..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Matematiðe, yalnýzca yaratýcý bir sanat olduðu sürece ilgi duyarým. -Godfrey Hardy
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Erotik > Kemal Yavuz




7 Haziran 2011
Papatya  
Kemal Yavuz
Mahallenin en iyi papatyalarý kendi balkonundaydý. Beyazlarý en beyaz, sarýlarý en sarý, yeþillikleri en yeþildi. Belki bir kilometre öteden görünüyorlar, yoldan geçenlerin, özellikle kiralýk ev aradýklarý için kafalarý havada yürüyen çiftlerin hemen dikkatini çekiyorlardý. Rivayete göre sokakta bir adres sorulduðunda, tariflere konu oluyordu balkondaki çiçekler. Ev kadýnlarý kendi çiçekleriyle tüm gün ilgilenseler bile haftada bir iki gün eve uðranýp iki dakikada sulanan bu bekar evinin çiçekleriyle boy ölçüþemiyorlardý. Gece kapýsý çalýnana kadar o da bunun farkýnda deðildi ama evdeki erkek ve kapýdaki kadýn, bu papatyalar sayesinde tanýþmýþlar, aslýnda sadece birkaç dakika konuþmalarýna raðmen, ev sahibi misafirini tekrar tekrar bekler olmuþtu. Ýþin kötüsü kýrk yaþýndaki ev sahibi, onbeþlikken aþýk olup, kýzýn da kendisine aþýk olduðunu sandýðý lisedeki abazo-platonik günlerine geri dönmüþtü. Bir gece kapýya gelip de “Çiçekleriniz çok güzel, çok bakýmlý. Bir kök almam mümkün mü acaba? Yanlýþ anlamayýn, mahalleli laf etmesin diye bu saatte geldim” diyen bir kadýn hakikaten çiçekler için gelmiþ olabilir miydi? Bu kadar mý güzeldi çiçekler? Ama o gece hakikaten kadýna bir kök çiçek verilmiþ ve karþýlýklý isimler bile öðrenilmeden veda edilmiþti. Acaba nokta mý koyulacaktý hikayenin burasýna, yoksa bir virgülün ardýndan ikinci kez mi çalacaktý zil?


:BCHI:
Bölüm I

Kapý her an çalabilirdi. Ara ara sanki bir zil sesi kulaklarýnda çýnlýyor, git gide sesin gerçek mi, hayal mi olduðunu anlamakta güçlük çekiyordu. Kapý en son –ve de aslýnda ilk kez- çalalý günler geçmiþti. Bütün iþaretler kapýnýn her an tekrar çalabileceðini gösteriyordu. Ama sorsanýz hangi iþaretledi bunlar, kendi bile bir örnek veremezdi. Gösteriyorlardý iþte, varsýn açýklayamasýn, ne farkederdi? Biri, yani o, paspasýn üzerinde durup kolunu zile doðru uzatýyordu. Bir zýrrr sesi için ne kadar çok þeyini feda edebilecek bir duruma gelmiþti, bazen kendi de þaþýyordu haline. Ama böyle mantýklý bir þaþkýnlýk ancak evin dýþýnda vakit geçirdiðinde aklýna geliyordu, çünkü otobüste, iþyerinde, sinemada ya da mahalledeki caminin helasýnda zil çalma ihtimali yoktu. Rahat ve saðlýklý olduðu zamanlar da vardý gün içerisinde, hep böyle deðildi o.

Eve zil çalmadan gelmeliydi, yemeði zil çalmadan bitirmeli, zile duþta yakalanmamalý, kapýyý ise pijamalarla açmamalýydý. O gece ve her gece zilden umudunu kesene kadar yatmamalý, kesince de hemen uykuya dalýp ertesi günkü bekleyiþe zinde baþlamalýydý. Bu arada birkaç kez kapý gerçekten çalmýþ, davetsiz birkaç arkadaþýný kapýda görünce mecburen içeri davet edip, içinden küfürleri saydýrmýþtý. Acaba o, gelenleri görmüþ müydü? Ya geleceði vardý da, misafirler yüzünden kapýya gelmekten vaz geçtiyse? Münasebetsiz bir zil, günlerdir beklenen zile mi engel olmuþtu þimdi? “Olsun günler çuvala girmedi ya. Yarýn gelir, onu þýk giysilerle karþýlar, yarým kalan muhabbeti canlandýracak birþeyler söylerim giriþte:”.

-     Tuttu mu?
-     Hayýr maalesef, ama tekrar þansýmý denemek istiyorum. Müsait misin?
-     Evet ama bu sefer bana býrak, benim ellerim uðurludur.

Mahallenin en iyi papatyalarý kendi balkonundaydý. Beyazlarý en beyaz, sarýlarý en sarý, yeþillikleri en yeþildi. Belki bir kilometre öteden görünüyorlar, yoldan geçenlerin, özellikle kiralýk ev aradýklarý için kafalarý havada yürüyen çiftlerin hemen dikkatini çekiyorlardý. Rivayete göre sokakta bir adres sorulduðunda, tariflere konu oluyordu balkondaki çiçekler. Ev kadýnlarý kendi çiçekleriyle tüm gün ilgilenseler bile haftada bir iki gün eve uðranýp iki dakikada sulanan bu bekar evinin çiçekleriyle boy ölçüþemiyorlardý. Gece kapýsý çalýnana kadar o da bunun farkýnda deðildi ama evdeki erkek ve kapýdaki kadýn, bu papatyalar sayesinde tanýþmýþlar, aslýnda sadece birkaç dakika konuþmalarýna raðmen, ev sahibi misafirini tekrar tekrar bekler olmuþtu. Ýþin kötüsü kýrk yaþýndaki ev sahibi, onbeþlikken aþýk olup, kýzýn da kendisine aþýk olduðunu sandýðý lisedeki abazo-platonik günlerine geri dönmüþtü. Bir gece kapýya gelip de “Çiçekleriniz çok güzel, çok bakýmlý. Bir kök almam mümkün mü acaba? Yanlýþ anlamayýn, mahalleli laf etmesin diye bu saatte geldim” diyen bir kadýn hakikaten çiçekler için gelmiþ olabilir miydi? Bu kadar mý güzeldi çiçekler? Ama o gece hakikaten kadýna bir kök çiçek verilmiþ ve karþýlýklý isimler bile öðrenilmeden veda edilmiþti. Acaba nokta mý koyulacaktý hikayenin burasýna, yoksa bir virgülün ardýndan ikinci kez mi çalacaktý zil?

Eðer günlerden bir gün eve girerken balkondaki kadýný ve o kocaman gözlerdeki bakýþlarý fark etmeseydi, kendisinin bir paranoyak olduðuna iyice inanacak, hatta ilk ve son karþýlaþmalarý olan o gecenin gerçekten yaþanýp yaþanmadýðýndan þüphelenmeye baþlayacaktý. Günlerce, haftalarca çalmayan kapý, bir daha karþýlaþýlmayan kadýn; önce karýn aðrýsýna, sonra kabýzlýða, bir süre sonra da cinsel tatminsizliðe yol açmýþtý. Baþka kadýnlarý eve getirmek istemiyor, gelmeyen komþunun gelip, görmeyen gözlerinin kendisini yakalayacaðýný sanýyordu.

Ama ne olduysa, üstelik de tam bu hastalýðýn pençesinden kurtulmak üzereyken, gözler tekrar karþýlaþtý. Ne de olsa yan komþusuydu, rast gelme ihtimali her zaman vardý. Ama ya balkondan gülümseme ihtimali? Gözleriyle tüm vücudunu süzme ihtimali? Sadece bakýþlarýyla “ben bu gece yine geleceðim” deme ihtimali? Bunlar sadece birkaç aylýk takýntýlý hayallerinde vardý ama bu akþamki rastlantý, balkondan yan apartmanýn kapýsýna gönderilen tebessüm gerçekti, hayal deðil. Apartmandan içeri girdiðinde, uzun süreden sonra tekrar sertleþmek üzere olduðunu hissetti. Ne pas vermiþti ama kadýn! Geçen geldiðinde baþýnda duran örtüyü çýkmýþ, yerinde civciv sarýsý saçlarý boy göstermiþti. Baþýný önüne eðip: “balkondaki çiçekleriniz çok güzel, bir kök alýp yetiþtirsem sakýncasý var mý acaba?” diyen mahçup kýz gitmiþ, yerine yoldan geçen komþuya afilli bir bakýþ atan hatun gelmiþti. Kahramanýmýz merdivenleri çýkarken, aklýndan her erkeðin ilk düþüneceði þeyler geçiyordu: “Acaba verir mi?”

Kadýnlarý hiçbir zaman, orospu - namuslu diye ikiye ayýrmayan kahramanýmýz, ayný kadýnlarý verici - turþucu olarak ikiye ayýrmaktan kendini alamazdý. Turþu kurup saklamaya meraklý kadýnlarla uðraþmayý sevmez ama vermez görünüp verme potansiyeli olan kadýnlarla oynamaya bayýlýrdý. Zaten kendisi de alamaz görünüp, alma potansiyeli olan birisiydi. Becerebildikleri kendi baþarýsý, beceremedikleri ise zavallý takýntýlý kadýnlarýn bahtsýzlýðýydý. Kendini böyle avutur, iþlerin kesat olmasýný tam da yaþýnýn geçmesine yorarken denk gelen bir bakýþ, bir temas hatta bir yanlýþ anlaþýlma ona bir hayat öpücüðü gibi gelirdi. Dediðimiz gibi kahramanýmýz kadýnlarýn arkasýndan pek atýp tutmaz ama samimiyeti ilerlettiði kadýnlara “orospum benim” demekten kendini alamazdý. Bunu yýllar önce aðzýndan kaçýrdýðýnda yataðýndaki partnerinin bundan çok hoþlandýðýný fark etmiþ ve bu basit numarayý yýllarca kullanmýþtý. Aslýnda erkeklerin çoðu yataða atamadýklarý kadýnlara orospu der, atabildiklerine ise ikiyüzlü bir yalakalýk yapmaktan vazgeçemezler. Bizimkisi ise orospu latifesini yaparken bir keresinde baltayý taþa vurmuþ, yanýndaki kadýnýn profesyonel bir fahiþe olduðunu unutmuþtu. Espiri gerçek olunca da, yatakta hýr çýkmýþ, hayatýnda ilk kez bir kadýnla dal taþak kavga etmiþti.

Bir paragraflýk bu düþünceler iki kat merdiveni çýkana kadar kafasýndan geçti gitti. Kalbi pýt pýt, bacak arasý ise týk týk atýyordu. “Verecek” dedi. Sonra birden “verecek deðil de gelecek desem daha doðru olacak. Oraya daha çok var.” dedi. O gece en uzun ve en sýkýntýlý geçen gecesiydi. Kapý her an çalabilirdi. Aniden içeri çekecek, “tuttu mu?” diyecekti. Balkondaki papatyalarýn neredeyse yarýsýný sökmüþ, kapýda bekleyen kadýna getirmiþti. Aradan da aylar geçtiðine göre, konuyu böyle açmalýydý, “tuttu mu?” “Evet” derse olmazdý kadýn, ziyarete bahane lazýmdý, “caným seni istiyor” diyecek hali de yoktu ki. Mutlaka hayýr diyecekti: “tekrar þansýmý denemek istiyorum, müsait misin?”

Gece bitti, kalp atýþlarý hafifledi, kasýlmalarý hafifleyip uykusu geldi, uzun bekleyiþ geceyi alýp yerine gündüzü getirdi. Küfür ederek uyandý sabaha. Ama oturarak ama rüyasýnda tüm gece beklemiþ ama boþa beklemiþti, ekilmiþ, aldatýlmýþtý. Kendini; seviþtiði adamdan aldýðý parayý bankaya yatýrmaya giden, para sahte çýkýca da tecavüze uðradým diye çýðlýk atan kadýn gibi hissetmiþti. Neden peki o bakýþ, o tebessüm, o cazibe, o civciv sarýsý neden?

Meðersem umut edilenin gerçekleþmesi için umudun bitmesi gerekiyormuþ. Zaten bu sefer umutlar kolay sönmüþtü. Kapýnýn çalmadýðý o gece ev sahibimiz için yýkým olmuþ, elimin altýnda dediði þeye elini bile sürememiþti. Yýkým umudunu kolay öldürmüþ, umudun öldüðünü hisseden zil ise bir gece ansýzýn yeniden çalývermiþti. Artýk kapýya eskisi gibi hýzlý koþmasa da, yakýnlarýnda olduðu için geç kalmadan açmýþ ama kapýda kimseyi bulamamýþtý. Ýþte tam o anda aþaðýya doðru ilerleyen ayak sesleri kulaðýnda yankýlanmýþ ve onu ilk zamanlardaki gibi harekete geçirmiþti. Ne olduðunu tam olarak anlamasa da içgüdüsel olarak evden dýþarý fýrlamýþ ve alkollü halde kendini apartman merdivenlerinden aþaðý doðru býrakmýþtý. Basamaklarý kaçar kaçar indiðinin farkýnda deðildi. Apartmanýn duvarlarýna çarpýyor, tam dengesini kaybedip merdivenlerden düþecekken, son kez bir adým daha atýp doðruluyor, sonra kendini tekrar boþluða býrakarak, ayaklarýnýn bir basamaða denk gelmesi umuduyla ilerliyordu. Zemin kata ulaþtýðýnda apartman kapýsý kapanýyordu. Ýçinden de siyahlar giyinmiþ biri dýþarý doðru çýkýyordu. Çýkanýn bedenini tam görememiþ ama karaltýnýn ufak tefek ve oldukça çevik biri olduðunu anlamýþtý. Tam sokaða fýrlayacakken, üzerinde don ve atletten baþka birþey olmadýðýný fark etti. Ne de olsa artýk umudu kesmiþ, özüne dönmüþtü, bu kýyafetten daha rahat ne vardý ki evde pineklerken? Hele kapýnýn çalma umudu kalmamýþsa... Yalýn ayak, yarý çýplak çark etmiþ ve merdivenleri gerisin geri çýkmaya baþlamýþtý. Zili çalan hergeleyi kaçýrmýþtý. Muhtemelen mahallenin uyuz veletlerinden birinin oyununa gelmiþti. Aslýnda ilk aklýna gelen o kadýndý ama kendi kendine bile söylemedi bunu. Çocuklardýr dedi içinden ve içinden gelen bu ses, daha içerilerden çýkan baþka bir sesi bastýrdý. Ne kadar basamak inmiþim dedi kendi kendine. Teker teker çýkýnca anlamýþtý, demin gösterdiði performansýn ciddiyetini. Demek deprem olsa birkaç saniyede apartmaný terk edebilecekti. Dairesinin önüne geldiðinde kendisi bekleyen ise arkasýndan kapanmýþ çelik bir kapýydý. Evet, bir anadolu ilçesinin göbeðinde, bir apartmanýn ikinci katýnda; donu, atleti ve kendisi, üçü baþbaþa kalmýþlardý.

Hikayenin acýklý detaylarýna girmeden, yani bekar sandýðý üst kat komþusunun zilini çalýnca kapýyý eþinin açmasýný, kocasýndan yediði sopayý, sopa atanla ödünç pantolon verenin ayný kiþi olmasý ironisini, gece yarýsý çilingirin nasýl bulunduðunu hiç anlatmayacaðýz. Çünkü bütün bunlar þu gerçeði deðiþtirmiyor: Aslýnda tam da üçü yani don, atlet ve kahramanýmýz kapý önünde baþ baþa kaldýklarýný sanýrken orada bir dördüncü de vardý ki, bütün bu hikayenin baþlamasý onun sayesinde olmuþtu. Paspasýn üzerinde duran kitabý, çýplak kalmýþ olmanýn verdiði þokla hemen fark edemese de, bu çok üzün sürmedi. Evet zili çalan gecekuþu paspasa bir kitap býrakmýþ, o ise kadýný yakalayacaðým þehvetiyle kitabýn üzerine basýp kendini sokaða atmýþtý. Þimdi geri dönünce geç de olsa fark etmiþti. Hatta üst komþudan sopa yerken de kitabý elinden düþürmeme dirayetini göstermiþti. Hikayenin anlatmadýðýmýz sýkýntýlý kýsmý geçtiðinde, þiþmemiþ olan tek gözü ile kitabý incelemeye koyuldu. Daha ilk sayfalarda bir isim ve telefon numarasý görünce vücudundan yine ritmik sesler yükselmeye baþladý ve tüm aðrýlarýnýn geçtiðini hissetti. Evet, kaçak kadýn telefonunu býrakmak için bu tezgahý kurmuþtu ama yarýn muhtemelen tüm mahalle ile birlikte apartmanda donla dolaþýrken yediði dayaðý duyacak, kendisine götüyle gülecekti. Varsýn gülsün, aylar süren bekleyiþin sonunda þimdi elinde bir telefon numarasý vardý, acaba gerçek miydi bu numara yoksa iþletiliyor muydu?

Bölüm II
Ýþten çýkalý iki saati geçmiþti. Yatakta boylu boyunca uzanýrken arayan soran olma ihtimali geldi aklýna. Birkaç kez tatmin olmadan aklýna böyle ihtimaller gelmezdi. Ýyice yorulunca da –artýk daha çabuk yoruluyordu- gündelik planlar kafasýndan geçer, acelecilik baþ gösterirdi. Papatya yanýnda yatýyor, yine küfürlü küfürlü konuþmaya devam ediyordu. Beþ dakika önce altýndayken :”beni mi beceriyorsun anamý mý belli deðil, hadi gel artýk ulan” demiþ, bu sayede hayatýnda ilk defa bir kadýna kýkýrdaya kýkýrdaya pompalamýþtý. Ýnlemek yerine kahkaha atmak da fena deðildi seviþirken. Hele kadýn da gülüyorsa, kaslarý kasýlýp kasýlýp gevþiyor, farklý bir zevk veriyordu erkeðe. Gerçekten sýkýydý her yeri, erkeðine ilk olduðunu hissettiren bir fiziði ama aslýnda bilmem kaçýncý olduðunu hatýrlatan bir çenesi vardý kadýnýn. Nasýl böyle hem sýk seviþip hem de ilk kez içine alýyormuþ gibi hissettiriyordu insana? Ýnce, çok inceydi, vücudundaki tek þiþkinlik göðüslerindeydi, onlar seviþmenin baþýnda ufak görünseler de kadýn onlarý adamýn aðzýna dayadýkça þiþiyorlar, sivriliyorlardý. Bu yüzden en çok kucaðýna oturmaktan hoþlanýyordu adamýn. Hafif olduðu için adam fazla zorlanmadan kalçalarýndan tutup tutup kaldýrabiliyordu havaya. Böylece göðüsleri de hem emiliyor, hem de bir yukarý bir aþaðý erkeðinin yüzünde geziniyordu. Ýnce ve esnek bacaklarý erkeðininkini daha çok içine almasýný saðlýyor, uzun soluklu git gellerle tüm içini dolduruyordu. Ayný hareketleri bazen arkasý dönük kucaða oturunca yapýyor. Bu sefer bacaklarý kapalý olduðu için iyice sýkýlaþýyor ve adamý daha çabuk boþaltýyordu. Süreyi ve pozisyonu kendi belirliyor ama her þartta erkeðine müthiþ zevk veriyordu. Özellikle kapýdan girdiðinde elleri her zaman buz gibi olduðu için, adamýn ilk iþi kapýyý kapatýp hemen orada pantolonunu indirmek ve kadýnýn buz gibi ellerini oraya götürmek oluyordu. Ýncecik parmaklarý, minnacýk elleri vardý. Kendi ebatlarý konsunda kompleksi olan erkekler için ideal bir kadýndý, çünkü eline ne alsa büyük görünüyordu. Buz gibi elleriyle okþayýp, sýcacýk diliyle yalýyor, bazen vahþice emip, kafasýný diþlerinin arasýna alýp çekiþtiriyordu. Ýsterse iþi orada bitiriyor, isterse soðuk elleriyle erkeðini aletinden tutup salona ya da yatak odasýna doðru arkasýndan sürüklüyordu. Kadýnýn kararlarýna boyun eðmemek mümkün deðildi.

Ýlk zil çalalý sekiz ay, ilk telefonun üzerinde altý, ilk seviþmenin üzerinden yine altý ay geçmiþti. Ýlk anda düþündüðü gibi hemen girmemiþlerdi yataða ama çok da uzamamýþtý cilve dönemi. “Mahallenin en aðzý bozuk dulu bana mý denk geldi anasýný satayým” demiþti bir kez kadýna. Papatya ise “ulan ben bizim komþu karýlarla neler konuþuyom ama þehir efendisisin diye kendimi tutuyom” diye cevabý yapýþtýrmýþtý. Artýk “seni küçük orospu” kurnazlýklarý anlamýný yitirmiþ, Tophane piçlerinin jargonu, yataðýn vazgeçilmezi olmuþtu. Ama hiç olmazsa kahramanýmýzýn zil hassasiyeti tedavi edilmiþ, Papatya’nýn olmadýðý geceler de rahat geçer olmuþtu. Orta yaþ sendromu ile uðraþan kahramanýmýz ise yine bir kadýn bedeni üzerinden savaþý ve galibiyeti tatmýþ, uzunca bir süre kendisine yetecek kadar özgüven depolamýþtý. Beþ dakika önce yediði küfür ise teknik bir hatadan kaynaklanmýþ, içerisinde bol çeþit olan kondom kutusundan yanlýþlýkla geciktiricili olaný alýp takýnca, uzunca bir süre gelememiþti. Halbuki geciktiriciliyi sadece yeni tanýþtýðý kadýnlarla kullanýrdý. Ýþin heyecaný azaldýkça özel bir takviyeye ihtiyaç duymadan kendini kontrol edebiliyordu. Bu gündüz kaçamaðýndaki yanlýþlýk önce kadýndan sonra da iþyerindeki patronundan fýrça yemesine yol açsa da, o akþama kadar ayný þeyi düþünecekti: “bu iþi kahkaha ata ata yapmak lazým, bayaðý zevkli oluyormuþ.”

Bölüm III

Herhalde gazetede dünya savaþý çýktýðýný okusa bu arka sayfa haberi kadar ürkütemezdi onu. Gazetenin minicik bir köþesini iþgal eden haber, zamparalýk yapan evli bir adamýn hazin hikayesini anlatýyordu. Dul bir kadýnla iþi bir süredir piþiren adam, her nasýlsa o gün uygunsuz bir anda kadýna mesaj atýyor ve mesajý kadýn yerine ortaokul çaðýndaki oðlu okuyordu. Vartayý çakan oðlan, anasýnýn yerine adama cevap yazýyor ve parkta buluþmak üzere sözleþiyordu. Durumdan habersiz bahtsýz adam salýna salýna parkýn ýssýz bir yerindeki randevu noktasýna geldiðinde, karþýsýnda elleri býçaklý 3 çocuk ile karþýlaþýyordu. Mahalle arkadaþlarýný da organize eden oðlan, anasýnýn namusuna göz diken zamparayý uzunca bir süre kovaladýktan sonra, yol kenarýndaki benzin istasyonunun önünde sýkýþtýrýyordu. Yüzlerce metre koþan adam, tam canýný kurtaracaðýný sandýðý istanyona varamadan, yirmi býçak darbesi ile hayatýný kaybediyordu. Artýk kavgada yumruk aranmaz, hangi oðlanýn adamý kaç kez deldiði belli deðildi tabi. Adam mezara, üç oðlan ýslah evine, namusu kurtulan ana ise baþka maceralara yelken açarken, kitabýmýzýn kahramaný, dul Papatya’nýn ondört yaþýndaki oðlunu düþünmekteydi. Geçen gecelerden bir gece, Papatya’nýn en çok zevk aldýðý o anlarda, yani seviþme sonrasý gündelik ývýr zývýrlarýný anlattýðý sýrada, geçen gece telefonda konuþurken oðluna yakalandýðýndan bahsetmiþti. Adam bir anda ürpermiþ, dikkatini kadýnýn memelerinden alýp ne söylediðine kulak kesilivermiþti. Evet, kadýn adamla gece yarýsý hayasýzca konuþurken oðluna yakalanmýþ, daha sonra da birbirlerine girmiþlerdi. Kadýn da nasýl bir cürretse bu, oðluna meydan okumuþ, “ihtiyaç bu güzelim, büyüyünce anlarsýn” demiþti. Zamparamýz bir anda “ihtiyaç” oluvermiþti bu hikayede. Oðlanýn bunu anlayýþla karþýlayacaðýna ihtimal vermemiþ ama gazete haberini okuyuncaya kadar da olayý unutmuþtu. Durumun vehametini yeni yeni anlýyordu. O geceki telefon konuþmalarý bir iki çapkýn ima ile baþlamýþ, vatandaþýn raký sofrasýndaki arkadaþlarýna icraatlarýný anlatmak için kullandýðý her türlü etken, edilgen eylem, her türlü argo ile muhabbet devam etmiþti. Kadýn aniden “þimdi kapatmam lazým” demeseydi, muhtemelen telefonlar mikrofona alýnarak eller boþ býrakýlacak ve birkaç kontör sonra mutlu sona ulaþýlacaktý. Ama konuþma aniden kesilmiþ, zampara yoluna yalnýz devam etmiþti. Demek ki sebep oðlanýn bu ani baskýnýymýþ.

Gazetedeki bu haber ve gerçek hayat þaþýrtýcý bir benzerlik gösterince, adam önce ürktü, sonra daha derin düþüncelere daldý. Önce “ya benim baþýma gelse?” diyerek çocukla empati yapmaya çalýþtý, bu düþünce fazlasýyla canýný sýkýnca, ayný soruyu evirip çevirip tekrar sordu kendine: “Ya benim baþýma gelse?” Bu sefer bahtsýz zamparanýn yerine koymuþtu kendini. Býçaklanmak, anasýný o halde görmekten daha makul gelmiþti zihnine. Daha hýzlý koþabilir miydi? Parka gider miydi, bir mesaja kanýp? Neden mesaj atmýþ ki gündüz vakti? Dul, çocuksuz ve verici bir hatun bulsaymýþ rahmetli. Ben de mümkünse....

Papatya’nýn neden altýna girdiðini ya da üstüne çýktýðýný hala anlayamamýþtý. Kadýnýn seviþme esnasýnda çenesi düþüyor, iþ çok uzarsa küfür ediyor ama en çok iþ bittikten sonra inik penisinin üzerine uzanýp çene çalmaktan hoþlanýyordu. Seviþmeden de üst komþusunun týkýrtýlarýný, laf atan esnaf yüzünden tesettüre girip rahat ettiðini, onaltý sene önce iki haftalýk evliyken dul kaldýðýný, oðluna çükünde çýkan kýllar için jilet hediye ettiðini, balkondaki çiçeklerden hala istediðini ama dikmeyi beceremediðini, aslýnda seviþmekten pek de hoþlanmadýðýný, evet tüm bunlarý seviþmeden de anlatabilirdi, ama anlatmýyordu iþte. Zamparamýz, görgüde de, küfürde de ileri seviye Ýstanbul piçi olduðu için muhabbet ikinci ereksiyona kadar uzuyor, seviþme tekrar baþlýyor, konular bel atýna kaysa da kadýnýn çenesi iþlemeye devam ediyordu. Zampara ancak kadýnýn aðzýný doldurduðunda sessizliðe kavuþuyor ama sessizlik hemen bitmesin diye de kadýnýn saçlarýný sýkýca tutup, gücü yetene kadar bastýrýyordu. Bir keresinde kadýna uygunsuz bir teklif iletmek için
-“Bu sefer pilavdan yiyelim güzelim” demiþ,
-“Ay baþýmda gel koçum, salçalýsýnýn tadýna bakmýþ olursun” cevabýný almýþtý.
Kýsa bir þoktan sonra kahkahayý patlatmýþ, ama bir kaç buluþma sonra, salçalý olmasa da sade pilavýn tadýna bakmayý becermiþti. Ýþte bu diyaloglar kadýný ve adamý birbirine yakýn tutuyor, Tophane piçi ile Adana orospusunun muhabbeti alakasýz bir anadolu kasabasýnda yorgan altýna meze oluyordu.

Bölüm IV

Ýnsanlar birbirini þaþýrtmaya devam ettiði sürece, iliþkiler de devam eder, merak bitince de iliþki ya bir üst seviyeye çýkýp adýna saygý, sevgi, alyans gibi anlamsýz sýfatlar eklenir ya da bu kontenjan doluysa herkes kendi yoluna gider. Kahramanýmýzýn ikinci bir eþe ihtiyacý olmadýðý için zamparalýk hayatýný renkli tiplerle sýnýrlý tutuyor, renkler solmaya baþlayýnca, yeni bir gökkuþaðýna doðru yelken açýyordu. Papatya’nýn da diðerleri gibi mevsiminin geçip renklerinin solmasýný beklerken kadýn bir gün O’ndan bahsetti. O, bugüne kadar kadýný paylaþtýðý diðeri idi. Bugüne kadar O’ndan hiç haberi olmamýþ, hiç hissetmemiþ, kendini hep tek, biricik sanmýþtý. Çünkü kadýn adamýn öyle sanmasýný istemiþti. Kadýnlar nasýl isterlerse, erkekler öyle hissederlerdi, ruhlarý bile duymadan. Ýster bir kadýnla birlikte ol, istersen bin, fark edemezsin, seni fark etmekten men ettikleri þeyleri. Hepsi o kadar benzer muhabbetler edip, o kadar farklýdýrlar ki? Hayatýnda ilk defa Çin’e gidip “bu çinlilerin hepsi birbirine benziyor” diyen salaklar gibi, kadýnlarý da birbirine benzeten salaklarla doludur biz erkeklerin dünyasý.

O’nu ilk duyduðunda kýskanmadý, erkek olsa kýskanýrdý belki. Seviþen iki kadýn ona çok yabancý deðildi ama ikisinden birine bu kadar da yakýn olmamýþtý hiç. Kim, nerede, nasýl diye sormadý hiç, sorsa da anlatacaktý nasýlsa, sormasa da. Büyük þehirde epilasyoncu dense de, bu mahallenin aðdacýsýydý o. Þen dullarýn kötü gün dostu, zamparalarýn korkulu rüyasýydý. Bizim Papatya da onun portföyündeydi yýllardýr. Normal bir epilasyon ücretine –komple demiþti, adam anlamýþtý- mutlu sona kadar eþlik ediyordu müþterilerine. Gayet erkeksi ama anlayýþlý, kendini pek elletmeyen, bir ya da daha fazla kadýna ayný anda hizmet verebilen ve Papatya’ný dediðine göre performansý kahramanýmýzdan daha yüksek bir rakipti O. Müþterileri arasýnda evli kadýnlar da vardý. Çoðunu ayartmýþtý, ikna edebildiklerinim ayný evde topluyor, hepsinin erkeði oluyordu.

Erkek beyni hep aynýydý, evrim pek çeþitlendirememiþti bu insan türünü. Tehditi fýrsata çevirmek geldi aklýna hemen. Tehditi önünde domalmýþken hayal etti. Domalmýþ tehdit, fýrsattýr artýk diye geçirdi kafasýndan. Ýþyerinde verdiði eðitimlerde kullanabilirdi bu metaforu. “Tehditi domaltýp fýrsata çevirin arkadaþlar!” Fakat sonra nedense eðitimi de, iþi gücü de kovuverdi zihninden hemen. Fýrsatý hayal etti, kýsacýk saçlarýyla, sýrtý ona dönük, kývrýmlý kalçasý yukarýda, beline doðru yokuþ aþaðý inen bir yol gibi. Sýrtýna doðru yine biraz yokuþ yukarý, biraz yandan bakýnca memeleri açýkta belli ama sonra kafasý aþaðýya eðilmiþ, yüzü Papatya’nýn bacaklarýnýn arasýnda, görünmüyor. Arkadan davetkar ve uzun süredir ýssýs kaldýðý belli olan görüntüyü hayal etti. Herþey bir önceki buluþmalarý gibi olmalý, kadýnlar aynen devam etmeli iþlerine. Sanki bir çizgi film karakteri gibi girmeli sahneye, aniden ve rahatsýz etmeden, fýrsata dönüþmüþ tehdit önünde domalmýþ, iþine devam etsin, adam arkadan yaklaþsýn fýrsata. Abanýnca fýrsata sertçe, kadýnýn çýðlýðý Papatya’yý korkutsun, bacaklarýnýn arasý titresin bu çýðlýkla. Dili baþkasýnýn içinde dans eden bir kadýnýn çýðlýðý bu. Papatya da katýlsýn ona. Herþey devam etsin bir önceki gibi, tek fark üçüncü bir kiþi olsun bu sahnede. Kadýn sorsun Papatya’ya “bu hayvaný nereden buldun?” diye. Papatya versin okkalý bir cevap kadýna, aklýma gelmedi þimdi birþey ama Papatya oturtur lafý gediðine. Gülelim üçümüz birden buna...

Tüm bunlarý düþünmek insanýn ne kadar zamanýný alýr dersiniz? Bir erkeðin sadece bir kaç saniyesini. Peki bir kadýnýn bunu anlamasý ne kadar sürer? Siz daha hayalinizi bitirmeden herþeyi açýk etmiþ olursunuz kadýna.

Ýlk seviþmeleri biteli henüz birkaç dakika olmuþtu, Papatya kafasýný erkeðinin bacaklarýnýn arasýna dayamýþ, aðdacýyý anlatmaya baþlamýþtý. Normalde ikinci sertleþmeye en az 10 dakika varken, birden kadehini havaya kaldýrývermiþti adam. Tabi kadýn, bu kalkan kadehin kendi þerefine olmadýðýný anlamýþtý. Yine de bu teklifi geri çevirmedi hatta kadehleri tokuþtururken, þehvetle sofradaki üçüncü bir misafirden bahsederek, kahramanýmýza yeni bir hedef göstermiþ oldu: Tehditleri fýrsata çevirmek...

Bölüm V

Hayat, ne kitaplardaki kelimeler kadar asil, ne þairlerin anlattýðý kadar derin, ne de elçilerin vaazlarýndaki kadar kutsaldý onun için. Uzun yýllar boyunca, zamparalýðýnýn getirdiði vicdan azabýndan kurtulmak çeþit çeþit yollar denemiþti. Belki pek çok kiþiyi ikna edebilirdi geliþtirdiði tezlerle, hele iknaya hazýr yandaþ ruhlarsa dinleyiciler. Ama kendi ruhunu kandýrmasý mümkün deðildi. Bakýlmamasý gerekene bakýyor, ellenmemesi gerekeni elleyip, girilmemesi gerekene giriyordu. Önce etrafýna bok atýp, bir numara daha güzel olsaydý demiþ, ama daha güzelini bulduðunda, onu da bir üçüncü ile aldatmýþtý. Üstelik adamýn güzellik çýtasý da yýllar geçtikçe yukarý doðru çýkmýyordu, tam tersine kozmetik reklamlarýndaki gibi “her kadýn güzeldir” yalanýný söylemey baþlamýþtý kendine.

Daha sonra iþi biyolojiye dayandýrmýþ, vicdaný önce kendisine lisede biyolojiden çaktýðýný hatýrlatmýþ, daha sonra da ayný bahaneleri “Kart Zamparanýn Maceralarý” kitabýnda okuyunca, bu tezden de vazgeçmiþti.

En ilginci ise, bu iþleri sigaraya benzetip, son kuku ile vedalaþarak mazbut bir hayata baþlamasý olmuþtu. Artýk evdeki her þeye daha çok sinirleniyor, ufak tefek aksaklýklar daha çok gözüne batýyordu. Ýki yüzlü, aþaðýlýk hayatýndaki kadar bile memnun edemiyordu ailesini. Eski anlayýþlý halinin gittiðinden yakýnmaya baþlamýþtý karýsý. Hatta bir gün “artýk beni sevmiyor musun yoksa?” dediðinde, içinden “Olur mu? Tam tersi, daha fazla sevmeyi deniyorum.” demek istemiþ ama kelimeler boðazýna dizilmiþti. Demek ki bir kadýný çekilir ve cazip kýlan baþka bir kadýndýr, sonucuna varmýþ, her bulduðu kadýný daha da çekilir yapmak için bir sonrakinin peþinden koþar olmuþtu.

Gizlediði þeyler çocukça bir heyecan verse de, avýna ilk temas ettiðinde ruhen boþalýyor, boþalan yerlerini de gerisin geri vicdana azabý ile dolduruyordu. Týpký aksiyon filmlerindeki gibi, filmin konusunu hareketli sahneler bitene kadar anlamýyor, maceranýn sonunda da konuya odaklanmak yerine bir sonraki matineye bilet almaya çalýþýyordu. Önemli olan sahnelerdi onun için, ne konusu ne de baþý, sonu önemliydi filmin. Ama emin olduðu birþey vardý, yaþadýklarý ile bir gün yüzleþecek ve halýnýn altýna süpürdükleri muhtemelen temizleyemeyeceði kadar vahim olacaktý.

Nihayetinde vardýðý sonuç bir hiçti. Neden böyle olduðunu bilmiyordu ama en azýndan neden böyle hissettiðini kýsmen çözmüþtü. Ne kadýný elinin kiri gibi görüp, her türlü namussuzluðun erkeðin hakký olduðunu düþünen ataerkil bir toplumda yaþýyordu. Ne de arzularý ile hayatýný ayný düzleme taþýyacak, en azýndan bunlarla yüzleþecek ve yüzleþtirecek kadar medeni bir eðitim almýþtý ailesinden. Ne doðulu, ne de batýlýydý kliþe bir deyiþle. Ne kendine hak veriyordu bu yüzden, ne de aldatýp kandýrdýklarýna. Ama yine de bir karar verme arifesinde hissediyordu kendini. Gençken en sevdiði þarkýnýn nakaratýnda kendi vardý þimdi. Çemberin içinde kendi, dýþýnda kafasý vardý. Çaresi yok dostum demiþti þarkýyý söyleyen amca. Aslýnda zengin bir patron olsaydý da ayný þeyleri hissederdi muhtemelen. Ýnsanlara hak ettiklerinden daha azýný verip, kendisi daha fazlasýný cebe attýðýnda, ne paracýklarýndan vazgeçer ama ne de birkaç dubleden sonra derinlerde bir yerlerde bir sýzýdan kurtarabilirdi kendini. Menfaatlerini en yukarýlara taþýmaya çalýþan tipik bir ademoðluydu kendileri. Ahlak geliþimi, beyin geliþiminden geride kaldýðý için, aradaki açýklýðý hemen fark ediyor, ama bu boþluðu da dolduramýyordu bir türlü. Olmasý gereken ile olmuþ olanýn binlerce yýllýk mücadelesiydi zihnini dolduran.

Beyni bazen kendisine yardýmcý oluyor, örneðin zaafiyetlerinin kadýnlar ile sýnýrlý olduðu için aslýnda iyi biri olduðunu, dünyanýn çok daha tutkulu ve insaniyetten uzaklaþmýþ insanlarla dolu olduðunu fýsýldýyordu kulaklarýna. Cani diktatörler ve meþhur dolandýrýcýlar ile kendini kýyaslayýp, geceleri mýþýl mýþýl uyuduðu zamanlar da olmuþtu.

BölümVI

Ýliþkinin ne zaman baþ aþaðý inmeye baþlayacaðýný þaþýrtýcý bir isabetle hissederdi. Genelde muhteþem finallerin arkasýndan gelirdi uzatma dakikalarý. Papatya’nýn muhteþem finali yaklaþmaktaydý. Epilasyoncu, sevgilisi aracýlýðýyla gönderilen habere kesin bir hayýr demiþ, erkeklerle birlikte olmak istemediðini Papatya’ya dik dik anlatmýþtý. Ayrýca uzun yýllardýr tatmin ettiði, vücudunun her detayýný kendisinden daha iyi bildiði bu kadýnýn kendisini bir erkekle aldatmasýna içerlemiþti. O, zamparalarýn korkulu rüyasýydý. O, erkekler gibi üç beþ dakikada sönmez, O, erkekler gibi kadýnýn tek bir yeri ile ilgilenmezdi. Papatya’nýn sayýsý az da olsa tüm kývrýmlarýný ezberlemiþti. Papatya onun için kýsa bir þiir gibiydi, ezberlemesi de, bitirmesi kolaydý. Elinin altýnda ne kadýnlar vardý, belki kendi de pek farkýna varmadan zamanla onlarý tedavi etmiþ, kadýnlýðý ve aþký öðretmiþ, bazýlarýnýn ise evlilik hayatýný kurtarmýþtý. Yataðým kalabalýk olsun diyenlerle grup, kocam canýmý yakýyor diyenlerle oral, yetmiyor diyenlerle anal takýlýr, Papatya gibi müzmin dullarý ise þipþak hallediverirdi. Ama küfür daðarcýðýnýn çoðunu Papatya’ya borçluydu, ondan duyduklarýný baþka evlerde kullanýr, açýk saçýk sözleri ve hazýr cevaplarý ile sevgililerinin beðenisini kazanýrdý.

Gençliðinde kýsa saça olan meraký zamanla yerini erkekleri beðenmemeye, beðendiklerini de bir erkek gibi taciz etmeye býrakmýþtý. Hayýr, küçükken yaþadýðý acý bir tecrübe falan da yoktu. Tenhada yolunu kesen uzun pardesülü bir amca ya da üvey baba kucaðý deðildi onu bu hale getiren. Nasýl ki ibneler artýk gay’di memlekette, onun da tercihi böyleydi iþte, hastalýk deðildi ki bu, bir tedavisi olsun. Üstelik piyasasý da vardý cinsel tercihinin. Erkeklere verse adý orospu olurdu, þimdi ise kadýn erkek bütün mahalleli peþinden koþuyordu.

Papatya kurallarý çiðnemiþ, iliþkilerini bir yabancýya açýk etmiþti. Biliniyordu bilinmesine durumu, namý kendinden önde gidiyordu mahallede ama herþey kendi kontrolünde olmalýydý, kümesin horozu kendisiydi sonuçta. Ama Papatya’yý sever, onun hiçbir arzusunu göz ardý etmezdi. Hem yýllardýr kendisine part-time karýlýk yapmýþtý bu kadýn, düþünmek lazýmdý söylediklerini. Heves etmiþ demek ki farklý tatlara, temaslara diye geçirdi içinden. Kendisinin de bir balýkçýsý vardý bir zamanlar, sýrf üzerindeki yosun kokusu yüzünden verirdi adama. Severdi denizden esen rüzgarlarýn burnuna getirdiklerini. Benzer kokuyu tekne barýnaðýndan çýkýp sahilde önünden geçen adamdan almýþtý o gün. Erkek gibi de olsa ruhu, fiziði, sureti yerindeydi epilasyoncunun. Balýkçýyý yataða atmasý çok zor olmamýþtý. Gerçi kendi yataðý daha rahattý ama teknesinin tek göz kamarasýnda, sahilin biraz açýðýnda seviþmeyi tercih ediyordu balýkçý. Deniz kokusu daha da bir fazla geliyordu kadýna bu sayede. Balýkçýnýn kokusundan memnun ama tipinden þikayetçi olduðu için, hemen sýrtýný dönerek pantalonunu indiriyor, erkeði arkasýnda inledikçe, kadýn hayatýnda hiç görmediði, yarýsý kadýn yarýsý erkek birinin hayalini kuruyordu. Belki Papatya da böyle bir kokuya tav olmuþtu kendisi gibi. Bir sonraki buluþmada kýzý terslemeden konuþacak, birbirlerine veda etmeyecekleri bir çözüm bulmaya çalýþacaktý.

Bölüm VII

Aslýnda adamýn en iyi bildiði oyundu Black Jack. Halk arasýndaki adýyla yirmibir, basit bit iskambil oyunuydu. Birkaç kez kumarhanede, çokça da arkadaþlarýyla ev ortamlarýnda oynamýþtý. Ýskambil kaðýtlarý desteden çekilerek her bir oyuncunun önüne sanki piþtide kaðýt daðýtýlýyormuþ gibi teker teker ama bu sefer açýlarak koyulur, her yeni kaðýt koyulmadan önce oyuncunun onayý alýnýr, kim 21 rakamýna daha çok yaklaþmýþsa, ortadaki parayý o alýrdý. Ama oyuncunun önündeki kaðýtlarýn toplamý, 21 rakamýndan daha büyük olmamalýydý. Eðer toplam 21’i geçerse oyuncu yanar ve elenirdi. Önünde rakamlarýnýn toplamý 20 olan kaðýtlar varken, devam etmeye karar veren oyuncu eðer 5 numaralý kaðýdý çekerse, toplam 25 olacaðý için tüm parasýný masada býrakýrdý. Ama 5 yerine 1 çekmiþ olsaydý muhtemelen 21’i tutturduðu için tüm parayý alacaktý. Kaç kaðýt açtýracaðý kiþinin kendisine kalmýþ birþeydi, yeter ki toplam rakam 21’i geçip elenmesin.

Adam kendi hayatýna da iskambil destesi gibi bakardý. Kaðýtlarý çekmeden göremezdin, ama destede de týpký hayatta olduðu gibi hem iþine yarayan, hem dee yaramayan kaðýtlardan eser miktarda vardý. Hayatýn neler getirdiðine tam karar veremesen de, nereye kadar devam edip, nerede duracaðýna kendin karar verebilirdin. Korkaklýk seni arzu ettiðin þeylerden uzak tutabilir ama þansýný fazla zorlamaksa bazen herþeyine veda etmene yol açabilirdi. Zaten 21 oynarken de elindekini kaybetmekden korkan tipler, birkaç kaðýt çeker çekmez dururlar ve baþarýlarýný baþkalarýnýn þanssýzlýðýna zincirlerlerdi. Daha atak ve gözü kara olanlar ise hedefe birkaç puan mesafedeyken bile durmasýný bilemez ve genelde sýnýrý geçip paralarýný masada býrakýrlardý. Hayatta da çizgiler vardý, çizgiyi geçince büyük kayýplar verilir, geride kalýnca da vasat maðlubiyetler ile teselli bulunurdu. Tam çizgi üzerinde durmayý baþabilenlere ise ne mutluydu...

Dedik ya adam bu oyunu iyi bilir, sonunun geldiðini daha gelmeden hisseder ve o son adýmý atmadan parsayý toplayýp masayý terk ederdi. Genelde... Fakat bu seferki kadýnlar onu fena halde yanýltmýþ, ona atmamasý gereken adýmý attýrmýþ ve kendisi masadan maðlup ayrýlmýþtý.

Bölüm VIII

Herþey nasýl da planladýðý, arzuladýðý hatta fantezilediði gibi gitmiþti, kendi de þaþkýndý bu iþe. Bu kadar mý cazibe biriktirmiþti geçen yýllar zarfýnda? Yirmili yaþlarda, kadýnlarýn peþinden koþup bir dediklerini iki etmeyen, üstelik günün sonunda evine eli boþ dönen adam, þimdi birkaç ikna seansý sonunda iki kadýnýn karþýsýnda oturuyordu. Üstelik kadýnlardan birini daha önce hiç görmemiþ, ötekisinin üzerinde baský kurarak ikisini de evine getirtmiþti. Papatya acayip gergin ve kýpýrtýlýydý. Vakti dar olduðunda birayý hýzlýca içip hemen sarhoþ olurdu. Bu sefer vakit de boldu ama yarým litrelik bardaðý birkaç hamlede bitirdi ve yenisini istedi ev sahibinden. Diðeri ise gayet sakin, kendinden emin ve ihtiþamlý oturuyordu. Sanki odada iki erkek ve bir kadýn vardý. Bu ortama en aþina olan yine her zamanki gibi kahramanýmýzdý. Daha önce biri paralý biri parasýz olmak üzere iki kez üçlü takýlmýþtý yatakta. Paralý olan çok zevkli, parasýz olan ise gayet yorucu geçmiþti. Üstelik bunlardan birini fotograflamayý baþarýp arþivine koymuþtu bile. Belki bu sefer de – en azýndan ilerleyen günlerde- fotograf çekmek mümkün olur diye geçirdi içinden. Aslýnda herkes birþeyler geçiriyordu içinden o anda. Papatya, iki sevgilisini de kaybetmeden günü kurtarmanýn peþindeydi, duble zevke ihtiyacý yoktu, her ikisinin yeri ayrýydý onun için. Adam ise otuzlu yaþlarý böyle bir jübile kapatýp, kýrklara daha karizmatik þekilde yelken açmak niyetindeydi. Epilasyoncu ise görelim bakalým, uygun pasý bulursam topu doksana takarým havasýndaydý. Adamýn ilk izlenimi olumluydu, yeni kadýn kendisi gibi viski içiyor, ona eþlik ediyordu. Papatya’nýn biralarýný tazelemekten vakit buldukça yeni kadýn ile kadeh tokuþturuyor, kolasýz, gazozsuz sek viski içen bu kadýna hürmette kusur etmiyordu. Papatya hemen kaçacakmýþ gibi kapýya yakýn oturuyor, yanýnda arkadaþý, karþýsýnda ise adam üçü birlikte bir konudan ötekine atlayarak birbirlerini tartýyorlardý.

Adamýn yapmasý gereken bir hamle iki kadýnýn arasýna zýplamaktý ama kadýnlar öyle sýmsýký oturuyorlardý ki, adam yerinden kalksa mecburen yeninin yanýna, Papatya’nýn da uzaðýna oturmak durumda kalacaktý. Fakat muhtemelen getirip götürdüðü biralarýn da yardýmýyla Papatya birden ayaða kalkmýþ ve adamýn kucaðýna oturuvermiþti iþte. Adam da bir elini kadýnýnýn kalçalarýnda gezdirirken, herþey normalmiþçesine diðer kadýnla konuþmasýna devam ediyordu. Papatya konuyu bu bekar evinin özelliklerinden açmýþ, adamla ilk karþýlaþmasýndan ve hatta fantazilerindeki üçüncü kiþiden bahsetmeye baþlamýþtý. Misafir ise hem konunun içerisinde hem de çiftin uzaðýndaydý. Adamýn aklýndan acaba ötekisini de çaðýrsam kucaðýma sýðar mý diye geçti. Papatya kadar minyon deðildi, kalçalarýndan tutup kaldýrarak duvarda beceremem diye düþündü. Kuyruk sokumunun iki üzerindeki omurda orta boy bir fýtýðý vardý, karþýsýndaki kadýn bir ters pozisyonda adamýn belini kýrýverirdi. Gülümsedi, sen de gelsene dedi. Kadýn ise yatak odasýnýn yerini sordu. En azýndan kadýn yatak odasýna yürüyerek gidecekti, sevindi. Adam kadýnýný her zamanki gibi kavradý ve kucaðýnda yatak odasýna götürdü. Misafir ise önünde gülüþen çifti arkalarýndan takip ediyordu. “Ben de Papatya’yý böyle kapýp götürseymiþim keþke, hoþuna gidiyormuþ kevaþenin” diye geçirdi içinden.

Yataðý ilk satýn aldýðý zaman gözünün önüne geldi adamýn. Birkaç boy yataktan en büyüðünü seçmiþti nedense. Bir gün lazým olur mantýðý bugün iþe yarayacaktý. Yataðýn üzerine çýkar çýkmaz eski çiftin yakýnlaþmasý her zamanki gibi hýzla baþlamýþtý. Misafir ile ilk temas ise, adamýn kadýnýn elini tutmasý ile olmuþtu. Kadýnýn elini önce kendine çekip hafifçe öpmüþ, daha sonra ise Papatya’nýn bluzunun altýna sokarak Papatya’nýn göðüslerini kadýna okþattýrmýþtý. Kendi elleri kadýnýn ellerinin üzerinde, kadýnýn elleri ise Papatya’ný sütyeninin içerisinde, Papatya’nýn elleri ise adamýn ellerinin üzerinde, altý el bir çift memeyi okþamakta, Papatya’nýn çýkardýðý sesler ise üçünü de tahrik etmekteydi.

Seviþmenin merkezinde Papatya vardý ama adamýn aklýndan geçen her zamanki gibi yeni bir ten, yeni bir sýcaklýktý., Üzerlerinden çýkan elbiseler yataðýn kenarýndaki zeminde ufak bir tepe oluþturmuþ, Papatya çýrýlçýplak, kadýn sütyen ve külotlu, adam ise Papatya gibi çýrýlçýplaktý. Papatya’nýn havaya kaldýrdýðý bacaklarýnýn arasýnda kadýnýn kafasý, her zamanki gibi müþterisine hizmet etmeye baþlamýþtý. Adam ise bu yeni kadýnýn arkasýna geçmiþ, iyice açýlmýþ olan kalçalarýný okþamakla meguldü. Kadýn hem dudaklarý ile Papatya’yý mutlu ediyor hem de bacaklarýnýn arasýndan arkaya uzattýðý eli ile erkeðin organýný sýmsýký tutuyordu. Bu saatten sonra beklenen, adamýn kadýna arkasýndan abanýp içine girmesiydi fakat adam tam önündeki kapýdan içeri girmeyi umarken, kadýn birden yataktan fýrlayýp çantasýna doðru yöneldi. Papatya ve adamýn aldýklarý zevkler bir anda yarýda kesilmiþ, merakla kadýna bakmaktaydýlar. Çantasýný karýþtýran kadýn pek de zorlanmadan aradýðýný bulmuþ, yataða teknoloji harikasý yapay bir penis ile geri dönmüþtü.

Zirveden iniþ genelde rekabet ile baþlardý. Kadýnýn elindeki de gerçek bir rakipti, bir saða bir sola sallanýp tekrar doðruluyor, kadýnýn avuçlarýný dolduran kýsmý hariç, organik rakibine boyutsal olarak en az iki misli fark atýyordu. Adamýn aklýna birden, elinde vibratör sallayan iþçinin karikatürü geldi. Vibratör fabrikasýnda iþçiler bant baþýnda seri imalat yaparlarken, sýnýfsal bilinci geliþmiþ olan bir pos býyýk; “üreten bizsek tüketen neden biz olmayalým arkadaþlar!” diye klasik devrimci sloganýný atýyor, montajcýlardan biri ise “al tüket bakalým, nasýl tüketecen görelim” diyerek içinden yaa sabýr çekiyordu.

Bunu yýllar önce bir yatakta üç kiþilerken, yanýndaki kadýnlara anlatmýþtý bunu, yine kadýnlardan birinin elindeki vibratör hatýrlatmýþtý ona bu karikatürü. Kadýnlara yüksek miktarda para ödeyip ikisiyle birden seviþmeyi becermiþti ama bu konuda tecrübeli olan kendisi deðil orospulardý haliyle. Üstelik genç ve toy bir zampara adayýydý o zamanlar. Tam da ikisini birden nasýl becereceðim derken, tombul olaný komodinin gözünden bir vibratör çýkarmýþ ve “ellerin de çalýþsýn biraz” diyerek vibratörü bacaklarýnýn arasýna kendisi sokup delikanlýya hazýr halde teslim etmiþti. Delikanlýmýzýn yapmasý gereken tek þey, birinci kadýn üzerinde ritmik hareketlerle gidip gelirken kendini ona teslim etmek, bir yandan da yanýnda uzanmýþ olan tombulun eline tutuþturduðu aleti ileri geri ittirmekti. Fakat genç, artýk seyrettiði filmlerin etkisiyle mi, yoksa içgüdüsel bir hareketle mi bilinmez, hayatta eline ilk defa aldýðý bu vibratörün dibindeki halkayý çevirerek titreþimini açývermiþ ve orospularýn takdirini kazanmýþtý. “Nerden biliyorsun oðlum sen bunun nasýl çalýþtýðýný? Sende mi kullanýyon yoksa” gibi takýlmalara, nazikçe “yok abla, filmlerde görmüþtüm” gibi ofsayt bir cevap verince, hazýr cevap tombalak “ablaný da çaðýrsaydýn yataða” diyerek lafý yapýþtýrmýþtý.

Tabi tüm bu nostaljik gezinti adamýmýzýn kafasýnda birkaç saniye sürdü. Yýllar sonra yine bir vibratör, yine iki kadýn, yine bir yataðýn üzerindeydiler. Bu sefer bedavadan buradaydý, parasýz yapacaktý istediklerini ama nedense geçen sefer yardýmcýsý olan vibratör bu sefer ona düþman gibi bakýyordu. Ne de olsa kendisinin deðil baþkasýnýn elindeydi bu sefer, belki de bu yüzden kýskanmýþtý onu. Üstelik zamane ablalarýnýn kullandýklarý bu kadar ihtiþamlý ve tehditkar deðildi, bunun ne yapacaðý belli olmazdý, hele güvenilmedik ellerde. Bugün de kestaneyi çizdirmezsek artýk mezara kadar ölüm yok bana bu yolda diye geçirdi içinden. Yataða geri dönen misafir, tekrar yerini almýþ, adam ile Papatya’nýn arasýna yerleþmiþti. Þimdi ortama yabancý olan adam oluvermiþti. Ýki kadýn kimbilir kaçýnçý kezdir yaptýklarý gibi seviþmeye baþlamýþ, alttaki bacaklarýný yukarý doðru kocaman açmýþ, üstteki ise elindeki aletin önce birazýný, sonra yavaþ yavaþ hýzlanarak neredeyse tamamýný kadýnýn içine sokmaya baþlamýþtý. Bu seferkinin modeli eskiden gördüðü gibi çevirmeli deðil, dipten düðmeliydi. Ýki kadýnýn temposu tam ayný ritmi yakaladýðýnda, üstteki düðmeye basmýþ ve baþlayan titreþim Papatya’nýn çýðlýklarýný daha da artýrmýþtý. Üstelik kadýn bununla da yetinmiyor, dudaklarýyla kadýnýný emiyordu. Adam üstteki kadýna arkadan girmek istemiþ ama aletin çýkarttýðý düþük þiddetli tiz ses dikkatini daðýtmýþtý. Gerçi artýk Papatya’nýn haykýrýþlarý odadaki tüm sesleri bastýrýyordu ama bu sefer de aklýndan “bu kadýn zevk alýrken gerçekten böyle baðýrýyorsa, benimleyken sadece miyavlýyormuþ demek ki” diye geçirdi. Üstelik önündeki kadýn kendini elindeki alete kaptýrmýþ, kendisine karþý çok da davetkar davranmýyordu. Yine de burasý benim yataðým, sýramý kimseye vermem diyerekten, misafirin kalçalarýndan tuttu ve aniden kendine doðru çekti. Kadýn karþý koymadý, hatta hiç tepki vermeden Papatya ile ilgilenmeye devam etti. Adam tam da istediði yerde hayal ettiði þeyi yapmaktaydý. Fakat kadýn hem adamý içine almýþ hem de sanki adam yokmuþçasýna sanki zevki sadece Papatya’sýna yaptýklarýndan almaktaydý. Bu arada Papatya’nýn inlemeleri kýsýlmýþ, boþalmak üzere olduðunu anlatýrcasýna yataðýn kenarlarýna yapýþmýþ ve kalçalarýný iyice havaya kaldýrmýþtý. Kadýn ise her zamanki gibi amacýna ulaþmýþ ve sevgilisini bir kez daha tatmin ederek vazgeçilmez olduðunu ispatlamýþtý. Aslýnda kadýn ayný zamanda iki kiþiyi de tatmin etmiþti ama nedense yataðýn en gerisindeki adam sanki kendi kendine boþaldýðýný hissetmiþti. Dünya Papatya’nýn umurunda deðildi, vücudu o kadar hassastý ki, öteki kadýn her dokunduðunda bir kez daha kasýlýyor, sanki tekrar tekrar boþalýyordu. Adamýn önündeki kadýn ise, bir kez bile arkasýný dönüp partnerine bakmamýþ, Papatyayý öperken aldýðý zevkin belki de yarýsýný adamýn vücudundan almamýþtý.

“Vibratör bir, bizim alet sýfýr”, diye geçirdi içinden. Papatya o kadar gürültülü seviþmiþ, aldýðý zevki o kadar abartýlý teþhir etmiþti ki, ona da yanaþmaya pek istekli deðildi artýk. Ýlk kez tam olarak teslim olduðunu görmüþtü onun, bu da kendine “neden ben deðil?” sorusunu sordurmuþ, sorular cevaplarý kovalamýþ, daha beynindeki fýrtýna durulmadan kadýnýn elindeki sopayý kremlediðini fark etmiþti. Evet sopaydý bu, baþka birþey deðil. Ona sopa diyecek, böylece kendi beynine eþit deðiliz, bu iþte adalet yok mesajýný gönderecekti. Sopanýn inme kalkma derdi olmadýðý için gayet hazýr vaziyette kadýnýn emirlerini bekliyordu. Pilavdan yeme sýrasý sopaya gelmiþti. Beklenenin aksine Papatya domalmamýþ sadece sýrt üstü yatarak bacaklarýný elleriyle biraz daha havaya kaldýrmýþ, kalçasýna koyduðu yastýk sayesinde kalçalarýný iyice görünür kýlmýþtý. Bu fýrsttan yararlanan sopanýn sahibi yine önce kýsa sonra uzun gidip gelmeler ile, deminki gibi iddialý olmasa bile yine de özenli ve istekli bir þekilde eþini memnun etmeye baþlamýþtý. Manzara karþýsýnda tekrar sertleþen adam ise, beyninde dönüp duran sorularý unutmuþ ve nasýlsa benim payýma düþen bu diyerek tekrar misafirine giriþ yapmýþtý.

Bir erkek istenmediði bir vajinanýn içerisinde ne kadar durabilir ki? Tabi ki boþalana kadar. Daha önceden çýkmak aklýna gelmez hiç birimizin. Adamýmýz da bizden biriydi sonuçta. Zorla orada deðildi, sadece pek istenmiyordu o kadar. Üstelik bu da açýkça teblið edilmemiþti kendisine. Anlamamak için salak olmak lazýmdý belki ama çýkýp gitmek daha büyük ahmaklýktý onun için. Sonuçta adam da, Papatya da birkaç kez tatmin olmuþ ama her nedense adam aradaki kadýn ile hiç yüz yüze gelememiþ, baþ baþa kalamamýþtý. Adam önündeki kadýný deðersizleþtirip, cisimleþtirdikçe, ona bir delik gibi davrandýkça delik onu küçültmüþ ve yutmuþtu. Ve zaman ilerledikçe adam kendini deliðe bile fark ettiremez olmuþtu. Karþýsýndakine yetememe, býrakýn feth etmeyi, kadýnýn bir parçasý bile parçasý olamama duygusu adamýn yüreðini o kadar kaplamýþtý ki, boþalsam da bitsem, geriye benden birþey kalmasa isteðiyle abandý, abandý ve vicdan azabý içinde son kez boþaldý. Ýlk damladaki haz, yerini yavaþ yavaþ bitmiþliðe býraktý. Ýkinci ve üçüncü kasýlmadan sonra beynine yeniden oksijen gitmeye baþlamýþ, cevapsýz sorular teker teker saklandýklarý yerden hücum etmeye baþlamýþlardý. Uzaklaþmak istedi içini boþaltan delikten. Kadýn sanki adamýn organýnýn ucundan ruhunu emmiþ, geriye onun posasýný býrakmýþtý. Ýktidar yerini ben burada ne yapýyorum sorusuna býrakmýþtý. Kadýn hala umursamaz, hala tatminsiz ve hala onsuz duruyordu önünde. Sönmüþ þekilde kendini ayýrdý kadýndan. Çýkýþýný da týpký giriþi gibi fark ettiremedi kadýna. Yataktaki tüm düzen ve tüm aksiyon tam da hayal ettiði gibi olduðu halde, sonuç tam hüsrandý onun için.

Adam seviþmenin sanal kýsmýný kendi payýna bitirmiþti. Gerçek olan ise sanki kendisine nispet yaparcasýna çýðlýklar atan Papatya’nýn þiddetli boþalmasýydý. Adam yatakta dizlerinin üzerine çökmüþ þekilde ikisini seyrederken, kadýn haykýran Papatya’nýn üzerine boylu boyunca abanmýþ, sevglisinin doruktaki haykýrýþlarýný tüm cüssesi ile örtmüþtü. Adam birbirine kenetlenen bu iki vücudun arasýnda olmak istedi bir an için. Ama bunun için artýk çok geçti. Ne önündeki Papatya’yý böyle inletebilir ne de eli sopalý kadýnýn arkasýnda neler yapabileceðini kestirebilirdi.

Yataktaki ikinci bir kadýnýn sevgilisiyle olan iliþkisine renk katmasýný ummuþtu ama iki kadýnýn iliþkisine renk katarken bulmuþtu kendini bir anda. Üçüncü olan kendisiydi ve hiç sevmemiþti üçüncü olmayý. Ýlerleyen günlerde anlamýþtý ki, zaten pek de baþarýlý deðilmiþ üçüncü olmakta. Eski düzene razý gelip daha uzunca geceler Papatya’yý götürmek varken, büyük organizasyonlar uðruna elindekini de kaybetmiþti. Papatya bu adamýn sayesinde aslýnda kadýndan ne kadar hoþlandýðýný ve kadýnýn onun vazgeçilmezi olduðunu anlamýþtý. Ayný anda birden fazla kadehi önüne koyup farklý þaraplarý denemek gibi birþeydi yaþadýklarý. Kadýn ise kendini sevgilisine ispat ettiðinden emin olduktan sonra, restini çekmiþ ve “ya ben, ya o” deyivermiþti. Ýlerleyen günlerde yine de birkaç kez gizliden gizliye seviþmiþler ama hem buluþmalar seyrekleþmiþ, hem de o geceki çýðlýklarý bir daha duyamayan adamýn performansý her geçen gün biraz daha düþmüþtü. Kimse birbirine veda etmemiþti aslýnda. Hatta en son buluþmada “görüþmek üzere” diyerek ayrýlmýþlar ama kimse kimseyi aramamýþtý bir daha . Adam uzunca bir süre kadýnýn aramasýný beklemiþ, farkýna varmadan hikayenin en baþýna dönmüþtü. Kadýn ise ne adamýn aramasýný beklemiþ, ne de bir zamanlar beklendiðini hatýrlamýþtý.






Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn erotik kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Temizlikçi (Devam Ediyor)
Orospu

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Teyze


Kemal Yavuz kimdir?

Şimdilik yaşadıklarımı, bunlar bitince yaşayacaklarımı, en sonunda ise kimsenin yaşayamayacaklarını anlatacağım. Henüz yolun başında, acemi bir yazıcıyım.

Etkilendiði Yazarlar:
Bu tarzda yazı yazmaya, Mor 19 romanını okuyunca karar verdim. Hem etkilendim, hem de daha derinleştirilebilir mi diye düşündüm.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Kemal Yavuz, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.