Sevdan, tortulaşır zamanla,
Mayalanır,
Doyulmaz şaraptır içmeye.
Şarap ki değer biçemez hiç kimse,
İnsanca özlemlere ve sevmelere.
Beslersin batan güneş kızıllığında,
Çoşkularını ve sevdalarını da.
O coşku ki çoğaltır seni nehirler boyunca,
Her insan, kendini bulur çoşkularında.
Şafaklar, alır götürür yüreğini,
Sevdan, dağlar dağları.
O dağlar ki mezar nice sevdalara,
Ve gebe,
Ölüm uğruna kavuşmalara.
Yıldızları titretir de sesin,
Erişmez yar diyarına.
O yıldızlar ki kılavuzudur sevgilerin,
Yakın bir nefestir, bir çığlıktır uzaklarda.
Sevdanın çığlığı yankılanır,
Cennet ve cehennem mağaralarında.
O mağaralar ki sevda fısıltıları kulaklarında,
Acı ve mutluluk,
Aynı anda okunur duvarlarında.
Sevgilinin, ak mı ak hayali el sallar,
Kara bulutlar arasında ufukta.
O ufuk ki dalar kimi umutla,
Kimi, boğulur keskin çizgisinde.
Bir sevdalı martı kayar sonra,
Masmavi enginlerin orta yerine.
O martı ki doruklarda çırpınan karları,
Taşır kanatlarında denize.
Martıları da ekle sevgi neferlerine,
Sen, umut tohumları ek yüreğine.
Bak, güle gebe bütün tohumlar,
Göreceksin,
Yeşerecek bir bahar sabahında.
Fatma YILDIZ