"Hayranlığı o dereceye vardı ki; yere düştü ve kendinden geçti." -Fuzuli (Leyla ile Mecnun) |
|
||||||||||
|
Bir toplantı çıkışıydı. Başka bir danışman arkadaşımı arayıp toplantıyla ilgili birtakım şeyler paylaştım, sonra biraz yanımdaki kitabı karıştırdım. Bir ara sürücüyle sohbet açıldı ve ilginç bir deneyim yaşanmaya başladı. Bir gün bir müşterisi arka koltukta tabancasıyla oynarken tabanca ateş almış. Mermi gelmiş şoförün omiriliğini zedelemiş. Belden aşağısı tutmaz olmuş. Bu olaydaki asıl özürlü bence dolu tabancayla kapalı alanda oynayan geri zekalı. Ama şimdilik o geri zekalıyı unutalım, layığını bulacağını umarak... Şoförümüz pek bahsetmediği muhtemelen çok acılı geçen bir dönem yaşamış olsa gerek. Ama bedensel ve ruhsal acılarla geçmiş olması gereken bu dönemin ardından evinde bir müddet oturunca rahatsız olmuş. Sürekli evde kalmayı yedirememiş kendine. İlgili odaya çıkmış konuşmuş, biraz kredi almış ve kendi bedensel özürüyle kullanılabilecek bir araba satın almış. Tekrar taksiciliğe başlamış. Hayata küsmemiş, kendisini bu hale getiren adama lanet bile etmiyor. Ama gelip bir çayını içmediği bir özür bile dilemediği için kırgın. Size anlatacaklarım burada bitmiyor. Yeniden taksiciliğe başladıktan bir müddet sonra bir müşteri almış ve yolculuk sırasında onunla da başından geçen olayı konuşmuş. Adam bir kahvehanenin önüne çekmesi istemiş biraz ileride. Sen burada bekle diyip kahveye girmiş, iki çay almış gelmiş. Şoförün yanına oturmuş. Sonra çıkarmış belinden silahı, konsolun üzerine koymuş. Bizim şoför rahatsız olmuş, ben silahtan çok çektim, kaldır şunu demiş. Bunun üzerine adam özür dilemiş ve silahı çıkarmasının sebebini anlatmış. Meğer bu adam eskiden başarılı bir iş sahibi iken herşeyini kaybeden bir kişiymiş. Bu kayıpları içine yediremediği için uzun süredir intihar etmeyi düşünüyor, intihara meyilli şeyler yapmaya girişiyor, sonra kararsız kalıyormuş. Ama o gün kesin kararını vermiş. Hatta eve yatak odasına veda mektubu bile bırakmış. Silahı belinde, o gün intihar edecekmiş. Şoförün yaşadıklarını duyunca çok etkilenmiş ve intihardan vaz geçmiş. Bir aydır, ailecek de tanışmışlar eski iş adamıyla taksi şoförü. Ara ara görüşüyorlarmış. Özürlü engelliler biliyorum, çok rahatısz eder beni durumları. Engellerini bir özür haline getirmeleri. Engelsiz özürlü çok var. Onlar da korkutucu. Dolu tabancayla kapalı mekanda oynayan geri zekalı gibi... Bir de engelli oldukları halde özürlü olmayan pırlanta gibi insanlar var işte. Engelini özür haline getirmeyenler... Engelsizlere de örnek olan özürsüz, yaşama bağlı, sorumluluk almaktan çekinmeyen, engellerine rağmen yaşamdan çekilmeyenler... Ben bugüne kadar hiç anlamamıştım engelli ile özürlünün farkını. Artık çok iyi anlıyorum.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mustafa Acungil, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |