Zamanın geçişi ile acıyor sardığım yaralar..
Yokluğun,bir tutsak buldu gecenin karanlık bir köşesinde ağlarken..
Yarım kalmış hikayelerim yok artık,
Çocukların gülümsemeleri,
Caddelerin mutluluk fısıltıları yok!
Sözcüklerim kırıcı artık herkese,
Yasak günlerin peşinde tüketerek geçiyor ömrüm umutlarımı..
Oysa sen mutluluğunun peşinde ne kadar büyük bir mutsuzluk dağı yarattığını bilmeden yürüyorsun yolunda..
Umutsuzluğu eski ve terkedilmiş bir parçana hediye ettiğini bilmeden..
Suskunluklarımız geliyor aklıma,
Tükenişlerimize yelken açan an be an ikimizi de yok eden sessizliklerimiz..
Ne çok şeyi bitirmişiz meğer bilmeden.
Kutsal olan ne varsa değersizleştirmişiz,
Hiç farkına varmadan tertemiz şeyleri yok etmişiz tutkularımızın karanlık girdabında...
Başka çare kalmamış ikimize de,
Bırakıp gitmekten başka gülümsemeleri...
Ben gitmeyi beceremedim senin gibi..
Şimdi üstümde hatıra yıkıntıları ile unutmayı bekliyorum...