Goethe, ah Goethe! İnsanlığın güneşi adeta... Tüm derin duyguların ve samimiyetin vücut bulmuş halidir Goethe... Ayna olur bizlere ve ışık tutar tüm hislere. Duy şimdi beni Goethe, tüm şiirler senden dökülen ve kelimeler ve vücut bulmuş hisler ve aşk... Tutkular dillenircesine, şiire aşık eden adam... Gerçek bir mimarı şairlerin ve şiirin ve geçmişin hem de yüzlerce yıl öncesinin kalıntıları... Nasıl derin hisler bunlar? Nasıl bir hayat yaşadın ki de hala acıtabiliyorsun canı? Kendime seni nasıl yakın hissedebiliyorum? Keşke aynı dilden konuşabilseydik ama edebiyat ve şiir bizim ortak dilimiz zaten... Övecek insan mıydım senden önce edebiyatı ben? Nasıl biriktirdin içinde bu hisleri, okuyanı dizelerinde boğarken...? Sana dair çok söz söyleyebilirim fakat ancak denizin bir damlası kalır tüm övgülerim... Sen nasıl destansı kelimelerle kapımı araladın? Neler saklıyorsun daha içinde, neler var oracıklarda? Şüphesiz ki sen tüm şairlerin üstadısın Goethe ve senin ellerine kimse su dökemez ve şiirler şiir olabilmek için senin yollarına uğrar. Kültürün ve birikimin satır bulmuş halidir çünkü tüm dizeler, o tüm sözler... Ne demişsin sen kelimelerinde, nasıl vurdun beynimi 12den? Seninle devam etmek isterim dizelerime...
(alıntı çeviri)
TEKRAR BULUŞMA
Acaba bu gerçek mi, yıldızların yıldızı
Seni tekrar kalbimin üstünde sıkıyorum!
Ah, şu ayrılık denen gece nasıl bir acı
Nasıl derin uçurum
Evet neşelerimin
Sevgili, hoş rakibi sen;
Düşününce geçmiş acıları
Ürperirim halden.
Dühü ezeliyetin, Tanrının sinesinin
Uyurken bir yerinde en kuytu ve düzgün derin
Hazırladı ilk anı
Çok yüce bir yaratma isteğiyle Tanrı
"Ol!" emrini verdi,
Bütün alem kudretle ve büyük ihtişamla
Hemen gerçekleşerek bir varlık kazanınca
Her taraftan çok derin bir ah koptu yükseldi
Etraf nura boyandı
Birbirinden ayrılıp bir yana kaçıştılar,
Vahşet ve korku dolu rüyaları içinde
Her şey can attı
İsteyerek sessiz ve ihtirassız
Uzaklara, o derin sonsuzlukta.
Her şey susmuş, sessiz ve ıssızdı etraf,
Tanrı yalnız kalmıştı ilk olarak,
Yarattığı şafağı o anda
Şafak merhamet etti çekilen ıstıraba,
Ve acı duyanlara,
Ahenkli renk oyunları gösterdi,
Daha önce birbirinden her ayrılan böylece
İmkân buldu tekrardan birbirini sevmeye.
Telaşla, acele ile birbirinin olanlar
Arayıp birbirini yeni baştan buldular
Döndüler ölçüsüz hayata tekrar
His ve duygular
İster el ele tutup, ister yakalansınlar
Yeter ki birbirinden onlar ayrılmasınlar
Bundan sonra Tanrının yaratması lüzumsuz
Onun dünyasını artık bizler de yaratırız.
Bu suretle o şafak al al kanatlarıyla
Beni sana uçurdu geldik dudak dudağa,
Ve gece gökyüzünde parlak yıldızlarıyla
Binlerce mühür vurdu, kuvvet verdi bu bağa,
Artık şu yeryüzünde böylece her ikimiz
Sevinç ve acılarda biriz ve herkese örnek olabiliriz.
Ve ikinci bir "Ol!" emri
Bir daha ayıramaz bizi.