Kadınların aşağılandığı, tecavüze uğradığı, katledildiği bir ülkede aşk güle değil yolunmuş kaza benzer. Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez. Kadınlara sunulan bunca armağan, ikram aslında bir tavuk fiyatınadır. Sonra kadın kaz gibi gelir. Yolunup durulan kadın, aşk yaşadığını sanır. Ardından yenilip yutulur ve lades olur. Kadınların erkek dünyasında varlıkları ya kupa kızı ya da sinek kızı gibidir. Kadınlar, erkeklerin dünyasında bir kumardır. Eğer bir kadını başka bir kadınla aldatırlarsa pişti olurlar, eğer erkekliklerini vale olarak ya da joker olarak ortaya koyarlarsa onları elde ederler. Vale durumu ile joker durumu üste çıkma durumudur. Bir de papaz olma durumu vardır, kadına düzgün bir şekilde yaklaşamama durumudur bu. Saç sakal bir durumda kadınların karşılarına çıkarlar. Kadınlar en çok bunlardan korkar. Aslında her zaman bu konuda haklı değillerdir. Sonuçta " Eğri bacadan doğru duman çıkabilir." Kadınlar, Türkiye'de teneke kutulardaki sardunyalara benzer. Biraz karışıktır durumları yani. Kaderlerinde salamura kutularıyla yaşamak zorunluluğu olsa da, yine de çoluk çocuğa karışarak bulunduğu yere kök salmayı ve çiçek açmayı bilirler. Türkiye'de kadınlar, komşu oğullarının ve kocalarının fantezilerini süslerler. Bir balkona çıksa da, orasına burasına bir baksak derler. Çünkü Türk erkeğinin en sevdiği şey, kadının kocasından daha iyi olmaktır. Bir de kadın, kocasından daha iyi olduğunu tescillerse keyfine değme gitsin. Aslında kadın bilmez ki, bir iktidar mücadelesinde sadece bir araçtır. Bir erkek mahallenin tüm kadınlarıyla yatsa, bu onun gücünün bir göstergesidir. Kadın Türk erkeği için nitelik değil, niceliktir. Kadının güzelliği ve ya zekası önemli değildir. Önemli olan, erkeğin egosuna hizmetidir. Türkiye'de aşk yoktur. Çünkü Türkiye'de hiçbir şey tam değildir. Türk insanı vasattır. Vasattan aşk çıkmaz. Ortalama duygular ne ise o çıkar. Onlarsa, çakma aşklar ve sevgilerdir. Türkiye'de insanlar arasında denge yoktur. Aşk eşitlikten doğar. Oysa Türkiye'de her alanda üstünlük kurma çabası vardır. Kadın erkek eşitliğinin olmadığı yerde, aşkın terazisi her zaman bozuk olur. Türkiye'de ben hep kadının üstünde olmalıyım mantığı olduğu sürece, kadınlar her şeyi alttan almaya ve aşağılanmaya katlanacaklardır. Ellerimle boyamaktayım yüzünü gözlerini. Parmak izlerim var ellerimle hasretini çizdiğim her tuvalde. Sana dokunma adına ya piyanonun tuşlarına vurmaktayım ya tuvali boyamaktayım. Aşk böyledir işte ya insanı berduş yapar ya büyük bir sanatçı yapar. Aşkın ortası olmaz. Aşk insana kürkler giydirmez, para yağdırmaz. Benim sefaletim sensin. Ki yüreğim aşkın onulmaz yaralarıyla kanarken, kan tutan ellerimden sadece resim yapmak, tuşlara vurmak gelir. En son yazdığım şiirden kim anlar. Kim canımın yandığını anlar. Tabi ki sen sevgili. Çünkü aşk ortalama bir duygu değildir. Ortalama sevenler anca yemeğin tuzundan anlar. Onlar anlamazlar suda kaynayan bir ördeğin ayaklarındaki perdelerin artık işe yaramayacağını ve onu kaçırmaya yetmeyeceğini. Benim de canım yandıkça, tuzum eksik diyen çok. Bir sensin ey sevgili yandığımı hisseden. Aşk ortalama bir his değildir. Vasattan aşk çıkmaz.