Yağmurlu bir sabaha uyandırır seni boğazdaki martı sesleri.Usul usul kıyıya yanaşır balıkcı tekneleri.
Teomanın şarkısını mırıldanırsın farkına varmadan ''İSTANBULDA SONBAHAR''.Bugün onunla buluşmak
ister yüreğin.Bu yakadan karşı yakaya onunla;denizle beraber bir yolculuk.En mutsuz anın Boğazın
kollarında,en mutlu anın Boğazın esintisyle raksda.Ruhlar kahkaha atar sevinçle.Bayran sabahı çocukları
gibi koşuşturup ona buna gülümsemek istersin adeta.O havayı soluyunca muhtaç hissetmezsin kendini
hiçkimseye.Ezel ve ebed kavramları canlanıverir gözünde.Neydim n'olacağım?Deniz kıyısında gerinip
oltanın ucunu denize bırakanlar gibi dertleri haince mavinin derinliğine salmak gerekir belkide.Sesiz
bekleyiş başlar sonra.Deniz sana ne verecek şimdi?Ölüm başlar geçmişe yeni bir sen doğsun diye.Cici
annemdir artık Boğaz.Onun ninnileridir rüzgarın uğultusu.Seni büyütecek boğazın dizinin dibinde
içeceğin iki bardak çaydır anne sütü yerine.O derece saf,o derece temizdir hayata inat.Hafif
çiseleyen yağmur ürpertir.''Ahmak ıslatan''der gülümsersin kendine.İlk kez huzur bulursun bu
çılgın şehirde.Tıpkı insan gibidir İstanbul içinde fırtınalar kopar,yüzünde masum tebessüm herşeye
rağmen.Sevdirir kendini haylazlıklarıyla.Sevgisini ifade edemesede oda seni sever gizliden.Kaçmak
istesende bırakmaz seni.İşte bu yüzdendir kendini arayışların.bu yüzden giden dönemez bu şehirden.
Dertleriyle sever sevdirir.Belki kabahatli ama ana kucağı gbi sana İstanbul...
![yazı resim](/storage/catpicbox/critique-istanbul-519681701.jpg)