Che Süper Bir İnsandı, Ben O Kadar Değilim.

Abicim bari Çaykura saygınız olsun

yazı resim

En güzel sözü aslında Ulus Baker söylemişti: Okuyun lan biraz

Ben çok hikaye dinledim bilir misin? Denizleri, Kızıldereyi, Çorumu, Maraşı

Okudum sonra az da olsa, Auschwitzi, Cheyi, Şiliyi, Bolivyayı, Stalingradı, Vietnamı

Ha sonra gördüm, öldürülen gazetecileri, aydınları, şairleri

Çocuktum, bi gün eve geldim Bir profilo televizyonumuz vardı Böyle düğmeleri çat çat diye ses çıkaran dolap gibi bişey Annem ağlıyordu anlıyomusun? AğlıyorduCanlı yayında gösteriyordu televizyonlar

Evvelinde anlamadım, yanıyordu bir bina

Çok sonra anladım belki, çok sonra tanıdım

Sonra çocukları öldürdüler

Çok hikaye dinledim; işkenceleri, intihar edenleri, sürülenleri

Aslında tarih, kitaplarda anlatıldığı kadar şanlı değildi

Dünyayı anlamaya başladığım bi ara, yeni bi parti kurulmuştu, büyük bir heyecanla

İnsanlar özgürlük adını duvarlara yazmak yerine bağırmayı tercih etmiş falan filan

Neyse bir ara tatilde memlekete gittim Köyden tanıdığım genç kitleyi nerde bulurum diye düşünürken, biri tuttu kolumdan o partinin il başkanlığına gittik İçimde oturtmaya çalıştığım devrimci kişiliğim inatla havada durmaktaydı Hani bir yer tarifi yaparsın ya;

Sola dön, yürü

Yok daha kestirmesi var

Neyse; merdiven ışıkları cızırdayan, lağım kokulu bir binanın gıcırtılı kapılarından geçtik

İçerde yaşlı bir adam ki sonra il başkanı olduğunu öğrendiğim pos bıyıklı amca- masa başında sessizce oturuyor, yaşlı bir sahaf gibi gelmeyen müşterilerini beklercesine gazetesini okuyordu

Hmm, içerden bir horultu duydum

Girdik

Kenarda bir soba, karşıda televizyon açık Bilindik popüler bir program ekranda

Televizyonun iki yanında aradığım topluluk

Bir yandan çay içiliyor, bir yandan çekirdek yeniyor

Eee neylersin, dışarısı soğuk

Bir gün, iki gün, bir hafta

Bir hafta sonunda belki ilk kez birinin ağzından konuyla alakalı bir cümle duyuldu:

Devrim, zor değil gibisinden bir cümleydi

Hani babamın kondansatörü var gibi gerekli kelimenin içinde kullanılıp, görevini yerine getirmenin haklı sevincini yansıtan bir ödev cümlesi gibi bişey

Devrim, zor değil

Şimdi gülümsedim:

Omletmi lan bu?

Bir gün, iki gün, üç gün, dört, beş, altı Bir hafta

Çekirdek çıtırtısı, bizim köyün gençlerinden başkasına ses çıkarmayan kapı gıcırtısı, on beş kişinin pür dikkat izlediği hışırtılı televizyon, sobanın üstündeki demlik, çay kaşıkları

Lan bi dışarı çıkın, bişey yapın, hastamısınız siz?

Devrim öyle bişey değil lan

Birkaç ay sonra seçim oldu, iki yüz seçmenli köyde o dediğim partiye çıkan oy sayısını açıklıyorum:

İki

Abicim bari Çaykura saygınız olsun

Bi dönem bağlama çalmaya niyet ettim Bir karşı duruş sergilemeliydim

Türküler, marşlar söylemeliydim

On beş sene sonra, bağlama çalmayı bırakasım gelmiyor değil

Zira olay öyle bir duruma dönüştü ki;

Bizimkiler, iki türkü dinleyip, cümle içinde özgürlük kelimesini kullanınca, çayın soğumasına izin vermeyen yürekleri soğuyor devrim adına bir şey yaptıklarını düşünerek

Abicim o iş öyle olmaz

Yani o senin dediğin, ruhsal bir mastrubasyondur

Babam alevi diye alevi, kürt diye kürt olmadığım gibi, en basit söylemiyle solcu da olmamalıyım

Sembolleri hava atma unsuru haline getirerek, iki türkü söyleyerek olmaz o iş

İnsandan, emekten yanaysanız solcusundur, sermayeden yanaysan sağcı

Senin dediğin o diğer kavramlar sonradan gelir

Okumazsan, araştırmazsan, kendine bişey katmazsan, en kısasından düşünmezsen, ne farkın kalır abicim diğerinden?

Neyse işte bak, biz böyle böyle büyüdük

Bi gün hayatımıza sosyal ağ diye bişey zerk ettiler

Gerisi daha da gülünesi

Birbirinin kopyası adamlar türedi

Ben de yoğun şekilde şu feysbuk denen zımbırtıyı kullandım durdum

Birbirinin kopyası adamlar

Dinlemeden, izlemeden, okumadan bişeyler paylaşanlar, beğenenler türedi

Mesela şu an rahatım Bu yazıyı yazarken, onların bunu okumayacağını biliyorum

Zira, zordur

Ece Temelkuranın deyimiyle: Bu arkaaşlar, birer yayın organı gibi çalışırlar Che resmiyle bir sözünü birleştirip yayınlayan birinin sonrasında aynı sözü paylaşıp dururlar

Sonra işte ne bileyim böyle sayfalardan, kopyalayıp yapıştırırlar

Belki hiçbir zaman o sözün şairini bilmezler, yada belki şiiri o kadar zannederler

Tamamını hiç okumamışlardır

Fakat işte sevgiliye gönderme yaparlar, devrimci ruhlarını tatmin etmenin gururunu yaşarlar falan filan

Denizin adı ezberlenmiştir, Cheninde

Özgürlüklerden bahsederler, ama Leninin ulusların kendi kaderini tayin hakkını okumamışlardır

1899da yazılmış aga, ne gerek var

Marxın karikatür dergilerinde yayınlanan resimlerinin üstündeki baloncuklarda bir şeyler yazmasa, söylediklerinden haberleri dahi olmayacaktır

Ki dialektik belki de böyle bişeydir ha?

Ben mesela, toplumun dayatmaları diye haykıran, sol görüşlü, özgürlükçü, devrimci, kadın hakları savunucusu gördüm Yani en azından o böyle diyordu

Güzellik yarışmasına katılmayı istiyordu mesela

Bu işte bir yanlışlık var gibi geldi bana?

Nasıl olacak o devrim?

Yoldaş ben güzel miyim?

Abicim hastamısınız siz, devrim öyle bişey değil

Haydi iç de çay koyayım

*Başlık Ah Muhsin Ünlü nün Resulullahla benim aramdaki farklar şiirine; son söz, hatırlat da haziran sonlarında çocukluğumu yakalım şiirine bir göndermedir.

Başa Dön