zor be sevgili seni taşımak
pamuk kadar hafif olsa da sevgiyi yaşamak
ben seni her sabah
güneşin uyanışı kadar gerçek sevdim
zor be sevgili seni taşımak
lakin bana zor değil sevgini yaşamak
taş olsam yorulmazdım bu kadar
nehir olsam akmazdım kuru bir göle kadar
rüzgar olsam esmezdim çöle kadar
gittiğin güne
ardından süzülüşüme
seni kondurduğum içime
lanet olsun be
lanet olsun
yüreğimde kupkuru bir sıcaklıktın
hep yalnızlık okuyan duvarlarımda bana arkadaştın
hüzünüm de hüzündaş
yarama yoldaştın
aniden yoldan şaştın
neden be
neden birden böyle uzaklaştın
lanet olsun be
gittiğin güne
ettiğin yemine
dudağımdaki hayal izine
lanet olsun
canımda sen
aklımda sen
içimde sensin
bedenimde uyuşturarak gezinensin
ne unutur geceler seni
ne ay
ne mehtap
nede yıldızlar
koskoca bir yalnızlık oldun taşıdığım dize heybemde
yazdığım şiire de
gözlerime gömdüğüm gözlerine de
doya doya tutamadığım ellerine de
ve bana da lanet olsun
seni sevdim
gök kuşağını koparırcasına hem de
yıldızları toplarcasına hasat ikliminde
dönmezsen,
dönmezsen eğer bahar mevsiminde
Marmara bile söndüremez be
yakacağım kendimi boğazın seremonisinde
gemiler tutuşacak gemiler
yelkenleri, bayrakları köz olacak
afet olacak beynimin depreminde
şu akılsız yüreğim dalından
ha koptu
ha kopacak
dönmezsen
dönmezsen eğer soğuklar beni yiyip bitirirken
sıcacık sıcacık
sevdam tutuşup ta kül olacak
kalacak bir tek,
bir tek yeşil gözlerim sana miras kalacak
koy bir kavanozun içine be
aklına düştükçe
aç üstündeki örtüyü
açta bak gülüşüne
lanet olsun gidişine
lanet olsun hayal öpüşüne
lanet olsun dönmezsen sana
ve seni sevişime
güz melteminin sürüklediği sevgilim
dönmezsen
dönmezsen eğer
çukurunu açtığın
iki taş arasında gömüleceğim
lanet olsun gömüşüne
ben sevdim,
ay sürünsün gözlerine
sevdim seni sevdim aykırı iklimlerde
ay ışığım neredesin
neredesin
nerde
nerde
ay ışı sevgilim
gözlerimin yeşil çiçeği
nefes kabarcığım
yürek dağarcığım
minicik sığırcığım
floryam
papağanım, asmalı guguk kuşum
dönmezsen bil ki
ay ışığı gözlerinin cennetine hapsolmuşum
Kibar Tavasav