Salı, Ekim 3, 2006 -
Katarından kopmuş bir vagonun kör aksak yolculuğuna benzer gidişlerin...
hep bir şeyler kırılır, hep birşeyler dökülür, ölür.
şimdisiz kanamalar hikayelenir avuçlarımda,
akortsuz sabahlar doğar devasız sancılarla,
oysa,
durmadan mavilenen bir gök akardı geceye
bakraçlarda abıhayat birikirdi
gözlerimde eskimiş bir ömür şavklansın diye...
şimdi,
gaipten susmalara mağlup edip en bağırılması gerekenleri,
engebeli bekleyişlerde dümen kırıyorum,
çocuk yüzümü ağartıyorum,
vedasız gidişlerin görkemli ablukalarında...
oysa biz,
aynı kavgada yitirecektik sahip olduklarımızı,
aynı duvara yaslanarak bağıracaktık yasak sloganlarımızı,
inkar edilmiş bir infazın kalıntılarında bırakıyorum duvağı açılmamış haykırışlarımı...
bir cinayeti müjdeler gibi vedan...
yalnızlık abidesi bir şehrin bayrağı vurulur ellerimde,
pankartlarım yırtılır,
sesim dağılır...