Gülümseyen Ayrılık

Yine de gülümsüyordu. Yine de gülüyordu karşısında gitmesini talep edene...

yazı resim

Kız gülümsedi önce, sonra durakladı. Çok geçmeden yürümeye başladı. Arkasında bir uğultuyu bırakarak...

Nedenleri, niçinleri önemsemediğini fark etmişti. Tam da o anda elinde kocaman bir hiç, kalbinde kocaman bir aşk, önün dede kocaman bir ömür (!) olduğunu fark etti. Gülümsedi... Gülümserken burnunun yanından yavaşça bir damla süzüldü. Anlamsız, riyakâr, acımasız...

Neyi paylaşmış, neleri yaşamış, neleri ummuştu hâlbuki. Biriktirdiği sözler, içtiği antlar ve daha birçokları... Hesapta yoktu ayrılık... Hesapsızcaydı gayrlık...

Yine de gülümsüyordu. Yine de gülüyordu karşısında gitmesini talep edene... "Git" derken arsızca takındığı soğukkanlılığa gülüyordu aslında. Gittiğinde olacaklara gülüyordu. Git diyene gülüyordu. Çünkü biliyordu git demekle gidilmezdi... Aşktı bu. Emre itaat etmeyendi. Bitmesi, gitmesi, tamamen keyfinceydi. Ehl-i keyf bir vatandaştı o.Kendi şehrinde kendi yasalarına göre yaşatırdı. Despottu."Aşk" tı işte... Lamı cimi yok...

Çantasını açtı, aynaya baktı. Akan rimellerini "selpak" marka mendiliyle sildi. Çevresinden gelip geçenlere "yok bir şey" diyen gözlerle baktı. Yoktu bir şey hakikaten. Alt tarafı aşık olduğu adam "git" demişti. Bitti, seni sevemeyeceğim, benim aşkım benden gitti demişti... Giderken de "n’ olur üzülme" demişti. Eline de "selpak" marka mendil vermişti düşecek damlalar için... Gözyaşlarının şemsiyesi...

"Şimdi bir taksiye atlayıp gitmek lazım" dedi içinden.. Ötelere.. Uzaklara... Aşkın acısından kaçmalıydı. "Gitmeliydi”...

gidilebilesi uzaklara....

Başa Dön