleþip yavaþlamýþtý. Vücudu terden sýrýlsýklam olmuþtu. Bacaklarý, karný, alt karný kasýlýp titriyordu. Göðüsleri okþanmak için adeta yalvarýyordu, meme uçlarý dimdik olmuþtu. Bedenini her bir köþesi tutkuyla yanýp kavruluyordu. Ýnlemelerini kontrol edemez hale gelmiþti ve yataðýnýn üzerinde en tatlý iþkencenin kollarýnda kývranýrken gözlerinden yaþlar akýyordu..
Duygularý en zirvesine ulaþtýðýnda bütün kasýlmalarý da zirvesine ulaþtý.. Titremeleri bu son kasýlmalarla azalmaya baþladý. Parmaklarýnýn arasýndan bir zevk seli akýp çaðlarken beyninde birbiri ardýna volkanlar patlýyor, tatlý bir kýyamet kopuyordu!
Boþalma hissinin o tarifsiz zevkiyle bütün hücreleri kendinden geçmiþçe çýðlýklar atýyordu. Buket kendini hemen cenin pozisyonuna kapatmýþ gözlerinde yaþlarla hýçkýra hýçkýra aðlýyordu. Küçük kasýlmalarý ve derin solumalarý bir süre daha içinde dalgalandý durdu. Titremesi ve aðlamasý, içinde yavaþ yavaþ yanmaya devam eden ateþle beraber dakikalar boyunca sürdü.

***

Yeni güne sabahleyin kütüphane sayýmýyla baþladýktan sonra Engin günün geri kalanýnýn çocuk oyuncaðý olacaðýnýn farkýndaydý. Kapýdaki kilidin arýzasýyla ilgili küçük bir fýrça yemesine raðmen bugünden çok umutluydu. Uyuklamak için güzel bir gündü. Top oynamak için güzel bir gündü. Bir genç kýzýn teninde ziyafet çekmek için de güzel bir gündü..
Yeþim ayný servisteki arkadaþlarýyla Engin'e haber göndermiþti. Bugün okula gelemeyecekti. Aman ne kadar düþünceliydi. Zahmet edip haber bile göndermiþti.
Bu tatsýz bir haberdi aslýnda.. Yine de dün öðleden sonra Sumru ile yaþadýðý inanýlmaz saatleri düþününce belki böyle olmasý daha bile iyi diye düþünmekten kendini alamýyordu Engin..
Lakin o da ne? Sumru da bugün okula gelmemiþti. Yeþim ve annesinin misafirleri vardý ve Sumru da onlara yardým etmek için okulu asmaya karar vermiþti..
Bu neydi þimdi böyle? Misafir derken kastettikleri bir ordu deðildi herhalde? Hem Yeþim hem de Sumru'nun yokluðu can sýkýcýydý..
Engin þimdi bunlarý düþünürken bir yandan kendine oha çekip deli gibi hayret ediyordu. Geçen bir buçuk yýl içinde pek çok ihanet fýrsatýný görmezden gelmesinin üstüne þimdi adeta aranýyordu. Üstelik aklýnda Yeþim hala bir güneþ gibi parlýyordu; Hala çýlgýnlar gibi aþýktý ona! Bu neydi þimdi böyle? Cidden bu nasýl bir þeydi? Kesinlikle hiçbir fikri yoktu. Daha doðrusu bu konu üzerinde düþünmek istemiyordu..

Kapý çalýndýðýnda þekerlemesinin arasýndan gözlerini araladý.
"Ýçerde olduðunu biliyorum Engin. Kapýyý açar mýsýn?"
Cidden bu kütüphane iþinin suyu çýkmaya baþlamýþtý. Neredeyse Müdürün kasa þifresi kadar ünlü olma yolunda gidiyordu gizli mabedi.. Allah'tan bu durum okuldaki son dönemine denk geliyordu..
"Yav sen burayý nerden biliyorsun? " diye ciddi bir merakla sordu Engin. Kapýyý açar açmaz fýsýldadýðý bu sorunun üzerine önüne çýkan Buket ile birlikte derin bir nefes çekip öyle kalakalmýþtý. Nefesi kesilmiþti. Çirkin ördek yavrusu kuðuya dönüþmüþtü.. Söyleyecek tek kelime bile bulamýyordu. Nefes almak bile aklýndan uçup gitmiþti.
Ne güzel gülümsüyordu. Dalgalý kýzýl saçlarý omuzlarýndan aþaðýya ne güzel çaðlýyordu. Dudaklarý ne güzeldi. Yeþil gözleri ne güzel ýþýldýyordu. Kokusu ne hoþtu. Bu daracýk gömleðiyle ne kadar baþ döndürücüydü. Eteði ne güzel diz üstüydü.. Ne güzel gülümsüyordu.. Off yaa.. Kalbi güm güm güm diye vuruyordu.
"Tesadüf eseri keþfettim burada olduðunu. Býrakacak bir iki araþtýrma kitabým vardý. Hazýr dersim boþken onlarý býrakayým dedim. Rahatsýz mý ettim?"
"Ne rahatsýzlýðý, içeri gel, içeri gel. Aman yalnýz sessiz ol, sýrrýmý pek açýk etmeyelim."
Buket baþýný gülümseyerek bir onayla salladý. Ýçeriye süzüldü.
Engin kapýyý kapatýp yine alýþkanlýkla kilitlerken bunun nasýl görüneceðini de düþünerek bir açýklamayý da söylüyordu. Dudaklarý bir þey söylerken aklýnda baþka düþünceler ve hayaller yakýn anýlarla birlikte geçit resminde paldýr küldür yürüyordu..
Buket için de kapýnýn kilitlenme sesi anýlarý ve hayalleri aklýnda estirip kalbinde çýrpýntýlara yol açýyordu..
"Gizli yerimi korumam gerek Buket. Kilidi dert etmezsin umarým."
"Sorun deðil," diye cevaplarken küçük kütüphanenin kayýt masasýna doðru yürüdü Buket. Elindeki kitaplarý masaya býrakýp sandalyeye oturdu.
Onu arkadan gözünü kýrpmadan izlemekte olan Engin'in kalbi pýr pýr ediyordu. Bu daracýk ve kýsacýk kýyafet içindeki bakýmlý mükemmel genç kýz bedeni aklýný baþýndan alýp götürmüþtü. Engin'in aklýnda sayýsýz fantezi birbiri ardýna baþ aðrýtýcý bir hýzla patlayýp duruyordu..
Buket'in kokusu aklýný o denli karýþtýrýyordu ki kayýt defterinde hiç olmadýðý kadar çok karalamaya sahip bir kayýt satýrýna imza attý. Buket çaktýrmadan gülümsüyordu. Engin terliyordu.
"Nasýl oldu da yedi yýl boyunca ilk kez senin aldýðýn bir kitabý geriye alýyorum?" diye cidden merakla sordu Engin. Bu kadar çok okumasýna karþýlýk Buket ile kütüphanede sadece bir kaç kez karþýlaþmýþtýlar.
"Kitaplarýmý paylaþmayý sevmem Engin. Sahip olmayý severim ve onlardan kolay kolay vazgeçmem. Ödevler için gereken araþtýrma kitaplarý dýþýnda buraya pek ihtiyaç duymadým."
"Kütüphanemizin acý kaybý.." diye farkýnda olmadan Engin'in aðzýndan döküldü sözcükler..
Engin bunu söylediðine þaþýrmýþtý. Bak yine oluyordu. Yine otomatik pilota geçmeye baþlamýþtý.. Haydaa çekti içinden Engin..
Buket gülerek karþýlýk verdi.
"Güzel bir kütüphane. Sanýrým buraya yeteri kadar gelmemiþ olmak benim için de bir kayýp," diye aslýnda birden çok anlamda konuþtu Buket. Engin o kadarýný þimdilik bilmiyordu tabii..
"Epey uðraþtým. Yýllarýmý aldý resmen. Ama evet güzel bir yer oldu," diye çocuðuyla gururlanan bir baba edasýyla konuþtu Engin. Bu kütüphane için cidden çok emek vermiþti. Küçük görünmesine raðmen aslýnda oldukça zengin ve oldukça dolu bir kütüphaneydi. Depoda bekleyen iyi sýnýflandýrýlýp arþivlenmiþ kitap kolileriyle aslýnda burasý kadar üç kütüphaneyi daha doldurabilirdi Engin. Engin iyi bir þeyler yapmayý, üretmeyi, faydalý olmayý seven birisiydi. Dersleriyle arasý pek iyi deðildi ve kör topal mucizevi bir þekilde sene kaybetmeden buraya gelebilmiþti ama iyi olduðu baþka alanlar vardý..
Kayýt iþleri bitip kitabý yerine koyarken iki gencin arasýndaki muhabbet de kitaplardan ve okuldan baþlayýp koyulaþýyordu. Hayal gücünden, rüyalardan, hayallerinden konuþmaya baþlamýþtýlar.. Kýsa süre sonra nasýl, nereden geldiklerini bilmeden gide gide aþk konusuna gelmiþtiler. Aþktan konuþuyordular..
Konu dönüp dolaþýp Engin'e ve Yeþim'e gelmiþti. Engin buralara gelmekten rahatsýz deðildi. Buket ile konuþmak hoþuna gidiyordu. Buket'in kokusu hoþuna gidiyordu. Buket'in görüntüsü çok hoþuna gidiyordu. Buket'in ona gülen güzel gözlerine bitiyordu.. Nasýl da tatlý tatlý konuþuyordu..
Konuþma az sonra iyice samimileþmiþ ve Engin Buket'le dertleþir olmuþtu.. Ciddi ciddi muhabbet ediyor ve dertleþiyordular þimdi. Güzel kýz ayný zamanda çok hoþsohbet idi. Hem iyi dinleyici hem de iyi bir anlatýcýydý.
"..Ýþte böyle Buket.. Son zamanlarda körlerin bile görebileceði üzere sýk sýk kavga ediyoruz. Bu son sene stresine sýnav stresi, mezuniyet stresi, anasýnýn gözü stresi her bir þey stresi eklenince aþkýn caný çýkýyor.. Çok zor.. Acý veriyor," diye anlatýyordu Engin.
"Bununla nasýl baþa çýkýyorsun?" diye sordu Buket.
"Pek çýkamýyorum galiba. Günü gününe idare ediyorum. Artýk sadece bugünü yaþýyorum. Günahlarý ve sevaplarýyla sadece bugünü yaþýyorum.."
Engin bunu öyle bir söylemiþti ki kýz erkek iliþkilerine az bulaþmýþ herkesin aklýna hemen ilk anda bir iki sorunun gelmesi kaçýnýlmazdý. Özellikle de þimdilerde piyasada tutulan bir þarkýnýn sözleri bu kadar tazeyken; .. Çok üzgünüm istemeden bir bakýþa aldandým, Bütün gece piþmanlýktan aðladým.. Aþk her þeyi affeder mi? Güzel günlerin hatýrýna, aþk her þeyi affeder mi?
"Yeþim'i hiç aldattýn mý?" diye sordu Buket. Bu biraz sert ve damdan düþen bir soruydu. Buket bu soruyu sormamalýydým diye kendini azarlýyordu ama Engin bu derin dertleþmelerinin içinde bu soruyu kabul ediyordu. Buket'in vereceði cevabý saklayacaðýna bir þekilde hiç þüphesiz güveniyordu.
"Bu soruyu bir kaç gün önce sorsaydýn cevabým hayýr olurdu.. Ama þimdi.." diyerek acý acý gülümsedi Engin.
Engin'in dürüstlüðü garip biçimde Buket'in içini ýsýtmýþtý. Hem onun acýsýný duyuyor hem de ona bu cevaptan ötürü büyük bir sempati duyuyordu. Aslýnda yýllardýr Engin'e duyduðu diðer þeyi düþününce bu sempati çok masum ve hafif kalýyordu..
"Ýhanet hakkýnda ne hissediyorsun? Çok özel bir soruydu, özür dilerim. Ama çok merak ettim," diye çekingen bir merakla sordu Buket.
Engin gülümsedi.
"Aþk bir savaþtýr dersek ihanet de bu savaþtaki silahlardan biridir diyebiliriz sanýyorum. Yeri geldiðinde kullanýlmasý gerekir. Ve ne kadar çirkin olursa olsun yeri geldiðinde kullanýlmasýnda hiç tereddüt etmemek gerekir.."
"Bunlarý ciddi mi söylüyorsun Engin?" diye sordu Buket. Bu cevabýn mantýðýný kýsmen acýyla açýklayabilir ve mazur görebilirdi ama bu cevap hala rahatsýz ediciydi..
"Mükemmel bir dünyada yaþamýyoruz Buket, bazen hiç onaylamadýðýmýz þeyleri baþka çaremiz kalmadýðý için yapýyoruz. Ya da sadece artýk doðrularý yapmaktan yorgun düþüp yanlýþlarýn limanýnda kendimize sýðýnak arýyoruz.."
"Þiþenin dibinden gelen sözler bular. Burada gizli gizli içmiyorsun deðil mi?"
Engin sessiz kahkahalarla güldü bu yoruma.. Buket de ona katýldý kahkahalarda. Karþýlýklý gülüþtüler. Bu çok iyi gelmiþti. Bu kadar yakýnken ve yalnýzlýðýn içinde birbirinin kokusunu soluyup konuþurken aralarýndaki yýllanmýþ, yorgun elektrik þimdi kuvvetlenmeye baþlýyordu. Aslýnda bu çekim hiç zayýfladý mý o da ayrý bir konuydu ve yoruma açýktý. Buket yýllardýr Engin'e platonik bir aþkla tutkundu.. Engin'in içinde de Buket'e karþý daha okuldaki ilk senelerinden beri adý konmamýþ kuvvetli bir ilgi vardý..
"Biliyor musun, sýnýftaki kýzlarýn neredeyse yarýsý sana aþýktý.." diye gülümseyerek konuyu baþka bir yere çekti Buket.
Engin bu söze yine kahkahalarla gülüyordu.
"Dalga geçme Buket, bak ne güzel muhabbet ediyoruz þurda. Ayýp oluyor ama."
"Dalga geçmiyorum. Aslýnda biz kýzlar arasýnda gizli bir araþtýrma konususun yýllardýr..     
"Yok caným, ben mi? Hadi ordan yahu.." Engin hala gülüyordu.
"Þaka etmiyorum Engin."
"Yavv iyi de, ben bütün bu yýllar boyunca ne öyle popüler bir çocuk oldum ne de bir erkek güzeliyim. Tamam sporcuyum, tamam iyi yanlarým var ama öyle dediðin gibi sýnýfýn yarýsýný yakýp kavuracak bir tip deðilim Buket."
Buket ah ederek güldü.
"Sende ne bulduðumuzu biz de merak ettik," derken aðzýndan bir itirafý da kaçýrmýþtý Buket ama olan olmuþtu ve iþte þimdi burada ok yaydan çýkmýþtý. Okulda son seneydi. Son aylarý geliyordu. Daha baþka fýrsat olmama ihtimali çok fazlaydý.. Caný cehennemeydi. Utangaçlýk ve çekingenlik þimdiye kadar acýdan baþka bir þey vermemiþti.. Körlemesine devam etti yoluna..
"Evet, ben de.. Ve Necla onu zaten biliyorsun.. Aysu, Eda, Emine, Serap, Gül, Sevda.. Bunlar benim bildiklerim.."
"Yok artýk," diyebildi þaþkýn Engin. Bu kadarý da çok fazlaydý. Don Juan deðildi ki Engin!
"Dedim ya, biz de merak ettik hepimiz sen de ne buluyoruz diye. Yýllar içinde arada sýrada bir araya gelip kaynatýrken konu bu en gizli sýrlarýmýza gelebildiðinde sonunda bir sonuca varmaya baþladýk."
Buket orada durup ayaða kalktý. Farkýnda olmadan kendini Engin'in yanýna yürürken buldu.
Engin'in oturduðu sandalyenin yanýndaki sandalyeye oturdu ve onun elini ellerine aldý.
Engin sadece dinliyordu ve bu konuþmanýn onlarý nereye götüreceðini merakla bekliyordu. Kendini Buket'in ellerine býrakmýþtý.
"Sen farklýsýn Engin. Diðerleri gibi deðilsin. Bir yandan bizim için bir kurtarýcý gibisin, uzun süredir beklenen bir kahraman gibisin. Öte yandan kurtarýlmaya ayný ölçüde muhtaç, masum bir hasta gibisin.. Ýçimizdeki bütün iyi duygularý uyandýrýp üzerine çekiyorsun."
Engin ne diyeceðini nasýl karþýlýk vereceðini tam olarak bilemiyordu.. Elleri Buket'in narin ellerindeydi ve dingin bir zihinle bu aný yaþýyordu.
"Diðerleri gibi deðilsin. Hem çok uzak ve yabanisin, ulaþýlmazsýn hem de kabuðunu kýrýp gölgelerden dýþarýya sýyrýldýðýnda çok yakýn ve bize aitsin. Seni seviyoruz Engin. Seni Seviyoruz. Seni seviyorum.." diyerek zayýf bir hýçkýrýkla ve yutkunarak söyledi Buket. Dudaklarý çekingence Engin'in dudaklarýna uzanýp küçük bir öpücük kondurdu..
O tatlý öpücüðün ardýndan, “Anlaþýlan bu konuda epey bir düþünüp kafa yormuþsunuz,” diye þakayla karýþýk konuþtu Engin
"Necla'yý neden reddettin? Diye sordu Buket. Necla Engin'e daha birinci sýnýfta arkadaþlýk teklif etmiþti. Evet bu senelerde kýzlar cidden yönetimi ele almaya baþlamýþtý. Kurallar deðiþiyordu artýk..
"Ben Necla'yý reddetmedim," dedi ve nasýl doðru açýklayabileceðini aklýnda toparlamak için durakladý Engin.
"Necla'yý beðenmedin mi?"
"Saçmalama Buket. Daha yeni yeni erkek oluyorduk ama gözlerim kör deðildi. Necla o zaman da, bugün de hala çok hoþ bir kýz. Sevimli bir yüzü ve taþ gibi bir vücudu var. Þakacý, neþeli, çok tatlý bir kýz. Çok iyi bir kýz. Ben de þimdi ona karþý olan tavrýmdan hiç ama hiç gurur duymuyorum. Sanýrým o yýllardan baþlayýp buralara gelene dek bu yaþlarda çok acýmasýz oluyoruz. Kovalanan kaçar mantýðýyla o kovaladýkça ben kaçtým. Bir noktadan sonra iþler kontrolden çýktý. Yaptýðým büyük bir hataydý. Son bir iki gündür geriye dönük düþünceler aklýmda fýrtýnalar estiriyor. Çok fazla geçmiþ muhasebesi yapýyorum. Þimdi biliyorum ki Necla benim en büyük kaybým.."
"Ne oldu Engin? Neden?" diye sordu Buket.
"Korktum," güldü Engin. "Daha çocuktum. Korktum, çekindim, ne yapacaðýmý bilemedim, bir anda bütün sýnýfýn önünde böyle bir teklifle karþýlaþýnca gölgelerde süren yaþamým kaba kuvvetle spot ýþýklarý altýna çekilmiþti sanki. Erkekliðin onda dokuzunu uyguladým. Olanca hýzýmla kimse beni tutamadan arkama bakmadan kaçmaya baþladým. Ben ýþýktan kaçarken arkamda Necla'yý býraktým.." Engin durakladý. Suçun birazýný da Necla'ya atmazsa bu erkekçe bir konuþma olmazdý.. "Sana söylüyorum Buket, eðer Necla da araya aracýlar koymak yerine bana kendisi yaklaþmayý seçseydi o iþ çok daha farklý geliþebilirdi. Kýzlarla yüz yüzeyken onlara hayýr diyememek gibi çok kötü bir huyum var.”
Buket gülümsedi bu itiraflara. Samimi itiraflardaki saflýk çok hoþuna gitmiþti.
"O olay yüzünden hepimizi platonik yaptýn Engin. Bir daha kimse sana yaklaþmaya cesaret edemedi.. Taa ki Yeþim'e kadar."
Engin buna bir þey demedi. Sadece düþüncelere daldý. Hala el eleydiler. Bu çok garip ve çok huzurlu bir sahneydi.
"Az önceki itirafýna karþýlýk ben de bir þeyi itiraf etmeliyim." diyerek baþladý Engin.
Buket dikkat kesilmiþti. Engin'in aðzýnýn içine bakýyor, can kulaðýyla dinliyordu. Kalbi pýr pýr ediyordu.
"..Biliyor musun, seni yýllardýr uzaktan uzaða izliyorum. Daha okulun ilk gününden, hazýrlýk sýnýfýnýn ilk gününden bu yana.. Ne zaman çevrede sen olsan bakýþlarým korkakça sana kayýp cesaret edebildiðim kadar uzun süre sende kalýyor. Kýsacýk anlar için seninle gözlerimiz çarpýþtýðýnda kalbim sanki yerinden fýrlayacak gibi atmaya baþlýyor, içimi bir ateþ sarýyor, elim ayaðýma dolanýyor, kaçacak delik aramaya baþlýyorum, gözlerimi kaçýrýyorum.. Saklanacak bir siper arýyorum."
Buket'in yüzü sevinçle ve mutlulukla aydýnlanmýþtý. Bunlarý duymak adeta genç kýzýn ayaklarýný yerden kesmiþti.
"Hep seni izleyip dururdum. Güzelliðin, tatlýlýðýn, bir þekilde beni sana çeken benden bir þeyler vardý sende. Sen de hem kendimi hem de eksiklerimi görüyordum sanki.. Ama korkaklýðým hep çok güçlüydü. Hep gölgelere geri çekilip durdum. Bir türlü dýþarý çýkmaya cesaretim yetmedi."
Buket'in elleri Þimdi Engin'in yüzünde, saçlarýnda, yanaklarýnda dolaþýyordu. Dudaklarý usul usul Engin'e yaklaþýyordu..
"Ahh Engin.." diye özlemle, hasretle inlerken Engin'den de aynen karþýlýk görüyordu.
"Buket.. Buket.."
Dudaklarý birbirine yýllanmýþ masum bir arzuyla kenetlenirken kollarý birbirinin bedenini sarýp sarmalýyordu.
Öpüþmeleri hiç de kýsa sürmedi. Birbirlerine yýlan gibi sarýlmýþ bedenleri ayrýlmaya hiç niyetli deðildi.
Soluksuzluklarýnýn sonunda soluklanmak için durduklarýnda ikisi de mutlulukla ve neþeyle birbirine gülümsüyordu. Ýkisinin de gözlerinin taa içi gülüyordu.
Buket dudaðýný ýsýrdý. Gözünü kararttý.
"Dün Sumru'yla seni gördüm.."
"Dikizlemenin hobilerinden olduðunu bilmiyordum Buket. Sürprizlerle dolusun," diye takýldý Engin. Bu yakalanma mevzusu onu pek þaþýrtmamýþtý. Dünkü karþýlaþmalarýnda Buket'in saçýndan aldýðý örümcek aðý ve bakýþlarý ona bir þeyleri inceden iþaret etmiþti ama bunu çok çalýþan hayal gücüne vermiþti..
"Kitap okuyordum. Etrafta bacaklarýmý dikizleyecek kimsecikler olmadýðýnda o merdivenlerde oturup kitap okumayý severim. Bir ara ikinizin de sesi çok ama çok yükseldi kýsa bir süreydi ama oradaydým ve duydum. Nasýl cesaret ettim bilmiyorum ama sesi izleyip pencerenin yanýna sindim.. ve.."
"Ve bizi dikizledin.."
"Evet.."
"Sorun deðil. Hoþuna gitti mi?" diye gülümseyerek sordu Engin.
Buket utangaçlýðýný yenmeye çalýþarak cevap verdi ama hala utangaçça kýzarýp sesi titreyerek cevap verdi.
"Sumru'yu çok kýskandým.." diye açýkça itiraf etti..
Engin gülümsedi ve ellerini Buket'in saçlarýna uzattý. Genç kýzýn saçlarýný okþarken dudaklarý onun dudaklarýna usulca uzanýyordu.
Ýki gencin dudaklarý birleþtiðinde kalplerinden kývýlcýmlar saçýldý. Yýllarýn beklentileri ve hayalleri birden önlerine en tatlý gerçekliði ile saçýlmaya baþlamýþtý. Ýki hasret dolu beden olanca þefkati ve sevgisiyle birbirine karýþýyordu.
Ateþ yayýlýyordu. Ýçlerindeki yangýn kýsa sürede büyüyüp her yanlarýný sarmýþtý. Yanýp kül olmaya süratle koþan kalpleri göðüs kafeslerini zorluyordu.. Kanlarý damarlarýnda çýlgýn bir tempoda akýyor, vücutlarýnýn her bir zerresi yakýp güle çeviren bir ateþle tutuþmuþ için için kavruluyordu. Akýllarý baþlarýndan uçuyor ve kendilerini en derin arzularýnýn kollarýna severek atýyordular.
Engin'in elleri az sonra Buket'in beline dolanýp göðüslerine doðru usul usul akarken Buket'in elleri ve bedeni de buna ayný þekilde cevap veriyordu. Bedenleri birbirine sýmsýký yapýþmýþtý. Engin'in son birkaç gündür neredeyse sürekli sert gezen erkekliði þimdi Buket'in çukuruna elbiselerinin üzerinden gömülmüþtü. Bu temasýn daha ilk anlarýnda Buket'in nefes alýp vermesi deðiþmiþ ve dokunuþlarý, öpüþleri daha bir tutkuyla Engin'i okþamaya baþlamýþtý. Nefesleri hýzlanmýþ ve birleþmiþ kalp atýþlarý ipini koparmýþ vahþi atlar gibi göðüs kafeslerinde ortalýðý inletiyordu..
Engin'in elleri genç kýzýn göðüslerinde, sýrtýnda, kalçalarýnda, saçlarýnda geziniyor onun her bir santimetre karesini elbiselerinin üzerinden adeta tekrar tekrar keþfediyordu. Buket'in elleri Engin'in omuzlarýnda ve sýrtýnda, kalçalarýnda geziniyor, saçlarýný arzuyla çekiþtiriyordu.
Öpüþmeleri hiç kýsa sürmedi. Ayakta seviþircesine birbirlerini giyiniklikleri üzerinde uzun uzun sevip okþadýlar. Dudaklarý dudaklarýnda ve boyunlarýnda durmadan geziniyor, dilleri birbirine sýk sýk kavuþup çýlgýn bir dansla kendinden geçip fýrtýna gibi esiyordu..
Buket'in gömleðinin içine doðru ilerlemeye baþlayan ellerle birlikte genç kýz irkildi. Geri çekildi.
Engin þu uzun ve ateþli öpüþme, oynaþma faslýndan sonra bunu hiç beklemiyordu. Buket'in þimdi geri çekilmesine þaþýrmýþtý.
Buket nefes nefeseydi ve tedirgin görünüyordu. Derin bir nefes alýp soluklanýrken bir yandan da dudaklarýný yaladý.
“Pencere..” dedi sadece.
Engin pencereye döndü. Pencere açýktý. Çalýlar yüzünden dýþarýdan içeriyi görmenin imkaný yoktu ama pencere açýktý.
“Þimdi hallederim,” dedi Buket'in endiþesinin kaynaðýný anlayan Engin.
Engin hemen pencereyi kapatýp önüne de yakýndaki iki karton koliyi çekti.
Buket'in yüzü þimdi rahatlamýþtý ve dudaklarýnda heyecanlý, sabýrsýz bir gülümseme ýþýldýyordu. Buket ne kadar güzeldi.. Bu anda Engin'in aklýndaki tek düþünce buydu. Elleri genç kýzýn yüzüne ve saçlarýna uzandý. Pürüzsüz, ipeksi tende parmaklarý neredeyse ürkekçe kaydý. Ateþ kýzýl dalgalý saçlarýn yumuþaklýðýnda boðulan parmaklarý dýþarý çýkmayý istemiyordu. Bu esaret en tatlý esaretti.
Güzel yeþil gözlerin derinliðinde kendini kaybetti Engin.
Buket'in elleri genç adamýn yanaklarýna uzandý. Küçük öpücükler önce yavaþ yavaþ ve usulca akmaya baþladý Engin'e. Sonra öpücükler büyüdü ve sýklaþtý. Ýki beden yeniden fýrtýnalý bir ritmle birbirine karýþmýþ çýlgýn bir dansta uçuyordu.
Engin bir anda kendini geri çekti. Bu defa þaþýrma sýrasý Buket'teydi.
“Bu çok karýþýk bir durum.. Ben.. Ben hala yeþim'i seviyorum.. Öte yandan sen.. Sen de..” diye konuþmaya çalýþýrken Engin'in sözlerine ve açýklamalarýna ihtiyaç duymuyordu Buket. Engin'in gözlerine bakmak, Engin'in dokunuþlarýndaki þefkat ve sevgiyi hissetmek her þeyi kuþkuya yer býrakmadan ortaya döküyordu zaten..
“On sekiz yaþýmdayým Engin. Kendi kararlarýmý verebilecek kadar aklým baþým. Sorumluluðumu alýyorum. Ve..” diyerek gülümsedi, Engin'in gözlerinin taa dibine bakarken dudaklarýný dudaklarýna mühürlemeye yanaþýp fýsýldadý. “Seninle olmayý istiyorum, burada, þimdi. Ötesinde nereye gideceðimizi umursamýyorum. Senden sadece þu aný istiyorum..”
Engin'in cevabý her an yavaþ yavaþ dudaklarýna daha çok yaklaþan bu dudaklara kasýp kavuran alev alev öpücüklerle sarýlmak oldu..
Alev alev yana iki beden vardý. Hareketlerinde tutkulu bir þiddet vardý. Ýkisi de birbirini incitmekten ölesiye korkarken ayný anda da ruhlarýnýn olanca þiddetiyle aþklarýný dokunuþlara dokuyordu. Örülen aþk dansý git gide hýzlanýyor ve aralarýndaki sessiz bað her an daha çok güçleniyordu. Nefesleri derinleþmiþ ve göðüsleri körük gibi inip kalkar olmuþtu. Elleri yavaþ yavaþ diðerini elbiselerinden soyuyor ve çýplaklýða boyuyordu.
Buket senelerdir bale dersi alýyordu ve dansýn her türüne bayýlýyordu. Bunun izlerini de bedeninde görmek hiç zor deðildi. Bedeni mükemmel bir formdaydý. Doðuþtan gelen güzelliði ve mükemmelliði yýllardýr dans etmenin de etkisiyle bir güzellik abidesine dönüþmüþtü. Bütün saklama çabalarýnýn, pasaklýlýðýnýn ve bakýmsýz dolaþmalarýnýn sonunda Buket bugün burada bütün çýplaklýðý ve gerçekliðiyle kýzýl bir güneþ gibi alev alev yanýyor, ilahi bir varlýk gibi ýþýldýyordu. Engin'in aklý saf bir huþu ile donup kalmýþtý. Hayatýnda gördüðü en güzel manzara karþýsýnda nutku tutulmuþ ve sadece öylece kalakalmýþtý.
Bembeyaz güneþ görmemiþ teninin taze pembeliði baþ döndürücüydü. Göðüsleri ve omuzlarýndaki, yanaklarýndaki çilleri güzelliðine güzellik katan süsleriydi. Bedeni en güzel aþk tanrýçalarýný kýskançlýktan öldürecek kadar taze ve büyüleyiciydi. Buket tapýlasý bir varlýktý..
Engin de þimdi çýrýlçýplak kalmýþtý. Buket'in elleri her yanýnda dolaþýp onu yavaþ yavaþ keþfederken en çok erkekliðinde durdu ve en çok onunla ilgilendi. Sertleþip dimdik ortaya çýkmýþ hali karþýsýnda Buket hem heyecan hem de sabýrsýzlýkla duruyordu. Elleri onu keþfediyor, okþuyor ve az sonra da sývazlamaya baþlýyordu.
Engin de çok beklemedi ve ellerini Buket'in göðüslerine uzattý. Az sonra bir eli genç kýzýn göðüsleriyle ilgilenirken bir diðeri alt dudaklarýnýn çevresinde ve en kýymetli mücevherin üzerinde tutkulu okþamalarla dans ediyordu. Buket bu dokunuþlar karþýsýnda hýzlý hýzlý soluyup arada sýrada kýsa süreli parlamalarla inliyordu.. Sesi o kadar baþtan çýkarýcýydý ki Engin sadece onun bu inlemelerini dinleyerek boþalabileceðini düþündü.
Engin kendini biliyordu ve biraz daha ileri gitmeden Buket'i masaya doðru çekip nazikçe masanýn üzerine oturmaya yönlendirdi.
“Kaç kýz geçti bu masadan Engin?” diye baþý dumanlý gülümseyen bir þakayla sordu Buket.
Engin bu soruya gülümsedi. Güzel bir soruydu aslýnda.
“Þu anda sadece bir tanesi umurumda ve ne þanslýyým ki o da benimle birlikte..”
“Öp beni..” diye derin bir nefesle soluyup Engin'i kendine çekti Buket.
Buket'in kalýn gözlüklü, pasaklý, sessiz, çekingen halinden eser yoktu burada.. Engin bu deðiþimin tek ya da ilk tanýðý olduðun için, onunla olduðu için, Buket onu sevdiði için kendini çok mutlu hissediyordu. Duygularý kalbinden güneþ gibi parlýyordu ve içinde bir sýcaklýk vücudunun en ücra köþelerine kadar yayýlýyordu. Sevmek, sevdiðinle el ele, göz göze, dudak dudaða buluþabilmek ne kadar kýymetli, ne kadar eþsiz bir ayrýcalýktý.. Bu her insanýn mutlaka yaþamasý gereken bir duyguydu. Sevmek insan olma yolunda büyük bir adýmdý ve belki de yolun taa kendisiydi..

Buket'in kapalý gözleri ilk anda daha da sýmsýký kapandý. Acý, yüzünden bir inlemeyle beraber geçmiþti. Ama çok uzun sürmemiþti. Engin endiþeyle durmuþtu. Engin ilk baþta yavaþ yavaþ, yaklaþmayý denemiþti ama bir noktadan sonra Buket'in tedirginliði ve sabýrsýzlýðý “hadi ama Engin, yap þunu,” diye dile gelmiþti..
Olabildiðince nazikçe ama ayný anda olabildiðince çabuk biçimde erkekliðinin kalan kýsmýný da Buket'in gizli bahçesine sokmuþtu..
Buket þimdi yavaþ yavaþ Engin'i dýþarý itiyordu. Yüzünde çok az acý ve tedirgin bir gülümseme vardý. Yüzünde merak vardý.
Buket elini bacaklarýnýn arasýna soktu ve eline gelen azýcýk kana minnetle baktý. Engin'in erkekliðinin üzerinde de çok az kan vardý. Arkadaþlarýndan bir ikisi ilk deneyimlerini anlatýrken ne kadar çok kanadýklarýndan ve bir süre çok acýdýðýndan bahsetmiþti. Ama burada Buket çok az kanamýþtý ve ilk andan baþka neredeyse hiç acýsý yoktu. Þimdi dudaklarý Engin'in dudaklarýnda gezip dilini emerken ve göðüsleri ustaca okþanýp yalanýrken, avuçlanýrken tattýðý bu zevkin yanýnda bu küçük acýnýn lafý bile olmazdý. Buna fazlasýyla deðerdi.. Hem de fazlasýyla.. Bin bekareti olsa binini de burada Engin'e vermeye hazýrdý.
Engin bu tatlý kýyametin içinde yanýyor, yok oluyor, yeniden doðuyordu ve bu bir zincir dansý halinde dönüp duran bir döngü halini alýyordu. Engin bu köleliðe bütün varlýðýyla hoþgeldin diyor, bütün varlýðýyla bu kýyameti kucaklýyordu..
Engin de þimdi masanýn üzerine çýkmýþtý ve beline dolanmýþ bacaklarýyla Buket de kucaðýndaydý. Yumuþak ama güçlü bir ritmle bir beden halinde dans ederlerken elleri hiç boþ durmadan diðerine en çok zevk veren köþeleri keþfediyordu. Ýkisi de terden sýrýlsýklam olmuþtu.. Ýkisi de adeta tütüyordu.. Yorulmayan bir çabayla diðerine daha çok zevk ve mutluluk vermek için soluk soluða çabalýyordular. Bedenleri transa geçmiþ bir halde ruhlarýnýn ve kalplerinin her emrini düþünmeden gerçekleþtiriyordu. Utanmayý, korkuyu, tereddütü, piþmanlýðý bir kenara atmýþ ve en derin tutkularýnýn, en çýlgýn hayallerinin fýsýltýlarýna teslim olmuþ yanýp kavruluyordular.. Ritmleri baþ döndürücü bir danstý. Her dokunuþlarý þiddetle olduðu kadar þefkatle de doluydu. Dokunuþlarý kelimelerin saatlerce konuþup anlatamayacaðý duygularý tek bir hareketle ifade ediyordu. Duygularýn seli içlerinde yangýn olmuþ gözlerinde parlýyordu.. Gözlerinde mutluluk yaþlarýyla birbirlerine tatlý bir ölümle sarýldýklarýný ikisi de ne zamandan ne de mekandan haberdardý artýk. Ýkisi de duygularýn rüzgarýnda dökülmüþ yapraklar gibi savrulup kendini kaybetmiþti..
Bedenleri deli bir ritmle gidip geliyor ve tatlý bir zevk gelgiti bütün vücutlarýný sarsýp silkeliyordu.
“seni seviyorum,” dedi Buket derin derin soluyan ve titreyerek inleyen sesiyle..
“Seni seviyorum.. Seni seviyorum,” diye düþünmeden bütün kalbiyle Buket'e cevap verdi Engin..
“Seni seviyorum,” diye gözlerinden yaþlar akarken bir kez daha fýsýldadý Buket. O iki kelimeye bütün kalbini ve yýllarýn bütün sevgisini koymuþtu..
Gözlerinden yaþlar akarken Engin'in cevabý da yýllarýn bütün birikmiþ aþkýný haykýrýyordu.. Karþýlýklý itiraflarý en yürekten bir düet gibi söyleniyordu..
“Seni seviyorum..”
“Seni seviyorum..”
“Seni seviyorum.”
“Seni seviyorum.”
“Seni seviyorum..”
“Seni seviyorum..”
“Seni seviyorum..”
“Seni seviyorum..”
Bedenleri yeniden sözcüklerin önüne geçti ve dudaklar sevgi sözcüklerini diðerinin dudaklarýna aþkla, usanmadan uzun uzun yazdý. Her bir sözcük tekrar tekrar, býkmadan ve usanmadan bütün gerçekliðiyle tekrar edildi. Taa ki sonunda iki beden de yüreklerindeki genç sevdanýn enginliði karþýsýnda pes edip bitkince çözülene kadar..
Ölümlerin en güzeli yeni bir doðum olup ýslak tenlerinden uyanýrken Buket ve Engin bitkinliklerinin içinde hala bir bedendiler.. Masanýn üzerinde birbirine iyice sokulup sarýlmýþ öylece bitkin bir halde yatýyordular.. Gözleri gözlerinde, elleri ellerinde bir kalp atýmý bile mesafe olmadan öylece usul usul küçük öpücüklerle öpüþüp diðerinin saçlarýný ve yanaklarýný okþuyordular..
“Seni seviyorum Engin.”
“Seni seviyorum Buket.”

***

Sabah yeni bir gündü.. Okula ilk gelen servis yine Engin'in servisiydi. Ýkinci gelen servisten sýnýfa koþturarak gelen ama orada aradýðýný bulamayýnca hemen kütüphaneye koþturan enerjik bir Sumru'ydu.
Daha Kütüphane kapýsýndan içeriye girer girmez aralarýndaki elektrik alevlenmiþti.
“Günaydýn, naber Engin?”
“Ýyidir, haberler sende..” diyebildi Engin. Gerisi gelemedi..
Ýkisinin dudaklarý usul usul birbirine kapanmýþtý ve tatlý bir ziyafeti tadýna vararak çekiyordu..
Sumru gülüp neþeyle dudaklarýný yaladý. Engin'i kokladý.
“Görülen o ki asýl haberler sende,” diye konuþtu Sumru. Engin'in ceketinin yakasýndan uzun ve kýzýl bir saç telini çekip onun gözlerinin önüne tuttu.
“Kabak çiçeði gibi açýldýn. Deðil mi Engin?” diye onu utandýrmaktan zevk alarak yaramazca sordu Sumru.
Hem kýskançlýk hem de mutluluk duyuyordu. Bu gerçek sevda dedikleri þey olmalýydý. Bencilliði aþmýþtý. Kýskançlýðýn ötesinde sevgi duyduðu insan için mutluluk da duyabiliyordu. Daha iyi birisi mi olmuþtu neydi? Aþk bu muydu? Aþk insaný yaþatýp büyütüyor muydu neydi?
Engin kývýrmayý düþündü bir an için ama Sumru'ya dürüstlüðü sapýna kadar borçluydu. Hayýr, kesinlikle sývýþmayý denemeyecekti bile..
“Sana yalan söyleyemem..” diye baþlýyordu ki Sumru laflarý aðzýna týkadý ve cebinden minik parfüm þiþesini çýkardý. Hemen Engin'in üzerine sýkmaya baþladý.
“Onu kýskandýrmak için benim zorla sýktýðýmý söylersen en az hasarla atlatýrsýn. Ama bu Buket kokan bu halinle seni çið çið yer. Kýzýn kokusu bütün üzerine sinmiþ be oðlum, anlatsana o kadar iyi miydi?” Diye afacanca ve merakla sordu Sumru. Duymayý dört gözle bekliyor olduðu çok açýktý.. Bir yandan da parfümü durmadan sýkýyordu ve Engin uzaklaþmaya çalýþýyordu..
Engin Sumru'nun bunu fark etmesine þaþýrmýþtý. Bu ihanet iþlerinde biraz acemi miydi neydi? Çok fazla açýk vermiþti galiba..
“Hayatta aðzýmdan laf alamazsýn, bu çok özel bi kere.. Hem bi dur yaa, yavv dursana, yeter sýkma þunu yaa..” diye Engin köþe bucak kaçmaya çalýþýrken kapý açýldý.
Yeþim içeriye dalmýþtý..
“Ne oluyo lan burda?” diye Sumru'ya ve Engin'e posta koydu..
Sumru'nun surat ifadesi birden mutsuzca asýldý..
“Basýldýk.. Þimdi planladýðým etkiyi yaratmayacak,” diyerek parfüm þiþesini iþaret ederek þiþeyi cebine soktu Sumru.
Yeþim yapmacýk bir öfkeyle Sumru'ya kaþlarýn çattý.
“Bu kadar ucuz bir numarayla beni kýskandýrabileceðini mi sanýyorsun. Benim Enginimi daha tanýyamamýþsýn Sumrucuðum. Hem senin kokunu çok iyi tanýdýðýmý biliyorsun. Sizin ikinizin bir araya geleceðine inanacaðýmý nasýl düþünebilirsin?”
“Sadece basit bir þaka olacaktý hayatým. Hem güzelim, ciddi bir þey planlamýþ olsaydým ruhun bile duymazdý,” diyerek yine de ucundan dokundurmayý ihmal etmedi Sumru.
Ortalýk hafiften kýzsal bir kapýþmanýn kývýlcýmlarýyla renklenirken Engin hem korku hem de neþeyle bunun ne gibi sonuçlarý olabileceðine dair bir iki çýlgýn senaryoyu hayal etti..
Yeþim hava atarak burun büktü ve Engin'e sarýldý. Engin'den fazlasýyla emin olduðunu haykýran hareketleri netti. Engin'in yanaðýna bir öpücük kondurdu.
“Seni üzdüðüm için üzgünüm. Gelmediðim günü telafi edeceðime söz veriyorum,” diyerek dudaklarýný Engin'in dudaklarýna yasladý.. Öpüþmeye baþladýlar ve bu öpüþme Sumru da orada olmasýna raðmen oldukça ateþli bir öpücük dizisiydi..
Sumru arkadaþýnýn Engin'e karþý cidden boþ olmadýðýn da hep biliyordu ama hala ayný fikirdeydi. Engin onun için fazla iyiydi ve Yeþim onu hak etmiyordu.. Gülümsedi. Engin çiçek açmýþtý. Bundan sonra neler olabileceðini sadece hayal edebilirdi. Gelecek çok ama çok zengin olasýlýklar ile doluydu..
Sumru kapýdan çýkýp gitmeden evvel sýrtý ona dönük Yeþim'in üzerinden Engin'e sessiz bir öpücük gönderdi. Göz kýrptý. Yüzü neþeyle gülümsüyordu.
Yeþim Engin'e fýsýldýyordu..
“Seni seviyorum aþkým..”
Bu Engin'e çok yavan gelen ve çok geç kalmýþ bir seni seviyorumdu. Özellikle de Buket'in dudaklarýndan duyduðu seni seviyorumlar ve Sumru'nun teninden gelen duygu dolu dokunuþlardan sonra..
Yine de Yeþim ve ona duyduðu aþký hala aklýnda, yüreðinde çok güçlüydü..
Engin, Sumru'ya dudaklarýndan sessiz bir öpücüðü gönderip tek gözünü kýrptý. Onu kütüphane kapýsýndan böyle yolcu ettikten hemen sonra fýsýldadý.
“Seni seviyorum Yeþim. Hem de çok seviyorum.. Seni çok, ama çok seviyorum..” derken.. Bir damla yaþ sessizce ve gizlice yüzünden süzülürken.. Engin bir kez daha ölüyordu ve bir kez daha öldürüyordu..

***



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn erotik kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Tatlý Sert
Zeytin Karasý

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
2012: Ölülerin Ýntikamý
Ufuklar: Kýrmýzý Bölge - 18
Althar'ýn Akýncýlarý: Altýngöl ve Ejderha (9. Bölüm - Son - )
Kovan Savaþlarý (1. Bölüm)
2012: Ölülerin Ýntikamý (3)
Yeþilgözlü Þeytan'ýn Gecesi
Güneþ ve Ölüm (Giriþ)
Yaþam Hasatlayan Smir
Güneþ ve Ölüm (3. Bölüm)
Kovan Savaþlarý (2. Bölüm)

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Barbar Conan'ýn Ölüm Þarkýsý [Þiir]
Her Ýnsan Öldürür Sevdiðini [Þiir]
Kovan Savaþlarý Öyküleri [Roman]
Uzun Yol (1. - 100. Sayfalar) [Roman]
Sevgi, Mutluluk, Özgürlük ve Hayat Üzerine Felsefe [Deneme]
Tanklamak Ne Demek? [Deneme]
Ya Ýstiklal Ya Ölüm [Deneme]
Ölüm / Kalým [Deneme]
Uyanýklýk [Deneme]
Uzayda Hayat Var mý? [Deneme]


Levent Ölçer kimdir?

Fantazyada büyü, teknoloji ve aksiyon Ýldar'da buluþuyor. 07/10/2017 tarihinde þimdi diyebilirim ki neredeyse 2 senedir tek kelime yazmadým. . . 2 senedir yazar tarafým ölü. oysa oldugum þeyler içinde olmayý en sevdiðim þey yazar olmaktý :) Topraðý bol olsun.

Etkilendiði Yazarlar:
Süpermen, Robert E. Howard, Tolkien, Salvatore, Jules Verne, Battalgazi, David Eddings, Michael Moorcock.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Levent Ölçer, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.