Çikolata - 17

Sonra gülüyorum, elimde değil. Bana karşı hissettiği bu duygular o kadar muhteşem ki. Çok kıymetli, çok erişilemeyecek, çok saf duygular bunlar.

yazı resim

Asansöre bindiğimde elimde tuttuğum kağıdı yavaşça açıyorum. Ancak ben kağıdı açana kadar çoktan odamın bulunduğu kata gelmiş bulunuyorum, okumadan odaya giriyorum. Geceliğimi giyiyorum, kendime bir kadeh şarap koyuyorum ve Paris manzaralı penceremin önündeki koltuğa oturup kağıdı açıyorum. İyi bir Fransızca ve güzel bir yazı ile yazılmış. İçinden başka bir kağıt daha çıkıyor ama önce ilk açtığım kağıdı okumaya başlıyorum;

Bu kağıda bunları neden yazdığımı bilmiyorum, ve ne kadar heyecanlı olduğumu bilemezsin.
Biliyorum bu kağıdı açınca içinden başka bir kağıt çıktığı için biraz şaşırdın. Diğer kağıt benim günlüğümün bir sayfası Beren. o sayfaya yazdıklarımı, sana bu kağıdı vereceğimi düşünmeden yazdım ve saçma şeyler olabilir. Ama önce kurgulanıp sonra yazılmış bir kağıttansa tamamen gerçek ve doğal olarak yazılmış bir günlük sayfasının daha etkili olacağını düşündüm, bu yüzden günlüğümün bu sayfasını sana veriyorum. Şimdi lütfen onu oku.

Şarabımdan büyük bir yudum alıyorum başımı arkaya doğru yaslayıp bir kaç dakika öylece durarak kendimi okuyacağım yazıya hazırlıyorum. Acaba ne yazıyor dememle kağıdı okumaya başlamam bir oluyor.

Bugün uzun zamandır yaşadığım en güzel gün.
Kumral uzun ve iri dalgalı saçları var. Küçük bir burnu ve kendiliğinden kırmızı dudakları... Gözleri bal rengi gibi, ay ışığında biraz yeşilimsi. Çok uzun olmayan kirpikleri var, gözleriyle dans ediyor sanki. Saçları, başını her oynattığında ahenkle bir o yana bir bu yana gidiyor.
Küçücük elleri var, ve buğday rengi teni bambaşka, kusursuz.
Vücudundaki her bir yer, resmen o vücut için yaratılmış.
Üzerinde siyah saten ve bazı kısımları dantelli bir elbise... Tam karşımda duruyordu ve elimden gelen tek şey onu izlemekti. Bazen ayağa kalkıp balkon kısmına yürürken vücuduna dikkatle baktım ve ne kadar güzel olduğunu düşündüm.
Onunla konuştum, adı Beren. Sesi genç ve güzel vücudundan beklediğim gibi değil, olgun. Bilinçli ve zeki bir sesi var. Sıktığı parfümü gölgede bırakacak kadar güzel bir kokusu var. Kendisine ait bir koku, kimsede olmayan ve çok güzel. Belkide büyülü bir kadın bu. Onunla konuşmak bile bir hayal olabilecek kadar güzelken gece mi onunla geçiriyorum. Oturuyoruz, sessizliği bile kendine özgü bir tada sahip. Ağzından çıkan her kelime beni ne kadar zeki olduğuna ikna ediyor.
Ona aşık oldum. O, gecenin bana getirdiği kusursuz hediye.
Ona aşık oldum. Bakmaya doyamayacağım kadar güzel. Ve bakmaya kıyamayacağım kadar...
Ona aşık oldum, tüm bu anlattıklarımdan daha çok bu kadar güzel güldüğü için.
O güzel gülüşünü bana armağan ettiği için.

Kağıdı katlayıp diğerinin yanına, sehpanın üstüne koyuyorum. Sonra gülüyorum, elimde değil. Bana karşı hissettiği bu duygular o kadar muhteşem ki. Çok kıymetli, çok erişilemeyecek, çok saf duygular bunlar. Carlino'nun gözünde böyle güzel ve büyülü bir kadın olmak beni ne kadar mutlu etti anlatamam. Bu gece uyumak biraz zor olacak benim için.

Başa Dön