..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yaþamdan korkmayýn çocuklar. Ýyi, doðru bir þey yaptýnýz mý yaþam öyle güzel ki. - Dostoyevski
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Tezler > osman demircan




27 Kasým 2010
Türk Þiiri'nde Özgünlük  
osman demircan
Türk edebiyatý bölümlere ayrýlýrken kültürel deðiþim, dini deðiþim, coðrafi deðiþim, lehçe ve þive farklýlýklarý ölçüt olarak alýnýr. Türk þiiri de bu ölçütlere göre bölümlere ayrýlýr. Türk þiirini meydana getiren þairlerin, özgünlük açýsýndan deðerlendirilmeleri, bu ayrýþmanýn bilinmesiyle mümkün olacaktýr.


:BAEG:
Türk edebiyatý bölümlere ayrýlýrken kültürel deðiþim, kültürel deðiþim, dini deðiþim, coðrafi deðiþim, lehçe ve þive farklýlýklarý ölçüt olarak alýnýr. Türk þiiri de bu ölçütlere göre bölümlere ayrýlýr. Türk þiirini meydana getiren þairlerin, özgünlük açýsýndan deðerlendirilmeleri, bu ayrýþmanýn bilinmesiyle mümkün olacaktýr.
Türk þiiri Ýslamdan önce sözlü edebiyat ürünlerinden oluþmaktadýr. Koþuk, sagu, sav, destan bu ürünlerdir. Ölçü milli ölçümüz olan hece ölçüsüdür ve bunlarýn 7'li, 8'li, 11'li olanlarý kullanýlmýþtýr. Dildeki kelime sayýsý sýnýrlýdýr. Daha çok doða, aþk, kahramanlýk, yiðitlik ve ölüm konularý iþlenmiþtir. Türkler bu dönemde Alp Er Tunga Destaný, Þu Destaný, Oðuz Destaný, Bozkurt Destaný, Ergenekon Destaný, Türeyiþ Destaný, Göç Destaný gibi destanlar ortaya koymuþlardýr. Özgün bir edebiyattýr. Bu dönemin en özgün þairi Yollug Tigin'dir. Çünkü Türk edebiyatýnýn en özgün eserlerinden olan Göktürk Kitabeleri'ni Yollug Tigin yazmýþtýr. Orhun Kitabeleri, Türk kültür tarihinin, bugün için bilinen ilk yazýlý belgeleridir. Ayný zamanda Türk dili, edebiyatý ve Türk tarihinin ilk ve ebedi abideleridir.Orhun Kitabeleri, Türk dili üzerinde çalýþan alimler için hazine kadar deðerli bir kaynaktýr.
Kitabelerdeki dil, hayran olunacak ve hayret edilecek derecede mükemmeldir. Kitabelerin her cümlesinde þiir lezzeti duyulmaktadýr. Cümleler kýsa ve kesik olup derin bir anlam taþýmaktadýr. Herhangi bir kelime, cümleden çýkarýldýðýnda veya ilave edildiðinde hemen bozulacak bir dengeye sahiptir.VIII. asýrda yazýlan kitabelerin dili ve her satýrýnda ifade edilen fikirler emsalsizdir. Her satýrýnda koyu bir Türklük þuuru ve milliyetçilik yatmaktadýr. Bu emsalsiz geliþmiþlik, Türk yazýlý edebiyatýnýn ve milliyetçilik fikrinin daha önceki devirlerde baþladýðýnýn ispatýdýr.
Ýslamiyetin etkisindeki Türk edebiyatý dönemi ise 10, yüzyýldan itibaren baþlamýþtýr. Geçiþ dönemi eserlerindn olan Divan-ý Lügati't Türk özgün bir eserdir. Çünkü Türk kültürünün Araplara tanýtýlmasýnda büyük rol oynamýþtýr. Türkçenin Arapça kadar zengin bir dil olduðunu göstermiþtir. Bir sözlük olmakla birlikte, Türk milletinin yüceliðini de anlatan bir abide eserdir.Türk boylarý ve coðrafyasý ile Türklerin örf ve gelenekleri üzerine önümli bilgiler vermektedir.
On beþinci yüzyýlda Çaðataycanýn (Çaðatay Türkçesinin) klasik bir yazý dili olarak kimlik kazanmasýnda Ali Þir Nevai'nin önemi bilinmektedir. Nevai öncesinde ve Nevai’nin çaðýnda, Timurlular devletinde Türkçe yazan sanatçýlar azdýr. Nevai, Türkçeyi edebi dil olarak kullanmayan, Farsça yazan çaðdaþlarýna çatar. Çaðdaþlarýnýn Farsçanýn karþýsýnda edebi dil olarak Türkçeyi yetersiz görmelerini eleþtirir; eðer emek verilirse Türkçenin de Farsça kadar, hatta daha fazla anlatým inceliklerine sahip olduðunun görüleceðini belirtir. Bu görüþlerini Muhakemetül-lugateyn'de görürüz. Yine geçiþ dönemi eserlerinden Kutadgu Bilig'in özgün bir eser olmadýðý savý yanlýþtýr. Çünkü, Kutadgu Bilig'in önemi hikâyesinde ve þeklinde deðil, kitaptaki tartýþmalarýn konu içeriðindedir. Sosyal hayat, ahlâk, bilgi ve özellikle devlet anlayýþý hakkýndaki fikirler, tamamen eski Türk geleneðinin sonucudur. Kutadgu Bilig'de iyiliði telkin eden sözlerin dayanaðý ise, bütün dinlerde ve ahlâkçý felsefe sistemlerinde rastlanabilen evrensel ilkelerdir ve kimsenin malý deðildir. Eser üzerindeki çalýþmalarýyla tanýnan Ýtalyan Türkolog A.Bombacý, 'tamamen orijinal bir eser olduðu hükmüne varýyoruz' demektedir. Bu tartýþmalarýn dýþýnda, çok yeni olarak, eser üzerinde bir Sümer etkisinden söz ediliyorsa da, bunu temellendirmek oldukça güçtür; yine de hükmü zamana býrakmak gerektir.Bu geçiþ döneminde özgün þiirlere de rastlamak mümkünkür. Hoca Ahmet Yesevi, Edip Ahmet Yükneki, Yusuf Has Hacip ve Kaþgarlý Mahmut bu amaca uygun, halkýn anlayabileceði bir dille eserler vermiþlerdir. Örneðin, Ahmet Yesevi tekke edebiyatýnýn ilk temsilcisidir. Bu vesileyle Anadoludaki Türk edebiyatýnýn yeþerip geliþmesine zemin hazýrlamýþ, Yunus Emre gibi büyük þairlerin yetiþmesine sebep olmuþtur. Yunus Emre'de Yesevi izlerini þu örnekle verebiliriz: Yesevî Yûnus

Aþkýn kýldý þeydâ mini Aþkýn aldý benden beni
Cümle âlem bildi mini Bana Seni gerek Seni
Kaygum sinsin tüni küni Ben yanarým dün ü günü
Minge sin ok kireksin Bana Seni gerek Seni



Hâca Ahmeddür minim atým Yûnusdurur benim adým
Tüni küni yanar otým Gün geldikçe artar odum
Ýki cihânda ümîdim Ýki cihanda maksûdum
Minge sin ok kirek sin Bana Seni gerek Seni

Anadolu'da ve Rumeli'de Türk varlýðýnýn kökleþmesinde en büyük hisse yine Yesevi takipçilerinindir. Osmanlý Devleti'nin manevi kurucularý olan Þeyh Edebaliler, Hacý Bektaþ Veliler, Geyikli Babalar, Ahmet Yesevi'nin takipçileridir. Ahmet Yesevi'nin Anadolu'ya gönderdiði Hacý Bektaþ Veli, Osmanlý ordusunun belkemiði olan Yeniçeriliðin manevi öðretmeni (piri) idi. Yine, Ahmet Yesevi'nin Hacý Bektaþ'a yardýmcý olarak gönderdiði Sarý Saltuk, Balkanlarda Müslümanlýðý kökleþtiren kiþidir. Bursa'nýn fethini hazýrlayan Geyikli Baba, bir baþka Yesevi takipçisidir. Yesevi öðrencileri, Anadolu'nun Türkleþmesi yýllarýnda, 12'nci, 13'üncü ve 14'üncü yüzyýllarda, gerektiði zaman savaþçý derviþler olmuþlar 'Alperen' adýný almýþlar, savaþmýþlar ve savaþýn ruhu olmuþlardýr. Gerektiði zaman ticarete ahlak ve disiplin getiren ahlak savaþçýlarý olmuþlar 'Ahi' adýný almýþlardýr. Kadýnlarýn aydýnlanmasý yolunda uðraþmýþlar 'Bacýyan' olmuþlardýr. Boþ arazileri canlandýrmak ve yeþertmek iþini üstlenmiþler, yollarýn güvenliðini saðlamýþlardýr. Gönüllerde inanç, zihinlere bilgi ýþýðýný saçan aydýnlatýcýlar olmuþlardýr. Osmanlý'nýn temeli Gaziler, Ahiler, Bacýlar ve Abdal'lardýr. Bunun için de insanlýk tarihinin en büyük baþarýsý ortaya konulmuþtur.
Türkler onuncu yüzyýldan itibaren kitleler halinde Ýslamiyet'i kabul etmeye baþlamýþlardýr. Ýslam kültürünün etkisiyle yavaþ yavaþ yeni bir edebiyat ortaya çýkmýþtýr. Kendine özgü nitelikleri ve kurallarýyla 'Divan Edebiyatý' adýný verdiðimiz dönemin oluþumu 13.yüzyýla kadar gelir. Daha sonra bu edebiyat anlayýþý 19.yüzyýla kadar etkin bir þekilde varlýðýný sürdürür. Divan þiiri, özellikle 18. yüzyýlda ve Nedim’in þiirleriyle dilde ve anlatýmda bir yalýnlýða yönelmiþtir. Fakat bu þiirin devrim niteliðinde yeni temalar ve buna baðlý olarak da yeni biçim özellikleri ve tonlamalar kazanmasý, daha sonra, Tanzimat dönemi þiiriyle olmuþtur. Bu dönemde özellikle Namýk Kemal, þiirlerinin içerdiði yeni kavramlar ve araþtýrmacýlarýn üzerinde birleþtikleri “merdane eda”sý ve “gür ses”iyle, þiirimizin yeni bir evreye girmesinde devrim niteliðinde bir dönüþümün baþlangýcýnda yer almýþtýr. Tanzimat döneminden sonra gelen Servet-i Fünun veya Edebiyat-ý Cedide devri, Türk edebiyatýnda 1860’tan beri devam eden Doðu-Batý mücadelesinin kesin sonucunu (Batý edebiyatýnýn lehine) belirleyen aþamadýr. Gerçekten yoðun ve dinamik çalýþmalarla geçen bu kýsa dönem sonunda Türk edebiyatý, gerek anlayýþ, gerek içerik, gerekse teknik bakýmdan tamamýyla Batýlý bir nitelik kazanmýþtýr. Bu dönem sanatçýlarý olan Tevfik Fikret'tir. Türk edebiyatýnýn Batýlýlaþmasýnda en büyük pay Tevfik Fikret’indir. Þiirleri hem biçim hem de içerik olarak yenidir. Parnasizmden etkilendiðiaçýkça görülür. Müstezadý, serbest müstezat yapan, nazmý düzyazýya yaklaþtýran, beyitin, aruzun egemenliðine son veren hep Fikret’tir. Ayrýca þair, aruz ölçüsünü Türkçeye baþarýyla uygulayan üç büyük sanatçýdan, (Diðer þairler Yahya Kemal ve Mehmet Akif’tir.) biridir. Servet-i Fünun edebiyatý dýþýnda kalan sanatçýlarýmýzdan Mehmet Akif ile Mehmet Emin Yurdakul özgün þairlerimizdendir. Servet-i Fünun þiiri ile hemen ardýndan baþlayan Fecr-i Atî þiirini birleþtiren baþlýca özellikler arasýn¬da, ilk olarak, kullanýlan malzemedeki birlik dikkati çeker. Fecr-i Âtî þiirinin baþ¬lýca temalarý da, Servet-i Fünun þiirinde olduðu gibi, aþk ve tabiattýr. Bu aþk, ge¬nellikle, hissî ve bazen romantik olduðu gibi; tabiat tasvirleri de tamamýyla süb¬jektiftir. Dilde Servet-i Fünuncularýn metodlarý takip edilerek, þiir diline Arapça ve Farsçadan yeni kelimeler getirilmiþ, konuþma dilinden uzaklaþmaða devam edilmiþtir. Vezin, yine aruzdur. Nazým þekillerinde yapýlan baþlýca deðiþiklik, Servet-i Fünun devrinde Fikret ile baþlamýþ olan 'müstezâd'ý daha deðiþik bir na¬zým þekline getirme' iþleminin çok ileriye götürülerek, Fransýz sembolistlerindeki serbest nazma tamamýyla benzetilmesidir. Servet-i Fünun þairlerinin duygularýndaki marazîlik, Fecr-i Âtî þiirinde de daha aþýrý bir þekilde devam eder. Tek ayrý¬lýk ise, Servet-i Fünun þairlerinin anlamaða çalýþmadýklarý ve belki de anlayama¬dýklarý Fransýz sembolistlerini Fecr-i Âtî'nin daha yakýndan tanýmaya çalýþmasý ve bunun kýsmen gerçekleþtirilmesidir. Bu topluluðun bazý þairlerinde sembolist þiirin bazý özelliklerine rastlanmasý, bu kýsmî tesirin delilleridir. Bu dönemin en özgün þairi hiç þüphesiz Ahmet Haþim'dir. Þiirde musikiyi ön plana alan, anlam açýklýðýný ikinci plana atan, mýsralar da geniþ ve akýcý bir telkin kabiliyeti arayan ve þiirin kaynaðýný þuur-altýnda bulan bu anlayýþ ile sembolizmin þiir anlayýþý arasýnda 'yakýnlýklar' vardýr. Ancak, sembo¬list þiirin esas unsuru olan sembol Haþim'in þiirlerinde yoktur. Onun, anlamý an¬laþýlmayan veya deðiþik yorumlara elveriþli bulunan þiirleri pek azdýr. Bu bakým¬dan, Haþim'i sembolist bir þair olarak kabul etmek çok güçtür. Fecr-i Ati topluluðunun ardýndan baþlayan Milli Edebiyat dönemi 1911 yýlýnda Selanik’te çýkan “Genç Kalemler” dergisinde Ömer Seyfettin’in “Yeni Lisan” adlý makalesinin yayýmlanmasýyla baþlar. Milli Edebiyat hareketi öncelikle bir dil hareketidir. Sade Türkçenin bir dava olarak ele alýnmasý ilk kez bu dergide ortaya konulmuþtur. “Milli Edebiyat” terimi de ilk defa bu dergide kullanýlmýþtýr. Bu dönem sanatçýlarýnýn þiir anlayýþýyla, Fecr-i Ati topluluðunun þiir anlayýþý birbirinden pek farklý deðildir. “Þiir vicdani bir keyfiyettir” düþüncesinde olan þairleri bireysel konularý iþlerler. Daha sonra 1917 yýlýnda yaptýklarý bir toplantýda, hece ölçüsünü kullanma, günlük konuþma diliyle yazma noktasýnda birleþen þairlerin, içerik konusunda her birinin ayrý bir yaklaþýmda olduðu gözlenir. Bu dönem sanatçýlarý Divan edebiyatýný, Doðu edebiyatýnýn, sonrasýný ise Batý edebiyatýnýn taklitçisi olmakla suçlarlar. Bu dönemin en özgün þiirler yazýlmamýþtýr. Bu dönemdeki özgün þiir yazýlamama eksiðini Beþ Hececiler kapatmýþtýr. Bu þairler 19117de Selanik’te “Genç Kalemler” le baþlayan Milli Edebiyat akýmýnýn ilklerine baðlý olarak, halk þiirimizin özelliklerinden, yerli kaynaklarýmýzdan yararlanarak, þiirimizin aruzdan heceye geçiþinde önemli rol oynamýþlardýr. Þiirlerinde Anadolu manzaralarýný ve Anadolu yaþayýþýný coþkulu bir dille iþlemiþlerdir. Hece ölçüsünün genellikle 11’li ve 14’lü kalýbýný kullanmýþlardýr. Daha sonralarý, yeni biçimler arayarak oldukça uzun þiirler de yazmýþlardýr.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn tezler kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Evrim Vardýr; Teorisi Yanlýþtýr

Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ekmek Parasý
Ýslami Sosyalizm
Ermeni Türkleri
Teoman ve Elif Þafak
Þiir Nasýl Olmalý
Hiç Þüphesiz ki Gazeteciden Terörist Olmaz; Ama Ajan Olur
Seni Saraya Götürsem Aðýl Nerede Dersin
Ama Sen Bir Çocuðun Topusun Hala Dünya
Sokrates
Ýntihar Eden Birinin Ardýndan

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
En Ateþli Anýmda Gel Yanýma [Þiir]
Öperek Beni Öldür [Þiir]
Cayýr Cayýr [Þiir]
Kar Yangýnlarý [Þiir]
Söyle Neden Konuþmuyorsun [Þiir]
Gözlerim Kan Davalýdýr Her Geceye [Þiir]
Kefenden Çiçekli Elbise [Þiir]
Martý Beyazý [Þiir]
Gül Þarabý [Þiir]
Yanlýzlýk Çinlidir [Þiir]


osman demircan kimdir?

Yüreðimin ve beynimin tavanýnda buluyorum, tozlu mýsralarý. Aklým bir çatý katý. Gözlerim yýldýzlarla dolduðunda, bakýþlarýmýn ýþýltýsý vurur satýrlara. Ýþte o zaman, þiirler bir Samanyolu olur. Mehtaplý gecelerimi vururum gözyaþlarýmla biriktirdiðim göllere. Her mýsra bir dal gibi düþer, þiir denizlerine. Kýzýl bir duyguya boðulurum o an. Akarým ellerinize.

Etkilendiði Yazarlar:
Herkes


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © osman demircan, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.