Sen bu dünyaya kazık mı çakmaya geldin, hayrola
Hamal gibi yüklenmişsin sırtına dünyanın tasasını
Gece gündüz, dere tepe demeden koyulursun yola
Bir günde yan gelip yatsan n’olur, satmışım anasını
Etrafta daha ne güzellikler var dön bak bir sağa sola
Toprak ana rengarenk çiçeklerle süslüyor sevdasını
Hoşgörü lensiyle bakmasını bilki, yüreğin huzur dola
Yıllarla bir eriyip gitmek mi sanırsın hayatın yasasını
Evet, kimse sevmezmiş boş gezenin boş kalfasını
Ama iyi yapmak lazım hesabı, arada veripte bir mola
Sana mı düşmüş sineye çekmek zenginin tafrasını
Bir hinlikte sen yap, kap sevincini tırtılın, et zula
Eyyüb’ün bedenini kemiren kurtlar denerse sabrını
Şaşarım seni kim kurtaracak o zaman, hangi molla
Kara topraklar sardı Kanuni’nin bile tatlı canını
Bu devran hep böyle gidecek sanma, kendini kolla
Yetmedi mi sırtında kırdırttığın şu feleğin asasını
Sende benden geri kalmazsın angutlukta, aşkola
Merak etme sana da takarlar kerizlik madalyasını
Devam, zalimin zulmüne boyun eğmeye, heyamola
Rotterdam, 28-09-2003
Kaynak: www.EnsarAktas.com