..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Mektubum sanýrým fazla uzun oldu, çünkü daha kýsa yazmak için yeterince vaktim yoktu. -Pascal
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Beklenmedik > Aliye Baran




27 Mayýs 2011
Refakatçi  
2003...2010

Aliye Baran


Her sabah ben açýyordum perdeleri, özenle ve yavaþça.


:AFAA:
Her sabah ben açýyordum perdeleri, özenle ve yavaþça.

Sahnemiz büyüktü, önümüzden sayfiyelik mecralara uzanan o yol, ileride daðlara deðin süren aðaçlar, daðlar, koskoca bir þehrin uzun ve kýsa siluetleri, tüm þehirler hatta, tüm þehir meydanlarý, tüm restoranlar, okullar, sinemalar, alýþveriþ merkezleri,dünyanýn tüm þehirlerinin hastaneler hariç tüm binalarý… Evet, tüm dünyaydý sahnemiz.

Biz, tüm bu yerleri o bordo perdenin önünde izleyen, gerçeði yaþayan iki kiþiydik. Bir hastane odasýndaydýk. Bu hastanenin her odasýnda, bilmem kaç bin hastanenin, evin, bilmem kaç bin adet odasýndaki iki kiþiler izliyordu bu büyük oyunu. Tüm saðlýklý çocuklar, tüm saðlýklý kadýnlar ve tüm saðlýklý erkeler oyuncuydu. Hayatlarýnýn bazý yerlerinde olan küçük sýkýntýlarý, zorluklarý kendilerine çektirilen ezalar sanýyorlardý ama sahnenin üstünde aslýnda oyunu yaþýyorlardý. Biz ise –ve bizim gibi o beyaz odalarda muhtemelen iki kiþi olan diðer hastane odasý sakinleri- acý acý gülümseyerek, çoðu zaman da aðlayarak izliyorduk bir zamanlar saðlýklýyken ya da yakýnýmýz saðlýklýyken farkýnda olmadan içinde olduðumuz bu oyunu.

Ben, odanýn saðlýklý olan, týp terimlerindeki açýklamalarda hasta görünmeyen sakiniydim. Diðeri ise oyunun farkýnda olmayan, uyuyan – ya da öyle görünen- yanýydý seyircinin. Bir refakatçi bir hastayla toplanýnca sonuç iki hasta ediyordu iþte. Ama benim göze görünmeyen, imlenmeyen taraflarým kanamaktaydý onun beyin kanamasý riski esnalarýnda.

Geceleri uyumak yasaktý, geceleri ayakta kalmanýn bir yolunu bulmalýydým. Kitap okuyamýyordum, deðil sayfalar, birkaç kelime bile ton çekiyordu akýl terazimde. Yazý yazamýyordum, yazmaya niyetlenince beyaz kaðýtlara kusma isteðim geliyordu çünkü , tüm acý bir anda kaleme inmek istiyordu, inemiyordu, aðýr geliyordu, harf bu aðýrlýðý kaldýramýyordu, kalem kilitlenip kalýyordu.

Ara vermek yasaktý. Yirmi dört saat göz kýrpmadan beklenmeliydi bu uyuyan güzelin baþýnda. Nefes alýyor mu, alacak mý, kalbi kaç kez atýyor dakikada izlenmeliydi. Monitördeki rakamlar bir hayatýn ifadeleriydi çünkü. Dördüncü kattaki locamýzdan altýncý kata çay almaya çýkacak kadar bile antrakt yoktu. Kimin umurundaydý ki zaten teneffüsler. Aklým, sýrtýnda binlerce ton acý taþýyan bedenimin yüküne aldýrmaksýzýn aralarý, dinlenceleri reddediyordu. O öyle hastayken dinlenip huzur bulmak haksýzlýk gibi geliyordu nedense. Ýnadýna ayakta durmalýydý bu vücut. Mecburdu, ayaklar yürümüyorsa, sürüklenmeliydi. Ama ya söz dinlemeyen göz kapaklarý, o laf anlamaz makinemsi parçalar sabaha karþý düþüp durmaya baþlýyorlardý iþte yine de. Beyin uyumuyordu, akýl uyumayý reddediyordu, kaslar gergindi ama sadece, tek sorun o iki pencere pervazýydý iþte. Parmaklarýmla dakikalarca kapanmasýnlar diye onlarý tuttuðumu net olarak hatýrlarým.

Buna engel olmanýn bir yolunu bulmalýydým. Hastane marketinde bir þey gözüme çarptý birgün, o günlerdeki kurtarýcýmý bulmuþtum, sakýzlar… Mor, sarý, kýrmýzý, yeþil, mavi, her renkte sakýzlar. Önce bir paketle baþladým, sonra aromalar, renkler derken yanýmda bir koleksiyonla gezmeye baþladým. Ambalajý kutu olanlar, ilaç tabletleri gibi alüminyum ambalajlý olanlar… Tüm sesler çekilip, ýþýklar elenince geceden, alacakaranlýkta onun ayakucuna, sandalyeme oturur, beyaz çarþafýn üstüne gökkuþaðýnýn renklerine göre sýrayla bir deli gibi onlarý dizerdim. Sonra sabaha kadar sýrasýyla çiðnerdim. Sakýzlarým olmasa o geceleri atlatamazdým. Çünkü kara gecenin öyle zifir bir aný vardýr ki, hangi kelimeyle, nasýl anlatýlýr bilmiyorum. Tüm çýldýrýþlar, tüm sýyrýlýþlar benlikten, insanlýktan, kimlikten çýkýþlarýn yaþandýðý bir andýr bu. Varlýðýn son yokluðun ilk aný gibi ama ikisi de deðil, sýfýr noktasýdýr sanki, ikisinin dili de konuþulmaz o anlarda. O anda, o kara lekenin, kaza anýnýn, o kapkara zaman zerreciðinin siyah, yaðlý bir mürekkep gibi tüm zamanlarýn üstüne aktýðýný ve hepsini kaplayýp kararttýðýný görür gibi olurdum. Sabaha karþý, güneþ doðmadan hemen önce olurdu bu. Dünya zamanýyla kýsa sürerdi belki, þimdi buradan bakýnca bunu ayrýmsayabiliyorum. Ama yaþarken öyle deðildi, asýr gibi gelirdi dehlizin uzunluðu yürürken. Nefes seyrelir, ten yitilir, akýl zerre zerre baþtan, can zerre zerre bir þýrýngayla damardan çekilir gibi olurdu. Sabaha çýkmak, çýkabilmek için dua ederdim, acýdan hýçkýrmayý tecrübe eder, güneþin doðmasý için yalvarýrdým. Onlar olamasaydý bunlarý atlatamazdým gibi gelir hep. Sakýzlarým olmasaydý o geceleri atlatamaz çýldýrýrdým gibi gelir hala düþündüðümde.

Sonra Ilýca tepelerinde görününce güneþ, biraz kül oluyordum hala ama biraz da anka. Ateþim zayýflýyordu, acým düz çizgiye indirgeniyordu. Seyirci salonu süpürülüp siliniyordu. Sahnenin ýþýk huzmelerinin belirginleþtirdiði tozlarýyla açýlýyordu günün matinesinin perdeleri ben tarafýndan. Koridordan gelen sesin ardýndan kapýda görünen yemek arabasý, minicik pakette tereyaðý, peynir ve reçel, nizam içinde ince kýyýlmýþ ekmekler -bizim gibi-,altý zeytin ve bir bardak çay kendi bardaðýnda. Bence hala , en büyük nimet… O sabah kahvaltýlarýdýr ki bir karanlýk gecenin daha bitiþinin müjdecisidir. Çok büyük nimet, hala…

Ve izliyorduk oyunu, her akþam kapatýp perdeleri üstümüze, her sabah ayný yakýcý sýzýyla açarak.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Hastane Günlüðü

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Silindi. [Deneme]
Silindi. [Deneme]


Aliye Baran kimdir?

kelimeler sihirli benim için . . .

Etkilendiði Yazarlar:
çok...


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Aliye Baran, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.