Tarih, hiçbir zaman orada bulunmamýþ kiþiler tarafýndan anlatýlan hiçbir zaman olmamýþ olaylarla dolu bir yalan. -Santayana |
|
||||||||||
|
baþýmýz belaya girebilirdi. hepimiz kimliksizdik. sokaklarda yalnýzca polisler vardý ve gördükleri herkesi durdurup kimlik soruyor, kimliði olanlarý ters ya da yanlýþ bir cevap versin diye taciz ediyorlardý. kimliksizliðin ya da polise diklenmenin cezasý karakolda bir gece, þanslýysanýz bir-iki çatlakla, morlukla atlatýlmýþ bir dayaktý. ben, üzerine birkaç hafta akþamlarý evden çýkamama cezasý alýr, kýz kardeþimin doldurup durduðu çaylarý içer, babamýn televizyonda gördüðü her þeye yaptýðý ipe sapa gelmez yorumlarý dinlerdim. annem, babamýn hangi görüntüde ne diyeceðini ezberlemiþti artýk; akýp duran resimleri seyrederdi, kayýtsýzca. hapis, babamýn eve gelmediði ilk akþam biterdi. çoðunluk, kumara oturmuþ olurdu o akþam. sabaha kadar gelmez demekti bu. kahvenin önünden geçer, onu, havada asýlý dumanýn altýnda belli belirsiz seçince kuruyemiþçiye giderdim. hiçbir þey deðiþmemiþ olurdu. halen kar yaðardý. polislere yakalanmasak, kaza yapma ihtimalimiz vardý. bu ihtimali seviyorduk. ama o zaman da venga’nýn baþý beladaydý. polislere rahmet okutacak bir baba dayaðý beklerdi onu. biriken kar dükkânýn camlarýný yarýya dek kapatmýþtý. ýþýklarý söndürmüþtük. dýþarýdaki sokak lambasýnýn ýþýðý düþüyordu içeri. bir de kendini bile ýsýtamayan elektrik sobasýndan çýkan kýzýl, sönük bir ýþýk vardý. birimiz kalkýp sobanýn ateþiyle sigaramýzý yakýyor, bir süre sobanýn önünde elimizi, sýrtýmýzý yahut kýçýmýzý ýsýttýktan sonra, sýrayý bir baþkasýna devrediyorduk. bir aralýk oþino kalkýp duvarý boydan boya kaplayan dolabýn kapaklarýndan birini açtý. Ýçeride, loþ ýþýðýn altýnda helenistik bir heykel gibi parlayan bir manken duruyordu. nefes kesici bir güzelliði vardý. oþino dönüp, “geceyi bununla geçirmek ister misiniz?” diye sordu. bize cevap fýrsatý vermeden, nazik hareketlerle elinden tuttu ve belinden kavradýðý gibi mankeni dýþarý çýkardý. bu nezakete, þimdilik, layýktý. hepimiz ayaklanmýþtýk. fikri ortaya atan oþino olduðundan, mankenin en güzel yerini, dolgun memelerin, incecik belin bulunduðu üst kýsmý o aldý. ben biraz atik davranýp kalçalarýný ve sol bacaðýný kapmýþtým. diðer bacak ise zatiye’nin elindeydi. “en çoðunu sen aldýn,” diyerek bacaða yapýþmýþ, pürüzsüz, sütun gibi bacaðý, kalçalarýna monte edildiði yerden ayýrmýþtý. kollar ve eller ise talihsiz venga’ya kalmýþtý. sürtünerek, inleyerek, kendimizden geçmiþ bir halde mankenin uzuvlarýyla seviþiyorduk. zatiye üzerini çýkarmýþ, bileklerinden kavradýðý bacaðýn baldýr kýsmýyla sýrtýný okþuyordu. gözlerini sýmsýký yummuþtu. aðzýný düzenli hareketlerle sonuna dek açýp kapatýyor, sanki zevkten nefesi kesiliyordu. venga, kollardan birini kenara koymuþ, iki eliyle kavradýðý diðer kolun ucundaki yarý açýk avuca kendi sikini yerleþtirmiþ, otuzbir çektirmeye çalýþýyordu. fakat el, venga’nýn siki için fazlasýyla büyüktü. ben, tek bacaðý kalan kalçayý yere uzatmýþ, üzerine çullanmýþtým. ritmik hareketlerle gidip geliyordum. çok sertti. üstelik bir deliði de yoktu. yanlýþ bir hareket sikimin kýrýlmasýna yol açabilirdi. en þanslýmýz olan oþino, gövdeyi kucaðýna oturtmuþ, bir o memeyi bir bu memeyi aðzýna alýrken, bir yandan da otuzbir çekiyordu. en kötü parça zatiye’ye düþmüþ olsa da ilk boþalan o oldu. bir anda baðýra çaðýra kendini geriye atýnca hepimiz ona ve büyük, gerçekten büyük olan sikine döndük. üçümüzünkini birbirine baðlasak, ancak onunki kadar kalýn olabiliyordu, daha önce ölçmüþtük. uzunluðuysa otuz santimin üzerindeydi. alttan mý üstten mi ölçeceðimizi bilmediðimiz için, net uzunluðunu ölçemiyorduk. sýrf bu yüzden ona zenci lakabýný takmýþtýk. soranlara çok esmer olduðundan ona zenci dediðimiz yalanýný söyler, gülerdik. ben ondan daha esmerdim. o devasa sikin musluðu açýlmýþ, yerdeki halýda bir birikinti oluþmuþtu. sanýrým daha önce hiçbirimiz onu boþalýrken görmemiþtik. ayný yerde otuzbir seanslarý yapmýþtýk, ancak nedense o hiç boþalmamýþtý. faltaþý gibi açýlmýþ gözlerle seyrediyorduk bu doða olayýný. oþino, daha önceki seanslarda, yerlere akýtmamamýz konusunda kesin bir dille uyarýrdý bizleri; “sonra ortalýk meni kokuyor”muþ. þaþkýnlýðý geçer geçmez yerinden fýrlayýp bir tomar peçete kaptý ve zatiye’ye doðru eðildi. sanýrým peçeteleri zatiye’nin sikinin altýna tutup yerin daha fazla kirlenmesini engelleyecekti. ancak, bu davranýþýnýn ömür boyu alay konusu olacaðýný anlayýnca vazgeçti ve peçeteleri fýrlatýp bir küfür savurdu: “orospu çocuðu!”
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © kemal düzbay, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |