Gün ağarırken
Alev topu gibi uğurladım güneşi.
Sırat köprüsünden geçerken,
Toprağın üzerine döküldü
Gülümün son yaprakları…
…
/Üst üste yığınla biriktirdiğim
Buğday sarısı,
Erik yeşili,
Deniz mavisi… ve
…yani Sana büyüttüğüm Gökkuşağı,
Her renkte tecrit yemiş… Her tonda
…
Kendimden bile sakındığım Seni,
Yokluğunla paylaşmak...
Ne büyük bir tecrit… Her tonda
Hani yırtıp göğsümü,
Baharı tazeleyen kuşları
Salmak isterdim Özgürlüğüne… ama
Fişlenmişim yokluğunla…
…
Seni ne çok Özlediğimi toprak bilir,
…gökyüzü,
…ve hatta İnsanlık bozması suretler bilir…
Gün karanlığa yürürken
Ayrılığın namlusu üzerimize çevrilmiş.
Sırat köprüsünden geçerken,
Pusuya düşürüldü
Gülümün son yaprakları…
…
/Kum tanelerini yığınla biriktirdim
Başak sarısı,
Güneş kızgını,
…yani Sana biriktirdiğim kumsalı,
Ürkütücü bir dalgayla, bozguna uğradı/uğratıldı…
…
Bakmaya bile kıyamadığım Seni,
Uçsuz bucaksız Denizle paylaşmak
Ne büyük bir tecrit… Her mavide
Hani yarıp zamanı
Baharı tazeleyen kuşları
Uçurtmak isterdim Gökyüzünde… ama
Vurulmuşum yokluğunla
…
Seni ne çok Özlediğimi çiğdemler bilir
…Nergisler,
...ve hatta İnsanlık bozması suretler bilir…