Bir Çingene Sevdası Onlarınki...

Onlar yürekleri dumansız yanan sevenlerdi.. Onlarınki; yalan gerçekte bir giz, bir büyü, bir hayal, bir düş.. Onlarınki özgür ancak saklı bir sevda.... Kısaca 'bir çingene sevdası'.....

yazı resim

Bir Çingene Sevdası Onlarınki...

Saklı bir obada çeribaşıydı O..
Sevgilisi, gizli kadını
kuştüyü yürekli, deli gönüllü,
sevda bağımlısı, yabanların gülü,
çirkin bir çingene kızı...
Korumalıydı diğer kızanların
kıskançlık, nazar kurşunlarından.
Koydu bir nöbetçi çadırın kapısına,
ancak biraz uzakta,
üstelik birazcık sağır da.

Bazı, bazı Ay saklanır, yıldızlar uyur,
böcek sesleri geceyi vururdu obada...
İşte öyle anlarda
omzuna attığı koyu renk şalı,
yalın ayaklarıyla eğilerek çingene kızı,
arkada bir eteği kazıktan sökülmüş aralıktan
süzülürdü çeribaşını çadırına.....
Altta rengarenk güllü,
bir yanı yırtmaçlı,
uçları fırfırlı eteği;
üzerinde omuzları çıplak bırakmış,
yakası oldukça açık,
karbeyaz dantelli bluzu;
kulağının üzerinde takılı kırmızı gülü,
sağ yana toplu,
boyalı sarı saçları…
Çadırda hep aynı manzara...
Avlanan keklik etleri,
ceylan ciğerleri,
yaban otlarından mezelerle donalı
kocaman bir sini sofra...
Açılmış,
ancak yudumlanmamış kırmızı şarap,
sanki bekler gibi kendisini hazırda..

Ne kıvrak bel hareketleriyle
kadınının omuz sallaması,
göğüslerini titretmesi,
açılan bacakları;
ne de içtiği şarap değildi
sarhoş eden çeribaşını..
'Seninim' der gibi sevgi dolu bakışlar,
özenli, içten, özgür, istekle sunulan
çingene dansıydı onun sevdası...
Kızın yorgunlukla kucağına oturuşu,
bedeninin, nefesinin sıcaklığı,
anlamlı bakışlarının bedeninde gezintisiyle,
çadıra bir başka kutsallığın doluşu
bir bilinmeze göçün başlangıcı…
Çeribaşı ve çingene kızın
birlikte tekrar var oluşları,
yeniden doğuşları...
Çoğu kez sabahın salladığı eli görmeze gelişleri,
ta ki bozulana dek yalan gerçekleri....
Birbirlerini bakışlarla içmeden,
kutsal danslarla kollarında büyülenmeden,
kahve buğusu gözlerde erimeden
gelen sabahlar,
olmuyordu çeriye aydınlık.
.
Sevgi gibisi,
sevda gibisi var mıydı dünyada?
Büyülerin şahı,
gönüllerin günahı,
sevenlerin ahıydı onlar..
Gezseler dört bir bucağı,
onlar gibisini bulmak, görmek mi?
Bu mucizeden de öte...
Onlar özeldi, onlar güzeldi..
Onlar yürekleri dumansız yanan sevenlerdi..
Onlarınki;
yalan gerçekte bir giz,
bir büyü, bir hayal, bir düş..
Onlarınki özgür ancak saklı bir sevda....
Kısaca 'bir çingene sevdası'.....
.

(sen söyleme-33)

24/04/2005
Nesrin Göçmen

Başa Dön