‘Su verdim,
Zamansız büyüdü.
Zamana verdim ,
Ruhsuz kaldı. ‘
Kayıp geceler kabusunda sürmeli bir ölü dirilir kendi cenazesine,ölmediğini bilmek ister tanıdık yüzlere merhaba der. Ama boş bir anlamsızlık yüklüdür hepsinde.Çünkü ölüsevicilik pek matahtır bu riya yüklü toprak kokan yerde. Suya çağrılır ölü bir müddet, sonra sonsuz susuzluğa gönderilir bir ölü, çağrısız alemlere.
‘güzel bir mısra, sarısından ayrık düş görmüş yarı aç.
Sevdim ruhunun mısra çeken kuzeyli taraflarını.
Yuvarlanır kumdan hülyalar kardan kurtulmuş ovaya,
Seneler sürer bir içdenizin dağlardan buyur minneti .’
Soğuk düşler sabahında bir çocuk ciğerlerine hücum eden oksijenin acı tadından dünyaya bağırdı. Etrafına bakındı tüm yüzler gülümseyen. O bağırırken bir minnetli tanrı tanıyan bildi onun nefesinden gelen bağırışı. Doğan rüyalar arasından sıyrılıp dönemedi ne kadar çırpındıysa. Sonra bir kucakta bildi kendini.
Nana! Ahh nana..
En temiz dönüşüm hep sana…
* nana: anne
Ufuk Ataman