..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Sanat hem bir coşma, hem bir yadsıma işidir. -Camus
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > İnternet > Ömer Faruk Hüsmüllü




21 Ekim 2010
Facebook'ta Okuduklarım - 2  
Ömer Faruk Hüsmüllü
Facebook'ta bu hafta en çok beğendiklerimden bazılarını gene sizlerle paylaşmak istedim. Bazı yazılar çeşitli nedenlerle gözden kaçabiliyor, oysa o yazılarda çok değerli, hatta hayati öneme haiz bazı bilgiler bulunabiliyor. Zamanınız varsa lütfen bakın! Saygılarımla. Ö.F.H


:AFEF:
Facebook'ta bu hafta en çok beğendiklerimden bazılarını gene sizlerle paylaşmak istedim. Bazı yazılar çeşitli nedenlerle gözden kaçabiliyor, oysa o yazılarda çok değerli, hatta hayati öneme haiz bazı bilgiler bulunabiliyor. Zamanınız varsa lütfen bakın! Saygılarımla. Ö.F.H

****


Kaderini SEV belki seninki en iyisidir..
Deniz kıyısında bir ihtiyar taşçı, kaya yontmaktadır.
Güneş onu yakıp kavurur.
O da Tanrıya yakarır keşke güneş olsaydım diye.
"Ol" der Tanrı.
Güneş oluverir.
Fakat bulutlar gelir örter güneşi, hükmü kalmaz.
Bulut olmak ister. "Ol" derTanrı bulut olur.
Rüzgar alır götürür bulutu, rüzgarın oyuncağı olur.
Rüzgar olmak ister bu kez. Ona da "Ol" dewr Tanrı.
rüzgar her yere egemen olur, fırtına olur kasırga olur. Herşey karşısında eğilir.
Tam keyfi yerindeyken koca bir kayaya rastlar
Ordan eser burdan eser, kaya banamısın demez!
Bildiniz, Tanrı kaya olmasına da izin verir.
Dimdik ve güçlü durmaktadır artık dünyaya karşı...

Sırtında bir acı ile uyanır...
Bir ihtiyar taşçı kayayı yontmaktadır.

VE İŞTE KADER...

KADERİNİ SEV BELKİ SENİNKİ EN İYİSİDİR.

"Amor Fati - Nietzsche"
Ekleyen:: Lacivert Düşler

Xxx
Tüketmek için bunca acele ettiğiniz, takvim yapraklarına…
Onca hızla çevirdiğiniz akreplere, yelkovanlara…
İçine gönüllü daldığınız o insafsız rutin çarkına şöyle bir uzaktan baktığınızda, ne hissediyorsunuz?
“Ne kadarı benim hayatım” diye soruyor musunuz?
“Ne kadarını başkaları yaşamış benim yerime.” Ya da “ben başkalarının?”
“Aynadakinin ne kadarı ben'im, ne kadarı oynadıklarım?”
Sevgiyi koydum kum saatinin doludizgin akıp giden kumlarının her bir zerresine.
Çünkü bir tek sevgi var elimizde; bunca yıldan damıtılıp gelen.
Yine bir tek o kalacak, yaşanacak yıllarından geriye.
Bir tek sevgi olacak bunca telaştan arta kalan ötesi yalan.

Can Dündar / "Sevgiden Ötesi Yalan"dan

Xxx
İçindeki 5 Düşmanla Yüzleş!
Cesaretle doğmayız ama korkuyla da doğmayız. Bazı korkularımız kendi tecrübe lerimizden, birinin bize söylediklerinden ya da medyada duyduklarımızdan kaynaklanabilir.

Sabah 2'de kötü bir muhitte yalnız yürümek gibi korkulara hak verilmeli. Ama bir kere bu durumdan kaçınmayı öğrendiğinizde söz konusu korkuyla yaşamak zorunda kalmazsınız. En te mel olanları da dâhil korkular tutkularımızı tamamen yok edebilir. Korku servetleri, ilişkileri yok edebilir; kont rol edilemezse hayatlarımızı yok ede bilir. Korku içimizde pusuya yatmış pekçok düşmandan biridir. İçimizde karşılaştığımız ve acilen yüzleşmemiz gereken diğer 5 düşmanı da tanıyalım:


1- Kayıtsızlık: O sizi yok etmeden sizin onu yok etmeniz gereken ilk düşman... Ne kadar acı bir hastalık! "Aaa, bırak gitsin! Ben kendi başımın çaresine bakarım!" Burada şu problem var: Zirveye tek başına çıkamazsın!


2- Kararsızlık: Fırsat ve girişim hırsızı... Daha iyi gelecek için elinizdeki bütün imkânları çalar. Bu düş mana kılıç çek ve oku yaydan çıkar!


3- Şüphe: Elbette sağlıklı şüpheciliğe izin var, herşeye inanamazsın ama şüphenin kontrolü ele geçirmesine de izin veremezsin. Pekçok kişi geçmiş ve gelecekten, birbirinden, hükümetten, imkân ve fırsatlardan şüphe eder. En kötüsü de kendinden şüphe eder. Şu kesin: Şüphe hayatınızı ve başarı ihtimalinizi yok eder. Hem cebinizi hem de kalbinizi boşaltır. Şüphe düşmandır. Peşinden gidin, ondan kurtulun.

4- Endişe: Hepimiz bir miktar endişe duymalıyız. Yeter ki, endişenin se ni fethetmesine izin verme. Bunun yerine uyarmasına izin ver. Endişe faydalı olabilir. Şehrin göbeğinde kaldırımdan inmişsen, bir taksi sana doğru geliyorsa endişelenmelisin. Ama kudurmuş köpeğin köşeye sıkıştırması gibi endişenin sana hükmetmesine izin verme. Endişelerinle başa çıkmak için onları küçük bir köşeye it. Seni teslim almaya geleni sen teslim al, zorlayanı it.

5- Aşırı tedbirli olmak: Bu, hayat karşısında çekingen davranmaktır. Çekingenlik meziyet (Alçak gönüllülükle karıştırılır, ikisi farklıdır!) değildir. Aslında bir hastalık olabilir. Fırsat tanırsan seni fetheder. Çekingenler yükselemezler. İlerleyemez, büyüyemez, pazarda güçlü olamazlar. Aşırı tedbirli olmaktan kaçınmalısın.

Sonuç: İçindeki düşmanları öğrendin. Bunlarla yüzleş ve savaş. Korkularını yen. Seni geri bırakan, hedef ve hayallerinden uzak tutan şeyle savaşmak için cesaretini topla. Hem hayatın hem de elde etmek istediğin şeylerin, olmak istediğin kişinin peşinden giderken cesur olun.

ALINTI: Jim ROHN
Ekleyen:Felsefe Kulübü
xxx
Freud'a Göre Zihnin Oluşumu

İd (Alt bilinç), Benlik (Ego), Üst Benlik (Süperego)

Sigmund Freud, 1930'larda insan bilincinin oluşum süreçleri üzerinde çok ciddi toplumsal ve ruhbilimsel araştırmalara imza attı. İnsanı toplumsal gelişim teorisi ekseninde ele alan Freud bilinci id, ego ve süperego olarak üç ayrı ruhsal kategoriye ayırır. Buradan yola çıkarak insanın toplum içerisindeki sosyal durumu analiz edilmektedir. Birinci Dünya Savaşı'nın beraberinde getirdiği yıkım ve binlerce insanın ortadan kaldırılması sonucu, ciddi anlamda vicdan olgusunu sorgulamaya giden Freud, bu üç aşama ile insanın karar ve yargı sistemini çözmeye çalışmıştır. İnsanların bir anda nasıl bu üç aşamayı taşıdıkları ve nasıl duygularının kurbanı olabildiklerini yaşayarak gören Freud, buna yüz yıldır tartışılıp çürütülemeyen tezleri ile açıklık getirmeye çalışmıştır. "İd", içimizdeki doyumsuz hayvandır. Kendisini yalnızca ihtiyaçlara göre ayarlayan, eleştiri kabul etmeyen, güdüsel, durdurulamayan yanımızdır. Buna verilebilecek en iyi örnek cinsellik, saldırganlık, açlık, kin vb. Bu yönü ağır basan birey vicdan olgusundan yoksundur. Bilincin orta aşaması olarak da, Freud'un izah ettiği Benlik (Ego), doğa ya da çevre ile id arasinda bir denge unsurudur. Çevrede ya da doğada bulunan maddelerin uygunluğunu yine tarafsız bir zeminde kontrol eder ve bu nesnelerin uygun olup olmadığını belirler. Aynı zamanda eleştiri yapan bölüm olup, güdüleri durdurma ile ilgilenir. Örneğin alt bilinç olarak izah edilen id acıktığı zaman hemen bir şeyler bulup yemeyi amaçlar. Ancak benlik (ego) bunun daha uygun bir zamanda olması veya olmaması gerektiğini hatırlatıp onu dizginler. Üst benlik (süperego) kural ve değerler bütünlüğü içinde insana yön veren bölümdür. Bu bölüme vicdan da denilebilir. Bu bölüm daha çok emir ve yasaklara göre bir yol belirler. İyi ya da kötüyü birbirinden ayırmaya başladığımız süreçlerde gelişir ve olgunlaşır. Zamanla aile, anne ve baba, çevre, okul, din, geleneklerden öğrendiklerimiz içselleştirilir ve bizim değer ve kurallar bütünlüğümüzün oluşmasına yardım eder. Bu açıdan bu üç temel bilinç şekillenmesinin belli düzeylerde bizlerde yetersiz olması gerçekten iyi olmaz. İnsan, düşünen bir yaratık ve zararı önceden hesaplayabilecek; sonradan öğrenebilecek bir yapıya sahiptir. Kimi bunun tanrıdan geldiğini düşünür, kimi de Freud gibi Evrim Kuramı şeklinde izah eder. İkisinde de ortak olgu vicdandır.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Ego alıntıdır.

Ekleyen:Felsefe Kulübü
Xxx


Maksim Gorki - Ana kitabından (Kesitler)

- İnsanların nasıl yaşadığını bilmenin ne gereği var? Ben nasıl yaşamak gerektiğini öğrenmek isterim?
- Dünyada hor görülmemiş insan var mıdır? Ben öyle çok aşağılanma gördüm ki artık kızmaktan usandım.
- Aşağılanmaya karşı dursam zaman kaybederim. İşte düşündükçe anladım ki bunların hepsinin kalbi kırılmış!
Herkes komşusunun gelip kendisini dövmesinden korkar,bundan dolayı önce o, komşusunı döver. Anladım ki anacığım. YAŞAM BÖYLEDİR..
- Mutluluğu verirlerse reddetmem...Ne var ki ben arkasından koşup istemem ve almam.
- Kirli ellerle ruhuna dokunulduğunu duymak işkence görmekten daha acı ve korkunçtur..
- İnsan uyuz olunca ne yapar? Yıkanır, banyoya girer,çıkınca temiz elbise giyer,böylece hastalıktan kurtulur değil mi?
Hastalık vücutta değil de kalpte ise de o zaman deriyi çıkarmalıdır. Kanayacakmış, zararı yok..Kanasın! Çıkarmalı, güzelce yıkanmalı, sonra temiz temiz giymeli..burası da böyle değil mi? peki ya insan içini nasıl temizlemeli ha?

- İnsanı tutsaklıktan kurtaran yalnızca akıldır.
- Düşünce öyle bit yakalanır gibi yakalanır mı?
- Herkes vicdanının emrettiği şekilde yaşamalı.
- Yaşam dalgalı bir deniz gibi bize her yandan çarpar, çarpa çarpa yok eder...
- Yaşam bir ata benzemez, insan kamçı ile onu hızlandıramaz.
- Bir kalp şiddetle yanmazsa onda birçok pis yağ birikir.
- Eski dünyayı bütün alemin gözü önünde silkip atmadan önce yerin dibine girmek istemem.
- Her şeye katlanacağım,hepsine dayanacağım. Çünkü içimde hiçbir şeyin ezip yok edemeyeceği bir zevk var ki o da, direnişim ve gücümdür.
- İleriye gitmek isteyen önce kendisiyle savaşmalı. Her şeyi, gerektiğinde duygularını bile feda etmeye razı olmalıdır..


xxx

Öğrenci ve Profesör
Üniversite yemekhanesine giren bir ögrenci tüm yerler dolu olduğundan gidip üniversite profesörü...nün oturdugu masaya oturmus.
Profesör kaşlarını çatarak: " Öküzler ve kuşlar aynı masada oturamaz!"
Öğrenci: "O zaman ben uçuyorum..."
Profesör cevaba çok sinirlenmis, sınavda öğrenciye takmış ve sınavını başarısız geçmesi icin elinden geleni yapmış.
Yanlız sınavda öğrenci tüm soruları mükemmel bir şekilde cevaplamış.
Profesör öğrenciye: Sana son bir soru soracağım - demis.
Yolda yürürken iki torba buldun, birinde akıl var, digerinde ise para var. Hangi çuvali alırsın?
Öğrenci: "Para olan cuvalı seçerdim..."
Profesör: "Ben akıl olan çuvalı seçerdim..."
Öğrenci:"Normal! Kimde ne eksikse onu seçer...
Profesör çok sinirlenmis, öğrencinin not defterini alıp icine "Öküz"
yazmış. Öğrenci nota bakmadan odadan çıkmış.
Bir dakika sonra öğrenci kapıyı aralamış : "Sayın profesör, imzanızı
atmışsınız, fakat notumu yazmayı unutmuşsunuz."- demiş. xD
Ekleyen:: K o P t U K g İ d İ y O r U z xD

xxx



Evvela dişlerimiz döküldü
Sonra saçlarımız
Arkasından birer birer arkadaşlarımız
Şu canım dünyanın orta yerinde
Yalnız başına yapayalnız
Kırılmış kolumuz, kanadımız
Tatlı canımızdan usanmışız

Bir şüphedir sarmış yüreğimizi
Ya kendini aldatıyor demişiz ya bizi
Bir şüphedir demir atmış ciğerimize
Pamuk ipliği ile bağlamışlar bizi
Düğüm üstüne düğüm şöyle dursun
Bir çalım bir kurum hepimizde
Nereden inceyse oradan kopsun

Bu canım dünyanın orta yerinde
Hayvanlar kadar bağlanamamışız birbirimize
Yalan mı?
Gözünü sevdiğim karıncalar
İşte Hamsiler sürü sürü
Arılar bölük bölük geçer
Leylekler tabur tabur

Ya bizler?
Eşref-i mahlukat! ..
Boğazımıza kadar kendi murdar karanlığımıza gömülmüşüz

Bizler bölük bölük,
Bizler tabur tabur
Bizler sürü sepet
Yalnız birbirimizi öldürmüşüz

Bedri Rahmi EYÜBOĞLU
Xxx
KUMRU'NUN HİKAYELERİ
BENİ DERİNDEN ETKİLEYEN HİKAYELERDEN BİRİ...

İŞİN BİTİNCE BENİ BİRAZ SEVERM...

Bir hikâyedir hayat, Bir tiz çığlıkla başlar. Bir ağlayan vardır başrolde ve onlarca gülen olur ağlayan için çevrede… Zaten hep böyle olmamış mıdır? Birileri ağlarken hep birileri de gülmüş, böylece dünya denge ile dönmüştür. Herkes gülse nerden bilinecek ağlayanların kadr ü kıymeti, değil mi? Yarım doğar insan, onun için ağlayarak merhaba der yaşama… Kendisini tamamlayacak olanı arar… Bu arayışın adıdır o an ağlamak… Her ağlama bir müjdedir aslında… Yağmur, bulutun ağlamasının mahsulü değil midir? Bebeğin de ağlaması kendisi gibi yeni doğuşların olacağına alamettir… Bir doğan oldu kâinata ve başkaları… Duyuyor musunuz tiz çığlıkları? Doğan büyür terimi vardır ya halk arasında işte çilelerle, sıkıntılarla yoğrularak büyür insan. Artık yarım olanın tamamlanması vaktidir..
Ekleyen:: KUMRU'NUN TAŞIDIKLARI...


Xxx

Başarı deyince aklımıza farklı şeyler gelir. Toplumun gözünde başarı; iyi bir maddi gelir getiren kariyer, büyük bir ev, lüks bir arabadır. Aslında bunlar başarılı olmanın tanımı olamaz. Ralph Waldo Emerson 'in başarıyı şöyle tanımlamıştır.

BAŞARI ;
Sıksık gülmek ve çok sevmektir
Akıllı insanların ve çocukların sevgisini kazanmaktır;
Dürüst eleştirmenlerin onayını almak;
Sahte dostların arkadan vurmalarına dayanmaktır.
Güzeli sevmektir;
Herkesin en iyi yanlarını bulmaktır.
Karşılık beklemeyi hiç düşünmeden kendiliğinden vermektir.
Geride ister sağlıklı bir çocuk, ister kurtarılmış bir ruh, ister bir parça yeşil bahçe, ister iyileştirilen bir sosyal durum bırakarak dünyanın iyileşmesine katkıda bulunmaktır. Gönlünce eğlenmek ve gülmek,
Kendinden geçerek şarkı söylemektir.
Tek bir kişi bile olsa, birinin sizin varlığınızdan ötürü daha rahat nefes aldığını bilmektir.
İşte bu başarılı olmaktır.
Ekleyen:Felsefe Kulubü
xxx

.Eleştiriler & Yorumlar

:: teşekkür
Gönderen: Ayşe Kaya / , Türkiye
25 Ekim 2010
Ömer Bey paylaşımınız için çok teşeşürler, tamamını titizlikle okuduğumu söyleyemem ama kaderini sev ve sevgiden ötesi yalan benim ilgimi çeken bölümdü. gerçektende ne kadar doğru güzel bir anlatım... bu tarz yazıları okumaktan büyük mutluluk duyuyorum, tamamen insanın içini rahatlatıp, şükretmeyi öğretiyor zamanınızı ayırıp paylaştığınız için çok tşkkler saygılarımla...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın İnternet kümesinde bulunan diğer yazıları...
Facebook'ta Okuduklarım - 17
Facebook'ta Okuduklarım - 11
Facebook'ta Okuduklarım - 10
Facebook'ta Okuduklarım - 22
Facebook'ta Okuduklarım - 23
Facebook'ta Okuduklarım - 21
İzedebiyat Sitesindeki Bir Yılım
Facebook'ta Okuduklarım - 19
Facebook'ta Okuduklarım - 20
Facebook'ta Okuduklarım - 15

Yazarın İnceleme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kim,ne Demiş? (İsimler Alfabetik Sıraya Göredir... )
A'dan Z'ye Güzel Sözler
Sevgi - Gönül - Umut ve Mutluluk Üzerine Aforizmalar
Başöğretmen Atatürk Öğretmenler Hakkında Ne Söyledi?
Barış ve Özgürlük Üzerine Özlü Sözler
Dostluk Üzerine Aforizmalar
Erkek ve Kadın Üzerine Aforizmalar
Acı - Haz - Elem - Üzüntü Üzerine Aforizmalar
Kavimler Göçü ve Sonuçları
Dünya Atatürk'ü Konuşuyor

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Siyasi Taşlama: Neşezâde - 2 [Şiir]
Siyasi Taşlama: Karamsarzâde [Şiir]
Kusurî"den Tırtıklama [Şiir]
Zam Zam Zam... [Şiir]
Tırtıklama (Kazak Abdal'dan) [Şiir]
Yoklar ve Varlar [Şiir]
İstanbul,sana Âşık Bu Kul [Şiir]
Âşık Dertli"den Tırtıklama [Şiir]
Dostlarım [Şiir]
Namuslu Karaborsacı [Şiir]


Ömer Faruk Hüsmüllü kimdir?

Uzun süre Oruç Yıldırım adını kullanarak çeşitli forumlara yazı yazdım. İddiasız iki romanım var. Çok sayıda siyasi içerikli yazıya ve biraz da denemelere sahibim. Emekli bir felsefe öğretmeniyim. Yazmaya çalışan her kişiye büyük bir saygım var. Çünkü yazılan her satır ömürden verilen bir parçadır.

Etkilendiği Yazarlar:
Az veya çok okuduğum tüm yazarlardan etkilenirim.


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.