..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"...öyküyü yazan bilge, beþinci ya da altýncý göbekten kral torunu olduðumu ortaya çýkaracak þekilde belirleyebilir soyumu." -Cervantes, Don Quijote
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Beklenmedik > ELÝF AYVAZ




30 Mayýs 2011
Tecavüz  
ELÝF AYVAZ
Baþlýk bulamadým, öylesine yazdým. Sonunu da henüz yazmadým. Belki yazarým belki de yazmam.


:AIBC:
‘En dibe vurmadan yüzeye çýkamazsýn!’


Uyandýðýnda aklýndaki cümle buydu Akasya’nýn. Gece çok içmiþti. Parça parça görüntüler vardý aklýnda. Tek baþýna bir bara girdiðini hatýrlýyordu mesela. Kahkahalarla dans ediyordu. Bir baþýna… Arkasýndan sarýlmaya çalýþanlar vardý. Ýtiyordu hep. Kurtulmaya çalýþýyordu onlardan. Daha çok sürtünüyorlardý vücuduna. Sonra bir masada bir adamla içtiðini hatýrlýyordu. Bardaðý hiç boþalmýyordu nedense. Adamýn keskin mavi gözleri vardý.


Bu kadardý, baþka bir þey hatýrlamýyordu. Peki içinde uyandýðý bu yatak kimindi?!


‘Yine ne haltlar yedin Akasya?’ diye baðýrdý içinden.


Bir yerden müzik sesi geliyordu, biri eþlik ediyordu üstelik.


‘Geceyi geçirecek iyi bir yer bulmuþsun galiba, kýzým. En azýndan adamýn sesi güzel.’’ ‘Vücudumdaki morluklarý görmüþ müdür acaba?! Off, bu iþin sonu nereye varacak böyle ya?’’


Hala yattýðý yerden düþünüyordu Akasya. Kalkmaya karar verdi. Ýçinde adamýn yüzünü görmek için dayanýlmaz bir merak vardý.


‘Aaaa! Giysilerimle mi yapmýþ?!’ iþte bunu söylemiþti. Tam da o sýrada içeri girdi adam.


-Uyandýn mý? Günaydýn. Ben de sana bakmaya geliyordum. Kahvaltý hazýrladým. Hadi yüzünü yýka da gel.


Bir þey söylemedi Akasya. Yüzünü yýkadýktan sonra kokuyu takip etti sadece. Bir erkek için ne kadar da derli toplu bir evdi burasý böyle!


Masaya oturunca önündeki bardaða çay doldurdu adam.


-Kaç þeker? Diye sordu.


-Ýki.


-Büyük ihtimalle adýmý hatýrlamýyorsundur. Tanýþalým en baþtan. Kimse tanýmadýðý bir adamla kahvaltý yapmak istemez herhalde, dedi gülümseyerek. Ben Hakan.


Akasya da gülümsedi. Kafasýndaki sorularý susturamýyordu bir türlü.


-Ben seninkini biliyorum. Akasya. Dün gece çok güzel bir adýn olduðunu söylemiþtim.


-Hatýrlamýyorum, dedi Akasya buruk bir gülümsemeyle.


Hakan da gülümsedi. ‘Ne güzel bir gülüþü var.’ Dedi Akasya içinden, sonra da kýzdý kendine. ‘Saçmalama Akasya. Saçmalama! Dün gece bu adam seninle yattý.’


Tam da o sýrada:


-Bir þey olmadý dün gece, dedi Hakan. Aklýndan geçenleri okuyordu sanki.


-Ne?


-Bir þey olmadý dün gece. Bir þey yapmadým ben. Zaten sen takside uyumaya baþladýn. Yani çok kustun, sonra da uyuyakaldýn. Adamýn arabasý mahvoldu hatta. Arabayý kirlettiðin için ücretin iki katýný vermek zorunda kaldým, dedi gülümseyerek.


Evet, gülüþü çok güzel diye az önceki düþüncesini tasdikledi Akasya.


-Kustum mu gerçekten? Dedi, çok utanmýþtý.


-Evet ve nedense hep benim üzerime kustun!


-Ýnanmýyorum! Ben… Özür dilerim.


-Sorun deðil.


-Peki, sen nerede yattýn?


-Aslýnda salondaki kanepeyi hazýrlamýþtým kendime ama sen kötü bir kâbus gördün sanýrým. Çýðlýk attýn yani, bir þey oldu sandým. Tekrar yatýrmam çok zor oldu sen. Sabaha kadar ‘Köklerim yok benim!’ diye sayýkladýn durdun. Çok zor uyudun. Anca o zaman gidebildim yerime. Sabah ezaný okunuyordu sanýrým.


-Off… Gerçekten özür dilerim.


-Aslýnda giysilerini çýkartacaktým rahat uyuyamazsýn diye ama sabah uyandýðýnda yanlýþ anlarsýn diye cesaret edemedim. Umarým çok rahatsýz olmamýþsýndýr o kot pantolonla.


-Bilmem ki… Bir þey hatýrlamýyorum. Çok yorgunum sadece.


-Ýstersen biraz daha uyuyabilirsin.


-Yok, daha fazla rahatsýzlýk vermeyeyim sana.


-Sorun deðil benim için. Zaten biraz sonra çýkacaðým. Arabamý almam lazým artýk.


-Araban?!


-Dün gece ben de içtim biraz seninle. Çok deðildi ama yine de riske atmak istemedim bizi. Taksiyle geldik o yüzden. Ýþte þimdi onu alacaðým. Baþka iþlerim de var biraz. Akþama gelirim ancak. Sen rahatýna bak.


Masadan kalktý, tam gidiyordu ki döndü:


-Haa, öyle yatma bu kez. Odada giysi dolabýnýn en alt çekmecesinde pijamalar var. Ýstediðini giyebilirsin. Sana büyük gelirler ama idare et artýk. Böyle þeylere alýþýk deðilim hiç. Bu eve hiç kadýn girmez normalde.


-Hiç mi? Diye sordu Akasya bir çocuk merakýyla.


-Hiç, dedi Hakan. Birkaç saniye sustu sonra. Hadi ben kaçtým. Döndüðümde seni daha saðlýklý görmek istiyorum.


Çýktý sonunda.


Biraz daha masada oturduktan sonra kalkmaya karar verdi Akasya. Evin içini dolaþtý biraz. Çok sade ama çok zevkli döþenmiþ bir evdi burasý ve bir erkeðe göre fazla derli topluydu. Odanýn biri çalýþma odasý olarak düzenlemiþti. Her yer kitap doluydu. Özellikle de Ýngilizce kitaplar. Sanýrým yüksek lisans falan yapýyordu bu adam. Gelince bunu sormalýydý ona. Gerçi sormasa bile o hemen söylerdi; nasýl olsa aklýndan geçen her þeyi okuyordu. Ýlginç bir adama benziyordu.


Sonra kendini biraz daha fazla yorgun hissetti Akasya. Hakan’ýn tarif ettiði çekmeceyi bulmaya gitti. En alt çekmece demesine raðmen bütün çekmeceleri tek tek açtý. Giysilerin hepsi katlanmýþtý. Her þey ne kadar da düzenliydi. Bir an kendisinden utandý Akasya. Kendisi hiç bu kadar düzenli bir insan olamamýþtý bu güne kadar. Zaten artýk bir evi de yoktu.


Bir pijama aldý alelacele. Sonradan baktý ki gayet de zevkli bir seçimdi. Yine çok ilginç bir adam olduðunu düþündü Hakan’ýn.


Sonra yataða uzandý, beþ dakika geçmeden uyumuþtu.

Burnuna gelen güzel kokularla uyandý Akasya. ‘Hakan gelmiþ.’ Dedi alçak sesle. Yataktan çýkýp yanýna gitti.


-Hoþ geldin, dedi sanki uzun zamandýr tanýþýyorlarmýþ, sanki çok yakýnýymýþ gibi samimi bir ses tonuyla.


-Hoþ buldum, dedi o da o güzel gülümsemesi eþliðiyle. Nasýl, rahat uyudun mu?, diye sordu sonra.


-Bebekler gibi…


-Sevindim o zaman.


-Sen neler yaptýn? Hallettin mi iþlerini?


-Evet, arabamý aldým. Faturalarým vardý, onlarý ödedim. Biraz alýþveriþ yaptým. Sonra okulda toplantým vardý, ona katýldým ve þimdi iþte buradayým.


-Okul?!


-Ah, onu söylemedim, deðil mi? Ben Ýngilizce öðretmeniyim Ýstanbul üniversitesinde. Yani daha tam öðretmen sayýlmam. Okul iki yýl önce bitti. Tezimi tamamladým altý ay önce. Üç ay önce de üniversitede çalýþmaya baþladým iþte.


-Hýmm… Ben de evini gezdim de biraz. Kitaplarýný görünce mesleðini merak etmiþtim. Demek öðretmensin.


-Evet. Peki sen? Bu arada otursana. Neden ayakta bekliyorsun?


-Yardým ederdim ben de.


-Gerek yok caným. Ben yapýyorum iþte.


-Tamam o zaman, ben teklifimi yaptým.


-Eee… Mesleðini sormuþtum.


-Ben üniversite üçüncü sýnýf öðrencisiyim Marmara Üniversitesinde.


-Bölüm?


-Týp.


-Vavvvv… Bir doktor duruyormuþ karþýmda da heberim yokmuþ.


-Okulunu býrakmayý düþünen bir doktor… dedi gülümseyerek Akasya.


-Býrakmak mý? Ama neden?


-Artýk hiçbir þey istemiyorum. Tahammül edemiyorum olanlara.


-Anlatmak ister misin?


-Hýmmm… Hayýr. Belki sonra….


-Tamam… Canýný sýktýysam özür dilerim. Sormadým farz et.


-Önemli deðil.


-Peki, tamam. Ben yemeði hazýrladým sayýlýr, salatayý da sen yap bakalým. Bakalým mutfakta nasýlsýn?, dedi gülümseyerek.


-Þeyy… Pek becerikli olduðum söylenemez aslýnda. Hiç bulaþmasam?!...


-Hadii… Yaparsýn sen. Ben üzerimi deðiþip geleceðim. Bu arada yemeðin beþ dakikasý var. Bu önemli görevi sana býrakýyorum. Sakýn kapatmayý unutma, yoksa tadý bozulur bak, ona göre. Al bunlar da salata malzemeleri… Ýstediðin gibi çalýþabilirsin bunlarla. , dedi yine gülümseyerek. Dalga geçiyordu resmen.


Hakan gidince Akasya ne yapacaðýný bilmez þekilde bakmaya baþladý önündeki sebzelere. ‘Hadi Akasya, altý üstü salata!’ dedi kendini cesaretlendirmek istercesine. Ýkide bir de saate bakýyordu. Beþ dakika dolar dolmaz kapattý yemeðin altýný.


Bulduðu her sebzeyi doðruyordu önündeki büyük kabýn içine, Akasya.


-Bence o kadar havuç yeterli, dedi Hakan.


Ýrkildi Akasya.


-Ne zamandýr orada duruyorsun sen?,diye kýzdý ona. Korkuttun beni.


Gülen gözlerle geldi bu kez Hakan.


-Özür dilerim. Sadece seni izliyordum. Oldukça ciddi çalýþýyorsun, dedi gülerek. Ama o kadar çok havuç rendeledin ki kendimi müdahale etmek zorunda hissettim.


-Ukala! Sana bu iþten anlamadýðýmý söylemiþtim.


-Tamam tamam. Kýzma. Çok güzel görünüyor. Ama iki kiþiyiz. Hepsini yiyemeyiz diye öyle söyledim.,


-Ýyi.


-Hadi sofrayý kuralým.


-Tamam.


Hiç konuþmadan sofrayý kurdular, arada bir göz göze geliyorlardý. Oturduklarýnda Hakan yine konuþmaya baþladý.


-Bakalým salatanýn tadý nasýlmýþ, dedi kendine kocaman bir tabak hazýrlarken.


-Bak bakalým.


-Mýmmm… Harika olmuþ bu. Ellerine saðlýk.


-Ciddi misin sen?


-Evet, sadece biraz tuzu eksik.


Gülümsedi Akaysa.


-Senin yemek de çok güzel olmuþ.


-Afiyet olsun. Annemin özel yemeðidir. O öðretmiþti bana. Nur içinde yatsýn.


Gözleri doldu birden Hakan’ýn.


-Özür dilerim, üzdüm seni.


-Önemli deðil. Bir yýl oldu ama ben hala alýþamadým. Anneme biraz fazla düþkünüm. Tek çocuðum da ben, dedi.


-Ben de, dedi Akasya gülümseyerek.


-Neden bir þey yapmadýn?


-Ne yapmadým?


-Bana yani. Neden bir þey yapmadýn? Yapabilirdin oysa.


-Yapabilirdim. Belki. Ya aslýnda ben öyle biri deðilim. Bara bile arkadaþ zoruyla giderim. Evcil bir adamým ben. Kitaplarýmla, müziklerimle ya da filmlerimle gayet de mutluyum. Ama iþte arkadaþlar… Yani benim uzun süredir bir iliþkim yok. Onlara da dert oldu bu. Dün gece bir kýzý ayartýp yataða atacaktým güya. Onlar baþka bir kýz bulmuþlardý. Yani o kýz hazýrdý. Hatta seninle birlikte çýkarken ‘Býrak onu, benimle gel.’ Gibi bir þey de söyledi.


-Peki neden beni seçtin?


-Bir adam vardý. Sürekli sana sarýlmaya çalýþýyordu. Sürtünüyordu. Ýtiyordun sen de. Çok sarhoþtun, belliydi. Yani ben seni öyle görünce… Dayanamadým iþte. Aslýnda insanlarýn iþlerine burnumu sokmamam lazým ama… Elimde deðil. Seni adamýn kollarý arasýndan çekince yüzüme baktýn, gülümsedin bana. ‘Dikkatli ol!’ dedim sana ve masama döndüm. Biraz sonra da sen geldin yanýma. Birlikte içmeye baþladýk. Yani daha çok sen içtin. Kötü oldun sonra. Uyumak istediðini söyledin, sana gidelim falan dedin. Bunu kabul edip seni eve getirinceye kadar ki fikrim seninle yatmaktý. Arkadaþlarla iddiaya bile girmiþtik. Ben birini ayarlar mýyým, ayarlayamaz mýyým diye. Ama…


-Ama yapmadýn.


-Evet. Yapamazdým. Sen sarhoþtun. Üstelik de iyi görünmüyordun. O kadar çok kustun ki sana bir þey olacak sandým. Hem ben öyle bir adam deðilim ki. Eve kadýn mý atacaðým yani. Senden, o halinden faydalanacak mýydým yani. Hayýr! Ben bu deðilim ki…


-Peki þimdi?


-Hayýr tatlým. Ben yapamam. Yani isteyerek, severek olmalý her þey. Yani sadece cinsel ihtiyaçlarýmý karþýlamak için bunu yapmak istemiyorum.


-Senin gibi düþünen adamlarýn artýk yaþamadýðýný sanýyordum.


Gülümsedi Hakan yine.


-Çok güzel gülüyorsun.


-Teþekkürler. Bitirdiysen toplayalým artýk.


-Tamam.


Tabaklarý bulaþýk makinesine yerleþtirirken dayanamayarak sordu Akasya:


-Peki hiç mi yapmak istemiyorsun?


-Sen istiyor musun?


-Hayýr.


-Ben de istemiyorum.

-Film izleyelim mi?


-Ben gitmeliyim artýk.


-Nereye gideceksin ki? Gidecek yerinin olmadýðýný söylemiþtin bana.


-Ne zaman söyledim ki?


-Barda otururken söyledin.


-Peki hep burada mý kalacaðým?


-Benim için problem deðil. Zaten yalnýz yaþýyorum.


-Bunu neden yapasýn ki? Karþýsýnda ne isteyeceksin benden. Etimden baþka verecek bir þeyim yok. O da benden çýktý çoktan zaten.


-Ben öyle biri deðilim. Karþýlýðýnda da bir þey istemiyorum senden. Sadece doðru düzgün bir yer buluncaya kadar burada kalabilirsin diyorum. Sana ait bir yer. -…


-Özür dilerim. Seni üzmek deðildi amacým. Ýstersen gidebilirsin tabii. Ama bir yer ayarlayýncaya kadar da burada kalabilirsin. Rahatsýz olmazsan eðer… Zaten ben


sabah gidip akþam geliyorum. Benim için problem olmaz.


-Ben… Bunu düþünmeliyim.


-Peki. Düþün. Ben de filmimi izleyeyim.


Bir þey söylemedi Akasya. Neden bu kadar iyi olduðunu anlayamýyordu bu adamýn. O kimseye güvenmezdi ki! Ya bunun altýndan da bir þey çýkarsa diyordu hep.


Hakan ise bu garip kýza karþý tuhaf duygular hissetmeye baþlamýþtý. Ona aþýk mý oluyordu yoksa ona acýdýðý için mi gitmesin diye uðraþýyordu tam olarak bilemiyordu doðrusu. Adýný tam koyamýyordu bir türlü içindeki duygularýn. Kötü günler geçirdiði belliydi Akasya’nýn. Ama öyle güzeldi ki… Hepsini yok sayabilirdi Hakan. Hepsini unutturabilirdi.


Ýrkilerek salona döndü Hakan. Akasya’nýn sesiydi bu:


-Ben de katýlabilir miyim? Diyordu.


-Tabii, dedi Hakan. Gel. Ama tek battaniyem var.


-Ben istemiyorum zaten battaniye.


-Sen bilirsin.


-Yeni mi izlemeye baþladýn filmi?


-Evet, baþýnda daha.


-Tamam.


Bir süre geçtikten sonra Akasya üþüdüðünü hissetti. Ama yaklaþmak istemiyordu bu adama. Garip bir çekimi vardý ve bu onu korkutuyordu.


Hakan onun üþüdüðünü fark etmiþti, çaktýrmadan onu izliyordu zaten. Daha fazla dayanamadý:


-Gel buraya, gel! Donacaksýn.


Tereddüt ediyordu Akasya.


-Korkma sana bir þey yapmam.


Gülümsedi Akasya. Kendini çok garip hissediyordu bu adamýn yanýnda. Korkuyordu ondan ama garip bir þekilde de çekiliyordu. Yanýna yaklaþýnca Hakan onu kolunun altýna almýþtý. Sesini bile çýkaramadý Akasya. Bir yandan huzursuz bir yandan da çok huzurluydu. Göðsünün üzerindeyken kalp atýþlarýný duyuyordu Hakan’ýn. Film güzeldi ama hem Hakan’ýn sýcaklýðýyla hem de battaniyenin sýcaklýðýyla aðýrlaþmaya baþladý Akasya. Zorluyordu kendini ama engel olamýyordu bir türlü. Daha fazla dayanamadý ve kapadý gözlerini.






Ýlk cd bittiðinde Hakan Akasya’ya ‘Nasýl, beðendin mi filmi? Dedi. Akasya’dan ses gelmeyince yüzünü ona doðru çevirdi. Onun uyuduðunu görünce bir an için bir gülümseme belirip kayboldu dudaklarýnda.


Ne güzel uyuyordu ve ne kadar da huzurluydu. Dün geceki halinden eser yoktu adeta. Ne gibi sorunlarý vardý bu kýzýn çok merak ediyordu aslýnda. Aslýnda her þeyini merak ediyordu. Onu tamamen öðrenmek istiyordu. Yapabilir miydi, kendini ona sevdirebilir miydi? Bilmiyordu.


O uyanýncaya kadar yerinden kalkmamaya karar verdi Hakan. Bu anýn tadýný çýkarmalýydý. Bir insan nasýl bu kadar sevimli olur diye düþünüyordu þimdi de. ‘Sanýrým sana aþýk olacaðým, Akasya.’ Dedi içinden.


Saçlarýný karýþtýrýyordu farkýnda olmadan.


Bir süre sonra gözlerini açtý Akasya. Baþý Hakan’ýn göðsündeydi hala. Hakan’ýn saçlarýyla oynadýðýný fark etti sonra. Üzerini iyice örtmüþtü üþümesin diye.


-Hýmm… Çok rahatmýþ burasý. Dedi Akasya.


-Ýstersen orada kalabilirsin, dedi Hakan da gülümseyerek.


Kaþlarý çatýldý hemen Akasya’nýn.


-Yanlýþ bir þey mi söyledim, dedi Hakan endiþeli bir yüzle.


-Bu cümleyi en son kurduðumda henüz 15 yaþýndaydým ve henüz küçücük bir çocuktum. Üvey babama söylemiþtim. Onun göðsünde uyuyakalmýþtým. Onu kendi babam gibi saymýþtým ben. Haberleri izliyordu o. Ben de gelip göðsüne yaslanmýþtým. Okþuyordu beni. Anlamadým ki ben. O cümleyi kurdum aptal gibi. Gülümsedi sadece. Ama eli daha da aþaðýlara kayýyordu her defasýnda. Kalçalarýmý sýkýp okþuyordu. Hala bir þey anlamamýþtým. O benim babamdý ve babalar kýzlarýný severdi. Annem iþteydi o gece çok iyi hatýrlýyorum. Nöbeti vardý hastanede. Ben, beni sevdiðini sanýyordum hala. Ama o iyice arttýrmýþtý tacizlerini. Memelerime dokunmaya baþladý sonra. Sonra daha da aþaðýlara inmeye baþladý. Bir köpek gibi hýrlýyordu. Ne yaptýðýný anlamam çok geç oldu. Anladýðýmda ise kocaman penisi gözlerimin önündeydi. Üzerime çýkmaya çalýþýyordu. Çýðlýk atýyordum ama her çýðlýðýmdan sonra yüzüme bir tokat yiyordum.


Onu durduramadým. Engel olamadým. Benden öyle çok güçlüydü ki! Nasýl yapabilirdim? Hayvan, bana tecavüz etti. Aðlýyordum, iþini bitirdiðinde kimseye bir þey söylersem annemi öldüreceðini söyledi bana. Hep tehdit ediyordu beni. Sürekli taciz ediyordu. Anneme bir þey söyleyemiyordum tabii korkudan. Annem nöbete kalmasýn diye dua eder olmuþtum. O geceler azaptý benim için. Sabaha kadar üzerimden inmiyordu piç herif ve ben her karþý koymaya çalýþtýðýmda ondan dayak yiyordum. Vücudum çürük içinde kalmýþtý, ruhum da. Annem... O hiçbir þeyin farkýnda deðildi. Ama benim suçum deðildi, gerçekten deðildi. Ben sadece bir çocuktum.


Aðlýyordu Akasya, analattýkça daha da þiddetleniyordu hýçkýrýklarý.


Hakan onu sakinleþtirmeye çalýþýyordu ama duymuyordu bile onu.


-Akasya! Akasya, tamam güzelim. Tamam. Aðlama artýk.


Faydasý yoktu. Sertçe sarstý en sonunda bir iki kez.


-Þiþþt... Tamam, tamam. Geçti. Aðlama artýk.


Sakinleþmek bilmiyordu Akasya. Sürekli aðlýyordu. Hakan onu böyle sakinleþtirmeye çalýþtýkça daha çok aðlayasý geliyordu. Ne kadar uzun zaman olmuþtu güvenli bir yerde kalmayalý, birinden korkmadan yan yana oturmayalý... Ve ne kadar zaman olmuþtu doya doya aðlamayalý... Hep sýkýyordu kendini, hep...


-Tamam... Tamam.


Gözyaþlarý durmadan akýyordu yanaklarýndan aþaðýya Akasya'nýn. Hakan siliyordu durmadan. Ne yapacaðýný bilemez durumdaydý. Onu nasýl sakinleþtireceðini bilememiþti bir türlü.


Bir süre sonra sakinleþti biraz Akasya. Arada bir iç çekiyordu sadece.


-Daha iyi misin? diye sordu Hakan.


Baþýný salladý sadece Akasya. Konuþacak gücü yoktu. Ve yüzüne bakabilecek de...


-Geçecek. dedi Hakan ve ellerini avcuna aldý.


-Çok utanýyorum. dedi Akasya. Sesi zar zor duyulabiliyordu.


Hakan, yüzünü ellerini arasýna aldý Akasya'nýn.


-Utanma! Hem utanmasý gereken sen deðilsin! O piç utanmalý asýl!


Yine gözleri doldu Akasya'nýn. Dayanamadý, kendisi sarýldý bu kez Hakan'a. Diyecek birþeyi yoktu Hakan'ýn. O da sarýldý ona. Bir süre kaldýlar öylece. Sonra;


-Özür dilerim, seni bu kadar üzdüðüm için özür dilerim. Bütün bunlarý sana tekrar hatýrlattýðým için, þu lanet çenemi tutamadýðým için... Hepsi için özür dilerim. dedi Hakan.


Çekildi Akasya. Çok üzgün görünüyordu Hakan.


Gülümsedi biraz.


-Hiç unutmuyorum ki. Unutamýyorum. Yalnýz içerken... Yalnýzca... derin bir iç çekti sonra. Dert etme, senin suçun deðil.


-Olsun, konuþmasaydým iyiydi.


-Hayatýmý merak etmiyor muydun zaten? O günden öncesinde mutlu bir çocuktum, þimdiyse... Yaralý... Yamalý...


-Hiþþ... Kendine haksýzlýk etme.


-Devamýný da dinlemek ister misin?


-Anlatmak zorunda deðilsin. Daha fazla üzülmeni istemiyorum.


-Anlatmak istiyorum. Ýhtiyacým var. Tutamýyorum artýk içimde. Hepsini kussam?! Temizlenir miyim? Geçer mi? Artýk böyle olmak istemiyorum ben.


-Tamam, dedi Hakan onu kendine doðru çekerken. Artýk ikisi de aralarýndaki çekimin farkýndaydý ve iyice kaptýrmýþlardý kendilerini buna. Sen nasýl istersen... Ýstediðin zaman dinlerim seni.


-Þimdi.


-Peki...


-Annem farkýnda bile deðildi benim halimin. Günden güne öldüðümün... Bir kaç defa o adamýn beni taciz ettiðini söylemeye çalýþtým anneme ama hep beni tersledi. Hiç inanmadý bana. Yalan söylüyormuþum. Hep ilgi çekmek için yapýyormuþum bunlarý. O kadar çok aþýktý ki o adama... Babamdan sonra


öyle bir kazmaya nasýl aþýk oldu hiç bilmiyorum doðrusu. Ýlk baþlarda hiç sevmemiþtim o adamý. Anneme de çok kýzmýþtýmyeniden evlendi diye. Babamý özlüyordum. Ama sonra sonra sevmeye baþlamýþtým. 'Baba' bile diyordum artýk ona. Ýyi davranýyordu çünkü bana. Babam kadar olmasa da iyiydi. Ama amacý farklýymýþ meðer! Sonrasý hep tehdit, hep dayak. Vücudum morluklar içindeydi ve annem bunlarýn dýþarýdaki çocuklarla kavga ettiðim için oldu sanýyordu. Çok hýrçýnlaþmýþtým çünkü. Okulda da sokakta da hep kavga ediyordum arkadaþlarýmla. Ki ben kolejin gözbebeðiydim o zamana kadar. Ama hayatým tepetaklak olmuþtu ve benim bir þekilde içimdekileri dýþa vurmam gerekiyordu.


-Babana ne oldu peki?


Babam... Trafik kazasýnda öldü. Doktordu benim babam. Türkiye'nin en ünlü kalp cerrahlarýndan biriydi. Bilirsin belki. Adý Haldun Bilir. Haftalarca gündemden düþmedi. Ýstanbul'dan Ankara'ya giderken trafik kazasý geçirdi. Bir sempozyuma


katýlmak için gidiyordu oraya. Suikasttan þüphelenildi hep. O kazadan iki hafta önce bir mafya babasýnýn ameliyatýný yapmýþtý babam. Ýki mafya babasý ve adamlarý birbirine girmiþler ve diðer taraf babamý o adamý öldürmesi için tehdit etmiþti günlerce. Ama babam adamý ameliyat etti tabii ki. Çünkü diðer taraf da ameliyatý yapmazsa babamý öldürmekle tehdit ediyordu. Babamsa sadece görevini yaptý. Her Hipokrat yemini etmiþ doktorun yapmasý gerektiði gibi...


-Öyle bir haber hatýrlýyorum sanki... Ama ayný olay mý, iþte ondan tam olarak emin deðilim.


-Odur büyük ihtimalle.


-Peki annen niye evlendi hemen? Ya da hemen mi evlendi?


-Bir yýl sonra... O adamla hastanede tanýþmýþlar. Bu arada annem de bir doktor. Yýldýrým aþkýymýþ onlarýnkisi. Üç ay içinde evlendiler. Ve annem o adama tapýyor. Hala! Ve hala -yýllar geçmesine raðmen- o adama tapýyor. Ve o pislik annemi


avuçlarý arasýna almýþ, resmen bir kukla gibi oynatýyor onu. Þu an onu bir sürü kýzla aldatýyor. Adam çok zengin zaten. Ýþ adamý, fabrikalarý var. Annem, aptal kadýn! Biliyor aldatýldýðýný ama hala onun kulu kölesi... Onu býrakýp gitmesinden o kadar çok korkuyor ki... Anlatamam sana.


-Kürtajýmý da annem yaptý biliyor musun? Ve bebek o kadar büyümüþtü ki... Kürtaj süresini çoktan geçmiþti fark ettiðinde. Bir de doktor olacak ve de jinekolog. Benimle ilgilendiði yoktu ki... O adamdan baþka kimseyi görmüyordu gözü. Kürtajýmý o yaptý ve adam o kadar kýzdý ki bana annemin yanýnda 'Kimin altýna yattýn, orospu?' diye. Hala kulaklarýmda sesi. O kadar çok aðladým ki o zaman ve o kadar çok anlattým ki anneme o yaptý diye. Zorla yaptý, beni tehdit etti diye. Ama onu bir türlü inandýramadým kendime. O adama inanmayý tercih etti ve hala da inanýyor. Ve adam onu her gün aldatýyor. Annem olacak o kadýn da ben onunla ilgilenemediðim için baþka kadýnlara gidiyor hala diye kendini avutuyor. Ýnanabiliyor musun? Bu kadar saçma bir hikaye ve saçma bir son kimde var acaba?


-DNA testi yaptýrmadý mý annen?


-Hayýr, yine o hayvanýn sözünü dinledi ve beni hemen kürtaj etti ama o kadar kötü bir ameliyattý ki canýma okudu. Zaten çok geç kalmýþtýk ve o kadar aðýr bir ameliyat geçirince de yumurtalýklarým hasar gördü. Yani artýk hiç çocuðum


olmayacak. Annem saðolsun! Zaten beni bu halde alacak bir adam da çýkmaz. dedi gülümseyerek Akasya.


-Öyle deme! Kendine haksýzlýk ediyorsun.


-Sence gerçekten de öyle mi?


-... Peki neden doktor olmaya karar verdin?


-Baþka bir þey bilmem ki ben. Doktorlarýn arasýnda büyüdüm. Daha küçücükken bütün ilaç isimlerini ezbere biliyordum. Zeki bir kýzdým bence. O adamýn bana yaptýðý iyilik beni bir yurda vermesi oldu. Ameliyat yerim iyileþir iyileþmez sepetledi beni evden. Hem de yetiþtirme yurduna. O kadar zengin bir adam ki hemen beni alacak bir yurt buldu. Annem yine sesini çýkarmadý. Zaten sevgili


kocasýna iftira attýðým için kýzgýndý bana. Onun da iþine geldi yani bu. 18 yaþýma kadar yetiþtirme yurdunda kaldým sayesinde. Annem her ay para yatýrýyordu hesabýma ve en iyi dersaneye gidiyordum. Kafama koymuþtum o zaman. Ben de doktor olacaktým ve tabii ki jinekolog. Hala delirmediðim için þükrediyorum her gün. Sýnava girdiðim gün doðum günümdü. Ve ertesi gün o yazý geçirebileceðim baþka bir yurda transfer edildim. Zaten torpilliydim ya. Kimse bir þey demiyordu. Sýnav sonuçlarý açýklandýðý gün annem geldi yurda. Bakmýþ internetten. 'Tebrik ederim seni, kýzým. Çok mutlu ettin beni.' dedi bana. 'Bana kýzým deme!' diye baðýrmýþtým yüzüne. 'Babam da ben de seni asla affetmeyeceðiz!' diye baðýrýyordum sürekli. O da ben de aðlýyorduk ama yine hiçbir þey yapmadý. Her zamanki gibi. Bir kez olsun beni þaþýrtsaydý... Onu affedebilirdim. Her þeyi unutabilirdim.


-Hala yurtta mý kalýyorsun?


-Hayýr, ilk sene yine yurtta kalýyordum. Ama bir gün yolda o adamla karþýlaþtýk. Ben hemen kaçtým ama o gece yurda geldi o adam. Babam ya güya odama kadar getirmiþler adamý. Yine üzerime saldýrdý. Kaçtým o gece yurttan. Þu an anneme göre kadir kýymet bilmez bir evladým. Ýyilik nedir bilmiyorum. O günden beri o yurdun kapýsýndan adým atmýyorum. Ne doðru düzgün derslere giriyorum ne de


sýnavlara. Ama hem annem doktor hem de babam çok zengin bir iþ adamý diye bütün derslerimden yüksek notlarla geçiyorum. Okulumu seviyordum oysa ki ben. Ama kaldýramýyorum artýk bütün bunlarý. Okumak istemiyorum o iðrenç okulda. Hepsi iðrenç o adamlarýn.


-Hýrsýný geleceðinden çýkarmamalýsýn bence.


-Sen olsan nasýl davranýrdýn?


-Bilmiyorum.


-Ben de bilmiyorum.


-Kafama takýlan þeyler var.


-Sor.


-Yurttan kaçtýn, þimdi nerede kalýyorsun? Daha doðrusu nerede kalýyordun? Üçüncü sýnýftayým dedin.


-Arkadaþlarla eve çýktým bir ara. Bir ara part-time çalýþtýðým bir kafede yattým kalktým. Bir ara bir sevgilim vardý onunla yaþadým. Tabii tüm bunlar geçen yýlýn sonuna kadardý. Bu yýl nerde sabah orda akþam... Artýk iyi hissetmiyorum. Sonuna geldim. Dayanacak gücüm kalmadý. Param yok, çoðu yerde etimle ödüyorum yatak ve yemek parasýný. Hatta her yerde.


-Tekrar söylüyorum. Burada kalabilirsin. Karþýlýðýnda bir þey istemiyorum.


Gülümsedi Akasya.


-Þu filmin devamýný izlesek mi artýk? dedi sonra.


-Tamam, dedi Hakan ikincisini takarken.


Filmin sonuna kadar konuþmadýlar bir daha.






...






-Beðendim, dedi Akasya filmin sonuna geldiklerinde. Ýyi bir film seçmiþsin.


-Teþekkür ederim.


-Alkol baðýmlýsý olmaktan korkuyorum, biliyor musun? Her gece içiyorum, tüm bunlara dayanabilmek için deliler gibi içiyorum. Ama artýk dayanacak gücüm kalmadý. Böyle yaþamak istemiyorum.


-Bir doktora gidebiliriz istersen.


-Ben de bir doktor adayýyým, unuttun mu? Sadece korkuyorum dedim. Daha baðýmlý deðilim yani.


-Peki ben ne yapabilirim?


-Ýçmemi engelleyebilirsin.


-Tamam, bundan sonra içmiyorsun.


Küçük bir kahkaha attý Akasya.


-Peki. Bunu dinleyeceðim.


-Hep bu giysilerle mi dolaþýyorsun sen? Üzerini falan deðiþtirmiyor musun?


-Bir kaç parça eþyam ve bir iki kitabým var bir arkadaþýmda. Arada ona gidip deðiþtiriyorum.


-Peki niye onda kalmýyorsun?


-O... Ailesiyle yaþýyor ve ailesi beni istemiyor doðal olarak.


-Hýmmm... Yani burada kalacaksýn.


-Bunu hala düþünmekteyim.


-Neyini düþünüyorsun ki? Gidecek yerin yok nasýlsa. Ben de yalnýz bir adamým. Geçen seneye kadar annemle yaþýyordum bu evde. Ölünce ev bana çok boþ gelmeye baþladý. Yalnýzlýða alýþamadým bir türlü. Bana arkadaþ olursun. Kal iþte.


-Hala çok mantýklý gelmiyor söylediklerin çünkü. Arkadaþ arýyorsan bir baþkasýný yani tanýdýðýn birini alabilirdin yanýna. Neden ben yani? Aklým almýyor, anlayamýyorum. Üstelik karþýlýðýnda bir þey istemeyeceðini nerden bileyim.


-Tek þartým var.


-Neymiþ o?!


-Arada yemekleri sen yaparsýn.


-Ne?!


-Arada yemek yaparsýn diyorum. Temizliðe iki haftada bir kadýn geliyor zaten. Sana da bir yatak alýrýz odanýn birine. Eþyalarýný da alýrýz arkadaþýndan kalýrsýn iþte.


-...


-Offf... Tamam ya, bir yalvarmadýðým kaldý. Senden hoþlandým, anlýyor musun? Burada kalmaný biraz da bu yüzden bu kadar çok istiyorum. Ve sen de bana karþý bir þeyler hissetmeye baþladýn, biliyorum.


-Nerden biliyorsun?


-Biliyorum. Çünkü kalbin yerinden fýrlayacakmýþ gibi atýyor bana yaklaþtýðýn zaman. Ta buradan duyabiliyorum.


-Çok biliyorsun sen.


Gülüyordu þimdi ikisi de. Her þey ne kadar hýzlý geliþiyordu böyle. Ýkisi de þaþýyordu bu garip hallerine.


-Arasana þu arkadaþýný, müsaitse gidip alalým eþyalarýný.


-Acelen ne? Hem ben daha kararýmý vermedim ki...


-Kalýyorsun. Sokaklara býrakamam seni.


-...


-Hadi ara.


-Kontörüm yok yahu.


-Al, bende var.


-Pöfff...






...


-Alo, Yeþim nasýlsýn caným? Saðol, ben de iyiyim. Þey... Müsaitsen ben bir arkadaþla gelip eþyalarýmý alacaðým da senden. Evet, eve çýkýyorum.


Saðol caným. Annenler evde mi? Hýmmm, o aþaðýda bekler o zaman, olmaz mý? Hah, çok saðol ya. Hadi geliyoruz biz. Bayyy...


-Al.


Gülümsedi Hakan.


-Oldu mu?


-Oldu. Hadi çýkalým. Yarýn da yatak alýrýz sana.


-Pöfff...






...






Hiç konuþmadýlar arabada varýncaya dek. Ama arada bir kaçamak bakýþlar atýyorlardý birbirlerine. Hayatlarýnýn nasýl da böyle garip bir þekilde karþýlaþtýðýný düþünüyordu ikisi de.


Bir süre sonra Akasya yolu tarif etmeye baþladý. Epey bir yol gitmiþlerdi 'dur' dediðinde.


Sýkýntýyla baktý sonra Hakan'a, Akasya.


-Tamam güzelim. Sýkýlmana gerek yok. Burada bekleyeceðim ben. Çok gecikme ama.


-Teþekkür ederim, dedi Akasya gülümseyerek.


Akasya apartmana girerken radyoyu açtý o da. The Chronical of Life and Death çalýyordu. Gözlerini kapattý ve dinlemeye baþladý.


Akasya kapýyý açýp arkaya eþyalarýný býraktýðýnda þarkýnýn sonuna gelmiþti Hakan.


-Hepsi bu mu? diye sordu þaþýrarak.


-Nasýl hepsi bu mu? Orda burada yaþarken daðýldý eþyalarým da. Kurtarabildiklerim bunlar. Hem gecelemek için giysiye çok ihtiyaç olmuyor genelde.


-Öyle konuþma ya. Kýzlarýn genelde çok eþyasý olur ya o yüzden öyle söylüyorum.


-Ýþte ben o kýzlardan deðilim.


-Tamam tamam. Sen kazandýn. Teslim oluyorum. Gel hadi yerine.


Akasya yerine geçtikten sonra hareket ettiler.


Bir süre sonra:


-Özür dilerim, dedi Akasya. Yukarda biraz gerildim. Bir sürü soru sordu ailesi. Pek hoþ karþýlamýyorlar beni ve yaþamýmý. Kendi evime gidiyorum dedim o sinirle.


-Boþver, zor olduðunu biliyorum ama boþver. Çok mu önemliler sanki?


-Deðiller. Sadece Yeþim... Az karnýmý doyurmadý.


-Ha... Bak acýkýrsan falan söyle, ya da canýnýn istediði, yemek istediðin bir þey varsa... Ya da vitrin de bakabiliriz. Ýhtiyacýn olan bir þey varsa söyle...


-Herþey! Ama senden almam doðru deðil.


-Niye? Bir iþ buluruz sana part time. O zaman giderlerimiz ortak olur, ödeþiriz. Çok mu problem yani.


-Deðil mi?


-Deðil. Rahat ol lütfen.


Konuþmadý daha fazla Akasya. Kafasý karýþýktý hala. Bir yandan çekiniyordu bir yandan da deli gibi çekiliyordu ona karþý. Bu kadar iyi olmasý kuþku uyandýrýcýydý üstelik. Ama kötülük yapacak birine de benzemiyordu hiç.


Hakan'ýn sesiyle sýyrýldý düþüncelerinden Akasya. Arabayý park etmiþti bir alýþveriþ merkezinin otoparkýna.


-Hadi ama ne kadar da yavaþsýn.


-Niye geldik ki buraya?


-Alýþveriþ yapacaðýz ve tabii yemek, dedi Hakan sýrýtarak. Diðer erkeklerin aksine alýþveriþ yapmayý çok severim ben. Hadi gel.


Elini uzatmýþtý, hep ondan daha hýzlý davranýyordu. Akasya'ya da uygulamak düþüyordu sadece. Sinir olmaya baþlamýþtý bu duruma ama bir þey demeden elini verdi o da. El ele girdiler alýþveriþ merkezinin kapýsýndan. Sanki uzun zamandýr sevgililermiþ gibi...

Bir saat içinde bir sürü giysi ve ayakkabý almýþlardý Akasya’ya. Akasya ne zaman karþý koymaya kalksa Hakan itiraz ediyor, ona söz hakký tanýmýyordu. Bir þeyler yemek için oturduklarýnda:


-Yorulduk baya, deðil mi?


-Duymuyorsun ki beni hiç? Yeter, duralým diyorum, itiraz ediyorsun hep.


-Eksik bir þeyin kalmasýn istiyorum, caným.


Bir þey söylemedi Akasya. Kaþlarý çatýlmýþtý, sessizleþmiþti birden.


-Neyin var senin? Bir þeye mi canýn sýkýldý?


-Sence çok hýzlý gitmiyor musun? Tamam, senden hoþlandým ama bu kadarý çok hýzlý deðil mi? Daha tanýþalý kaç gün oldu ki? Hem beni ne kadar tanýyorsun? Neden bu kadar iyisin, niye yapýyorsun bütün bunlarý? Beni çok korkutuyorsun. Hayýr, bu doðru bir fikir deðil. Kendime kalacak doðru düzgün bir yer aramalýyým.


-Saçmalama lütfen! Nereye gideceksin sanki? Bak, off, tamam. Hýzlý gidiyorum yani bence hýzlý deðil de sana göre hýzlý, doðru. Tamam, daha dikkatli olacaðým bundan sonra. Ama bir daha gitmek lafýný alma aðzýna. Amacým seni korkutmak deðildi. Özür dilerim. Sana kötü bir þey yapmak niyetinde deðilim. Yakýnda sen de anlayacaksýn zaten.


-…


-Asma ama yüzünü. Özür diledim ya. Hadi yemeðini ye.


Hiç konuþmadýlar bitinceye kadar. Hakan kendi kendine kýzýyordu. Ýçindekiler hoþlanmaktan öteye geçeli çok olmuþtu kalbinde. Ama kýz korkuyordu iþte, zorlamanýn âlemi neydi? Haklýydý da üstelik. Daha dikkatli olmalýydý. Onu kaybetmekten korkmaya baþlamýþtý.


Bir süre sonra Hakan dayanamadý, konuþmaya baþladý:


-Biraz yürümek ister misin sahil kenarýnda? Ben genelde buraya geldikten sonra yürürüm de…


-Fark etmez. Dedi Akasya.


Hiç konuþmadýlar arabaya giderken. Oraya vardýklarýnda da aðýzlarýný býçak açmýyordu. Hakan o hep dinlediði þarkýyý dinlemeye baþlamýþtý. Son günlerde sadece bu þarkýyý dinliyordu. Ruh haline o kadar uyuyordu ki…


Akasya bir süre sonra nefes alamadýðýn fark etti. Arabadan dýþarý attý kendini. Arabanýn ön tarafýna doðru ilerledi. Ellerini göðsünde kavuþturdu ve yaslandý arabaya. Denize bakýyordu sadece. Kafasýnda bir þey yoktu. O kadar çok karýþmýþtý ki kafasý düþünemiyordu artýk. Aðlýyordu…


-Ýyi misin? Dedi Hakan.


-Ýçmeye ihtiyacým var, dedi Akasya. Sesi boðuk çýkýyordu.


-Sen aðlýyorsun!


-Eve gidebilir miyiz? Çok yorgunum.


-Tamam.


Eve vardýklarýnda hala sessiz sessiz aðlýyordu Akasya. Durduklarýnýn farkýnda bile deðildi.


-Geldik tatlým, dedi Hakan.


Bir þey söylemeden ýslak gözlerle baktý Akasya. Kötü hissediyordu kendini. Dayanamadý, sarýldý Hakan’a. Daha çok aðlýyordu þimdi.


-Beni býrakma, beni býrakma… diye tekrarlýyordu sürekli.


-Þiþþþt… Tamam, tamam. Ben yanýndayým. Korkma, tamam mý? Artýk daha fazla zarar görmene izin vermeyeceðim. Korkma, sakýn korkma.


Bir süre öyle birbirlerine sarýlmýþ vaziyette kaldýlar. Akasya çok güçsüz hissediyordu kendini. Ondan ayrýlamýyordu bir türlü. Tek baþýna ayakta duramayacaðýndan korkuyordu.


-Hadi artýk eve girelim, dedi Hakan. Onu cesaretlendirmeye çalýþýyordu.


Ama Akasya arabadan aþaðý iner inmez baþýnýn döndüðünü fark etti. Hakan yetiþmese az daha düþecekti. Bayýlacak gibi hissediyordu. Hakan sürekli onu teskin ediyordu:


-Tamam güzelim, tamam. Yorgun düþtün sadece. Tamam. Ben seni þimdi yukarý çýkaracaðým, diyordu sürekli.


Kucaðýna aldý onu. Ýkinci kat olmasýna raðmen asansörü kullandý. Akasya ise yüzünü Hakan’ýn boynuna gömmüþ hala iç çekiyordu. Dünya nasýl da dönüyordu böyle?!


Hakan onu doðruca odasýna götürdü.


-Sen yat þimdi böyle. Ben aldýklarýmýzý getireyim. Daha fazla o büyük pijamalarla uyuma.


Akasya hala aðlýyordu. Hakan koþarak aþaðýya indi. Tek seferde tüm aldýklarýný yüklendi, yukarý çýkardý. Sanki onu çok fazla yalnýz býrakýrsa kendisine bir þey yapacaðýndan korkuyordu.


Aldýklarý pijamalardan birini çýkardý alelacele. Akasya çok bitkin görünüyordu. Cenin pozisyonu almýþtý. Hakan kendisi giydirmeye karar verdi.


-Hadi güzelim, giyelim þunu. Hadi bana yardým et.


Giysilerini çýkarttýktan sonra öylece kalakaldý Hakan. Vücudu morluklarla doluydu Akasya’nýn. Gözleri doldu birden. Onu þimdi daha iyi anlayabiliyordu. Korkmasýnýn nedenini çok iyi anlayabiliyordu. Onu incitmemeye çalýþarak giydirdi pijamalarýný.


-Ýþte oldu, dedi en sonunda. Þimdi rahat rahat uyuyabilirsin.


-Vücudumdaki morluklarý gördün, deðil mi?, dedi Akasya.


Baþýný sallamakla yetindi Hakan.


-Hoþlandýðýn kýzýn asýl yüzünü gör iþte! Giysilerinin altýndan ucube çýkan bir prenses!


-Lütfen! Geçecek. Kendine eziyet etmeyi býrak. Lütfen.


-Bana yardým et. Ýçmek istemiyorum. Yeniden ayný þeyleri yaþamak istemiyorum. O kapana yeniden kýsýlmak istemiyorum.


-Þiiiþþt… Tamam, korkma. Ben yanýndayým ve hep yanýnda olacaðým. Korkma. Seni hiç býrakmayacaðým. Korkma.


-Gitme! Bu gece yanýmda kal.


-Tamam güzelim. Burada uyurum ben de. Hadi sen uyu artýk. Çok yoruldun zaten.


Uzun bir süre onu seyretti Hakan. Saçlarýný karýþtýrýyordu ayný zamanda. Bir süre sonra o da daldý.


Gece ara ara uyanýp onu kontrol ediyordu Hakan. Uyurken arada bir inliyordu Akasya. Onu dinlerken yine dalýyordu sonra.


Sabah uyandýðýnda Akasya’yý yanýnda bulamadý Hakan. Telaþlandý birden. Yataktan nasýl fýrladýðýný bilemedi. Tüm odalara tek tek bakmaya baþladý sonra. Mutfaktan sesler geldiðini duyunca oraya yöneldi. Akasya kahvaltýyý hazýrlýyordu.


-Günaydýn, dedi Hakan sakin davranmaya çalýþarak. Ne de korkmuþtu böyle?!


-Günaydýn, dedi Akasya gülümseyerek. Sonra Hakan’ýn yüzündeki endiþeyi fark etti. ‘Ýyi misin?’ diye sordu.


-Gittin sandým. Dedi Hakan sandalyeye çökerken.


Gülümsedi Akasya.


-Gidecek bir yerim yok ki. Hem buraya alýþmaya baþladým ben.


-Ne kadar da çok þey yapmýþsýn, dedi Hakan. Bu koku ne?


-Offf! Börek. Ýnþallah yanmamýþtýr. Az kaldý yanýyormuþ bak. Ýyi ki hatýrlattýn.


-Bir de mutfakta iyi deðilim diyorsun. Bu ne? Çok güzel gözüküyor.


-Aslýnda… Yani elime pek fýrsat geçmedi. Nasýl olduðum konusunda bir fikrim yok. Ama beceriksizsem de senden staj almayý planlýyorum.


Güldüler ikisi de.


-Olur, bana uyar, dedi Hakan.


Akasya bir yandan Hakan’ýna tabaðýný dolduruyor bir yandan da komik komik hikâyeler anlatýyordu.


Bir ara sessizleþti.


-Neyin var tatlým? Dedi Hakan.


-Dün gece için ne kadar teþekkür etsem azdýr.


-Önemli deðil, güzelim.


-Önemli! Kimse böyle þeyler yapmadý benim için. Üstelik sen olmasaydýn yanýmda ben yine içmeye giderdim. Sonra da kimbilir hangi adamýn evinde sabah…


-Þiiþþtt… Öyle þeyler olmayacak artýk. Konuþtuk ya bunlarý. Ýçmek istemediðini söyledin. Unuttun mu?


-Bazen her þey benim kontrolümde olmuyor ama.


-Peki. Öyle zamanlarda kontrolü bana devret o zaman.


-… Yatak almaya gidecek miyiz bugün?


-Evet. Ýþin mi var yoksa?


-Yok da bir ara okula da uðrayayým diyorum. Bakalým ne yapýyorlar. Notlarýmý falan alýrdým.


-Caným beni çok mutlu ettin, dedi Hakan. Elini tutmuþtu o an sevinçten.


Akasya ne yapacaðýný bilemez durumda kalakalmýþtý öylece. Þaþýrmýþtý. Hakan farkýnda deðildi ama onun durumunun. Müdahale etmedi o da, ona.


-Sen de gelir misin benimle? Þey ben… Onlar dönem atlamýþ olabilirler. Yani ben vazgeçebilirim orda. Çok geride kaldým zaten.


-Korkma, birlikte gideriz. Hem bu konuda bazý düþüncelerim var benim. Notlarýný alalým, eksiklerini çýkart da sen, halledeceðim ben. Onlara yetiþeceksin en kýsa zamanda.


-Nasýl olacak ki o?


-Göreceðiz.

Aþaðýya arabanýn yanýna indiklerinde Hakan:


-Önce yataðýný alalým. Sonra da okuluna gideriz.


-Tamam. Sen ne zaman okula gideceksin peki?


-Bugün dersim yok. Yarýn da saat 10.00’da.


-Hýmmm… Tamam, o zaman.


-Ama tabii akþama okumam gereken bir sürü ödev var. Yarýn öðrencilere teslim edeceðim kâðýtlarý.


-Pöfff… Hepsi benim yüzümden. Kaç gündür benimle uðraþýyorsun.


-Saçmalama lütfen. Ne ilgisi var. Ben zaten bu tatilde þehir dýþýna gitmeyi planlýyordum. Ýzmir’e yani. Üniversite arkadaþým var orada. Onun yanýna.


-Tamam, iþte benim yüzümden gidemedin.


-Offf… Bi’ dinlesene beni. Arkadaþýmýn sýnav görevi varmýþ. Son anda çýktý. Yani seninle karþýlaþmadan önce öðrendim bunu. Seninle bir ilgisi yok yani.


-Pöfff… Tamam ya.


-Pöff!


-Ya dalga geçmesene benimle.


-Tamam tamam. Ha, bu arada nasýl bir yatak istiyorsun. Oda takýmý mý alalým yoksa ayrý ayrý mý? Ders de çalýþacaksýn zaten. Benim çalýþma odamý da kullanabilirsin gerçi ama belki yalnýz çalýþman da gerekebilir. Ya da nasýl tercih edersin.


-Fark etmez ki benim için. Her durumda çalýþabilirim ben.


-Anlaþýldý, ben yine yalnýz takýlacaðým. Kendi bildiðimi okuyayým en iyisi.


-Hýh!


Güzel bir oda takýmý aldýlar Akasya’ya. Rahat edebilmesi için her þeyi düþünüyordu Hakan. Ona da, itirazlarýna da kulak asmýyordu.


Ýþlerini bitirdiklerinde Akasya’nýn okulunun yakýnlarýndaydýlar. Rahatsýz olduðu belliydi Akasya’nýn.


-Neyin var Akasya? Ýyi misin? Yüzün sapsarý oldu.


-Bunu nasýl yapacaðým konusunda emin deðilim. Ne diyeceðim ki? Hem ne zamandýr gelmiyorum. Kesin okulla iliþiðimi kesmiþlerdir.


-Dur, hemen karamsarlýða kapýlma. Önce bir içeri girelim. Hocalarýnla konuþursun.


-Sen de gel benimle.


-Geleceðim, merak etme.


-Off… Hadi girelim de bitsin artýk þu iþ.


-Tatlým araba bu tarafta kaldý.


-Þu sokaktan daha kestirme Hakan. Arabayla çok daha uzun sürer.


-Peki o zaman. Ben bu civarý pek iyi bilmiyorum zaten.


-Fark ettim.


-Ukala!


Ýkisi de kýkýrdamaya baþladýlar. Bir yandan da okula doðru yürüyorlardý. Okulun kapýna geldiklerinde birden durdu Akasya.


-Çok heyecanlýyým. Off… Bitirelim hadi artýk þu iþi.

Okuldan çýktýklarýnda ikisinin de yüzü gülüyordu. Kaldýðý yerden devam edebilecekti Akasya.

.Eleþtiriler & Yorumlar

:: ...
Gönderen: ELÝF AYVAZ / , Türkiye
21 Temmuz 2011
Teþekkür ederim. Ama Ýncir Reçeli'ni daha iki üç gün önce izledim. Canan Tan'ý da bir kez okudum hayatýmda. O da bu öyküden sonraydý. :))

:: Yorumum Geldi!
Gönderen: N. Özgün Erbulan / , Türkiye
5 Haziran 2011
Akýcý bir yazý aslýnda. Neden bilmiyorum ama içinde hafiften bir Canan Tan ve Ýncir Reçeli filmini buldum. Garip ama güzel ve devamýný bekliyorum. :)




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn beklenmedik kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kadýn – Erkek – Kadýn

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Lacivert

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Cenin [Þiir]
Þehir - 3 [Þiir]
'Kedi' [Þiir]
Þehir - 2 [Þiir]
Düþler Biriktirdim Cebimde [Þiir]
Kuyruðu Kopan Fare [Þiir]
'Düþ' [Þiir]
Trenler [Þiir]
Þehir [Þiir]
Fahiþe [Þiir]


ELÝF AYVAZ kimdir?

''Yazmak mutsuzluktur. Mutlu insan yazmaz. '' Ýlhan Berk

Etkilendiði Yazarlar:
sabahattin ali,enis batur,jack london, üniversitede edebiyat öðretmenliði okuyan orhan hocam ve þimdiki edebiyet hocam kazým hoca


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © ELÝF AYVAZ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.