Bir Kızla Bir Erkeğin Dostluğu
Yazdığım romanlardan bir öykü, bir kızla bir erkeğin dostluğu. Sana zor gelebilir, ama böyle bir dostluk çok geliştirir.
Yazdığım romanlardan bir öykü, bir kızla bir erkeğin dostluğu. Sana zor gelebilir, ama böyle bir dostluk çok geliştirir.
Okuldan arkadaşlarla Barlar Sokağındaki Fasıl Bar' da bu akşam buluşacağız. Nedeni, eşi Kadum' u da alıp, geçenlerde bir kalp krizi sonucu vefat eden sevgili arkadaşımız ve benim çok değerli dostum, çocukluk arkadaşım Samuel' i anmak. ERDEN ERKİN...
Üç beş arkadaş, Balata muhabbete çağırmıştı bizi Buradaki her şey bugün bana yabancı geliyor Yaptığım ve yapacağım her fiil de anlamsız Henüz nedenini bilemediğim sebepler yüreğimin sıkılmasına, hayallerimin donuklaşmasına, vücudumun hareketsizliğine sebep oluyor Niye böyleyim? Onu da bilmiyorum
SAMANYOLU
"Aaa Berkant yine zilzurna!" sesleri..
"Ya gece de gelmedi bu, kimbilir nerede sabaha kadar içti!" sesleri.
ERDEN ERKİN
Tutunmaktı niyetimiz, yaşamın bir ucuna. Kendi seçimlerimiz değildi yaşamlarımız. Bir beden vardı ve o bedene uygun giysiler ama biz giyinik doğmuştuk. Bedenimizi çıplak göremedik. .
Eğer bir kalp sevgi ile çarpıyorsa, baktığı her şeye, yaşamının her alanına bu sevgi yansır. Sevgi ile dokunur bir çiçeğin kırılgan yüzüne; bir güvercinin ipeksi tenini sevgi ile okşar. İşte yazar bu öyküsünde sevginin gücüne deyinmiş.
sedef kakmalı bıçağıydı amcamın; dilime sapladığım yalanyeşil pullu şahmaran...yılana tapınan birinin çizdiği bir resim,ve çocukların gece masallarından
sevgili sait almış'ın firari hayat öykü kitabı çıktı. yolu açık, okuyucusu bol olsun
Taşlar benim için cinayetlerin gizli ipuçları, mutlulukların gizli yansımalarıydı. Hayatın kimselerce bilinmez sırları, tarihin tanıklarıydı... Sıradanlığın içindeki başkalıktı...Ve kemancının hatırasıydı.
Balıkların yaşamaları da insanoğlu gibi tehlikelerle doludur. Sağı solu belli olmayan denizlerde her an savunma halindedirler. Dellenmeye görsün bir kez deniz, dalgalarına aldı mı tutar en uzağa savurur balıkları hatta çoğu zaman kıyıya fırlatır atar. Sürekli bir mücadele, hayatta kalma savaşı verirler. Zaman zaman takılır bir avcının oltasına
Ben âdemoğlunun hayatını yaşadım. İnsanın uzun ve sıkıcı yaşamına tanık oldum ve ağır aksak geçişini gördüm. Hatta bir yalnız adama bir bakıma dost da oldum. Bu bana yapılmış büyük, çok büyük bir haksızlıktı; çünkü ben aslında bir sivrisinektim. Evet evet hani siz insanların Culicidae familyasından culex – ev
Kadın:
\- Execuse me, (Affedersiniz) dedi.
Muhtara dönüp:
-Kadın İngilizce konuşuyor. Yabancı sanırım, dedim.
Karanlıktan ve uzak mesafeden göremediğimiz için kadının kucağındaki minicik köpeği ancak o zaman fark ettik.
Sıcaklık hissetmeye başlamıştım artık ellerimde, donmamışta yanıyordu sanki. Sızlaması da cabasıydı. Elimdeki sepeti tutmakta zorlanıyordum. Ayaklarıma dolanan eteğimin uçları buz tutmuştu. Güya açılan küçük yolda yürüyordum ama yağan kar açılmış, yol mu bırakıyordu.
Bir yolunu buldu ve büyüdü sarmaşık. Bahçe duvarının dışında, asfalt kenarında Evi sandığı karanlık, nemli, rutubetli yerde doğmuştu ve dünyası o karanlık yerden ibaretti ilk başta. Ama sonra büyüdü ve uzadıkça boyu; gördü bahçe duvarının ardındaki dünyayı. Burası bir evin arka bahçesiydi.
Gramofondan yayılan müziği duydu.
Taksi o ara geldi. Vedalaştılar. Cemil son kez Ökkeş selfini bol bol gönder ki senden haberdar olayım. Bakarsın hatıra denen şeyi canlı tutarız. Ökkeş anlamıştı ne dendiğini. Yeri ve zamanı geldiğinde selfimi eksik etmem. Ama anıları hatırlamak için biraz kuvvetli bir sese ihtiyaç var. Haydi yolun açık olsun.