Çiçek Annem

/ / / Okula bir türlü alışmamıştım.Evimdeki sıcaklığı, annemin / sevgisini öğretmenimde bulamıyor, yabancılık çekiyordum.Oysa / mahalleden dört arkadaş aynı sınıftaydık.Yanımda Müjgan'dan / başkasının oturmasını istemiyordum / /

yazı resim

Çiçek Annem

Okula bir türlü alışmamıştım.Evimdeki sıcaklığı, annemin
sevgisini öğretmenimde bulamıyor, yabancılık çekiyordum.Oysa
mahalleden dört arkadaş aynı sınıftaydık.Yanımda Müjgan'dan
başkasının oturmasını istemiyordum.Öğretmenimin beni sevmediğini
düşünüyordum.Sevseydi Müjgan ile aynı sırada oturmama izin verecekti.
Simsiyah saçlı, kısa boylu hafif şişmanca öğretmenimin
beni sevmesi için hiç çaba göstermiyordum.
Kırılıyor,küsüyordum öğretmenime.Bu yüzden de, sorduğu sorulara
cevap vermek için parmağımı da kaldırmıyordum.Her defasında
beni görüyor, yanıma gelip soruyu tekrarlayıp cevabı bekliyordu.
Doğru cevabı alınca da tepki vermeden yanımdan uzaklaşıyordu.
Yanlış cevap versem kimbilir bana ne yapacak diye düşünüyordum.
Müjgan her zaman parmak kaldırdığında dönüp bana da bakıyor
hadi kaldırsana parmağını diye işaret ediyordu.Öğretmenim dahil
kimse kırgınlığımdan dolayı bunu yaptığımı anlamamıştı.
Üstelik boyum uzun olduğundan mahalledeki arkadaşlarım
Gönül,Müjgan ve Samiye'den hep arkadalarda, hep uzaklarda oturuyordum.
Bir gün öğretmenimiz önümüzdeki pazar ANNELER GÜNÜ diye
söze başladı.Annelerimizi övgü dolu sözlerle anlattı.Sonra
hepimiz annemizi ne çok sevdiğimizi hep bir ağızdan söyledik.
En çok da annemizin çiçek olduğu görüşü çok hoşuma gitmişti.
Evimizin bahçesi çiçeklerle doluydu.Ama annemin bir çiçek
kadar narin, mis gibi anam kokduğunu hiç düşünmemiştim.
Öğretmenimi o gün sevmeye başlamıştım.En çok sevdiğim
kişiyi, annemin yüreğini, fedakarlıklarını anlatıyordu o gün.
Anne şiirleri okuyor,anne şarkıları söylüyorduk.
Harçlıklarını kimlerin biriktirip annesine hediye alacaklarını sordu
bir ara Ayten Öğretmen.Müjgan yine parmak kaldımıştı.Bu kez
yalandan değil sahiden parmak kaldırmamıştım.Çünkü anneme hediyeyi
babam alıyordu.Harçlığımı biriktirmeyi hiç ama hiç düşünmemiştim.
Akşam yemeğinden sonra kumbarama baktım. Attığım paraları
dayanamayıp anahtarı ile açıyor ve mahalledeki bakkaldan
çikolata bisküvi alıyordum.Neden kumbarada dursun paralar diye
büyük nineme daha geçen gün itiraz etmiştim.Off bir bilseydim
hiç dokunur muydum kumbarama.
Acaba diye kumbaramı açtım.Yaşasın içinde kara kara kuruşlar vardı.
Bir de ufacıcık yarım şiling.Hepsini topladım bir şilin ediyordu.
Ablam televizyon seyrediyordu.Anneme hediye alıp almayacağını
sordum.Yarın mahalleden arkadaşlarla EZO'nun hediyelik eşya
mağazasında gideceğiz.Anneme güzel bir hediye almayı düşünüyorum dedi.
Ne alacaktı acaba?
Cumartesi uyanır uyanmaz soluğu ablamın yanında aldım.Hadi
uyan Ezo'ya gideceğiz.Anneme hediye almaya.Sabah uykusunu çok
seven ablam yüzüme o kadar kızgın bakıyordu ki,yine hata yaptığımı
anlamıştım ama artık çok geçti.Avazı çıktığı kadar bağırıyordu.
Yine onu rahatsız etmiştim.Odadan koşarak çıktım.Annem
mutfaktaydı.Ninem ve babam da oturmuşlar kahve içihyorlardı.
Boş bir sandalyeyi gözüme kestirdim ve uzun geceliğimle
düşme tehlikesi geçirerek sandalyenin üzerine çıktım.Beni dinleyin,
çok önemli,lütfen susunuz dedim.Babam gülümsiyerek '' halayık
uyandın mı'' dedi.
'' Evet prensesi de uyandırdım ama o hala uyuyoor''.
''Sen de uyusaydın,daha çok erken '' dedi annem...
Böyle bir günde uyumamı istiyordu annem.Nasıl uyurdum ki.
Ezo'nun mağazasına gidecektim.Hem de mahalledeki çocuklarla.Anneme
bir şilinlik hediye alacaktım.
''Hadi in sandalyeden uykulu uykulu düşeceksin ''dedi ninem.
Beni dinleyin dedim ve başımı öne eğerek selam verdim.Ayten
öğretmenimin öğrettiği Annem şiirini okumaya başladım.Şiir
bittiğinde annemin gözleri yaşlarla dolmuştu.Neden ağlıyordu ki.
Oysa mutlu olacağını düşünmüştüm...

Öğle yemeğinden sonra mahalledeki büyük kızlar bizleri de
aralarına alarak Ezo'ya doğru yola koyulduk.
Dükkan oldukca kalabalıktı.Herkes buradaydı.Dükkan sahibi
bir oraya bir buraya koşuşup duruyordu.''Dilber Teyze de burada''.
O Ezo'nun eşi'' dedi ablam. Dar koridor gibi bir yere gelmiştim.
Plastik kahverengi bir saksıda kırmızı plastik bir gül yeşil
yaprakları arasında rafta porselen heykelciklerin yanında duruyordu.
Gözümü ondan ayıramıyordum.ANNELER ÇİÇEKTİR demişti Ayten Öğretmen.
Kimbilir annem bu plastik saksıdaki kırmızı plastik gülü ne çok
sevecekti.Ablam'' gelsene burada annemin sevebileceği bardaklar var
sen de onlardan al'' dedi.Ben bunu alacağım dedim.Ablam ''bu plastik
gülü mü? Bahçemizde gülden bol ne var? Vazolarımız gerçek çiçeklerle
dolu. Annem ne yapsın bu plastik gülü ''dedi.Elimden tuttu ve
bardakların bulunduğu yere gittik.Altı bardak almaya param yetiyordu.
Oysa aklım kırmızı güldeydi.Bardakları Ezo'nun eşi güzelce bir
hediye paketine sardı.Hepimiz hediyelerimizi almıştık.Artık
gitme zamanı gelmişti.Dar koridordan geçerken kahverengi
plastik saksıdaki kırmızı güle takıldı gözüm.Ağlamaya başladım.
Ezzo yanımıza geldi.Aldığım
bardakların kırıldığını sanmıştı.Ablam çiçeğin fiyatını sordu.
Çiçek bardaklardan daha ucuzdu.Bardaklarla çiçeği değiştirip
bu kez çiçeği rengarenk paket kağıdına sararak elime tutuşturdu
Ezzo.Üstelik iki kuruş da para üstü vermişti.
Eve dönerken mutluydum.Hem de çok mutluydum.Çiçek annem,
çiçeği görünce nasıl da mutlu olacaktı.Bu kez gözyaşları
olmayacaktı gözlerinde.Mutluluktan gülecekti.Ve kırmız plastik
çiçeği salonun en güzel yerine koyacaktı.
Akşam üzeri olmuştu.Annem mutfakta yemek pişiriyordu.
Ablam arkadaşları ile oynuyordu.Benimse içim içime sığmıyor, oyun
dahi ilgimi çekmiyordu. Anneme ilk kez hediye almıştım.Bütün
anneler çiçekti.Onların mis kokusu gibi hiç kimse kokmuyor
demişti Ayten öğretmen.Ona hediyeyi verirken bu kez mis kokusunu
içime çekecektim annemin.Bir yarın olsa...
'' Ne düşünüyorsun. dedi annem.Sen hiç böyle susmazdın? ''
Yarın anneler günü.DAYANAMIYORUM.Hediyeni bugünden vermek
istiyorum.Annem gülümsedi.Sabret kızım,ablanla birlikte yarın verirsin.
Gece televizyonda heyecanlı bir filim vardı.Herkes dalmış
seyrediyor.Aklım pakette ve çiçekte. O da ne? filmdeki kız ölüyor.
Evde herkes ağlıyor.Hiç düşünmeden yatak odama gidip rengarenk
hediye paketini alıp koşarak annemin kucağına oturuyorum.
Sarılıp öpüşmelerden sonra annem paketi açıyor.Hediyemi çok
beğendiğini söylüyor ve gözleri doluyor.Ablam ise sabahı beklemediğime
kızıyor.O daha küçük diyorlar.Hem de sabırsız.''

Annem çiçeği mutfaktaki rafa koymuştu.Mutfağımız sanki
harçlıklarımla aldığım çiçekle çok daha güzel olmuş gibi geliyordu
bana.
En güzeli de annemin bir çiçekle ne kadar mutlu olduğunu
görmekti.O zaten bir çiçekti.Hala yüreğimdeki en güzel ÇİÇEK
ANNEM.

8 mayıs pazar 2005

Başa Dön