Bulantı

yazı resim

uyandı
bin yıllık uykusundan
aralayıp zamanın tabutunu
attı üzerinden toprağı
öncesinin karmaşasında yoka sayarak
her şeyi
istedi hallac-ı
uyandırarak yatağından

bana bir can biç,
dedi.

yaratıldı ayna
aynı ende
aynı boyda

baktı!

koça bir karanlık
sönmüş samanyolarının
kıvrımlarında serseri metorlar
evrenin koynunda
sevişmeye hazır nebulalar
küçük küçük
yıldızlar
zamanını yitirmiş kara delikler

baktı!

karanlık içinde
mavi şeritli kor bir dünya
puslu yorğanının altında gizlenmiş
bir çocuk gibi saklı sıra sıra dağlar
sevgilisinin koynuna uzanıp
uyumaya hazır ovalar
denizlerin dudaklarını usulca
değdirdiği ipeksi kıyılar
toprağın üzerine bir hayat gibi serpilmiş
yeşil örtüler

gördü!
mavi bu dünyada
adam ve kadını
en yalın haliyle
yalınayak ve çıplak

verdi adama
aydınlıktan karanlığa geçer gibi
dolunayın aydınlığından yıldızları seyreder gibi
canını
ışığını
akılını
kanını
kendini

adam da kendine karşılık verdi kadına
canını
ışığını
aklını
kanını
kendini

biçildi zaman
biçildi mekan
mezurasız el yordamıyla
cana karşılık
yaşamak denen şeyin kefareti

verildi
adam ve kadına zaman
mum ışığının titrek alevi gibi
takvimlerin tozlu sayfaları arasına düşecek bir ömür
soluk tarihin çekilmiş kanı gibi
toprağın altında hep saklı duracak olan bir sezgi
verildi
adam ve kadına gölgelerin düşmeyen gerceği

verildi
adam ve kadına mekan
yaşayacakları sayılı bir ayak izi
sınırları olan toprağın üzerinde canı, cansızlığı
sönmek üzere olan ateşin közlenmeye yüz tutmuş alevi
insanın görünmez duvarları arasında tutsak edilmiş aklı
topraga feda haykıran solluğunda cılız kanı
verildi
adam ve kadına aidiyetliklerinde olmayan kendileri

zamanın toprakla bağlı
kolları arasında biçildi kefen
kırıldı ayna
ve
herkes geri döndü mezarına
zamanın tabutuna

Başa Dön