Yanımdasın, ellerinin yüzüme yaklaştırdığı rüzgarı alıyorum hayatıma. Susmalarımı en mahrem gecelere saklıyor ve kısık sesimle her karanlıkta aynı cümleleri fısıldıyorum kulağına “bir gün bana dokunduğunda yanacak ellerin, gözlerin benim olacak”…
Sıradan anıların, sıradan kahramanıyım ben. Nefesin kadar yakın bir aşka sahip. Senin hiç bilemeyeceğin gölgelere düşmüş içimdeki çocuk. Ağlamak acizlik karşında, yalvarmak yasak ama bilsen, ama bilsen gözlerime değdiğinde kopan fırtınanın beni alıp götüren yanının sen olduğunu, bilsen aşk bu kadar acıtır mıydı?
hayatımı.
Dokunamamak, gözlerini alan bir müchever gibi karşıdan izlemek seni. Konuşurken dudak kıvrımlarında kaybolan cümleleri harf harf almak düşlerime seni sevmek, seni senden habersiz yalın, saf sevmek…
Adının anlamına yüklediğim bir hayat var artık bilmediğin düşlerinde. Sabah olduğunda o düşünde hatırlayamadığın yüz ne çok benziyor bana değil mi?
Geceler boyu sırf senin düşlerine girebilmek için tutuğum bu nöbetler. Sana beni anla diyorum bazen, beni anla sev beni, aşk adımıza ne çok yakışıyor gör, anla beni hayatına al. Gecelerine nefesinde uyuyayım nöbetlerim ellerimin saçlarında dolaşmasıyla bitsin güneşler doğsun, beni anla.
En zor yanındayım hayatın. Yanındayım hayatında gülüşlerine ortak bakışlarım, yüreğine yakın, yaralanan aşka uzak…
Sevmek seni kaybolmak. Yakomozlara taş attığımız denizde halka halka dağılmamız. Aynı noktadan doğan, ayrı ışıklarda son bulan ve ayışığının oynaştığı bir senfoni. Hiçbirşeyim yok senden başka, gülüşündeyim.
Yanındayım, sensizim, birlikte hayata dokunan cümlelerde senle birlikte, senden ayrıyım.
Notalarına yaklaş aşkın, cümle aralarına, gözlerimdeki sana bak ne diyor “bir gün bana dokunduğunda yanacak ellerin, gözlerin benim olacak”.
Bilsen Aşk Bu Kadar Acıtır Mıydı?
Dokunamamak, gözlerini alan bir müchever gibi karşıdan izlemek seni. Konuşurken dudak kıvrımlarında kaybolan cümleleri harf harf almak düşlerime seni sevmek, seni senden habersiz yalın, saf sevmek…