Bir restoran masasında başlıyor tüm hikayem. Elimdeki silahı kafama dayıyorum, karşımda.
"Sen gerçekten manyaksın, sana ve duygularına yetişemiyorum." diyor.
Silahı masaya bırakıyor, sakızımı tükürerek masadan kalkıyorum.
"One gun on the table
Headshot if you're able"
Arkamdan seslenmiyor çünkü bu onun için normal bir sinir patlaması.
Bu sefer benim için normal değil, çünkü gidiyorum.
Bir motosikletin arkasında devam ediyor hikayem. Kaskı kafamdan çıkarıp kızıl saçlarımın rüzgarda dalgalanmasına izin veriyorum.
Beat ruhunu bir hamlede kapmış, tüm yüzyılları yaşamış gibi asla geriye bakmıyorum. Rüzgara maruz kalırken vücudumun kalıbının değiştiğini hissediyorum, solucan deliğinden geçiyorum. Maceralarım böyle hissettiriyor.
-Benim her saniye solucan deliğinden geçtiğimi bilmeyenler,
eleştiri kabul etmediğimi ve ruh hastası olduğumu söylerler.
Ben her gün şekil değiştiririm.
Her gün farklı müzikler dinlerim.
Her gün farklı bir şeyi severim.
Ben bir uzay cadısıyım, ben arka koltuğa oturmayan o zenciyim.
Vazgeçmediğim tek tutkum, özgür olma hissiyatımdır.-
Farklı şehirlerin, farklı ülkelerin motellerinde bitişe yaklaşıyor hikayem. Defterime bir şeyler karalarken, geceye bakıyorum, gülümsüyorum. Deniz kenarından esen o ılık rüzgar, ateş çıtırtısı... Her saniye yeniden başlıyor her şey. Her şehirde farklı bir solucan deliği. Farklı hisler, farklı okyanuslar.
Body Bizarre
https://www.youtube.com/watch?v=ahn\_fVEF9e8