Birlikte en yüce sevginin doruğunda yaşadık. Şampanya içtik, şiirler okuduk ağladık...Çıplak bedenin gül bahçelerinde gezerken, seni kendimden bile kıskandım...
Bir gün üç paralık bir eğlenceye sattın duygularımı... Sandınki o gecenin sabahında yaşadığın korku mutluluğa dönüşecek... Olmadı, hoş sözlerle çekildiğin bataklıkta, bir kumarbazın son umuduna sürüklendin... Seni istesemde kurtaramam...
Çık Git Usumdan...
Ağrı dağında güneş batmaktadır
Ahora deresindeki buzulların sessizliği
Doruktan kopan yıkıntının çığlığı olur
Ve bir çocuk ağlar yaylada...
Sen saçlarını yıkıyorsundur
Yağmurun altında sırılsıklamken
Kuşlarında yuvası olduğunu düşünüyorum
Palandökenlerde dağılıyor düşüncelerim...
Sen hiç kartal yuvasından yumurta çaldınmı
Kente kadar kovaladımı kuşlar seni
Dağlarda kurtlar ulurken
Gecenin karanlığını yaşadınmı
Yalnız başına kalabildinmi sevgisiz...
Şimdi kervansız sahrada bir başımayım
Korkunun bulutları çöküyor üzerime
Burada da akşam olacak
Kum tanecikleri genzimi tıkarken
Sensizliğe susayacağım
Sen yüzünü yıkıyor olursun o sırada...
Ey tutsak duyguların prensesi
Senin sarayındaki en kötüler bile
Beni bu acılara çalamazdı...
Akan su pislik tutmaz derlerdi
Aşkımızın nehri akmıyor artık
Tortulu bir göle döndü duygular
Sen aşk badesi içtiğini sanırken
Kör sevgiler dileniyordu Taksim’de
Artık “İstanbul sensiz” de diyemezsin...
Yıkılmışlığın kör duvarında
Bir baykuş tünüyor
Dağılmıyor düşünceler
Bir noktaya odaklanmış gözlerin
Aşka susamış gecelerin iğrençliğinde
Ter kokularına tutsaksın
İstesende durulamazsın
Çık git usumdan
Yoruldum biliyormusun...