gün secdeye varıyor saçlarında gülizâr
devingen yutkunmalar boğazımda infilâk
ve kıpkızıl direniş yakamda tomar tomar
yarı baygın günâhım sûretimi taşlıyor
sergin zülüflerinin ucuna sinmiş şafak
lâl kesilmiş alnımda inlemeye başlıyor
girdâbı dem soluyor akışkan doludizgin
uzandığım renginin kırbaçladığı evham
düşlerim tutuluyor mühleti aşka rehin
ıslanmış yusufcuklar kuşlukta vuruluyor
bir fasl-ı hazân nazı bıraktığı serencam
cümle zamansızlığım köşküne kuruluyor
gün secdeye varıyor saçlarında gülizâr
en nezih dokunuşlar elimde divân kurmuş
bir fırtına karası kanımda damar damar
uçkun süzülüşlerle şakağımı yarıyor
gözbebeğim şahlanmış ferim kıyâma durmuş
bakışlarım aşk kokan saçlarını tarıyor
seyri nehir misâli nizam katre-i edep
kelâmımı kutsuyor zerresinde kâinat
dudağından sağdığım mum ışığı mürekkep
efsûnî serpintiyle çehremde geceliyor
ayaz inmiş satırlar saçlarında iltifat
gül merâsimlerimde bûseni heceliyor
gün secdeye varıyor saçlarında gülizâr
tütsülenmiş levhâlar âh kundağı bir iklim
temâşası heyecan endâmı humar humar
bir coğrafya ansızın feryâdımı çalıyor
tövbemi cilâlıyor hınçla utangaç hâlim
ve saçların sessizce göğsümü imzalıyor
nefsim derinliğinde gam çırası bir ateş
yakıyor bileğimden avuçlarımı tel tel
ebed tadında ilhâm kabuğumdaki güneş
ruhum ki şamar şamar tembihini arıyor
atlaslar sere serpe saf tutmuş göğe cebel
gülizâr saçlarında gün secdeye varıyor
mayıs ’09, 4