eski bayram yerleri düştü çocuk gözlerine
ağdalı alışkanlıklar sokağının
akasyaları bir bir ağlaştılar sevinçten
geç kalmış olsa da bir dönüşün kıskaçtayken kulakları
daral dı belkide yanıltan zaman zaman
tekdüze üstüne üstüne varan
kimbilir kent cüceleriydi devi boğan belki
hımbıl sahiplenişler
köleleri zıvanadan çıkardı zındanlarda
zincirler göz göz şevkat şevkat
masum zincirler kimi zamansız bağlandı
dolandı ak bileklere
güvercinin anası ağladı
ne sandınız elbet güvercininde anası vardı
kimi rakıya boy hedefi oldu vuruldu onikiden
hoş oldu
kamerle öpüştü çamurlu sularda
yıldızları avuçladı saçları ağarırken
kimi dağlara posta koydu ceylanlar can çekişirken
çamlar iğnelerini döktü ürperdiler
baykuşlar viraneleri avrat gibi severken
kış bir kenarda hükümsüz
buz güneşi
buz rüzgarı
buz çözülmeyi bekler
sokak alışkanlıklar sokağı
sahipler ifadesiz
eski bayram yerleri baston
atlı karıncalar denizin dibinde balık yuvası
pamuk helva yüreğim
niyet güvecinleri masum ölümlere kanatlandı
gelincikler sıkkın
eski bayram sevinçleri kursağımızda
en iyisi vurmak aslansütü teselli duvarlarına
yalnızlığı
umarsızlığı bacaklarından tutup
parçalamak...
Abdurrahim Kahraman
] ]