Haziran. 5.

yazı resim

İçimin varoşlarından birinde bir park var.
Hani şöyle avuç içi kadar...

Her türden genç ağaçlarla donanmış,
Tam ortasında fıskiyeli bir havuz,
Çevresindeki banklar hep umuda boyanmış....

Hemen karşıda sevda renkli bir kameriye
Pergulasına dolanmış sarmaşıklar,
Uzatmışlar kollarını ileriye..

Küme küme çiçekler.
Çiçekler arasından
Uzatmış başını havuza güller,
Sanki su içecekler...

Sarı beyaz papatyalar arasına
Menekşeler gizlenmiş “hercai”,
Yaprakları, laciverdi düşündüren bir mavi..

Demiştim ya, park genç ağaçlarla donanmış.
Şurada bir manolya,
Akasyanın sağında..
İlerde bir kiraz.
Yeşil yaprakları,
Bankın üzerine düşmüş biraz..

İşte o bankta bir adam oturuyor..
Dikmiş gözlerini havuzun berrak suyuna,
Dalgınca düşünüyor..

Kim bilir, belki de kendince kirazla söyleşiyor..

“Söyle bana kiraz ağacı.
Hangi insan hak etmez şarap renkli meyveni..
Ve hangi insan
Bu ağaç benim diyebilir?

Örneğin kiraz ağacı..Örneğin:
Şu gördüğün zakkum
Diyebilir mi ki,
Pembe rengime bakmasın şu çocuk
Ve konmasın dalıma arı...
Veya bir kuş diyebilir mi
Kullanmasın benden başkası baharı...

Dayanılmaz gibi gelse de bize bu acı
Örneğin kiraz ağacı...
Diyelim ki şu anda
Tüm yaşayan insanlar ölsek bir anda.
Yalnız bebekler kalsa.
Ve aradan yirmi yıl geçse, büyüse bebekler
Doğa ananın kucağında kardeşçe
Nasıl paylaşırlar yaşamı sence..
Yine güçlüler haklı mı olur?
Hukuk, yine eşitsiz mi kurulur?

Ah kiraz ağacı,
Sanırım yanıtı sende olmayan sorular sordum
Durumunu bilmeden belki de seni yordum...

Gitmek zamanı geldi bana
Hoşça kal kiraz ağacı, hoşça kal
Belki yine gelirim sana”...........

Başa Dön