beyaz bir inci gibi yuvarlanıp beyaz örtüde
şaşkın bir tutuluşu sundu asırlık tanımışlık
bu doku dokunulmaz
aniden düştü kahveme gecikmiş bir sonbahar
ellerinde belirirken kalbim
oysa gölgesini yıkıyordu kız kulesinin yaz
ilk öpüşün sarılışın sıcaklığını içiyordum hala
her tenin sözü kendindendir biraz
düşler kadar şaşkındın kendine gelişini bekledin
hep bekledin
şahane gözlerinde ben oluşu izledim
düş ağacın ıslaktı
başat bir koku oldun buselerle yıkarken yüzümü
yüzünü yıkarken bende
ve o an gözlerinde ölü yıldızların biriktiği
kocaman göğsümü bulduğun
sarılıp tıpırtılarını sunduğun beyaz bir yelken gibi
o an ölümsüz sevgilim
seni gecelerden özge ölümü sever gibi
dünyayı okşar gibi sevdim..
]
Beyaz Yelken
beyaz bir inci gibi yuvarlanıp beyaz örtüde şaşkın bir tutuluşu sundu asırlık tanımışlık bu doku dokunulmaz