ellerin ellerime değdiğinde
içimin sesi yaprak dökerdi
o şarkıyı çalardı bütün kapılar ardına kadar
sonsuzluktun sen kıyısından dönerdim
sonuna gelirdim
yolcusuz bir trende sabahlardı ıslığım
kolkola girip üşürdük yalnızlığımla
uyanırdım sonra kaldırımlarda masal dilenen rüyacı gibi
ayaklarım çıplak üstümü örttüğün günlerden uzak
uyanırdım
bilmediğim dillere yürürdüm alın ayak
bir koşu gidip sana olan düşkünlüğümü giyerdim
akşamın batanı gelirdi
meyhaneye kadar yarışırdık yokluğunla
bir kadeh sil baştan söylerdim
sadece sabah olurdu