..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Hiçbir zaman karakterlerimin hüzünlü olduklarını düşünmedim. Tersine yaşam dolular. Trajediyi seçmediler, trajedi onları seçti. -Juliette Binoche
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Anı > irem dönmez




2 Eylül 2010
Bir Ayrılık Sabahı, Tanıdık Bir Mutfak ve Anne  
irem dönmez
Kapı sesine ve köpeğin havlamasına uyanmıştır çoktan anne. Kapıda belirir; gözlerinde sabah mahmurluğu, yüzünde yılların yorgunluğu. Son görüşünüzden bu yana saçlarındaki beyazlar artmış, yüzündeki çizgiler mi derinleşmiştir yoksa sana mı öyle gelmektedir bilemezsin.


:AFIF:


Zordur ayrılık kararını vermek... Sonrası çok daha zordur... Gündüzleri iyidir de geceleri sığamaz olursun yurdun samimiyetsiz odasına, “Ah” dersin, “Ah annemin yanında olmak vardı şimdi. Neden geldim ki zaten bu soğuk, gri şehre. Her şeyi kaybetmeye mi geldim, kendimden vazgeçmeye mi yoksa! “ Ani bir kararla son tramvayla otogara gider seni memleketine, evine, annene götürecek otobüse alırsın biletini. Cam kenarında yol boyu penceredeki silüetine bakar, ağlama isteğini bastırırsın güçlükle.

Nihayet varırsın evine sabahın kör bir vaktinde. Ne zamandır ihmal etmişim ben ailemi, tatillerde bile bahaneler uydurmuşum, nasıl da kaptırmışım kendimi, diye hayıflanırsın içten içe. Bahce kapısına uzanırsın, yılların degistiremediği o tanıdık, bildik gıcırtı gözlerine yaşların dolmasına sebep olur, o sırada köpeğin koşar gelir yanına. Tutamaz kendini sarılırsın. “ Rex” dersin; “ Oğlum çok üzdüler beni, çok...“

Kapı sesine ve köpeğin havlamasına uyanmıştır çoktan anne. Kapıda belirir; gözlerinde sabah mahmurluğu, yüzünde yılların yorgunluğu. Son görüşünüzden bu yana saçlarındaki beyazlar artmış, yüzündeki çizgiler mi derinleşmiştir yoksa sana mı öyle gelmektedir bilemezsin. “ Deli kız” der, “ İnsan bir haber vermez mi, karşılardı baban seni. Hem esyaların hani?“ Orada kucağında köpeğin, cocukluğunun geçtiği bahçede, sabahın kör bir vaktinde....

Anne tutar götürür seni içeri, arka bahce manzaralı mutfakta cabuk tarafından birer sallama cay yapar gecersiniz karşılıklı. İçemezsin, zaten anne de bilir sabahları bir şey içemediğini. Anlarsın, bahanedir çay. Evin kokusunu solursun, içinde bir yerlerde bir şeyler tuzla buz olmuşcasına acıtır içini. Gözyaşları usul usul inmeye başlar yanağından. Kendini annenin kucağında buluverirsin. Hiçbir şey sormaz, söylemez anne. Sadece birbirine karışmış saçlarınla oynar.

“ Anne” dersin içinden. “ Yenildim ben anne. Senin anlattığın masallardaki, yazdığın öykülerdeki gibi değilmiş hayat. Her şeyimi koydum ortaya, her şeyimle sevdim ve yenildim. Nasıl olacak şimdi onsuz. Çok kırdılar küçük kızını anne, çoo...k. Kendi hayatımın kara balığı olacaktım hani o en sevdiğim masaldaki gibi, zifte bulandım anne. “

Akabinde devam edersin ağlamaya, neye ağladığını unutana gözyaşların lenslerini acıtana dek... Nihayetinde sorar anne “ Ne oldu kızım, korkutma beni. “
Burnunu çekersin, artık o her düştüğünde annenin kosup kaldırdığı küçük kız değilsindir, büyümüşsündür. Dünya büyümüş ve kirlenmiştir, sen de öyle...

“ Yok bir şey anne. Özledim sizi, evi. Çok özledim. Bilirsin beni duygusallığım tuttu.“ dersin, yalanın anlaşılmasın diye gözlerini hala dumanı tüten çaydanlığa dikerek. Güler anne belli belirsiz. “ Kalk hadi kocaman kız oldun. Çık odana yat dinlen. Ben de sana fındıklı kurabiye yapayım, kalkınca yersin yanında çayla, özlemişsindir anne kurabiyesini. Hem biliyor musun ağlayınca çirkin oluyorsun, ne vardı azıcık annene çeksen! “

Nazlı nazlı kalkarsın, pencereden bakarsın, güneş yükselmiştir iyice, gecenin hüznünden ve karanlığından kalmamıştır eser. İçindeki acı hafiflemiştir, esasında umrunda da değildir, artık evindesindir: anne kucagında baba ocagında...

_fin_


.Eleştiriler & Yorumlar

:: Nasıl anlatsam!
Gönderen: Ömer Faruk YILMAZ / ,
24 Eylül 2010
Hem güzel, hem de hazin; belki de hiçbiri!... Ama ille de, anne! Kafamızın içindeki ağrıyı elleriyle ovuşturan; ve elleri dal; ve avuçları yaprak kokan kadın...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın anı kümesinde bulunan diğer yazıları...
Dönüşen Zaman ve Değişen Birkaç Ben

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Gelecekteki Sevgiliye Mektup [Deneme]
Bir Masal Anlat Bana [Deneme]


irem dönmez kimdir?




yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © irem dönmez, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.