ne zaman sesin
hatıra sazlığından süzülse göle
dilime yuva yapan
üç sevinç havalanıyor
ağzımın kuş cennetinden
“rebecca”
Bunların ilki
iki doğu iki batıya
güneşin çocukları ülkesine ikincisi
diğeri kanat çırpıyor
bildiğin hırçın albatroslara
hangisi olursa olsun
birdenbire değişiyor
usandığım dalgınlık mevsimi
ya yüzüme kar yağıyor
ha tutuşturuyor alev kirpiklerimi
uzaklaşınca kuşlar
her hayırda
bir delilik var gülümsüyorum
gülerken
göç ediyor yalnızlık sürüsü göle...
sonra iki keder kuşu
yaklaşıyor dudaklarıma
biri bana diğeri sana
ağzım sımsıkı kapalı
bir daha duyana kadar sesini
bu göl... bu gökyüzü... bu iklim
“rebecca” sensin... Susuyorum anlasana
]